"SAKAL"
Peygamber Efendimizin (s.a.v.)'in "Bıyığınızı kesin, sakalınızı ise uzatın sözleri üzerinde açıklamalarda bulunan âlimlerimiz, şöyle ifade etmişlerdir: Bıyık, üst dudak altı görünecek kadar kısaltılmalı, sakalın ise avuçtan artan kısmı kesilmelidir. Fazla uzatmayı ahmaklık işareti sayanlar olmuştur.
Sakal, Resûl-i Ekrem Efendimizin hafife alınamaz aziz bir sünnetidir; hakkında ileri geri konuşulamaz. Bu sebeple, sakalı çirkin görünüşten korumak, sevimli hal de muhafaza etmek gerekir. Bakanların çirkin göreceği şekilde kaba saba tutmak, güzel olmayan bir görünüşe terketmek, sünnetle hürmet değildir. Bu bakımdan, sakalın etrafından alınabilir, görünüş güzelliği sağlanarak bakanların güzel görecekleri duruma getirilebilir. Zira sakal, erkeğin zinetidir; sünnet dahilinde kendisine yakıştığı gibi düzenleyebilir. Ayrıca, bir takım meşrû mâzeretleri dolayısıyle sakal bırakmayan Müslümanlar da, neden bu sünneti işlemiyorsun diye itham edilmez. (fazilet takvimi )
Sakal, âdete ait sünnetlerdendir. Kâfirlerden de sakallı olanlar var idi. Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi’nin rivayet ettiği (Sünnet olan on şeyden biri sakal bırakmaktır) hadis-i şerifi sakalın sünnet olduğunu açıkça bildirmektedir. Sakalın bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. Bir tutamdan kısa bırakmak, sünnete aykırıdır. Sünnet diye bir tutamdan kısa sakal bırakmak bid’attir. Böyle bid’at sakalı, haram işlemekten kurtarmak için, bir tutam uzatmak vaciptir [yani farzdır.] (Redd-ül muhtar)
İmam-ı Birgivi, Muhammed Hadimi ve Abdulgani Nablüsi hazretleri, fitneyi, (Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır) diye tarif ediyorlar.
Fitneye sebep olmak haramdır. Sakal bırakmak sünnettir. Harama sebep olmak haramdır. Haram işlememek için sünnet elbette terk edilir. Çünkü dinimizin emri böyledir. Vatani vazife için askere giderken bir çok sebep yüzünden saç ve sakal kesme zorunluluğu vardır. Kesmeyen ne olur? Ceza görür, bir zarara uğrar.
Askerde, er, subay veya memur olarak görev yapsa oranın tüzüğüne uymadığı için elbette cezalandırılır. En az işinden ayrılır ki bu da bir zarardır. Yukarıdaki tarifte, zarara uğramanın da fitne olduğu bildiriliyor. Fitneye sebep olmamak için sünneti terk etmek sadece caiz olmakla kalmaz. Vacib, hatta farz olur.
Yahudiler bıyıklarını uzatır, sakallarını iyice kısaltırlar. Siz aksini yaparak onlara muhalefet edin.”( Ahmed, Müsned, V, 264; İbnu Hıbban, Sahih, No: 5476; Beyhaki, Sünen, I, 151; Bezzar, Müsned, No; 2970; Heysemi, ez-Zevaid, 166.)
Eskiden erkeğin yüzünde bıyığın da sakalın da ehemmiyeti büyüktü.Sakal yaşa başa göre bırakılırdı.Sakalı ağarmayan şeyhülislam olamazdı.
İlmiye sınıfına sakal kesmek yasaktı.
Sakalsız yalnızca 2 padişah vardı.Yavuz Sultan Selim han ile Sultan Mehmed Vahidüddin Han.
Şehzadeler padişah olana kadar sakal bırakamazlardı.Tahta geçince son bir sakal traşı olurlar ve bunu merasimle Bab-ı Ali’ye gönderirlerdi.
(Tarihi Hakikatler-1, Çamlıca Basım-Yayın)
Allah`ın Resulü buyuruyor:
"On şey vardır ki, bunlar fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, burnuna su çekip sümsürmek, tırnakları kesmek, parmakları yıkamak, koltukları yolmak, kasıkları traş etmek, büyük abdestten sonra taharet almak, ağıza su verip çalklamak." (Muslim, Taharet:361)
"Bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın" (Tirmizi, 2764)
"Biz bıyıkları kısaltmak ve sakalı bırakmakla emrolunduk" (Tirmizi, 2765)
"Müşriklere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın." (Müslim,259)
Bütün peygamberler sakallı idiler.
Hadis-i şeriftede geçtiği gibi sakal, yaradılış icabı erkeklerde bulunması gereken bir kılıktır.
Hanefi, Mâliki ve Hanbeli mezhebine göre erkeklerin sakal bırakması vaciptir.
Bu üç mezhep imamı hadis-i şeriflerde geçen "veffirû, evfirû, v'afû" yani sakalı bırakın, sakal uzatın emiri vücup ifade ettiği için sakal vaciptir. Sakalı kesmekde haramdır. Yalnız Şafi mezhebine göre sakal sünnettir. Kesilmesi ise mekruhtur.
Sakal bırakmak için hanımdan izin almak gerekmez. Bu insanların uydurdukları bir sözdür. Bunun İslami bir kaynağı yoktur. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de:
"Peygamber size neyi getirip verdi ise onu alın, size yasakladığı şeyden de sakının" (Haşr Suresi 7)
"Ey iman edenler, ve Resulüne itaat edin, işittiğiniz halde ondan dönmeyin." (EnfalSuresi 20) diye buyurmaktadır.
Farzları, vacipleri, sünnetleri yapmak için herhangi birisinden izin almak gerekmez.
Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve diğer hadis kitaplarında bıyığı kısaltmanın sünnet olduğu beyan edilmektedir. Dört mezhebe göre bıyığı Tamamen kesmek değil kısaltmak sünnettir [1] Şir’at-ül islam isimli kitabda “Bıyıkları kısaltmak sünnet-i râtibe’dendir. Yani müekked sünettir.” denilmiştir.[2] Sahabe’nin bıyıklarını tıraş ettiklerini bildiren bir haber mevcut değildir. Ancak ona yakın derecede kısaltmış oldukları Sahabe’den nakl edilmiştir. Muğıre bin Şu’be[3] diyor ki: “Rasülüllah (sav) bıyıklarımın uzadığını gördü ve misvakın üzerinde kalan kısmını kes” buyurdu. Bıyıkları yanlara doğru uzatmakta beis yoktur. Hz. Ömer (Ra) ve diğerleri bıyıklarını yanlar doğru uzatırlardı. Çünkü onlar ağzı örtmez, yemek bulaşığı onlara takılmaz. Bazı alimler bıyık kesmeyi (tahrimen)[4] mekruh ve bid’at saymışlardır.[5] Bıyıklar üst dudağın üst tarafıyla müsavi olacak şekilde ( yani üst dudağın kırmızı yeri görülecek şekilde ) kısaltılır. Kaş gibi olur. Bıyıkları tıraş etmek varid olamadı. Bazı ulema bunu mekruh ve bid’at gördü [6] Dar- ı harpte düşmana heybetli görünmek için bıyığını uzatmak menduptur[7]
“Sofiler (Dervişler) bıyıkları dibinden kırkmak sünnettir deyu itikad eyleseler (inansalar) şer’an mezburlara (adı geçenlere) nesne lazım olur mu? (bir şey lazım olur mu?) El- cevap: İfrattan içtinap etmek (kaçınmak) lazımdır. Mesnun olan ( sünnet olan) kaş miktarı kalınca almaktır. Ol dahi gazilerden ğayriyadir. Ğazilere uzatmak menduptur. Düşmana heybetli görünmek için.”[8]Hülasa bıyıkları kısaltmak sünnet olup tamamen kesmek tahrimen mekruh ve bid’attir.[9]
Soru: Bazı eserlerde sakalı kesmenin haram olduğu yazılıyor. Siz ne dersiniz?
Cevap: Sakal bırakmak sünnettir. Hiç sakal bırakmamış bir kimsenin tıraş olması bu sünneti ihmal olmaktadır. Bunun hükmü de kerahatle ifade edilir. Şayet sakalı bırakır da sonra keser ise, bu kerahet, katmerleşerek haram olur. Çünkü sünneti hor görme anlamı taşımaktadır. Yoksa mutlak manada sakalı tıraş haram olsa, bırakmasının da farz veya vacib olması gerekir. Hükme medhar olacak noktayı iyi tesbit etmek gerekir. (Mehmed Emre-Fetvalar)