Gönderen Konu: Faizin Hükmü ile alakalı???  (Okunma sayısı 44672 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sehzade bey

  • Sıtkı
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #30 : 31 Ekim 2007, 19:24:06 »

Darulharb’de Faizli muameler

Darulharbte muslumanlarin faizli muamelelerde bulunmarlarinin hukmu hususunda cumhuru fukaha ile Ebu Hanife ve Imam Muhammed arasinda ihtilar mevcuttur. Ben burada bir cogumuz hanefi mezhebine mensub oldugumuzdan dolayi Imam Azam ve Imam Muhammedin goruslerini ve yeri geldiginde bazi yerlerde safii alimlerimizin görüslerinede yer vermek istiyorum.

Mevzua girmezden evvel , ve Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin görüslerini daha iyi anlamak icin bu zaatlarin faiz hakkindaki tarifini iyi anlamak ve bilmemiz lazim. Eger bunu bilmez isek ‘’Yahu ayeti kerimelerde ap acik bir sekilde faizin yasak oldugu yaziyor, halbuki bu alimler darulharpte faizin caiz oldugunu söylüyorlar’’ seklindeki ifadelerle ister istemez zihinlerimiz kurcalanmis oluyor degilmi. Nitekim bugun bircok 2 murekkep yalamislar hele hele bu mevzuda Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin faiz kavramini degilde diger alimlerin faiz kavramlarini ele alip ‘’Bu iki adam ayetleri inkar ediyor, bunlarin görüslerine daha nekadar yer verelim’’ seklinde bunlara hakaret edip izlerini yok etmek istiyorlar. (bunlar birak imamlarimizin izini yok ettirmeyi mezheb imamlarimizin dördünün ayaklarina su bile dökemezler) Iste böyle bir seye mahal vermemek icin bu zaatlarin ve diger alimlerimizin faiz hakkindaki tariflerini aktarip mevzua baslamak istiyorum:

Ibn Human buyuruyorki:`` Darulharbte ribanin (faizin) caiz olusu hukmu umumi bir ifadedir, faizin heriki tarafca da alinip verilmesini icine alir. Fakat bu mesele Hanefi Imamlarimizin dersinde ele alindiginda , onlar bununla Müslumanin fazlaligi almasini kasdetmislerdir. Kumardada durum böyledir. Verdigim cevap hernekadar ‘’faizin caiz oldugu’’ seklinde umum ifade ediyorsa da, illet ve hukum munasebetinden fazlaya ancak musluman sahip olursa bunun caiz olacagi ve yine böyle bir muamelenin ‘’faiz olmadigi’’anlasilir. (``faiz caizdir`` kavramindan maksadda budur, yani faizin olmadigidir)
Bunlari kaydeden Ibn Abidin hazretli, Imam Serahsi hazretlerinin ifadelerinin de buna delalet ettigini söyler. Imam Serahsi bu hususta söyle buyurur: Müsluman darulharbe eman ile girdiginde, onlarin mallarini kendi arzulariyla hangi yolla olursa olsun almasinda bir beis yoktur. Ister faiz olarak , ister kumarla ve ister domuz veya ölmüs hayvaneti satmakla olsun. Ancak ve ancak musluman eman ile darulharbe girip onlarin rizasi olmadan böyle bir muamele yapsa bu caiz olmaz. Rizalari bu akidlerle saglaninca, musluman böyle mubah bir mala malik olurki, buda caizdir. (son cumleye dikkat)
( bas kaynak ; Imam Serahsi, El Mebsuud C. 10, S. 95. Ibni Abidin, C.4, S. 188)


Ebu Hanife ve Muhammedin gorusu
Imam Azam ve Muhammed hazretlerine gore, darulharpte musluman ile harbi arasinda faiz muamelesi caizdir. Bunun gibi, Hanefi mezhebinde fasid kabul edilen alisveris ve ticari muameler, kan , hinzir ve ölmüs hayvan eti satmak, bahis ve kumar oynamak da caizdir. Bu hususta zimmi de musluman gibidir, harbi ile sozu gecen muamelelerde bulunabilir. Darulharbte Islama girip de henuz hicret etmemis muslumanin harbi ile yapacagi her turlu muamelelerde de hukum aynidir. Ancak , gerek faiz ve akdin fesadina sebep olan fazlayi muslumanin almasi gerekir. Faizi harbinin almasi halinde boyle bir muamele caiz olmaz. Kumarda da durum aynidir, musluman in kazanmasi halinde caizdir. (mevzumuz kumar olmadiginda buna deginmeyecegim)


IMAM AZAM VE MUHAMMEDIN DELILLERI

a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

IZAH
Bu hadis her ne kadar garib ve mursel ise de Mekhul sika (güvenilir) bir fakihtir. Boyle bir ravinin mursel hadisi de huccettir. Hadisten kastedilen husus, darulharbte musluman ile harbi arasinda hukuken faiz hukmunun cereyan etmeyecegini ifadedir.
Nitekim bu hadisi serifi Imam serahsi , Imam kuduri, Ibni abidin, el hidaye (bunun musannifi turktur) gibi meshur hanefi kitaplarinin riba bahislerinde zikr edilmektedir.

Not: Safii alimlerimiz bu hadisin sahih olmadigini ve mursel oldugunu söylüyorlar. Maalesef bazilari ‘’sahih degildir’’ kavraminin usul hadisindeki istilahi kavramini degilde lugaviy kavramini ele alip ‘’bu hadis uydurukdur’’ veya ‘’bu hadis bile degildir, kitaplara baksaniza, alimler buna sahih degil diyorlar’’ seklinde yersiz ifadeler kullanmaktadirlar.
Hadis usulunde ‘’Sahih degil’’ demek ‘’kutubu sittede yazmayan, ancak sabit olabilme ihtimali vardir’’ demektir.
Nitekim Imam Safii ve Safii alimlerimizden Ibn Kudame nin ‘’sahih degildir’’ den kasitlarida budur.
(maalesef tercume kitaplarda kasitli veya kasitsiz olarak bunun aksi aktarilmaktadir)

Yine hadis istilahinda ‘’mursel`` hadis kavrami geciyor. Bunun manasi ‘’hadisi serifin ravileri zikr edilmeksizin zikr edilen hadisi seriflerdir.` Hanefi usul fikih kitaplarinda böyle bir hadisi serifin huccet kabul edildigi yazmaktadir.
(mesela; menar, miratil usul gibi kitaplar. Ki bu kitaplar asirlarca osmanli medreselerinde okutulmus, ve halada okutulmaktadir. Aramizda bu kitaplari ezberleyen arkadaslarin vaar oldugunu hissetmekteyim)


b ) Muhtelif hadislerde Rasulullah efendimizin Veda hutbesinde söyle buyurdugu rivayet edilir : ’’...Cahiliyye devrine ait faizler kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk faiz de Abbas b. Abdulmuttalibin faizidir.’’ (kaynak; suneni ebu davud, buyu bahsi)

IZAH
Evvelce Islama girmis bulunan HZ Abbas r.a. , faizi yasaklayan ayetin nuzlunden once oldugu gibi sonra da mekkede faiz muamelesi yapmaktaydi. Mekke o siralarda darulharbti. Allah rasulu yukaridaki sozleriyle , fetihten sonra faiz hususunda husumet olmayacagini ve o zamana kadar henuz alinmamis bulunan faizlerin artik alinamayacagini belirmislerdi. Bu hususta kurani kerimde de söyle buyrulur : ‘’Ey iman edenler, muminler iseniz Allahtan korkun, faizden kalani birakin.’’
(bakara suresi, ayet 278)
Peygamber efendimiz , amcasi HZ Abbasi Mekke-i Mukerremede faiz muamelesinde bulunmaktan daha önce menetmisti. Mekke fetihten sonra ise yukarida zikredilen sozleriyle ozamana kadar henuz tahsil etmedigi faiz alacaklerini iptal etmis , kaldirlimisti. Bundan anlasilan darulharbte muslumanin harbiden faiz almasinin caiz oldugudur. (kaynak; el mebsud, cild 10)

Yukarida zikredilen ayeti kerime ile Alah Rasulunun s.a.v. sözleri , o zamana kadar alinmis bulunan faizlerin gecerli oldugu, henuz tahsili yapilmamis faizlerin de iptal edildigi husunduda uyusmaktadir. Yine hadisten anlasilacagi uzre, darulharbte muslumanlar ile harbiler arasinda gecen akidler hukuken fasid bile olsalar, ulke fethedildigi zaman daha once alinmis faizleri hakkinda feshedilmezler. Cunku bilinmektedirki , faizi yasaklayan ayetin nuzulu ile mekkede iradedilen (okunan) hutbe ve Rasulullah efendimizin alinmamis faizleri iptali arasinda fetihten once mekkede bircok faiz muamelesi yapilmisti. Rasulullah efendimi s.a.v. bunlardan hicbiri hakkinda fesih takibatinda bulunmadi. Sadece o zamana kadar tahsili yapilmayan faiz alacaklari iptal edildi.

Burada rivayet edilen hadislerde Rasulullah efendimizin faizi yasakladigi acikca anlasildigi gibi, faizin haram oldugunu belirten su ayeti kerimdede de Uhud vakasinda nazil olmustur :’’Ey iman edenler Ribayi öyle kat kat artirilmis olarak yemeyin. Allahdan korkun, taki muradiniza eresiniz’’(ali imran suresi, ayet 130). (kaynak Serhu’ s Siyer, metnin musannifi : Imam Muhammed hazretleri. Serhin musannifi Imam serahsi hazretleridir. C 4 .)Hz Abbas r.a. ise fethe kadar Mekkede faizle ugrasiyordu. Allah rasulunun s.a.v. ‘’Cahiliyye ribasi kaldirilmistir’’ sözleri, Mekke fethiyle cahiliyye yok oluncaya kadar faizin kaim oldugunu gösterir. Hz. Abbas r.a. in faizinin kaldirilmasida , o zamana kadar onun faizinin kaim olduguna delildir. Cunku ancak kaim olan kaldirlir. Maliki alimlerimizden Ebul Velid Ibn Rusd hz.leride bunun sahih bir istidlal oldugnu söyler. Cünkü , eger darulharbte muslumanlarla musrikler arasinda faiz kelal olmasaydi ‘’Eger tevbe ederseniz mallarinizin baslari (sermayeleri) yine sizindir’’ (bakara suresi, ayet 279) ayeti geregince Hz. Abbasin Faizi musluman oldugu gun kaldirlir, ondan sonra aldigi faizler de sahiplerine iade edilirdi. (kaynak el cevherun-naki , C. 9. S, 106)

Netice
Butun bu göruslerden sonra sunu belirtmek gerekirki, her ne kadar Imam Azam ve Imam Muhammed hazretleri Darulharbte harbiden faiz alinmasini ve onunla fasid akidler yapilmasini caiz görüyorlarsada, buna dayanarak muslumanin her firsatta bu tur muamelelere tevessulu dogru degildir. Cunku hernekadar bu zaatlar böyle bir muameleye cevaz verdilerse bile, kutuphanelerin aktardigina göre hic bir zaman böyle bir seye tevessul etmemislerdir. Kendileri fetva ile degil daima takva ile amel ederlerdi. Nitekim Imam Azam hazretleri birgun gölün kenarinda elbisesine bulasmis kanini temizlemek icin caba göstermis. Bu durumu görenler demiski: Ya Imam, sen ‘’eger elbisenize necaset bulassa, ve o necaseti 3 kere yikadiktan sonra rengi gitmesse elbiseniz hukmen temislenmistir’’ seklinde fetva vermistiniz. Ama siz kan lekesini de cikarmaya calisiyorsunuz. Bunun hikmeti nedir? Imam Azam hazretleri cevaben: Evet, o vermis oldugum hukum fetvadir, bu ise takvadir’’ buyurdular.

Bilindigi uzre mezhepler rahmettir. Alimlerimiz hernekadar ictihad edip hataya dusseler bile hadisi serif iktizasinca Allah rizasi icin olan gayretlerinden dolayi bir sevap alirlar.
Hanefi alimlerimizin diger mezheplere saygili oldugu gibi, diger mezheplerde hanefi mezhebine saygi göstermislerdir.
Mezhepler hususundaki itikadimiz ; eger hanefi alimler hataya dusse , safi alimlerimiz isabet etse , rahmetten dolayi onlar hanefi alimlerimize sefaat edecegi umid ediliyor. Bunun tam tersini ve diger mezhepler hususunda da dusune biliriz.
Imam Rabbani hz leri mektubati serifesinde ‘’hanefi mezhebi bir okyanus, diger mezheblerinde bunun yaninda bir katra miktari oldugunu’’ buyurmaktadir.

Simdi bu aktarmayi ele alacak olursak. Bugun insanlar ister istemez bankalardan faiz almak mecburiyetindedir. Eger bu faiz meselesi hususunda safii alimlerimizin goruslerini ele alacak olursak vay halimize. Adeta ‘’haram helal ver Allahim garib kulun yer Allahim’’ gibircesine agzimiza aldigimiz her lokma haram. Ancak Imam Azam hazretlerinin görusunu ele alirsak midemiz haramdan korunmus olmaktadir. Safii ler bu durumda hanefii mezhebini taklid etmek mecburiyetindedir . Mezhepler rahmettir ifadesinden birisi de iste budur.
Öyle umid ediyorumki Imam Azam hazretleri böyle bir fetva verdiginden dolayi , ve bu Ümmeti böyle bir zorluktan kurtardigindan dolayi Imam Safii hazretleri elan hanefii alimlerimize dua ediyordur. (INSAAllah)


Baslica kaynagim Imam Serahsi hazretlerinin el mebsud ve serhus siyer isimli eseri, ve ibni abidin hazretlerinin meshur kitabidir. Bunun yani sira Kuduri serifin serhi cevhere ve hidaye kitabinada göz atmisligim oldu.)

Hazreti Allahimiz butun mezhep imamlarimizdan razi ve memnun olsun...

Vesselam,

BİR KİTAP,İÇİNİZDEKİ DONMUŞ DEĞERLERİ PARÇALAYACAK BİR BALTA GİBİ OLMALIDIR.
OKUDUĞUNUZ KİTAP BİR YUMRUKTA SİZİ UYANDIRMIYORSA NE İŞE YARAR....

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #31 : 31 Ekim 2007, 23:30:20 »
Hel yestevillezine ya'lemüne vellezine la ya'lemün..

Tesekkürler..
cok istifadeli oldu...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #32 : 01 Kasım 2007, 01:39:40 »
Darulharb’de Faizli muameler

Darulharbte muslumanlarin faizli muamelelerde bulunmarlarinin hukmu hususunda cumhuru fukaha ile Ebu Hanife ve Imam Muhammed arasinda ihtilar mevcuttur. Ben burada bir cogumuz hanefi mezhebine mensub oldugumuzdan dolayi Imam Azam ve Imam Muhammedin goruslerini ve yeri geldiginde bazi yerlerde safii alimlerimizin görüslerinede yer vermek istiyorum.

Mevzua girmezden evvel , ve Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin görüslerini daha iyi anlamak icin bu zaatlarin faiz hakkindaki tarifini iyi anlamak ve bilmemiz lazim. Eger bunu bilmez isek ‘’Yahu ayeti kerimelerde ap acik bir sekilde faizin yasak oldugu yaziyor, halbuki bu alimler darulharpte faizin caiz oldugunu söylüyorlar’’ seklindeki ifadelerle ister istemez zihinlerimiz kurcalanmis oluyor degilmi. Nitekim bugun bircok 2 murekkep yalamislar hele hele bu mevzuda Imam Azam ve Imam Muhammed hazretlerinin faiz kavramini degilde diger alimlerin faiz kavramlarini ele alip ‘’Bu iki adam ayetleri inkar ediyor, bunlarin görüslerine daha nekadar yer verelim’’ seklinde bunlara hakaret edip izlerini yok etmek istiyorlar. (bunlar birak imamlarimizin izini yok ettirmeyi mezheb imamlarimizin dördünün ayaklarina su bile dökemezler) Iste böyle bir seye mahal vermemek icin bu zaatlarin ve diger alimlerimizin faiz hakkindaki tariflerini aktarip mevzua baslamak istiyorum:

Ibn Human buyuruyorki:`` Darulharbte ribanin (faizin) caiz olusu hukmu umumi bir ifadedir, faizin heriki tarafca da alinip verilmesini icine alir. Fakat bu mesele Hanefi Imamlarimizin dersinde ele alindiginda , onlar bununla Müslumanin fazlaligi almasini kasdetmislerdir. Kumardada durum böyledir. Verdigim cevap hernekadar ‘’faizin caiz oldugu’’ seklinde umum ifade ediyorsa da, illet ve hukum munasebetinden fazlaya ancak musluman sahip olursa bunun caiz olacagi ve yine böyle bir muamelenin ‘’faiz olmadigi’’anlasilir. (``faiz caizdir`` kavramindan maksadda budur, yani faizin olmadigidir)
Bunlari kaydeden Ibn Abidin hazretli, Imam Serahsi hazretlerinin ifadelerinin de buna delalet ettigini söyler. Imam Serahsi bu hususta söyle buyurur: Müsluman darulharbe eman ile girdiginde, onlarin mallarini kendi arzulariyla hangi yolla olursa olsun almasinda bir beis yoktur. Ister faiz olarak , ister kumarla ve ister domuz veya ölmüs hayvaneti satmakla olsun. Ancak ve ancak musluman eman ile darulharbe girip onlarin rizasi olmadan böyle bir muamele yapsa bu caiz olmaz. Rizalari bu akidlerle saglaninca, musluman böyle mubah bir mala malik olurki, buda caizdir. (son cumleye dikkat)
( bas kaynak ; Imam Serahsi, El Mebsuud C. 10, S. 95. Ibni Abidin, C.4, S. 188)


Ebu Hanife ve Muhammedin gorusu
Imam Azam ve Muhammed hazretlerine gore, darulharpte musluman ile harbi arasinda faiz muamelesi caizdir. Bunun gibi, Hanefi mezhebinde fasid kabul edilen alisveris ve ticari muameler, kan , hinzir ve ölmüs hayvan eti satmak, bahis ve kumar oynamak da caizdir. Bu hususta zimmi de musluman gibidir, harbi ile sozu gecen muamelelerde bulunabilir. Darulharbte Islama girip de henuz hicret etmemis muslumanin harbi ile yapacagi her turlu muamelelerde de hukum aynidir. Ancak , gerek faiz ve akdin fesadina sebep olan fazlayi muslumanin almasi gerekir. Faizi harbinin almasi halinde boyle bir muamele caiz olmaz. Kumarda da durum aynidir, musluman in kazanmasi halinde caizdir. (mevzumuz kumar olmadiginda buna deginmeyecegim)


IMAM AZAM VE MUHAMMEDIN DELILLERI

a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

IZAH
Bu hadis her ne kadar garib ve mursel ise de Mekhul sika (güvenilir) bir fakihtir. Boyle bir ravinin mursel hadisi de huccettir. Hadisten kastedilen husus, darulharbte musluman ile harbi arasinda hukuken faiz hukmunun cereyan etmeyecegini ifadedir.
Nitekim bu hadisi serifi Imam serahsi , Imam kuduri, Ibni abidin, el hidaye (bunun musannifi turktur) gibi meshur hanefi kitaplarinin riba bahislerinde zikr edilmektedir.

Not: Safii alimlerimiz bu hadisin sahih olmadigini ve mursel oldugunu söylüyorlar. Maalesef bazilari ‘’sahih degildir’’ kavraminin usul hadisindeki istilahi kavramini degilde lugaviy kavramini ele alip ‘’bu hadis uydurukdur’’ veya ‘’bu hadis bile degildir, kitaplara baksaniza, alimler buna sahih degil diyorlar’’ seklinde yersiz ifadeler kullanmaktadirlar.
Hadis usulunde ‘’Sahih degil’’ demek ‘’kutubu sittede yazmayan, ancak sabit olabilme ihtimali vardir’’ demektir.
Nitekim Imam Safii ve Safii alimlerimizden Ibn Kudame nin ‘’sahih degildir’’ den kasitlarida budur.
(maalesef tercume kitaplarda kasitli veya kasitsiz olarak bunun aksi aktarilmaktadir)

Yine hadis istilahinda ‘’mursel`` hadis kavrami geciyor. Bunun manasi ‘’hadisi serifin ravileri zikr edilmeksizin zikr edilen hadisi seriflerdir.` Hanefi usul fikih kitaplarinda böyle bir hadisi serifin huccet kabul edildigi yazmaktadir.
(mesela; menar, miratil usul gibi kitaplar. Ki bu kitaplar asirlarca osmanli medreselerinde okutulmus, ve halada okutulmaktadir. Aramizda bu kitaplari ezberleyen arkadaslarin vaar oldugunu hissetmekteyim)


b ) Muhtelif hadislerde Rasulullah efendimizin Veda hutbesinde söyle buyurdugu rivayet edilir : ’’...Cahiliyye devrine ait faizler kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk faiz de Abbas b. Abdulmuttalibin faizidir.’’ (kaynak; suneni ebu davud, buyu bahsi)

IZAH
Evvelce Islama girmis bulunan HZ Abbas r.a. , faizi yasaklayan ayetin nuzlunden once oldugu gibi sonra da mekkede faiz muamelesi yapmaktaydi. Mekke o siralarda darulharbti. Allah rasulu yukaridaki sozleriyle , fetihten sonra faiz hususunda husumet olmayacagini ve o zamana kadar henuz alinmamis bulunan faizlerin artik alinamayacagini belirmislerdi. Bu hususta kurani kerimde de söyle buyrulur : ‘’Ey iman edenler, muminler iseniz Allahtan korkun, faizden kalani birakin.’’
(bakara suresi, ayet 278)
Peygamber efendimiz , amcasi HZ Abbasi Mekke-i Mukerremede faiz muamelesinde bulunmaktan daha önce menetmisti. Mekke fetihten sonra ise yukarida zikredilen sozleriyle ozamana kadar henuz tahsil etmedigi faiz alacaklerini iptal etmis , kaldirlimisti. Bundan anlasilan darulharbte muslumanin harbiden faiz almasinin caiz oldugudur. (kaynak; el mebsud, cild 10)

Yukarida zikredilen ayeti kerime ile Alah Rasulunun s.a.v. sözleri , o zamana kadar alinmis bulunan faizlerin gecerli oldugu, henuz tahsili yapilmamis faizlerin de iptal edildigi husunduda uyusmaktadir. Yine hadisten anlasilacagi uzre, darulharbte muslumanlar ile harbiler arasinda gecen akidler hukuken fasid bile olsalar, ulke fethedildigi zaman daha once alinmis faizleri hakkinda feshedilmezler. Cunku bilinmektedirki , faizi yasaklayan ayetin nuzulu ile mekkede iradedilen (okunan) hutbe ve Rasulullah efendimizin alinmamis faizleri iptali arasinda fetihten once mekkede bircok faiz muamelesi yapilmisti. Rasulullah efendimi s.a.v. bunlardan hicbiri hakkinda fesih takibatinda bulunmadi. Sadece o zamana kadar tahsili yapilmayan faiz alacaklari iptal edildi.

Burada rivayet edilen hadislerde Rasulullah efendimizin faizi yasakladigi acikca anlasildigi gibi, faizin haram oldugunu belirten su ayeti kerimdede de Uhud vakasinda nazil olmustur :’’Ey iman edenler Ribayi öyle kat kat artirilmis olarak yemeyin. Allahdan korkun, taki muradiniza eresiniz’’(ali imran suresi, ayet 130). (kaynak Serhu’ s Siyer, metnin musannifi : Imam Muhammed hazretleri. Serhin musannifi Imam serahsi hazretleridir. C 4 .)Hz Abbas r.a. ise fethe kadar Mekkede faizle ugrasiyordu. Allah rasulunun s.a.v. ‘’Cahiliyye ribasi kaldirilmistir’’ sözleri, Mekke fethiyle cahiliyye yok oluncaya kadar faizin kaim oldugunu gösterir. Hz. Abbas r.a. in faizinin kaldirilmasida , o zamana kadar onun faizinin kaim olduguna delildir. Cunku ancak kaim olan kaldirlir. Maliki alimlerimizden Ebul Velid Ibn Rusd hz.leride bunun sahih bir istidlal oldugnu söyler. Cünkü , eger darulharbte muslumanlarla musrikler arasinda faiz kelal olmasaydi ‘’Eger tevbe ederseniz mallarinizin baslari (sermayeleri) yine sizindir’’ (bakara suresi, ayet 279) ayeti geregince Hz. Abbasin Faizi musluman oldugu gun kaldirlir, ondan sonra aldigi faizler de sahiplerine iade edilirdi. (kaynak el cevherun-naki , C. 9. S, 106)

Netice
Butun bu göruslerden sonra sunu belirtmek gerekirki, her ne kadar Imam Azam ve Imam Muhammed hazretleri Darulharbte harbiden faiz alinmasini ve onunla fasid akidler yapilmasini caiz görüyorlarsada, buna dayanarak muslumanin her firsatta bu tur muamelelere tevessulu dogru degildir. Cunku hernekadar bu zaatlar böyle bir muameleye cevaz verdilerse bile, kutuphanelerin aktardigina göre hic bir zaman böyle bir seye tevessul etmemislerdir. Kendileri fetva ile degil daima takva ile amel ederlerdi. Nitekim Imam Azam hazretleri birgun gölün kenarinda elbisesine bulasmis kanini temizlemek icin caba göstermis. Bu durumu görenler demiski: Ya Imam, sen ‘’eger elbisenize necaset bulassa, ve o necaseti 3 kere yikadiktan sonra rengi gitmesse elbiseniz hukmen temislenmistir’’ seklinde fetva vermistiniz. Ama siz kan lekesini de cikarmaya calisiyorsunuz. Bunun hikmeti nedir? Imam Azam hazretleri cevaben: Evet, o vermis oldugum hukum fetvadir, bu ise takvadir’’ buyurdular.

Bilindigi uzre mezhepler rahmettir. Alimlerimiz hernekadar ictihad edip hataya dusseler bile hadisi serif iktizasinca Allah rizasi icin olan gayretlerinden dolayi bir sevap alirlar.
Hanefi alimlerimizin diger mezheplere saygili oldugu gibi, diger mezheplerde hanefi mezhebine saygi göstermislerdir.
Mezhepler hususundaki itikadimiz ; eger hanefi alimler hataya dusse , safi alimlerimiz isabet etse , rahmetten dolayi onlar hanefi alimlerimize sefaat edecegi umid ediliyor. Bunun tam tersini ve diger mezhepler hususunda da dusune biliriz.
Imam Rabbani hz leri mektubati serifesinde ‘’hanefi mezhebi bir okyanus, diger mezheblerinde bunun yaninda bir katra miktari oldugunu’’ buyurmaktadir.

Simdi bu aktarmayi ele alacak olursak. Bugun insanlar ister istemez bankalardan faiz almak mecburiyetindedir. Eger bu faiz meselesi hususunda safii alimlerimizin goruslerini ele alacak olursak vay halimize. Adeta ‘’haram helal ver Allahim garib kulun yer Allahim’’ gibircesine agzimiza aldigimiz her lokma haram. Ancak Imam Azam hazretlerinin görusunu ele alirsak midemiz haramdan korunmus olmaktadir. Safii ler bu durumda hanefii mezhebini taklid etmek mecburiyetindedir . Mezhepler rahmettir ifadesinden birisi de iste budur.
Öyle umid ediyorumki Imam Azam hazretleri böyle bir fetva verdiginden dolayi , ve bu Ümmeti böyle bir zorluktan kurtardigindan dolayi Imam Safii hazretleri elan hanefii alimlerimize dua ediyordur. (INSAAllah)


Baslica kaynagim Imam Serahsi hazretlerinin el mebsud ve serhus siyer isimli eseri, ve ibni abidin hazretlerinin meshur kitabidir. Bunun yani sira Kuduri serifin serhi cevhere ve hidaye kitabinada göz atmisligim oldu.)

Hazreti Allahimiz butun mezhep imamlarimizdan razi ve memnun olsun...

Vesselam,


tesekkür ederiz ellerine ve dillerine saglik.cok istifadeli oldu.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #33 : 01 Kasım 2007, 11:32:36 »
a) Imam Mekhulun hazretlerinin rivayet ettigi hadisi serif : Rasulullah efendimiz söyle buyurdu: ‘’La riba beynel muslimi vel harbiyyi fii darilharbi’’ Manasi: ‘’Darulharbde , musluman ile harbi arasinda faiz yoktur’’

Bu hadis-i Şerif sanırım Kuduri Şerif te de geçiyordu.

Elinize sağlık kardeşim...

Çevrimdışı tarihman

  • magnealkIZ
  • yazar
  • ****
  • İleti: 751
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #34 : 16 Ocak 2008, 11:13:20 »
Benim buraya kadar anlayabildiğim kısaca şu... Faiz (Riba) , Kuran-ı Kerimde açıkça belirtildiği üzere haramdır. Kesinlikle tartışma götürmez. Ancak asıl tartışma şimdi "faiz" adı altında verilen fazlalığın İslam Hukuku'na göre "riba" olup olmadığıdır. Yoksa hiç bir Müslüman kalkıp da "Faiz Helaldir" diyemez. Ancak şu anda bankaların verdiği fazla paranın dini açıdan faiz (riba) olup, olmadığını tartışabilir.

Çevrimdışı mbuysal

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #35 : 17 Ocak 2009, 12:16:59 »
merhaba arkadaslar
faiz hukmunde onemli noktalar vardir. dinimizdeki butun idadetler gibi faizinde faiz olabilme sartlari olmasi gerekmektedir. nasil namazin icinde ve disinda sartlari orucun sartlari oldugu gibi. bu yonden faiz kesinlikle haramdir fakat sartlari gerceklestiyse. en onemli sartlarindan biri musluman ile musluman arasinda olan bu sekildeki alisveris faiz hukmune girer ve haramdir. ikincisi seriatla yani islamin kanunlariyla yonetilen bir sistemde bu sekildeki bi alisveris faiz hukmu tasir haramdir.
simdi ben yurt disinda yasayan bi insanim. burda akliniza su anda gelebilecek hersey direk veya dolayli olarak faiz altinda. hepiniz duymussunuzdur ki darul harp diyebi terim dolasiyor bu faiz hukmu konusulamaya baslandiginda, iste burada darul harp var yani islamin hukumlerinin disinda yonetilen bi sistem var. islam hukumlerinin disinda kalan bi sistemde muslumnlain hem bu sistemem ayak uydurup hem de bu sistemden kacaarak yasamalri cok zor oldugundan buraya darul harp denmistir. bu yuzden muslumanlarin bu tur yonetim yapan yerlerde bu sekilde bi alisveris yapmalari faiz sartlarini olusturmaz. faiz bu memleketlerde alinirda verilirde. ancak efdal olan yani makbul olani muslumanin bu sekildeki ticarette veren degil alan taraf olmasidir. islam boyle yanitsiz bi soru birakmamistir hicbir zaman ama cevaplari hep mantiklidir.
bazi arkadaslar bu sistemin ne kadar fazla bu sekilde alisveris yaptigini gorunce ve de mecbur kalinca soyle bi bahane atiyolar ortaya "ihtiyacin kadar almak dogrudur" veya "vicdanin el veriyosa alirsin" gibisinden. halbuki bu cevaplar her zaman arkasindan diger bi soruyu daha sordurur ve her zaman akillarda bi bosluk veya suphe kalir. cunku insanlarin vicdanini veya ihtiyaclarini kontrol eden ve ne kadar ihtiyaci oldugunun hukmunu veren bi sistem yoktur bugun. sonucta insan kendi ihtiyacin kendi belirler. dolayisilya kendi hukmunu de kendi vermis olur. bu dogru degildir. bugun bankalarin bu sekilde ki alisverisi sistemin gereksinimlerindendir. sistem bu yonde oldgundan banka da ayni dogrultu da hareket etmek zorundadir. eger bankalarda islam hukukiyle yonetiliyorsa zaten islamin hukunun dedigi gibi yapmasi gerek. bu durumda bu sekildeki alisverisler kesinlikle haramdir. fakat islamin hukukiyle yonetilmeyen bi sistemde siz bu kanunlari uygulamak isterseniz inanin nefes almaniz bile imkansiz hale gelir. cunku burda nefesler dahi ucrete tabiidir(KANADA ve BILUMUM DIGER KAPITALIST ULKELER).
SONUC OLARAK SARTLAR GERCEKLESTIKTEN SONRA BIZ ANCAK ONU FAIZ DIYE ADLANDIRABILIRIZ.
BI DE SIZI SU YANILTMASIN, ARTIK BU SEKILDEKI ALISVERISLERIN TUMUNDE ARADAKI FARKA FAIZ DENIYOR. BIZIM KONUSTUGUMUZ FAIZLE ONLAR AYNI DEGILDIR. BIZ ISLAMIN BIZE YASAKLADIGI FAIZI DEGERLENDIRIYORUZ.
TESEKKURLER

Çevrimdışı ruy-ı zemin

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1109
  • Seher vakti bereket vakti...
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #36 : 17 Ocak 2009, 16:29:14 »

Öncelikle Müteallim abi, osmanlı ve şehzade bey kardeşlerime teşekkür ederim.

Bende bu mevzuda şu hadiseyi anlatmayı uygun buldum. Yurtdışında kalan kardeşlerim duymuşlardır.

Vaktiyle Türkiyeden müslüman bir kardeşimiz yurtdışında gayri müslim bir ülkede çalışır.
Yıllar sonra işi bitince ülkesine dönmek ister. Bu ara da şirketten aldığı paralarını yine gayrimüslimlerin elinde bulunan bir bankaya yatırmaktadır. Bankaya gelir; hesabı kesmelerini ister. Hesabı keserler lakin yatırdığı paradan çok daha fazla para verilir. Adamcağız şaşırır. -Efendim bir yanlışlık oldu galiba der. Ben size şu kadar vermiştim siz bana bu kadar fazla verdiniz. Orada ki görevli hesapları inceler; hayır bir yanlışlık yok der. Bu sizin paranız. Buda faizi. Faiz deyince adam; hayır ben faiz kullanmam, bu para siz de kalsın der. Görevli hayır efendim ben bu parayı alamam, alırsam bankanın kurallarını ihlal edip ceza alabilirim der. Adam yine ısrar eder ve parayı almadan çekip gitmek ister. O esnada görevli Peki parayı alırız. Ancak bu parayı biz kullanamayız. Çünkü bankanın böyle birşey yaptığı duyulursa banka zarar görür. Siz bunu bizim kilisemize bağış yaptığınıza dair imza atın der. Velhasıl kardeşlerim adam imzayı atar. Parayı gayri müslim Allah'ın razı olmayacağı bir müesseseye verip ülkesine döner.

Şimdi ben burada takdiri siz okuyucu kardeşlerime bırakıyorum. Bankaların bize vermiş olduğu ve bizim de faiz diye nitelendirdiğimiz paraları biz almamış olursak nereye gidiyorr dersiniz.
« Son Düzenleme: 17 Ocak 2009, 16:36:58 Gönderen: ruy-ı zemin »
پاى مار      چشم مور      نان منلا      كس نديد

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Faiz ile göze alınan risk: Allah İLE SAVAŞMAK!
« Yanıtla #37 : 15 Nisan 2009, 14:09:43 »
Faiz ile göze alınan risk: Allah İLE SAVAŞMAK!


Ayetler ve ibretler:

“Ey iman edenler! Eğer inanmış kimselerseniz, Allah’tan korkun ve faizin geri kalanını terk edin. Bunu yapmazsanız, Allah ve Resulü ile savaş halinde olduğunuzu bilin.”
Bakara Sûresi, 2:278-279

KUR’ÂN-I KERİM pek çok âyetinde bizi Allah’ın yasaklarını çiğnemekten sakındırır. Zira Âlemlerin Rabbi tarafından konulmuş bir yasağın şakaya gelir tarafı yoktur. Bilerek ve aldırmaksızın bir İlâhî yasağı çiğneyen, onun bu dünya hayatındaki en büyük felâketlerle kıyaslanamayacak kadar vahim sonuçlarını da göze almalıdır.

Bu âyetler ise, Kur’ân’ın diğer suçlara karşı yönelttiği tehditlerden de büyük bir tehdit içeriyor. Daha doğrusu, akla gelebilecek tehditlerin en büyüğünü içeriyor:
Allah ve Resulü ile savaş halinde olmak!

Böylesine vahim bir sonuca sebep teşkil eden şey ise, faizde ısrar etmektir. Âyetin ifadesiyle, “faizin geri kalanını terk etmemek,” yani, faiz yasağı indikten sonra da hâlâ faiz alıp vermeye devam etmektir.
Niçin faiz hakkında âyet bu kadar şiddet gösteriyor?

Bunu anlamak için, faiz yasağı ile ilgili âyetlere,
(1) iniş sırası,
(2) Kur’ân’daki tertibi
açısından bakmak yeterli olur.

İniş sırası itibarıyla, faiz hakkındaki âyetler, en son sıralardadır. Hattâ Kur’ân’ın en son inen âyeti (Bakara, 281) bu âyetlerin hemen sonunda yer alır.

Tertip yönüyle de, bu âyetler, Bakara Sûresinin sonlarında, zekât ve sadakalarla ilgili âyetlerin arkasındadır.
BAKARA Sûresi ise, Medine döneminde ilk olarak inmeye başlayan ve en son tamamlanan sûredir.

Müslümanların toplum hayatıyla ilgili son derece önemli esasları içeren bu sûrenin bu kadar uzun bir zamanda tamamlanmasına sebep, İlâhî terbiyedir. Bu süre içinde Kur’ân âyetleri yaşanmakta olan bir hayatın içine tedricî olarak inmiş; insanlar da bu âyetlerin hükümlerini büyük bir titizlikle hayatlarına geçirerek yetişmiş, olgunlaşmış, kendilerini izleyecek nesillere örnek olabilecek hale gelmişlerdir.
Bu İlâhî terbiyenin vardığı sonuç ise, Bakara Sûresinin sonlarındaki zekât ve sadaka âyetleri tarafından güzel bir şekilde tasvir edilmektedir.

Aslında bu âyetlerde anlatılanlar, bir medeniyet tasviridir. Ve bu medeniyet, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma temelleri üzerine kurulmuştur. Orada insanlar birbirinin kardeşidir. Bütün kâinatı dost ve kardeş varlıklarla dolu gösteren iman nuru, insanlar arasındaki ilişkilere de bu hakikati ne parlak bir şekilde yansıtır. Kardeşlik duyguları içindeki insanlardan beklenen şey ise birbirini gözetmek, kendisi kadar kardeşini de düşünmek, kardeşini sıkıntıda gördüğü zaman elinden tutup onu sıkıntısından kurtarmaktır.

Faize gelince:
ÖYLE bir medeniyetin temeline konabilecek bir dinamit varsa, işte budur. Bu münferit bir olay veya basit bir kural ihlâli değildir. O bir virüstür ki, girdiği yerde bütün insanî değerler tehdit altında demektir. Artık orada kardeşlik, muhabbet, fedakârlık, yardımlaşma, dayanışma gibi şeylerden söz edilmez.
Herkes ve her şey, ekonomik değeri kadar bir anlam taşır. Eğer bir kimse ihtiyaç içine düşmüş de borçlanmışsa, onun bu hali bile, borç veren kimse için bir kazanç vesilesi olur.

Kur'an, güçlük içinde olan kimsenin borcunu ertelemeyi emreder, hattâ bütünüyle bağışlamaya teşvik eder.
FAİZCİ anlayış ise, borçlunun o güçlüğünü de ayrıca bir kâr aracına dönüştürür. Bağışlamak, merhamet etmek gibi kavramların ise o lügatte asla yeri yoktur.
Özetle: İslâm medeniyetinin yardıma muhtaç bir kardeş gördüğü yerde, faiz uygarlığı yolunacak bir kaz görür.

İslâm medeniyeti zenginleri yoksulların yardımına koştururken, faiz uygarlığı yoksulların eliyle zenginleri semirtir.

İşte bu zehirleyici niteliği sebebiyledir ki, faiz, Kur’ân tarafından, “Allah ve Resulü ile savaş halinde olmak” şeklinde tanımlanmıştır. Kim bilerek ve isteyerek bu İlâhî yasağı çiğnemekte ısrar ederse, onun ile Allah ve Resulü arasında bir harp var demektir. Böylesine şiddetli bir tehdit karşısında bir mü’minin ürpermemesi düşünülemez.

Böyle bir tehdidi işittikten sonra mü’minlere düşen şey, bu mücadelede Allah ve Resulünün safında olduğunu bilmektir ki, bu da, bir yandan hayatında faize karşı topyekûn bir savaş açmak, bir yandan da zekât ve sadakayı hayatının temel ilkesi haline getirmek demektir.

FAKAT şunu da unutmamak gerekir ki, bir toplumun bu konuda Kur’ân’ın öğütlerine tam anlamıyla kulak verecek bir seviyeye yükselmesi kolay iş değildir. Söz konusu âyetlerin en son inen âyetler arasında bulunması, bu merhalenin, varılabilecek en üstün uygarlık seviyesi olduğunu göstermektedir. Kur’ân’ın ve Peygamberin terbiyesiyle İslâm toplumunun 23 sene gibi bir zamanda öyle bir seviyeye ulaşmış olması başlı başına bir mucizedir.

Batı toplumlarının bu virüsü tümüyle hayattan çıkarabilecek bir düzeye erişmesi için ise yüzyıllar da yetmiyor.


Nevzat Tarhan
Zafer Dergisi



Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı aligator

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #38 : 19 Ocak 2010, 00:49:51 »
Es Selamu Aleykum
Avrupa’da faiz meselesi
Dâr-ül-harbde, müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan faiz almasının caiz olduğu bütün kitaplarda yazılıdır. Dâr-ül-harbde, gayri müslimlerin mallarını faiz, kumar, fâsid bey’ ile almak helaldir. Bu yollarla müslümanın zarar etmesi ise, helal değildir. (Redd-ül Muhtar)

İmam-ı a’zam ve imam-ı Muhammed, (Dâr-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz olmaz) buyurdu. (Mültekâ)

Dâr-ül-harbde, bir müslümanın, kazanmak şartı ile, kumar, faiz ve sigorta yolu ile, para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere, Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül Muhtar, Redd-ül Muhtar) gibi muteber eserlerde yazılıdır. Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de, (Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur) hadis-i şerifi ile bildirilmektedir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır. Fakat, mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir. Diyanet Ansiklopedisi’nin faiz maddesinde de böyle yazmaktadır.

Dâr-ül-harbde, yalnız kâfirlerden faiz alan bir bankaya para yatıran bir müslümanın, bu paranın faizini alması helal olur. Bu bankadan ödünç para alıp faiz verenlerin hepsi müslüman ise, bankaya yatırılan paranın faizini almak haram olur.

Bankadan para alıp faiz verenler, müslüman ve harbi kâfir karışık ise, o bankadan alınan faiz ve hizmet karşılığı alınan maaş mekruh olur. Müslüman müşterisi çok ise, harama yakın, harbi kâfir müşterisi çok ise, helale yakın mekruh olur. Meşihat-i islamiyyenin çıkardığı Ceride-i ilmiye kitabının 55. sayısının 1744. sayfasında yazılı fetvada da, (Dâr-ül-harbde kâfir bankasına para yatırıp, bankadan faiz almak, şer’an helal olur) buyuruluyor.

Sigortacı ile Dâr-ül-harbde sözleşme yapmak ve vereceği paraları almak helal olur. (İbni Âbidin)

Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dâr-ül-harbde müslümanla harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine göre, fasid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması şarttır. (Faiz maddesi s.121)

Bu vesikalardan da anlaşıldığı gibi, faiz almak caiz olan yerlerde, banka reklamı yapmak da caizdir. Üstelik bankalar, sadece faizli işlem yapmaz, fabrikalara, şirketlere hissedar olmak, bina yapıp satmak, alacaklıların senedini tahsil etmek, para havalesi yapmak gibi birçok faizsiz işlem de yapar. Böyle kazancı haram-helal karışık bir kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alış veriş ve kira işlemleri yapmak caiz olur. (Hadika)

Çevrimdışı sehzade bey

  • Sıtkı
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #39 : 23 Ocak 2010, 03:59:43 »
Faizin İslam hukukundaki yerini delillerle birlikte arkadaşlarımızın delillerle bizlere aktarıp istifademize sunduklarında onlara müteşekkirim. Faiz mevzusunu irdelediğimizde karşımıza darı harp meselesi çıkar.
Bu forumde darı harp mevzusu irdelendimi irdelenmedimi bunu bilmiyorum. Ancak bildiğim şey odurki, darı harp kavramının irdelenip aramızda müzakere edilmesinin pek faideli olacağı kanaatindeyim.
Mesela şöyle başlıya biliriz?
Darı harp nedir ne değildir?
Türkiye darı harpmidir? (hayır değildir!!! delillerimi ileride aktaracağım.) gibi enteresan sualler. Bununla birlikte şunuda sora biliriz: Bu devirde Darı İslam varmı, var ise hangi devletler darı islam çatısı altına giriyor. Yok ise ''örneğin Türkiye, İran, Suudi Arabistan'' gibi devletler neden kendilerini Darı İslam olarak niteliyorlar?
Laik veya demokrasi bir devlet aynı zamanda İslam devleti olabilirmi?
Veya, İslamın şuanki manada anlaşılan Laikliğe ve demokrasiye ihtiyacı varmıdır???
Vesselam...

BİR KİTAP,İÇİNİZDEKİ DONMUŞ DEĞERLERİ PARÇALAYACAK BİR BALTA GİBİ OLMALIDIR.
OKUDUĞUNUZ KİTAP BİR YUMRUKTA SİZİ UYANDIRMIYORSA NE İŞE YARAR....

Çevrimdışı Srdroğlu

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
Ynt: Faizin Hükmü ile alakalı???
« Yanıtla #40 : 31 Mart 2010, 01:06:51 »
"Faiz " ve " Darulharb’de Faizli muameler" gibi mevzuların tartışmaya açılmamasını , mümkün olan en kısa zamanda ehl-i ilim olan SİTE YETKİLİLERİ tarafından ,ehl-i sünnet'in bu husustaki görüşünün yazılmasının daha faydalı olacagı kanaatındayım. Yetkili-yetkisiz,ehl-i ilim olmaynlar tarafından işin irdelenmesi mevzuuyu sulandırır, kafalar karışır.Ehli-i Sünnetin sarih hükmü hemen belirtilmeli.Soru 2004 yılında sorulmuş,doyurucu cevaplar Ekim.2007 de gelmeye başlamış.Biraz geç kalmış herhalde.