Gönderen Konu: Gün ve Ay Adları Nereden Geliyor?  (Okunma sayısı 3026 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Gün ve Ay Adları Nereden Geliyor?
« : 08 Aralık 2009, 11:36:04 »



PAZAR: Farsça "bâzâr" kelimesinden. Bâzâr; alışveriş yeri, yiyecek satış
yeri. Bu addan anlam değişmesiyle, haftanın günlerinden birinin adı olmuş.


(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal
Yayınlar,1995,İstanbul.)



PAZARTESİ: Farsça "bâzâr" ile Türkçe "ertesi" kelimelerinin birleşmesiyle
oluşmuş.


(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal
Yayınlar,1995,İstanbul.



SALI: İbranice'den pazartesi ile çarşamba günleri arasındaki gün.

(Kaynak: Temel Büyük Türkçe Sözlük,Dr.Mehmet Doğan,Bahar Yayınları,1994,İstanbul)


ÇARŞAMBA: Farsça'dan, çehar-şenbe (dördüncü gün).

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul.Kaynak:
Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,Ankara,1965)



PERŞEMBE: Farsça'dan "penc-şenbih" (beşinci-gün) anlamında.Kelime
bozularak alınmış.


(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul. Kaynak: Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,Ankara,1965)


CUMA: Arapça'dan haftanın altıncı günü.

(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara);

Arapça'dan cem'den, cum'a (toplantı,toplanmadan cuma.)

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)


CUMARTESİ: Arapça cum'a ile Türkçe irte'den cuma-irtesi.

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)




OCAK: Eski Türkçe'den od(ateş)dan odak/ocak (ateş olan yer ateşlik)

(Kaynak :Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal
Yayınlar,1995,İstanbul)



ŞUBAT: Süryanice'den, şabat/şobat. Süryani dilinden, yılın ikinci ayı, ki yirmi sekiz (artık yıllarda yirmi dokuz) gün.

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul);
(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara)


MART: Latince'den yılın üçüncü ayı. Latince'den Mars(savaş tanrısı)tan martius (Mars'la ilgili olan,Mars ayı)

(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara);
(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)


NİSAN: Süryanice'den, nisanna (kökeni Akad. nisannus)dan, yılının döndürcü ayı.

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul);


MAYIS: Latince'den, yılın beşinci ayı. Latince'den, maius (magnus/büyük, maior/daha büyük, maius)tan mayıs...

(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara);
(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)



HAZİRAN: Süryanice'den hazaran/hazuran (sıcak, hazıran)dan haziran.

(Kaynak :Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul);
(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara)



TEMMUZ: Sümerce'den dummuzi'den, İbranice'de tammuz (efendi, bey  anlamında).

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)


AĞUSTOS: Latince'den augustos (Roma İmparatoru Agustos'un adından) tan
ağustos. Latince'den, yılın otuz bir gün süren sekizinci
ayı.


(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal
Yayınlar,1995,İstanbul);
(Kaynak:Türk Dil Kurumu Sözlüğü,TDK Yayınları,1965,Ankara)



EYLÜL: Süryahice'den, aylul (eylül)dan, eylül (üzüm ayı). Hint-Avrupa
dillerinde "eylül" ayının karşılığı yedi sayısıdır.


(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul);


EKİM: Türkçe, tarlaların ekildiği ay.

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)


KASIM: Arapça'dan ayıran, bölen, kısımlayan anlamında.

(Kaynak: Temel Büyük Türkçe Sözlük,Dr.Mehmet Doğan,Bahar Yayınları,1994,İstanbul.)


ARALIK: Türkçe, iki şey arasındaki boşluk.

(Kaynak:Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü,İ.Zeki Eyyüboğlu,Sosyal Yayınlar,1995,İstanbul)




Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana