Fıkıh Köşesi

TAKİYE MESELESİ

Soru: "Son birkaç yıldır Türkiye'de takiye kavramı değişik vesilelerle kullanılmaktadır. Laiklik felsefesini savunan politikacılar, İslamcı olduğuna inandıkları muhaliflerini takiye yapmakla suçlamaktadırlar. (...) Bazı dini cemaatlerin liderleri, İslam fıkhı ile izah edilemeyecek davranışlarda bulunmaktadırlar. Onlara niçin böyle davrandıklarını sorduğumuz zaman, fiillerini ruhsat veya takiye ile izah etmektedirler. (...) Takiyenin mahiyeti nedir? Hangi hallerde takiye yapılabilir?"

CEVAP: Lugatta ihtiyat, korku ve gizlenme manalarına gelen takiye; mükellefin, mecburiyet karşısındaki durumu ifade eden bir kavramdır. Bazı fakihler, "Bir mü'minin ölümden ve işkenceden kurtulmak için, olduğundan başka türlü görünmesi ve davranmasına takiye denir"(1) tarifini benimsemişlerdir. Hukuku hafife alan ve hevalarını kanun haline getiren iktidar sahipleri; Müslümanların haklarını tahrip ederlerse, onlara karşı takiye yapılabilir. Zira Kur'an-ı Kerim'de, "Mü'minler, mü'minleri bırakıp kafirleri veli (dost) edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah katında bir değeri yoktur. Ancak onlardan sakınmanız müstesnadır..."(Al-i İmran Suresi: 28) hükmü beyan buyurulmuştur. Hayatından endişe eden ve ikrah-ı mülci'ye müptela olan Müslümanların takiyye yapmaları ve ruhsatla amel etmeleri caizdir.(2) İmam Hasan el-Basri (rha), "Müslümanlar için takiye ruhsatını kullanmak kıyamete kadar caizdir. Ancak bu ruhsatın kafirlere müdahane (dalkavukluk) ve şirin görünmek için kullanılması haram olur"(3) diyerek bir inceliğe işaret etmiştir. Hanefi fukahası, ikrah-ı mülci halinde zalim iktidarlara karşı takiye yapılabileceğini esas almıştır. Zira sultandan (iktidar sahiplerinden) gelen ikrah, hem sabit hem sahihtir. Ruhsat ile amel edilebilir.(4) Zorlandığı şeyi yapan bir Müslüman, ruhsat ile amel ettiği için, ahiret ahkamı açısından günahkar değildir. Resul-i Ekrem (sav)'in, "Yanılmanın, unutmanın ve zorlandıkları şeyi yapmalarının günahı ümmetimin üzerinden kaldırılmıştır" (5) buyurduğu malumdur. Herhangi bir ülkede yaşayan Müslümanlar, takiye yapma mecburiyetinde kalıyorlarsa, orada zalim bir iktidarın varlığı sözkonusudur. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) İmam-ı Serahsi- El Mebsut- Beyrut: ty, C: 24, Sh: 45 vd.
(2) İmam-ı Cessas- Ahkamu'l Kur'an- Beyrut: 1335, C: 2, Sh: 9.
(3) İmam-ı Kurtubi- El Camii Li Ahkami'l Kur'an- Kahire: 1967, C: 4, Sh: 57.
(4) İmam-ı Serahsi- A.g.e., C: 24, Sh: 47-49.
(5) Nureddin El Azizi- Şerhu Camiu's Sağir, Kahire: 1324, C: 2, Sh: 294; ayrıca Sünen-i İbn-i Mace-İst: 1401, K: 10, Bab: 16

Günün Sözü

"Ezân ile kamet arasında yapılan duâ reddedilmez.” (Hadîs-i Şerif—Ebû Dâvûd)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.