Büyük İslam İlmihali

İslam'ın Çıkışında Arabistan'ın Dini ve İçtimaî Durumu

Peygamber Efendimizin doğduğu ve daha sonra peygamberliğe kavuşmakla İslâm dinini her tarafa yaymaya başladığı zaman, bütün dünya gibi, Arabistan'da büyük bir cehalet ve sapıklık içinde bulunuyordu. Arablar o zaman değişik batıl din ve mezheblere bağlı idiler. Birçoğu yıldızlara, ağaçlara, taşlara ve heykellere tapmaktaydı. Hepsi de cahil idi. Aralarında okur-yazar kimseler çok azdı. Medeniyetten yoksundular. Dağınık bir halde yaşarlardı. Bazı kabileler yeni doğan kız çocuklarını diri diri toprağa gömer de bundan acı bile duymazlardı.

Arabistan, önceleri böyle acıklı bir cehalet ve gaflet içinde yaşamakla beraber, Bedevîlik sayesinde asıl geleneklerini bir dereceye kadar koruyabilmişlerdi. Yaratılış bakımından zeki ve cesur idiler. Misafire hürmet eder, emaneti gözetirlerdi. Yalan söylemekten kaçınırlardı. Özellikle aralarında güzel söz söylemek ve şiir okumak sanatı ileri bir düzeyde idi. Çok şairler ortaya çıkmış, pek parlak kaside ve manzumeler söylenmiş ve yazılmıştı. Artık bunlar da, bütün insanlık âlemi gibi, İlâhî bir dine muhtaçtılar. Gerçek bir din sayesinde yüksek ve temiz bir hayata kavuşmaya muhtaç idiler. Yüce Allah onlara lûtfetti, İslâm dini sayesinde bu ihtiyaçtan kurtuldular.

Cihanda misli görülmemiş bir yükselişe kavuştular. Az bir zaman içinde dünyanın doğusuna ve batısına hakim kesilerek bütün beşeriyeti uyandırmaya çalıştılar. Hak ve hakikatı, fazilet ve medeniyeti öğretmeye koyuldular ve başarı sağladılar. İslâmiyetin yüksek esaslarına ve prensiplerine sarıldıkça yükselişten yükselişe, başarıdan başarıya kavuştular.

Günün Sözü

"“Mü’min mü’minin aynasıdır. Mü’min mü’minin kardeşidir; yitiğini bulup kendisine iâdeye çalışır, arkasından da onun menfaatine hizmet eder.” (Hadîs-i Şerif—Buhârî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.