R
raad:
gök gürültüsü.
Rabb:
varlıkları eksik bir hâlden mükemmel bir hâle doğru götürürken bütün ihtiyaçlarını veren Allah.
Rabbanî:
Rabbimize ait.
Rabbenâ:
ey bizim Rabbimiz.
Rabbülâlemîn:
âlemlerin Rabbi.
râbıta:
bağ, ilgi, irtibat.
râbıtaimevt:
ölümü düşünmek.
rabian:
dördüncüsü.
rabt:
bağlama.
râci:
geri dönen.
râcî:
rica eden, ümit eden.
râcih:
üstün, seçilen.
râcihane:
üstün olurcasına.
râd:
gökgürültüsü.
râdde:
derece, sıra.
radıyallahuanh:
Allah ondan razı olsun!
râdmisâl:
gökgürültüsü gibi.
radyumvârî:
ışık saçan radyum elementi gibi.
Râfızî:
hak mezheblerden ayrılıp sapan kimse.
râfi:
yükseltici, kaldırıcı.
rağabât:
rağbetler, istekler.
rağbet:
istek, ilgi.
râğıb:
istekli.
rağm:
tersi, aksi.
rağmen:
inadına, zıddına.
râh:
yol.
rahat:
sıkıntısız, üzüntüsüzlük.
râhib:
Hıristiyan din adamı.
râhibe:
kadın rahip.
Rahîm:
merhametli, acıyan.
rahim:
döl yatağı, akrabalık.
rahîmane:
acıyarak.
rahîmehullah:
Allah merhamet eylesin.
rahîmiyet:
merhamet edicilik.
rahle:
küçük masa.
rahm:
acıma, esirgeme.
Rahmân:
sonsuz merhametli, Allah.
Rahmânî:
Rahmanla ilgili.
Rahmânirrahîmîn:
Rahman ve Rahîm olan Allah.
rahmâniyet:
Allahın kullarına merhamet etmesi.
Rahmânürrahîm:
dünyada da âhirette de âcizlere merhamet eden Allah.
rahmet:
acıma, esirgeme, şefkat.
Rahmetenlilâlemîn:
âlemler için rahmet olan Peygamberimiz.
rahmetfeşân:
merhamet saçan.
rahmetullahialeyh:
Allahın rahmeti üzerine olsun!
rahmımâder:
ana rahmi.
rahne:
yara.
rahnedâr:
yaralı.
rahve:
harf cezimli olarak söylenirken sesin akması hâli.
râic:
sürümlü, revaçta olan.
râif:
merhametli.
râik:
sade.
raiyyet:
idare edilenler, halk.
raiyyetperver:
halkını seven.
râkım:
kod, denizden yükseklik.
rakîb:
gözetleyen, denetleyici.
râkib:
rakip, rekabet eden, yarışan.
rakîbane:
denetlercesine.
râkibane:
rakip gibi.
râkid:
durgun.
rakik:
ince, duygulu.
rakkas:
dans eden, sarkaç.
rakkasane:
dansöz gibi.
rakraka:
suyun akması.
raks:
dans, oyun.
râm:
boyun eğme.
ramâd:
kül.
ramak:
az şey.
Ramazan:
oruç ayı.
rân:
"süren, sürücü" mânâsında son ek.
rânâ:
güzel, hoş.
rapor:
inceleme sonucunu bildiren yazı.
rasad:
gözetleme, bakma.
rasânet:
sağlamlık.
rasâs:
kurşun.
rasathâne:
gözlem evi.
râsih:
iyice oturmuş, yerleşmiş, sağlam.
râsihane:
derinlemesine, sağlamca.
rasin:
sağlam.
rasyonalizm:
aklı tek ölçü kabul eden sapkın felsefe.
rasyonel:
akla uygun.
râşe:
titreme.
râşet:
titreme, ürperme.
râşid:
erişkin, doğru yola erişen.
raşidin:
raşidler, erenler, ermişler.
ratb:
rutubetli, yaş.
Rauf:
acıyan ve esirgeyen, Allah.
ravh:
rahatlık.
râvî:
rivayet eden, söz nakleden,
ravza:
bahçe.
Ravzaimutahhara:
Peygamberimizin pak ve mübarek kabri.
rayb:
şüphe.
rayiha:
koku.
râz:
sır.
râzı:
hoşnud, memnun.
Râzık:
rızık veren, Allah.
realist:
gerçekçi.
realite:
gerçek.
realizm:
gerçekçilik felsefesi.
reâyâ:
idare edilenler.
reca:
dönüş.
recâ:
ümit.
Receb:
Arabî ayların yedincisi.
recez:
bir nevi şiir.
recm:
taşa tutma, taşlama.
recûliyet:
erkeklik.
recül:
erkek.
recülifâcir:
günahkâr adam.
red:
kabul etmeme.
redâ:
süt emme.
reddiye:
red için yazılan yazı.
ree:
akciğer.
reel:
gerçek.
ref:
kaldırma.
refah:
bolluk, rahatlık.
refakat:
eşlik etme, arkadaşlık.
refet:
merhamet, acıma.
refetkârane:
merhamet edercesine.
refetmek:
kaldırmak.
refik:
arkadaş, eş.
refika:
eş, arkadaş.
refikaihayat:
hayat arkadaşı, eş.
reform:
düzeltme, ıslah.
Refref:
Peygamberimizi Mîraçta en yüksek makama götüren binek.
reftâr:
gidiş.
regaib:
rağbet edilenler, mübarek bir gece.
reha:
kurtuluş.
rehâ:
gevşeklik, kurtuluş.
rehâvet:
tembellik, gevşeklik.
rehber:
yol gösteren.
rehgüzâr:
yol üstü.
rehin:
bir şeyin yerine garanti olarak tutulan.
rehnüma:
yol gösteren.
reis:
başkan.
reisiâlem:
âlemin reisi, Peygamberimiz.
reisicumhur:
cumhurbaşkanı.
rejim:
bir devletin yönetim biçimi.
rekabet:
yarışma.
rekabetkârâne:
yarışırcasına.
rekât:
namazın bir bölümü.
rekz:
dikme, saplanıp kalma.
remâd:
kül.
remil:
bir fal türü.
remiz:
kapalı söyleyiş, işaretle anlatma.
remz:
remiz.
remzen:
remizle.
remzî:
remizle ilgili.
remzünâz:
remiz ve naz.
rencide:
kırılmış, incinmiş.
rençber:
tarım işi yapan kimse.
rende:
düzeltme aleti.
rendeçlenme:
rendelenme, düzeltilme.
rendeleme:
düzgün hâle getirme.
rengârenk:
renk renk, güzel renklerle bezenmiş.
rengin:
süslü, güzel, parlak.
rês:
baş, kafa.
resail:
risaleler, küçük kitaplar, mektuplar.
resan:
"yetişen, getiren" mânâsında son ek.
rêsen:
kendi başına.
resm:
resim.
resmigeçit:
özel günlerde yapılan geçit töreni.
resmiküşâd:
açılış töreni.
resmiyet:
resmîlik.
resûl:
yeni bir kitapla gönderilen peygamber.
Resûliekrem:
"en kerim peygamber" mânâsında Peygamberimiz.
Resûlullah:
Allahın resulü, Peygamberimiz.
rêsülmal:
sermaye, ana para.
reşad:
doğru yolda olma.
reşadetpenah:
doğru sığınak.
reşahat:
sızıntılar.
reşha:
sızıntı.
reşid:
hak yolda giden, ergin, olgun.
revâ:
uygun, lâyık.
revâbıt:
rabıtalar, bağlılıklar.
revac:
geçerlik, değer, sürüm.
revak:
sundurma, çardak.
revan:
giden, akan.
revâtib:
vazifeler, maaşlar.
revâyih:
rayihalar, kokular.
revh:
rahat.
revnak:
parlaklık, tazelik, süs.
revnakdâr:
parlak, taze, hoş.
rey:
oy, görüş, fikir.
reyhan:
güzel bir koku, hoş kokulu bir bitki.
reyyan:
suya kanmış, tatmin olmuş.
rez:
üzüm, asma.
rezâil:
rezillikler, utanılacak şeyler.
rezâlet:
utanılacak hâl ve iş.
rezil:
utanmaz, alçak.
rezilürüsva:
ayıpları meydana çıkmakla alçalıp kötü hâle düşmek.
Rezzak:
bütün yaratıkların rızkını veren, Allah.
Rezzakane:
rızık verircesine.
Rezzakıyet:
Allahın rızık vermesi.
rıbh:
kâr, kazanç.
rıdvan:
memnunluk.
rıfk:
yumuşaklık, tatlılık.
rıhlet:
yolculuk, göç.
rızâ:
memnunluk, hoşnutluk.
rızâdâde:
hoşnut olmuş.
rızâenlillah:
Allah rızası için.
rızık:
Allahın ihsanı olan maddî ve mânevî nimetler.
rızk:
maddî ve mânevî nimetler.
rızkıfıtrî:
yaşamak için gereken normal rızık.
rızkımecazî:
alışkanlık sebebiyle ihtiyaç hâline gelen anormal rızık.
riayet:
uyma, uygunluk.
riayetkâr:
riayet eden, uyan.
ribâ:
faiz, haram para.
ribh:
kazanç.
rica:
ümid etme, isteme.
ricakârâne:
rica edercesine.
ricâl:
erkekler.
ricâlen:
erkek olarak.
ricânâme:
rica yazısı, ümit ifade eden yazı.
ricat:
geri dönme, kaçma.
ridâ:
örtü.
rifât:
yükseklik.
rîhireyhan:
hoş kokulu rüzgâr.
rikkat:
acıma, yumuşaklık, yufka yüreklilik, kalb inceliği.
rind:
aldırışsız, kalender.
Risale-i Nur:
Said Nursi Hazretlerinin îman ve islâmiyet hakikatlarını izah ve ispat eden çok değerli kitaplarının umumî adı.
risale:
küçük kitap, mektup.
risalet:
resullük, peygamberlik.
Risaletpenahi:
peygamberlik kendisinde noktalanan Peygamberimiz.
riş:
kabuk, yara.
ritm:
ahenk.
rivâyât:
rivayetler.
rivâyet:
hikâye edilen, anlatılan, hadîs nakli.
riyâ:
gösteriş, ihlassızlık.
riyâkâr:
gösterişçi.
riyâkârâne:
gösteriş yaparcasına.
riyaset:
başkanlık.
riyâzât:
riyazetler.
riyâzet:
nefsi ıslah için az gıda ile yaşama.
riyâzetkârâne:
az gıda ile yaşayıp nefsi terbiye edercesine.
riyazî:
matematikle ilgili.
riyaziyat:
matematik ilmi.
riyaziye:
matematik.
romanvârî:
roman gibi.
rovelver:
tabanca.
röntgen:
ışın, ışın aleti.
rub:
dörtte bir.
Rubûbiyet:
ilâhî terbiye, Allahın bütün varlıkları eksik bir hâlden mükemmel bir hâle doğru götürmesi, bu esnada her nevi ihtiyaçlarını vermesi ve onları emrine itaat ettirmesi.
rubûbiyetperver:
terbiye etmeyi seven Allah.
Rufaî:
Rufailik diye bilinen bir tarikatı kuran, bu tarikattan olan.
rûh:
can, his, öz.
rûhanî:
ruh ile ilgili, görünmez varlık, ruh, melek, cin.
rûhaniyat:
ruhanîler.
rûhaniyet:
ruh hâli, ölen insanın devam eden ruhî kuvveti.
rûhaniyyûn:
ruhlar âleminden olanlar.
rûhban:
Hıristiyan din adamı.
rûhefzâ:
ruhu okşayan.
rûhen:
ruh bakımından, ruhça.
rûhî:
ruhla ilgili.
rûhiyat:
ruh ilmi.
ruhsat:
izin, müsaade.
Rumî:
bir nevi takvim.
rumûz:
gizli anlamlar.
rumûzât:
remizler, gizli mânâlar.
runümâ:
yüzünü gösteren.
rusül:
resuller, peygamberler.
rûşen:
parlak, aydın.
rutubet:
nem, ıslaklık.
ruyizemin:
yeryüzü.
rûz:
gün.
rûznâme:
günleri gösteren yazı, takvim, günlük yazı.
rûzumahşer:
öldükten sonra dirilip toplanma günü.
rübâ:
"alan, çalan, kapan" mânâsında son ek.
rübai:
dörtlük.
rüchan:
üstünlük.
rüchaniyet:
üstünlük.
rücû:
geri dönme.
rüesa:
reisler, başkanlar.
rüfeka:
refikler, arkadaşlar.
rükn:
rükün, direk, sütun.
rükû:
namazda eğilme.
rükün:
direk, sütun.
Rüstem:
kuvvetiyle meşhur bir efsane kahramanı.
rüsûb:
tortu.
rüsûbât:
tortular.
rüsûh:
ustalık, sağlamlık, maharet.
rüsva:
rezil, maskara.
rüşd:
doğru yolu bilme, olgunluk.
rüşeym:
oğulcuk, embriyon.
rüşvet:
bir işin yapılması için haksız alınan veya verilen haram para.
rütbe:
derece, basamak.
rütbeten:
rütbece.
rütebî:
rütbelerle ilgili.
rüûs:
başlar, kafalar.
rüyâ:
uykudayken girilen misalî bir âlemde görülenler.
rüyâyısâdıka:
doğru rüya.
rüyet:
görme.
rüyetullah:
Allahı görme.
rüzgâr:
yel, zaman, dünya.