Sahabi kadınlardan bazıları Allah Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ın yanına gelerek kocalarının onları dövdüklerine dair şikâyette bulundular. Bunun üzerine Allah Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam şöyle buyurdu:
“Birçok kadın Muhammed ailesine gelerek kocalarını şikâyet ediyorlar. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlınız değildir.” (Ebu Davud, İbni Mace)
Peki Hayırlı bir erkek evinde nasıl olmalıdır?
Öncelikle eğitici bir koca olmalıdır. Hanımına İslâm’ı öğretmek için tüm çabasını harcamalı ve bunun için ona zaman ayırmalıdır. Koca hanımını nasıl yetiştirirse, hanımı da onun çocuklarını öyle yetiştirir. Duyduğu, okuduğu, yeni öğrendiği faydalı bilgileri hanımıyla paylaşmalı.
Hanımına duyduğu özlemi ve sevgiyi her zaman dile getirmelidir. ‘Ona her zaman sevgi sözcüklerinde bulunursam şımarır’ diye düşünülmemeli. Kadın duygusal bir varlıktır sevgi sözcükleri de duygularına hitap eder. Aynı zamanda aralarındaki soğukluğu da giderir. Hanımı için bir şey yapmayı veya almayı düşündüğünde bunu yapamasa da en azından düşündüğünü dile getirmelidir. Erkeğin düşündüğünü bilmesi dahi kadını mutlu eder.
Zaman zaman şakalar yapmalı, mizahi konulara yer vermelidir. Evin içinde samimi bir hava meydana getirmelidir. Allah’ın Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam Hz. Aişe ile koşu yarışları yapardı. Her defasında Hz. Aişe O’nu geçerdi. Fakat bir dönem kilo aldığı için Rasulullah Aleyhi’s Salatu ve’s Selam onu geçmişti ve ‘Bu, o yarışın rövanşıdır’ diye saka yapmıştır. (Ebu Davud, Cihad 61)
Arada bir hanımını dışarıya çıkarmalıdır. Eğer gidebilecekleri ailevi yerler yoksa dahi en azından kabristan ziyaretleri yapılabilir. Böylece hem hanımıyla zaman geçirmiş olur hem de hanımına ve kendisine ölümü hatırlatacak güzel bir davranışta bulunmuş olur.
Hanımını hayırlı yarışlara teşvik edebilir. Örneğin belirli bir tarihe kadar kitap okuma, Kur’an’ı Kerimi hatim etme gibi…
Nasıl ki kadının, kocasına karşı süslenmesi gerekiyorsa, erkeğinde hanımına karşı süslenmesi gereklidir. Zira Rasulullah Aleyhi’s Salatu ve’s Selam söyle buyuruyor:
“Elbisenizi yıkayınız. Saçınızı düzeltiniz. Dişlerinizi misvaklayınız. Tertemiz olmaya ve güzelleşmeye çalışınız. Zira İsrailoğulları böyle yapmadığı için kadınları zinaya düştüler.”
İbni Abbas dedi ki; “Karım benim için süslendiği gibi ben de onun için süslenirim. Ondaki haklarımın tamamını almak istemiyorum ki o da bendeki haklarını tamamıyla benden istemesin. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur:
Onların (kadınların) maruf üzere mesuliyetlerine göre (kocalarında) hakları da vardır. Erkeklerin de onların (kadınların) üzerinde bir derece (üstünlüğü) vardır. (el-Bakara 228)
Kadın kocasını ihmal ettiği ve süsüne dikkat etmediği zaman erkeğin gözü dışarıya kayabilir. Yukarıda zikrettiğimiz hadisteki gibi bu kadın içinde geçerlidir. Eğer erkek hanımını ihmal eder, ilgi göstermezse karşısına hep taranmamış saç, dağınık sakalla çıkar, kokular sürünmezse -bunu yazmakta zorluk çekiyorum ama- kadının da gözü dışarıya kayabilir. Eşinden göremediği ilgiyi bir başka erkekte görürse zinaya düşmese dahi gönlü kayabilir. Erkekler hanımına süslenme hususuna pek önem vermezler. Oysaki bu o kadar önemli bir konudur ki kadının boşanma istemesine veya en azından bunu düşünmesine dahi sebebiyet verebilir. Tamda bununla ilgili bir kısas okuyalım:
Halife Hz. Ömer RadiyAllahu Anh yanına üstü başı tozlu, dağınık saçlı bir adam girdi. Yanında karısı da vardı. Kadın Hz. Ömer’e hitaben:
“Ey Mü’minlerin Emiri! Beni bu adamdan kurtar.” dedi. Hz. Ömer kadının, kocasından hoşlanmadığını boşanmak istediğini anladı. Sonrada adamdan hamama gitmesini, tıraş olmasını ve tırnaklarını kesmesini istedi. Adam da dışarı çıktı ve kendisinden istenilen şeyleri yaparak tekrar döndü. Hz. Ömer ona, karısının yakınına gelmesini emretti. Adam yaklaştı. Fakat öylesine değişmişti ki kadın, onu tanımakta güçlük çekti ve boşanma davasından vazgeçti. Hz. Ömer’de:
“Hanımlarınız için işte böyle yapın/süslenin. Allah’a andolsun ki, siz onların sizin için süslenmelerinden nasıl hoşlanıyorsanız, onlarda sizin kendileri için süslenmenizden hoşlanırlar!” diye buyurdu.
Ashaptan Abdullah b. Ömer RadiyAllahu Anh bir gün bir kaç arkadaşı ile beraber Hz. Aişe RadiyAllahu Anha’yı gittiler ve Rasulullah Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’dan gördüğü şeylerin en ilginç olanı kendilerine haber vermesini istediler. Bunun üzerine Hz. Aişe RadiyAllahu Anha, uzun bir müddet ağladıktan ve derin bir ah çektikten sonra buyurdu ki:
“O’nun hangi işi, hangi hareketi vardı ki hikmetli olmasın. Evet, O’nun her işi ilginç idi. Bir gece bana geldi,....... Sonrada buyurdu ki:
“Ya Aişe! Bu gece Rabbime ibadet etmek için bana izin verir misin?” diye sordu. Bende:
“Ya Rasulullah! Ben senin yanımda olmanı da severim, ibadet etmeni de severim. Her hususta emrine hazırım. Benim tarafımdan izinlisin.” Dedim. Kalktı ve ibadetini etmeye başladı.”
Görüldüğü üzere Allah’ın Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam dahi, üstelik ibadet için hanımından nezaket gereği müsaade istemiştir ki, kadınlar nezaketten hoşlanırlar. Erkek nezakette bulunduğunda bu durumda hayır diyecek bir kadın yoktur. Kadın çok duygusal bir varlık olduğu için çabucak yola gelebilir. Ama burada erkeğin yaklaşımı çok önemlidir. Erkek kadının hassas olduğunu göz önünde bulundurmalı ve yaklaşımını doğru yapmalıdır.
Erkek hanımına iyi davrandığında, arada bir hanımının fikirlerini alıp onun istediği istikamette hareket ettiğinde toplumda hemen ona kılıbık damgası vurulur. Bu damga çoğu erkeğin zoruna gittiği için yaptığı güzel davranışlardan vazgeçer. Oysa erkeğin yapması gereken insanların sözlerinden etkilenmeden Yalnızca Allah Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ı kendisine örnek almasıdır. Unutulmamalı ki her konuda önderimiz Allah Rasulü’dür ve Allah Rasulü Aleyhi’s Salatu ve’s Selam’ı önder alan herkese de örnek olur.
Sümeyye Avcı
(Devam edecek)