Gönderen Konu: Dostca nasihat  (Okunma sayısı 8549 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Dostca nasihat
« : 02 Eylül 2005, 00:18:03 »

Dostça tavsiyeler

"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki, hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar." (Al-i İmran, 103)
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bütün mü'min kardeşlerimizi sevmeli ve kardeş olduğumuzu unutmamalıyız. Birbirimizin hak ve hukukunu korumalı, saygılı olmalıyız. Hiç kimse bir diğerini meşrep ve metod farklılıklarından dolayı tekfir etmemeli, bir diğerini; benim görüşüm hak, seninki batıl diyerek dışlamaya kalkışmamalıdır.
İslâmî hareket ve siyasal İslâm, hiçbir zaman bitmez, insanoğlunun hayatı devam ettiği müddetçe o da devam eder. Çünkü Hakk ve Batıl mücadelesi kıyamete değin devam edecektir. Küfür ve şirk var olduğu müddetçe, tevhid ve İslâm davası da var olacaktır.
İslâmî mücadeleden hiçbir zaman yılmamalıyız. Yaptığınız bütün hizmet ve hayırları sadece Allah'ın rızası için yapmalı ve Allah'tan başka hiç kimseden karşılık beklememeliyiz.
"Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra, 53)
Birbirimizin hatasını, yine birbirimizi kırmadan düzeltmeli ve kardeşane nasihatlarda bulunmalıyız. Mü'min kardeşlerimizin düğün, nişan ve taziyelerine iştirak etmeli ve onların her türlü dertleriyle dertlenmeliyiz.
Tağuti güçlere, nefsimizin ve modern dünyanın derin devletine karşı uyanık olmalıyız.
Şahsınızı ve ümmeti ilgilendiren konularda mutlaka istişare yapmalı ve oradan çıkan karara uymalısınız.
Mü'minler arasında fitne ve fesada sebep olacak her türlü hareketten sakınmalı ve büyük hastalıklardan olan gıybetten kendinizi korumalısınız.
Bulunduğunuz her mekânda Allah'ın dinini tebliğ etmeye çalışınız. Bunun için de örnek Müslüman ve örnek şahsiyetler olunuz. Muameleniz düzgün, özünüzle sözünüz bir olsun.
Modern çağ, her şeyi önüne kattı götürüyor. Elinize, dilinize ve belinize sahip olunuz.
Allah'ın adının anılmadığı topluluklardan uzak durmalı, malayanilikten ve vakti hoyratça tüketmekten sakınmalısınız.
Güzel giyinmek sünnettir. Kılık kıyafetinize önem vermeli ve her zaman temizliğe özen göstermelisiniz.
Her gün mutlaka tefsiriyle beraber Kur'an okumalı ve ailenizle İslâmî sohbetler yapmalısınız. Dünya Müslümanlarının haberlerine yönelmeli, diğer ülkelerdeki İslâmî hareketlere yabancı kalmamalısınız.
Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçla geçirin ve farz namazların dışında nafile ibadet, zikir ve fikire çok önem verin. Bazen yalnız kalıp kendinizi dinleyin, tefekkür edin.
Sade bir hayatı tercih ediniz. Kokteyl türü toplantılara katılmayın ve kendiniz de o tür toplantılar tertip etmeyiniz.
Kim ne derse desin, kadınlarla olan ilişkilerinize mesafe koyun ve ikili ilişkilerden uzak durun.
Gözünüzü harama bakmaktan, genç kadınlara selâm vermekten, tokalaşmaktan kendinizi koruyun. Para, kadın ve mevkii putları, kolay altedilebilecek imtihanlar değildir. İman ve ibadetin lezzeti, para ve kadın putundan uzak durmakla alınır.
Rasulullah'ın ahlâkı Kur'an'dı. Hepimiz ahlâkını güzelleştirmeli ve güzel huylarla bezenmeliyiz. Eskiden olduğu gibi evlerimizi Erkâm'ın evi haline getirmeliyiz.
İnsana yatırım yapan kazanıyor. İnsanları kazanmadan, onları İslâm'a kazanmamız mümkün değildir.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı sıddık-birgüvi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Dostca nasihat
« Yanıtla #1 : 06 Nisan 2006, 01:08:34 »
İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU


Muhterem Müslümanlar!


İnsanı saygın ve mükerrem bir varlık olarak yaratan Yüce Allah, diğer varlıklardan farklı olarak ona nice meziyetler bahşetmiştir. Bu meziyetlerin başında şüphesiz akıl gelmektedir. Akıl, insanın doğru yolu bulmasında en önemli cevherdir. Ancak sadece akıl, kişinin hakkı ve hakikati bulmasında her dem yeterli değildir. Bu nedenledir ki Yüce Allah, doğru yolu göstermek üzere çok sayıda Peygamber göndermiştir. İnsanlık için rahmet olan bu elçiler, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını, hak ve batılı, insanî ve ahlakî erdemleri her türlü zorluğa rağmen insanlara tebliğ etmişlerdir. Peygamberlerin gönderilmesi, toplumda irşad ve davetin gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Değerli Müminler!

İnsanlar, tabiatları gereği her zaman irşad ve davete, öğüt ve nasihate muhtaçtırlar. “Öğüt ver;doğrusu öğüt inananlara fayda verir.” [1] âyeti, irşad ve davetin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Gerçekten sıkıntı ve problemlerle bunalan gönüller, katılaşan kalpler, rahmet yüklü ilahi mesajlarla huzur bulmakta, zihinler berraklaşmaktadır. Yeter ki gönül ve zihinler, insana hayat verecek, hayatı ve ölümü, varlık ve yokluğu, dünya ve ahireti anlamlandıracak, ilahi mesajlara açık olsun… Bu mesajlara kapalı kulak ve gönüller ise, elbette rahmetten gerekli haz ve huzuru alamayacaklardır. Rahmet elçilerine gönüllerini açma yerine sırt dönecekler ama kaybedenler kendileri olacaklardır.

Aziz Müminler!

Dinimiz İslâm, iyiliklerin ve ahlaki değerlerin yaygınlaştırılması ve kötülüklerle mücadele konusunda, bütün fertlere bir sorumluluk yüklemiştir. Nitekim “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız...” [2] âyeti, bu konudaki sorumluğu dile getirmektedir. Her sözü bizler için mesaj yüklü Sevgili Peygamberimiz de “Sizden kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle o kötülüğü değiştirsin. Buna da gücü yetmiyorsa, o zaman kalbiyle buğzetsin. İmanın gerektirdiği en alt sorumluluk bilinci budur.” [3] buyurarak bu hususa işaret etmiştir. Buna göre hepimizin, eşimize, evladımıza, komşularımıza, arkadaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuz vardır. Sorumluluğun gereği yerine getirildiği takdirde, kötülükler ve ahlaksızlıklar zemin bulamayacak, kök salamayacaktır. Sorumluluğun ihmali durumunda ise, ortaya çıkacak olumsuzluklara bütün toplum olarak bedel ödenecektir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s) gayet dikkat çekici bir üslupla, kötülüklerle mücadele edilmesini vurguluyor: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emir ve kötülükten men edersiniz, yahut Allah Teâla size toplumsal kargaşa (azap) verir. Sonra kurtulmak için Allah’a yalvarırsınız da duanız kabul edilmez.” [4]

Muhterem Müslümanlar!

İnsanlık geçmişte nasıl peygamberlere muhtaç idiyse, bugün de dinin emir ve yasaklarını, güzelliklerini insanlara anlatacak din hizmetini ihlas ve samimiyetle yerine getirecek gönül erlerine muhtaçtır. Yaratılanı yaratandan ötürü hoş gören Yunuslar, kapısını ve gönlünü herkese açan Mevlanalar, baba şefkatiyle herkesi kucaklayan Hacı Bektaş-ı Veliler misali, özü-sözü, eylem ve söylemi birbiriyle uyumlu gönül erleri, bir toplum için büyük kazanımdır. Unutulmamalıdır ki, irşad ve davet belirli liyakate sahip fertlerin ifa edeceği bir görevdir. “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk (sınıf) bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” [5] buyurulmak suretiyle irşad ve davetin genelin değil bu hususta ehliyet sahibi kimselerin görevi olduğu vurgulanıyor.

Hutbemi irşad ve davette temel esasları içeren bir âyet mealiyle bitirmek istiyorum: “Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et; doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir.” [6]

[1] Zâriyât, 55.
[2] Âl-i imran, 3/110.
[3] Tirmizi, Fiten, 11.
[4] Tirmizi, Fiten, 9.
[5] Al-i İmrân, 4/104.
[6] Nahl, 16/125.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Dostca nasihat
« Yanıtla #2 : 02 Mayıs 2008, 02:16:12 »
Sevgili kul olmanın on şartı



Evliyanın büyüklerinden Ali Râmitenî hazretleri, ü teâlâ katında sevgili bir kul olabilmenin on şartı olduğunu bildirip bunları şöyle sıralamaktadır:

Birincisi:Zâhirin ve bâtının temiz olması. Zâhirin temiz olması; giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyâların temiz ve helal olmasıdır. Bâtının temiz olması ise; kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır.

Hased etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, ü teâlânın düşmanlarından nefret etmek, dostlarına da muhabbet etmek gibi cenâb-ı Hakkın beğendiği iyi huylardır. Kalb, ü teâlânın nazargâhıdır. Gönül, kalb temiz olmazsa ibâdetlerin lezzeti alınamaz, mârifete, ü teâlâya âit bilgilere kavuşulamaz.

İkincisi: Dilin temizliğidir. Dilin zararlı, münâsebetsiz ve uygun olmayan sözleri söylemeyip susması, Kur’ân-ı kerîm okuması, emr-i ma’rûf ve nehy-i münkerde bulunması, ü teâlânın emirlerini yapmayı ve yasaklarından kaçınmayı bildirmesi, ilim öğretmesi gibi. Zîrâ sevgili Peygamberimiz; “İnsanlar, dilleri yüzünden Cehenneme atılırlar” buyurdu.

Üçüncü şart: Mümkün olduğu kadar kötü insanlardan ve çevreden uzak durmaya çalışmalıdır. Bu sebeple göz, haram şeylere bakmamış olur. Zîrâ kalb, göze tâbidir. Her harama bakış, kalb aynasını karartır.

Dördüncü şart: Oruç tutmaktır. İnsan oruç tutmak sûretiyle meleklere benzemiş ve nefsini kahretmiş olur. Hadîs-i şerîfte, “Oruç, Cehenneme kalkandır” buyuruldu.

Beşinci şart: ü teâlâyı çok hatırlamak, ismini çok söylemektir. En fazîletli olan zikir, “Kelime-i tevhid”dir. Lâ ilâhe illAllah Muhammederresulullah diyen kimse ihlâs sâhibi olur.

ü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, Ahzâb sûresinin kırk birinci âyet-i kerîmesinde meâlen; “Ey îmân edenler! ’ı çok zikrediniz” buyurdu. Nefsin arzu ve isteklerinden kurtulmak için devamlı zikretmelidir. Her işinde Cenab-ı Hakkın rızasını düşünmek, hatırlamak da zikirdir.

Altıncı şart: İyi düşüncelere sahip olmaktır. İnsanın kalbine gelen düşünceler dört kısımdır. Bunlar; Rahmânî, melekânî, şeytânî, nefsânîdir. Rahmânî; gafletten uyanmak, kötü yoldan doğru yola kavuşmaktır.

Melekânî; ibâdete, tâate rağbet etmektir. Şeytânî; günahı süslemektir. Nefsânî de; dünyâyı taleb etmek, istemektir. Şeytânî ve nefsânî düşüncelerden kurtulmak gerekmektedir.

Yedinci şart:ü teâlânın hükmüne rızâ göstermek, irâdesine teslim olmaktır. Havf ve recâ, korku ve ümid arasında yaşamaktır. Zîrâ ’tan korkan kimse, günah işlemez. Ayrıca mümin, ümitsizliğe de düşmez. ü teâlâ, ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir.

Sekizinci şart: Sâlihlerle, iyi insanlarla beraber olmaktır. Sâlihlerle sohbet edildiği takdirde, günahlara perde çekilir, haramlar gözüne kötü görünür.

Dokuzuncu şart: İyi ve güzel hasletlerle bezenmektir. Bu da, her şeyi yaratan ü teâlânın ahlâkıyla ahlâklanmaktır. Çünkü Peygamber efendimiz, “ü teâlânın ahlâkıyla ahlâklanınız” buyurdu.

Onuncu şart: Helâl ve temiz lokma yemektir. Bu da farzlardandır. Nitekim ü teâlâ, Bekara sûresinin yüz altmış sekizinci ayet-i kerîmesinde meâlen, “Yeryüzündekilerden helâl ve temiz olanını yiyiniz” buyurmaktadır.

Peygamber efendimiz ise, “İbâdet on cüzdür. Dokuzu helâlı taleb etmektir” buyurdu. Geriye kalan bütün ibâdetler bir cüzdür. Helâl yemeyen kimse, ü teâlâya itâat etme gücünü kendisinde bulamaz. Helâl yiyen kimse de, ü teâlâya isyânkâr olmaz. Helâl ve temiz yer, isrâf etmez.

Bunları yapanı ü teâlâ sever. ü teâlânın sevdiğini ise herkes sever. Çünkü, hadîs-i şerifte, “ü teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarının düşürür” buyuruluyor. 
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Dostca nasihat
« Yanıtla #3 : 06 Haziran 2008, 01:46:07 »
Dostça tavsiyeler

"'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve 'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki, hidayete erersiniz diye, , size ayetlerini işte böyle açıklar." (Al-i İmran, 103)
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bütün mü'min kardeşlerimizi sevmeli ve kardeş olduğumuzu unutmamalıyız. Birbirimizin hak ve hukukunu korumalı, saygılı olmalıyız. Hiç kimse bir diğerini meşrep ve metod farklılıklarından dolayı tekfir etmemeli, bir diğerini; benim görüşüm hak, seninki batıl diyerek dışlamaya kalkışmamalıdır.
İslâmî hareket ve siyasal İslâm, hiçbir zaman bitmez, insanoğlunun hayatı devam ettiği müddetçe o da devam eder. Çünkü Hakk ve Batıl mücadelesi kıyamete değin devam edecektir. Küfür ve şirk var olduğu müddetçe, tevhid ve İslâm davası da var olacaktır.
İslâmî mücadeleden hiçbir zaman yılmamalıyız. Yaptığınız bütün hizmet ve hayırları sadece 'ın rızası için yapmalı ve 'tan başka hiç kimseden karşılık beklememeliyiz.
"Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra, 53)
Birbirimizin hatasını, yine birbirimizi kırmadan düzeltmeli ve kardeşane nasihatlarda bulunmalıyız. Mü'min kardeşlerimizin düğün, nişan ve taziyelerine iştirak etmeli ve onların her türlü dertleriyle dertlenmeliyiz.
Tağuti güçlere, nefsimizin ve modern dünyanın derin devletine karşı uyanık olmalıyız.
Şahsınızı ve ümmeti ilgilendiren konularda mutlaka istişare yapmalı ve oradan çıkan karara uymalısınız.
Mü'minler arasında fitne ve fesada sebep olacak her türlü hareketten sakınmalı ve büyük hastalıklardan olan gıybetten kendinizi korumalısınız.
Bulunduğunuz her mekânda 'ın dinini tebliğ etmeye çalışınız. Bunun için de örnek Müslüman ve örnek şahsiyetler olunuz. Muameleniz düzgün, özünüzle sözünüz bir olsun.
Modern çağ, her şeyi önüne kattı götürüyor. Elinize, dilinize ve belinize sahip olunuz.
'ın adının anılmadığı topluluklardan uzak durmalı, malayanilikten ve vakti hoyratça tüketmekten sakınmalısınız.
Güzel giyinmek sünnettir. Kılık kıyafetinize önem vermeli ve her zaman temizliğe özen göstermelisiniz.
Her gün mutlaka tefsiriyle beraber Kur'an okumalı ve ailenizle İslâmî sohbetler yapmalısınız. Dünya Müslümanlarının haberlerine yönelmeli, diğer ülkelerdeki İslâmî hareketlere yabancı kalmamalısınız.
Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçla geçirin ve farz namazların dışında nafile ibadet, zikir ve fikire çok önem verin. Bazen yalnız kalıp kendinizi dinleyin, tefekkür edin.
Sade bir hayatı tercih ediniz. Kokteyl türü toplantılara katılmayın ve kendiniz de o tür toplantılar tertip etmeyiniz.
Kim ne derse desin, kadınlarla olan ilişkilerinize mesafe koyun ve ikili ilişkilerden uzak durun.
Gözünüzü harama bakmaktan, genç kadınlara selâm vermekten, tokalaşmaktan kendinizi koruyun. Para, kadın ve mevkii putları, kolay altedilebilecek imtihanlar değildir. İman ve ibadetin lezzeti, para ve kadın putundan uzak durmakla alınır.
Rasulullah'ın ahlâkı Kur'an'dı. Hepimiz ahlâkını güzelleştirmeli ve güzel huylarla bezenmeliyiz. Eskiden olduğu gibi evlerimizi Erkâm'ın evi haline getirmeliyiz.
İnsana yatırım yapan kazanıyor. İnsanları kazanmadan, onları İslâm'a kazanmamız mümkün değildir.
« Son Düzenleme: 10 Haziran 2008, 03:19:28 Gönderen: talib 67 »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik