«Hem sabır sebat ve hem de namazla (Haktan) yardım isteyin. (Gerçi) bu, nefsinize ağır gelir. Fakat (Allah'a karşı) yüksek saygı gösterenler İçin öyle değil. O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir kî.Rabbllerlne kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.» (Bakara sûresi, âyet: 45-46)
Nafile Lugatta: Fazlalık demektir. Şer’ı yönden ise farz vacip ve sünnet olmayan ameller demek olup müradifi, kişinin üzerine gerekli olmadığı halde yaptığı hayır demek olan “tatavvu” dur. Ayrıca, farz ve vacip olmayan ve fakat sünnetleri şümülüne olan amellere de nafile denir.
Huzeyfe'den, îmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadisi şerifte; Peygamberimiz bir keder veya sıkıntı geldiği vakit hemen namaza devam ederdi. Buyurmuşlardır.
îşte bu evsafla mevsuf olan kişiler namazı âdet edindiklerinden, namaz başkalarına ağır geldiği halde onların üzerine ağır gelmez.
Fakih anlatıyor:
— Muhammed b. Fazl, Muhammed b. Cafer, İbrahim b. Müşeyyeb b. Şüreyk, Amr b. Ubeyd yolu ile gelen rivayette, Hasan (r.a.). Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
— "Namaz kılan için üç güzel haslet vardır:
1. Ayak ucundan sema başlangıcına kadar, onu melekler kuşatır.
2. Semadan ona rahmet yağar.
3. Bir münadi şöyle seslenir:
—Bu namaz kılan, kime münacaat ettiğini bilseydi, eriyip gideceğini bilse bile ayrılmazdı."
Karşılığında bekledikleri hesapsız sevaptan dolayı namazın meşakkati onlara hiç gelir. Hatta bu, onlara gerekli bir ibadettir. Onun için Peygamberimiz ayak üzere uzun zaman dururdu. Ayakları şişerdi. Daimada bu halinden mesrur olurdu. Ve: «benim sevinç kaynağım namazdır» buyururdu. îşte bu âyette Allah'dan namaz ve sabır vasıtasıyla yardım istemenin gerektiği açıklanmaktadır.
Muhakkak sabır, güçlüklerin anahtarıdır. Güçlükle beraber kolaylık vardır. Oruçtaki meşakkat nefsin azgınlığını kesmek içindir. Namazla Allah'dan yardım dilemenin izahına gelince. Namaz (bu ruhî ve bedenî ibadetlerin özüdür) taharet, setr-i avret, kıbleye dönüş vakit, niyet edip itikafa girmek; huşu ve huzur ile Hakka yönelmek, rükû ve secdeyi tâdil-i erkânla yapmak suretiyle namaz kılmak, kalbî ameller, şeytanla mucâhede, cihad, her ibadetin gayesi olan müşahede ve marifetdir.
Peygamberimizin hanımlarından Ümmü Habibe (R.A.) ve Ebû Eyyüb el-Ensâri Peygamberimizden şu hadisi rivayet etmişlerdir: «Kim farzlardan başka on iki rek'at sünnet kılarsa, Allah cennete onun için bir bina (köşk) inşa eder. Yani iki rek'at sabah namazının farzından evvel, dört rek'at öğlenin farzından evvel, iki rek'atta farzdan sonra, iki rek'at akşam namazının farzından sonra ve yatsı namazının farzından sonra kılınan iki rekat, ki toplam on iki rek'attır.»
Yukarıda beyan ettiğimiz on iki rekât sünnetlere Peygamberimiz devam etmişlerdir. Yatsıdan evvelki dört rekât sünnetle ikindiden evvelki dört rekât sünnet gayri müekkededirler. Bu hususta Peygamberimiz (SA.V.) şöyle buyurmuşlardır: «İkindiden önce dört rekât namaz kılana Allah rahmet etsin.»
Ebû Hüreyre'den rivayet olunan bir hadis'e göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:
Kim zevalden sonra dört rek'at namaz kılar, kıraetini, rükû ve secdesini güzel yaparsa, yetmiş bin melek onunla beraber namaz kılar ve geceye kadar onunla beraber istiğfar eder.»
Peygamberimiz zevalden sonra bu sünneti hiç terketmezdi ve bu saatte gök kapısı açılır; istiyorum ki, «benim oraya bir amelim yükselsin» buyururdu.
Yine bir hadis-i kudside Duyuruluyor ki : «Kulun kendisiyle bana yaklaştığı şeyin en sevgilisi ona farz kıldığım namazdır. Kul nafilelerle (sünnetlerle) bana yaklaşa yaklaşa nihayet ben onu severim. Ben onu sevdimmi de; İşiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum.»
Yani, kul Allah'ın rızası için işitir, görür, tutar ve yürür demektir.
Mü'mine gereken şey nafile ibadetlere devam etmektir. Çünkü o,Allah'ın sevgi kapısını açmaya vesiledir. Ayni zamanda farzların noksanlarının tamamlanmasına da sebeptir.
Ebû Hüreyre (R.A.) rivayet eder: Resûlüllah'dan duydum: Kul kıyamet gününde ilk defa namazından sorulacaktır. Eğer namazı sağlam olursa, o kimse felah ve necat buldu, demektir. Eğer namazı bozuk olursa, her şeyden ümitsiz olur. Eğer farzlardan noksanı varsa, Allah Teâlâ: «Bakın bu kulun nafile namazları varsa onlarla farzların eksiğini tamamlayın, buyurur. Diğer ameller de bunun gibidir.» buyurdu. (Mesâbîh ve Şerhi)
Kâ'bü'l-Ahbar (r.a.) şöyle der:
— İçinizden biri, iki rekât nafile namazın faziletlerini yüce dağlardan daha büyük olduğunu görürdü.
Farz namaza gelince; onun için ne kadar söylense azdır.
Zeyd b. Halid Cenanî, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buy anlattı:
— "Evlerinizde namaz kılınız, onları kabir halina getirmeyiniz."
Semüre b. Cündeb, Resûlullah (s.a.v.)'ın ashabından dediğini anlattı:
— Bir kimsenin evinde nafile namaz kılması, halkın ya nafile namaza nazaran; fazilet bakımından, cemaatle kılınan farz namazla, tek başına kılınan farz namaz arasındaki fazilet farkı gibidir.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
— "Bir kimsenin, evinde kıldığı nafile namaz nurdur. Evlerinizi nurlandırınız."
Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
— "Bir kimse, akşamla yatsı arası yirmi rekât namaz kılarsa, Allah onun dinini, ailesini, malını, dünyasını, âhiretini
Bir kimse, sabah namazını kıldıktan sonra, namaz yerinde güneş doğuncaya kadar oturur, sonra iki rekât namaz kılarsa, Kıyamet Günü, Allah onunla cehennem arasına bir perde çeker."
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle der: Bir insan, namazda iken yüce bir sultanın kapısını çalmaktadır, sultanın kapısını çalmaya devam ederse, kapının bir gün açılma ümidi vardır.
Enes b. Mâlik, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu analttı "Namaz kılman veya Allah'ın adı anılan bir parça yer tâ yedi kat derinliğine kadar sevinir. Çevresindeki yerlere karşı kabarır. Bir kimse, ıssız bir çölde namaz kılmaya kalkınca o yer onun için süslenir."
Halici b. Madan (r.a.) der ki:
— Bana ulaşan habere göre, Rabbin üç kimseyi meleklere överek anlatır:
1. Bir kimse, ıssız bir yerde ezan okur. Kaamet getirir " sonra tek başına namazını kılar.
Allahu Teâlâ, onun için meleklere şöyle buyurur:
— Kuluma bakın. Tek başına namaz kılıyor. Onu, Benden başkası görmüyor. Yetmişbin melek insin, onun ardında namaz kılsın.
2. Gece vakti kalkar, tek başına namaz kılar, secdede iken uyur Allahu Teâlâ onun için, şöyle buyurur:
— Kuluma bakın. Ruhu katımda, cesedi bana secde ediyor
3. Bir kimse Allah için savaşa gider, ordu içinde savaşır ve nihayet şehit olur.