Gönderen Konu: Nafile Ibadetlerimiz  (Okunma sayısı 8858 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Nafile Ibadetlerimiz
« : 11 Şubat 2009, 01:35:19 »

Muhterem Mü’minler!
   
Hutbemiz, nafile ibadetlerin ehemmiyeti hakkındadır.
   
Allah-ü Teala’nın farz kıldığı ibadetler, kulluk vazifelerimizin başında gelir. Hiçbir ibadet, farzlardan üstün olamaz. Bunları eda etmekle Rabbımızın emrini yerine getirmiş oluruz. Farz ve vacib olmayan kulluk vazifelerine, nafile ibadetler adı verilir. Bir mü’min nafile ibadetlere devam ederse hem Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getirmiş hem de Allah-ü Teala’nın rızasını kazanmış olur.
   
Nafile ibadetler, mü’mini Cenab-ı Hakk’ın rızasına yaklaştırır. Bir mü’minin, Mevlasına ubudiyyet ve gurbiyyet kasdıyla yaptığı nafile ibadetler, o kimseyi Allah(cc)’ın rızasına ulaştırır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz nafile ibadetlere çok ehemmiyet verirlerdi. Hele gece ibadetlerine devam ederlerken bazen mübarek ayaklarının şiştiği olurdu. Rasülüllah Efendimiz’in bu durumunu gören Hz. Aişe validemiz: “Ey Allah’ın Resülü, geçmişte ve gelecekte günah (a giden yol) zatınıza kapatılmış iken ne için böyle hareket ediyorsunuz?” dediğinde, Rasül-ü Ekrem Efendimiz: “Ya Aişe, Allah(cc)’a çok şükredici bir kul olmayayım mı?”  buyurmuşlardır.

Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimesinde Cenab-ı Hakk: “Gecenin bir kısmında da uyanıp, sırf sana mahsus fazladan bir ibadet olmak üzere, onunla (yani Kur’an okuyarak) gece namazı kıl”  buyurmuştur. Mevlamız bu ayeti kerimeden evvel beş vakit namazı emredip, peşinden gece namazına teşvik eden beyanını getirmiştir. Rasülüllah Efendimiz(sav) de hadis-i şeriflerinde: “Ey insanlar! Selamlaşmayı yayınız, yemek yediriniz, gece halk uyurken (kalkıp) namaz kılınız ki, selametle cennete giresiniz”  buyuruyorlar.
   
Farz namazlarla beraber kılınan ilk ve son sünnetler, duha, evvabin ve teheccüd namazları, tesbih namazı; nafile namazların başlıcalarıdır. Ayrıca mübarek gün ve gecelerde yapılması tavsiye olunan ibadetler, hacet namazları da mü’minlere az zamanda çok şeyler kazandıran mühim nafilelerdir. Bunlar Peygamber Efendimizin de farzlardan sonra devamlı ifa buyurdukları, üzerinde hassasiyetle durdukları ibadetlerdendir.

Fahr-i Kainat Efendimiz bu ibadetlere hem kendileri devam eder hem de aile efradını ve ashabını teşvik ederlerdi. Zaman zaman Hz. Ali Efendimiz ve Fatıma Validemizin evine gelerek: “(Teheccüd) namazlarınızı ne zaman kılacaksınız?”  diye seslenirlerdi. Yine Rasülüllah Efendimiz kuşluk vakti duha namazını kılar ve ümmetine de şöyle tavsiye buyururlardı: “Sabah ve duha namazını kıl(maya devam et). Çünkü bu iki namaz evvabların namazıdır”  ve “Kim kuşluk namazına devam ederse, günahı denizin köpüğü kadar olsa bile o bağışlanır”  Bir diğer hadis-i şerifte de: “Sabah (namazın) ın iki rekat (sünnet) i dünyadan da onda olan şeylerden de hayırlıdır”  buyuruluyor.

Keza; Varis-i Resul olan Hz. Üstazımızda bu ibadetleri ifa etmekte çok hassas olmuşlar, kendileri azami derecede yaşamaya gayret ettikleri gibi etrafındakilere ve talebelerine de yaşamaları için tavsiyede bulunmuşlardır. Hatta bir defasında talebelerine: “Evlatlarım! Hacet namazı deyip geçmeyin. Biz bir çok hacetimizi hacet namazları sayesinde hallettik” buyurmuşlardır.
   
Muhterem Mü’minler!
   
Yukarıda da bazılarını arz etmeye çalıştığımız ayet-i kerime ve hadis-i şerifler karşısında, nafile ibadetlerin fazilet ve ehemmiyeti ile alakalı başka söze hacet olmasa gerek. Ancak burada üzerinde durulması ve uyanık olunması icab eden  mühim iki husus vardır:

Birincisi, bazı sapık fikirli kimselerin -“Kişi sadece farzları yapmakla mükelleftir. Farzdan başkasını yapmaya lüzum ve ihtiyaç yoktur. Nafileler yapılmasa da olur” şeklindeki görüşleridir. Ki burada asıl maksat, sünnet müessesesini tahrif etmek, onu haşa lüzumsuz göstermek ve bu suretle de imanın farz ve vacibden sonra üçüncü  koruyucu kal’ası olan sünnet ve nafile kal’asını yok etmektir. Direk olarak farzı yok edemedikleri için kurnazca bu yolu seçmişlerdir.

İkinci husus ise, nafile ibadetlere gösterilen bu ihtimamın, farzların kıymetine asla gölge düşürmediğidir. Farzlar terk edilirse nafilelerin hiçbir kıymeti kalmaz. Farzları ihmal etmemekle beraber, nafileleri eda etmek en doğru yoldur.
   
Kaza namazı olan bir kimsenin, nafile namaz kılamayacağına hükmetmek yanlıştır. Bu davranış, sünnet müessesesini ihmale sebep olan sakat bir görüştür. İnsanlara borcu bulunan bir kimsenin, açlıktan kıvranan bir fakire yardım etmesine dini hiçbir mani olmadığı gibi, kaza namazı bulunan bir kimsenin de nafile namaz kılmasına hiçbir engel bulunmamaktadır.

Elbette kaza namazlarını kılmak, nafile namazla meşgul olmaktan evladır. Fakat beş vakit namazların sünnetleri ve hatta teheccüd, duha ve tesbih namazları da bu hükümden müstesna tutulmuştur. ’  bu sünnetleri kaza namazı niyyetiyle kılmak, dolayısıyla sünneti terk etmek, makbul bir görüş olamaz. Bir hatayı tamir için, ikinci bir hata yoluna teşvik etmek  akl-ı selime ve islam fıkhına aykırı bir iştir. Sünnetleri terk etmemek ve kazaları ayrıca kılmak en doğru bir harekettir.

Kaza namazlarının muayyen bir vakti olmadığı için, her zaman kılınması mümkündür. Sünnetler veya vakitle mukayyet olan nafileler vakti içinde kılınmazsa telafisi mümkün değildir. Elbette farz namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahtan kurtulmanın yolu, kaza namazı kılmaya fazla gayret göstermektir. Yoksa sünneti terk ve ihmal değildir. Şefaat-ı Muhammediye’nin tecellisine vesile olacak sünnetleri ve nafileleri bırakmak, akla ve fıkha muvafık olmayan bir davranıştır.
   
Muhterem Mü’minler!
   
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız hususlar müvacehesinde şuurlu bir mü’mine düşen vazife, her zaman için bilhassa birkaç gün sonra idrak edeceğimiz mübarek üç aylarda gücünün yettiği nisbette farz ve vaciblerle beraber nafile ibadetlerine de ehemmiyet vermek, bu yolla Mevlamızın rıza-i ilahisine, Rasülüllah Efendimizin Şefaat-i uzmasına nail olmaya gayret etmektir. Cenab-ı Hakk hadis-i kudsi de buyuruyor ki: “Farzlarla kulum benim gadabımdan kurtulur. Nafilelerle bana (benim rızama) yaklaşır.”

« Son Düzenleme: 01 Temmuz 2010, 09:54:31 Gönderen: Tuğra »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Nafile Ibadetlerimiz
« Yanıtla #1 : 11 Şubat 2009, 01:50:35 »
Allah razı olsun hocam.
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı ümmid-i visâl

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 33
Ynt: Nafile Ibadetlerimiz
« Yanıtla #2 : 13 Şubat 2009, 18:34:11 »
SELAMUN ALEYKUM HOCAM RAHMAN RAZI OLA.DUA İLE KALIN