L
lâ:
yoktur, hayır.
lâakal:
en azından.
lâalettâyin:
gelişigüzel.
lâbis:
giyinmiş.
lâbüd:
şüphesiz, kesin.
lâdinî:
din dışı, dinsiz.
lâedrî:
kendi varlığından bile şüphe eden felsefeci.
lâfıgüzâf:
boş söz.
lâfız:
söz.
lâfz:
söz.
Lâfzaicelâl:
"Allah" lafzı.
lâfzen:
sözle.
lâfzî:
sözle ilgili.
lâfziye:
sözle ilgili olan.
lâfzullah:
"Allah" lafzı.
lağv:
geçersiz, boş.
lahd:
mezar.
lâhık:
ulaşan, eklenen.
lâhika:
eklenen, katılan.
lahm:
et.
lahn:
güzel ses, kuralsız okuyuş.
lâhut:
ilâhî âlem.
lâhutî:
ilâhî âlemle ilgili.
lahza:
an, en kısa zaman.
lâik:
dini olmayan, din dışı.
laîn:
lânetli.
lâin:
lânet eden.
lâkab:
lâkap, takma ad.
lâkayd:
kayıtsız, ilgisiz.
lâkaydane:
kayıtsızca, ilgisizce.
lâkin:
ama, fakat.
lâkita:
buluntu.
lâl:
dilsiz.
lâlezâr:
lâle bahçesi.
lâmeşrû:
yasak.
lâmise:
dokunma duyusu.
lânet:
nefret, öfke.
lâsiyyema:
özellikle.
lâşe:
leş.
lâşek:
şüphesiz.
lâşey:
bir şey değil.
lâtaknetû:
kesmeyiniz.
lâtenâhî:
sonsuz.
lâteşbih:
benzetmek gibi olmasın!
Lâtif:
lütfedici.
lâtif:
yumuşak, güzel, şirin, ince.
lâtifane:
lâtifçe.
lâtife:
ince duygu, hoş söz, nazik şaka.
Latin:
eski bir kavim.
lâubâlî:
senli benli, saygısız, ilgisiz, umursamaz.
lâubâlîyâne:
saygısızca, ilgisizce.
lâyemût:
ölümsüz.
lâyemûtâne:
ölümsüz gibi.
lâyenkatı:
kesilmeksizin, aralıksız.
lâyetecezzâ:
bölünmez.
lâyetefellel:
kırılmaz, körelmez.
lâyetenahî:
sonsuz.
lâyetezelzel:
sarsılmaz.
lâyezâl:
yok olmaz.
lâyezâlî:
yok olmayan.
lâyıha:
tasarı.
lâyık:
uygun, yaraşır.
lâyuad:
sayısız.
lâyuhsâ:
hesapsız.
lâyuhtî:
hatasız.
lâyutak:
güç yetmez.
lâyüsel:
sorumsuz.
lâzım:
gerekli.
lâzımâmed:
lâzım gelir.
lâzıme:
gerekli olan.
leb:
dudak.
lebâleb:
dopdolu.
lebbeyk:
buyurunuz.
lebbeykzen:
"buyurunuz" diyen.
Lebîd:
ünlü bir şair.
ledün:
gizli ilim, marifetullah.
ledünniyât:
Allah vergisi olan gizli ilimler.
leffen:
ekli, bitişik.
lehce:
bir beldenin konuşma tarzı.
leheb:
ateş alevi.
lehine:
onun faydasına.
lehiv:
günahlı eğlence.
lehülhamd:
Allaha hamdolsun.
lehviyât:
günahlı eğlenceler.
leim:
alçak, kötü.
lekedâr:
lekeli.
lema:
parıltı.
lemeân:
parıldama.
lemeât:
parıltılar.
lemha:
göz atma.
lemyezel:
yok olmaz, devamlı.
lenf:
beyaz kan.
lenfisâm:
asla kırılmaz ve kopmaz.
lenger:
demir çapa.
lengerendâz:
demir atan gemi.
lenterânî:
beni asla göremezsin!
lerzân:
titrek.
lerze:
titreme.
leşker:
asker.
letâfet:
hoşluk, güzellik, incelik, yumuşaklık.
letâif:
ince duygular, incelikler, güzellikler.
levâzım:
gerekli olanlar.
levâzımât:
gerekli şeyler.
levent:
denizci asker, yakışıklı.
levh:
levha, yazı, resim, manzara.
levha:
manzara, yazı, resim.
Levhimahfûz:
olmuş ve olacaklarla ilgili bütün bilgilerin yazılı bulunduğu kader levhası.
Levhimahv:
varlıkların yazılıp silindiği levha.
levm:
kınama.
levn:
renk.
levs:
pislik.
levvâme:
kınayan.
leyâl:
geceler.
leyl:
gece.
leylî:
gececi.
leys:
yokluk.
leyse:
olmadı.
leyte:
keşke.
leyyin:
yumuşak.
lezâiz:
lezzetler.
lezîz:
lezzetli.
lezîzâne:
lezzetlice.
lezzât:
lezzetler.
lezzet:
tad.
liân:
lânetleşme.
liaynihî:
kendisiyle.
libas:
elbise.
liberal:
kişi hürriyetine önem veren.
lieclillah:
yalnız Allah için.
ligayrihi:
başkalarıyla.
lihye:
sakal.
lika:
kavuşma.
lillah:
Allah için.
lillâhî:
Allah için.
lillâhilhamd:
hamd Allaha mahsustur.
lime:
parça.
limmî:
açıklık.
limmî:
eser sahibinden eserlerine götüren delil, ateşin dumana delil olması gibi.
limmîyet:
açıklık.
lisan:
dil.
lisanen:
dil ile.
lisanıhâl:
hâl dili, meramını durum ve görünümüyle anlatma.
livâ:
sancak.
livechillah:
Allah namına.
liyâkat:
layıklık, uygunluk.
lizatihî:
kendisiyle.
lohusa:
yeni doum yapan kadın.
Lokman:
Kurânda adı geçen tıp bilgisiyle ünlü bir zat.
lûb:
oyun eğlence.
lûgat:
lügat, sözlük, kelimelerin anlamlarını kısaca bildiren kitap.
Lût:
Sodom halkına gönderilen bir peygamber.
lüb:
iç, öz.
lüks:
şatafat, aşırı süs.
lülü:
inci.
lümeyâ:
parıltıcık.
lümme:
vesvese, nokta.
lütf:
lütuf.
lütfen:
lütuf ile.
lütuf:
iyilik.
lütufkâr:
lütuf eden.
lütufkârane:
lütuf edercesine.
lütufnâme:
lütuf mektubu.
lüzum:
gereklilik.