Gönderen Konu: Telefondaki ilk sözler: ''Watson buraya gel! Yardımına ihtiyacım var”  (Okunma sayısı 14655 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482

Günümüz modern yaşamının olmazsa olmazı haline gelen ve ceplerimize kadar giren telefonun serüveni yaklaşık olarak 170 yıl önce başladı. Mucidi Alexander Graham Bell olan telefon, kısa bir sürede çok hızlı bir gelişim gösterdi. Bugün telefonu açtığımızda söylediğimiz “Alo” kelimesi ise telefonda söylenen ilk söz değil ve bu kelimenin ilginç bir hikâyesi var.

Telefonda söylenen ilk sözün “Alo” kelimesi olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Telefonun mucidi olan Alexander Graham Bell’in çalışmaları esnasında asistanı Thomas Watson’a söylediği “Watson buraya gel! Yardımına ihtiyacım var” sözü telefonla bir başkasına söylenmiş ilk sözlerdir.

Peki, o zaman günümüzde telefonu açtığımızda söylediğimiz “Alo” ne anlama geliyor? Telefonda hemen hemen her gün kullandığımız “Alo” gerçekte bir sevgilinin kısaltılmış adıdır.

Allessandra Lolita Oswaldo, telefonu icat eden, Graham Bell'in sevgilisiydi. Bell, telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Bell, telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo olduğunu bildiğinden telefonu açar açmaz "Allessandra Lolita Oswaldo" diyordu. Bell, sevgilisine zamanla adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu "Ale Lolos" diye karşıladı. Bell, daha sonra sevgilisinin adını daha da kısaltarak “Alo” demeye başladı.

Graham Bell, telefonun yaygınlaşmasının ardından ilk açtığında “Alo” demeyi sürdürdü. O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Bell'in anısına saygı olarak “Alo” demeye başladı.

Bell’in telefonu ilk icadının ardından bu yana telefon dünyasında birçok değişiklik meydana geldi. Günümüzde neredeyse her evde mutlaka bir telefon bulunuyor. Bunun yanı sıra telefon artık cebimize de girdi.

Telefonun tarihsel gelişimi
Telefonun icadındaki en önemli gelişmeler 19. yüzyılın başlarında gerçekleşmiştir. 19. yüzyılın başında 1837 yılında Samuel Finley Morse, telgrafı icat etti. Her ne kadar insan konuşmasını elektronik sinyallere çevirmek henüz o tarihte mümkün olmasa da bu gelişim uzaktaki insanlarla haberleşme konusunda önemli bir adımdı.

Alman fizikçi Johann Philipp Reis, Ekim 1861’de yaptığı buluşu tanıttı. Reis tarafından geliştirilen bu icat insan sesini direkt olarak ileten ilk buluş oldu. Ancak daha çok müziğin iletiminde kullanılmaya uygun olduğundan beklenen ilgiyi görmedi.
Alexander Graham Bell, 1872 yılında bugünkü telefonun temellerini teşkil eden gerçek telefon buluşunu yaptı. Bell’in ortaya koyduğu elektromanyetik telefon 14 Şubat 1876’da eleştirmenleri de inandırdı. Bell telefon icadının patentini aldı ve 1877 yılında Bell Telephone Company’i kurdu.

Bu tarihten itibaren telefon toplumda hızlı bir kabul gördü. Sadece bir yıl kadar sonra, 1878’de, Amerika’da ilk telefon santrali kuruldu. Almanya’da ise 1881’de iki santral kuruldu. On yıl sonra kullanıcı sayısı Amerika’da 150 bin idi. İngiltere’de bu sayı 26 bine ulaştı ve Almanya’da telefonlar artık 22 bin kişiyi birbiriyle konuşturuyordu.

Telefonun icadındaki ilk amaç sesin iletilmesi olarak düşünülmüş olsa da sonraki yıllarda telefon alıcıları radyo aygıtlarının gelişimi sırasında kullanıldı. Telefon-radyolar; haberleri, müzik ve borsanın durumunu telefon ağı üzerine taşıdı.

Zamanla telefonlar daima küçüldükleri gibi birçok ek özellikle donatıldılar. Günümüzde kullandığımız telefonlar bir mikrofona ihtiyaç duyarlar. Bell’in aygıtında bu fonksiyonu esnek bir metal diyafram ve at nalı mıknatıs yapıyordu.  Bu mıknatıs üzerine doğru akım kaynağına bağlı tel bobin sarılıydı. Ses dalgaları metal diyaframı salınım vererek hareket ettiriyor ve bu titreşim mıknatıs ile taşınarak doğru akım bulunan bobinde depolanıyordu. Bu akımın ses dalgasına geri dönüşümü de yine aynı prensiple gerçekleştirilebiliyordu. 1878’de kömürlü mikrofonların bulunuşuyla ses iletişim kalitesi biraz daha iyileştirildi. Günümüzde ise telefonlara transistörlü mikrofonlar yerleştiriliyor. Elektronik sinyallerin sese dönüşümünü ise küçük hoparlörler üstleniyor.

İlk çevirmeli telefon
Alexander Graham Bell’in icadı olan telefonla görüşebilmek için ilk zamanlarda santrallere ihtiyaç vardı. İlk telefon santralinde devreler el ile bağlanmaktaydı. Santral memurları her gün artan kullanıcı sayısına yetişemez duruma gelmişlerdi. Bu sorunun çözümü için araştırmacılar çalışmaya başladı ve 1889’da çevirmeli telefon aygıtını geliştirdi. Böylelikle otomatik bağlantıların ilk adımı atılmış oldu. Bu yöntem uzunca bir zaman kullanıldı. Günümüzde yeni dijital sistemler tonlu arama (Tone Dialing) yöntemi ile çok daha hızlı bağlantı kurabiliyor.
Dünyanın en büyük telefon şirketleri ABD’deki AT&T şirketi ve Japonya’daki NTT şirketidir. Bunları 30 milyon bağlantı ile Almanya’nın Deutsche Telekom’u takip ediyor.

Türkiye’de ilk telefon
Türkiye’de ilk telefon 1908’de kullanılmaya başlandı. İlk telefon santralleri olan Kadıköy ve Beyoğlu, 1911’de açıldı. İlk otomatik telefon santrali 1926 yılında Ankara’da kuruldu. Telefon, PTT’nin 1970’lerden sonra yaptığı çalışmalarla hızla yayıldı. Türkiye’nin ilk milletlerarası telefon santrali ise Tahtakale telefon santralidir.

İlk cep telefonu
İlk cep telefonu 1973 yılında Martin Cooper tarafından üretildi. Bu telefon 850 gram ağırlığındaki,, 25 cm yüksekliğinde, 8 cm derinliğinde ve 4 cm genişliğindeydi. Günümüzün avuç içinde kaybolacak kadar küçük cep telefonlarıyla karşılaştırıldığında daha çok bir tuğlayı andıran ilk cep telefonu üretildiği dönem için bir devrim niteliği taşıyordu.

Telefon nasıl çalışır?
Telefon konuşmasının yapılması sırasında ilk olarak ses enerjisi mekanik enerjiye dönüşür. Ardından mekanik enerji elektrik enerjisine dönüşerek bu enerji nakledilir. Karşı tarafta elektrik enerjisi manyetik enerjiye, manyetik enerji mekanik enerjiye ve son olarak mekanik enerji ses enerjisine dönüşür.
Elektrik titreşimlerinin iletkenlerdeki yayılma hızı titreşimlerin havadaki yayılma hızından birkaç yüz bin kere daha fazla olduğundan telefonla aradaki uzaklığa rağmen, karşı karşıya bulunuyorlarmış gibi konuşurlar.

Moral dergisi

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Allessandra Lolita Oswaldo, telefonu icat eden, Graham Bell'in sevgilisiydi. Bell, telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Bell, telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo olduğunu bildiğinden telefonu açar açmaz "Allessandra Lolita Oswaldo" diyordu. Bell, sevgilisine zamanla adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu "Ale Lolos" diye karşıladı. Bell, daha sonra sevgilisinin adını daha da kısaltarak “Alo” demeye başladı.

Bell'in telefonu icat etmesi kadar önemli bu 'Allessandra Lolita Oswaldo' ismini kısaltması... Düşünsenize bir, ya kısaltmasaydı?!. :dragur:
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482

Alıntı
Düşünsenize bir, ya kısaltmasaydı?!.

halimiz harabdı  :)


ve düşünsenize her alo dediğimizde bu bayanın adını anmış oluyoruz:)

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
"Ben bilinen yanlışları düzelteyim burada:

Birincisi G. Bell'in sevgilisinin adı Allessandra Lolita Oswaldo değil aksine Mabel Hubbard'dır. Telefonun icat edildiği 1876 yıllarında Bell'e finansal desteklerinin yanında Bell telefon şirketinin de kurulmasına yardımcı olan kişilerin başında gelir. Mabel Hubbard Bell'in annesi gibi sağır idi.

İkincisi telefonu ALO sözüyle başlayan nadir ülkelerden biriyiz. ALO sözcüğü dilimize Fransızcadan gelmiştir (ALLO). İngilizceden gelme HELLO kelimesinin kısaltılmışıdır. Yani İngilizler telefonu açarken ALO değil Hello kullanırlar, benzer şekilde Ruslar Halo veya Çinlile Wai (eğer yanlış hatırlamıyorsam) şeklinde ifadeler kullanırlar. Bu kelimeninde kökeninin telefonun icat edildiği yıllara dayandığı doğrudur. Ama bunun ALO sözünün başka birisinin isminin kısaltılma olarak söylenmesiyle herhangi bir ilgisi yoktur."

(Alıntı)

İnternette böyle bir bilgiye de rastladım, paylaşayım dedim. :)

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
paylaşım için teşekkürler günbatımı,ancak moral dergisinin bilgileri daha doğru gibi geliyor bana e52))

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Alo demek çok kaba geliyor.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Teşekkürler İsra, geçmişteki bilgileri tazeledik :)
Alo kelimesini kullanmayı bırakalı yıllar oldu, ben de bu kelimeyi kullanmayı tercih etmeyenlerdenim :)
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim