Gönderen Konu: Tevbe Kapısında Buluşmak...  (Okunma sayısı 4346 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ENDERUN

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 8
    • http://www.caregenclik.com/forum
Tevbe Kapısında Buluşmak...
« : 17 Temmuz 2004, 22:40:05 »

Selamünaleyküm.


TEVBE KAPISINDA BULUŞMAK...


.............................İnsanların birbirinin kusurlarını aradığı ve başkalarında hata bulmayı fazilet saydığı bir sosyal bünyede hastalık olarak değerlendirdiğimiz ve bu nedenle duyduğumuz üzüntü neticesinde bu hastalıktan toplumu nasıl kurtarabilriz ve kendimiz bu hatadan nasıl beri kalabiliriz diye düşünmemiz neticesinde bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettik.


.............................İnsan varlık aleminde çok farklı bir mevkie sahiptir.Melek,şeytan ve hayvan….Hiç bir yaratık ne onun konumuna erişebilir,ne yüklendiği misyonu yerine getirebilir. Maddeyi kuşatmaya çalışan akıl ve iradesinin yanında,onlardan ayrı olmaksızın manaya kucak açan gönül ve ruh cephesi ile dikkatleri üzerine çeker insan.Onun dışındaki hiçbir varlık (yaratılmış) ta bu kemâl ve üstünlüğü görmek mümkün değildir.

.............................Diğer yandan; insanın sadece iyiliğe dönük cephesi değil,kötülüğe yönelik tarafıda hayret vericidir.Zira Allah’ın rahmeti,mağfiret ve gazap sıfatlarını celbeden daha çok bu yönüdür.

.............................Günah ve isyan,insandaki akıl ve iradeyle ilgili bir fenomendir. Hatta Hz.Adem (as) ve Havva anamızın, “bu ağaca yaklaşmayınız” ( bakara /55) hitabına rağmen “yasaklanmış ağaçtan” gıdalanmaları ; “insan iradesi” nin ortaya çıkışı, ardından tevbe ve bağışlanma müjdesinin insan fıtratıyla münasebeti bakımından dikkat çekici noktalardır.Çünkü bu ilk örnekle birlikte insan fıtratının, zıtları kendinde cem eden bir mahiyetide tespit edilmiş olur.Gülmeyi – ağlamayı , sevinci – üzüntüyü , iyiyi – kötüyü , güzeli – çirkini , günahı ve tevbeyi kendinde barındıran insan, adeta alemdeki zıtlıkların büzülmüş, küçültülmüş ve özenle paketlenmiş bir halidir.

.............................İnsanın,şerre dönük cephesinde en çok karşılaştığı olgulardan biri günahtır.Günah,mü’minin Rabbi ile olan bağlarındaki gevşeklik iken, küfür bu bağların kopması koparılmasıdır. Şüphesiz insan, günah işlemekle çıkışı olmayan bir yola girmiş olmaz.Zira “tevbe” en büyük çıkış ve kurtuluş kapısıdır.Fakat küfür den sonra belki en tehlikeli durum,nefsin kişiyi tevbe kapısından uzak,pişmanlık duygusundan yoksun bırakmasıdır. Tevbe ve istiğfara yanaşmamak, kişinin, Allahın rahmetinden kendisine açılan kapıları kapatmasından başka bir şey değildir.Ferdin dünya ve ahiret hayatını altüst edecek derecede korkunç bir tehlikeninde habercisidir.

.............................Efendimiz (sav); “günahlarınız göğe ulaşacak kadar çok olsa dahi,tevbe ederseniz,Allah tevbenizi kabul eder” (ibn Mace,Kitabü’z-zühd) buyurur. Bir hadis-i kudsî de de Rasûlullah’ın ağzından Cenab-ı hak; “Ey kullarım;benim koruduğum kimseler müstesna,hepiniz günah işlersiniz.Mağfiret dileyinizki bağışlayayım.” (Tirmizi,Kıyamet:48 – İbn Mace,zühd:30) diyerek af çağrısında bulunur.Çünkü “Günahtan tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.” (ibn mace,zühd:30)

.............................Mü’min, günahlarında ısrar etmediği gibi Allah’tan da ümid kesmez. “Deki: ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.Allah bütün günahları bağışlar.” (zümer / 53) ilahi hitabıyla hayat bulur.Mü’minin Allah ile olan münasebetine son derece önem atfeden İslam, ümitsizliğe düşülmesini uygun görmez.Hatta ümitsizlik hali,küfür kabul edilir,İbrahim dedi ki: "Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?" (hicr / 56)

.............................Bütün bunlar,mü’mini tevbe kapısına taşımak içindir.Çünkü insanların çoğu, hata ve günah işlemekte maharetli oldukları halde ,tevbe etmekte aynı şekilde maharetli davranmazlar.Bakın Allah rasulü ne buyuruyor “her insan hata eder,günah işler;fakat günah işleyenlerin en hayırlısı çok tevbe edenlerdir” (tirmizi,kıyamet:49 – Darimi,rikak:18-) Helede insanlığın hep başkasının günah beyannameleri ile meşgul olduğu bir zamanda, kişinin kendi hatalarını görüp tevbe edebilmesi ne kadar hayırlı bir ameldir.

.............................Ne yazıkki bu gün,mü’minin günahı üzerinde iz sürmek ciddi bir hastalık halini almıştır.Mü’minlerin birbirini sevmesinin rahmete vesile olcağıda bir gerçektir.Ancak çok ciddi hile ve tertiplerle , bu sevginin yok edilmeye çalışıldığı bu uğurda ciddi fedakarlıklar ortaya konulduğu bir vakıadır.Yapılan tertiplerin başındada “günah hafiyeliği” ni teşvik gelmektedir.Böylece mü’min kendisinden çok din kardeşinin günahları ile meşgul olmakta; kardeşine karşı şeytan ve yandaşları ile birlik oluşturmak gibi bir düşmanlığa itilmektedir.Ardından  gıybet ve dedikodu seansları korkunç bir “kul hakkı” nı gündeme getirmektedir.Her ne türlü tevbe edilirse edilsin, o kuldan özür dileyip helallik alınmadığı müddetce affedilmeyen “kul hakkı”,kişinin ahiret hayatını belirlemede ilk sıraları almaktadır.

.............................Tevbe,rahmet kapısıdır.Mü’minlerin birbirini sevmesi ve devamında sağnak sağnak Allahın rahmetinin inmesi,o kapıya baş koymaktan geçer.Mü’minin yapacağı iş,kendini ve kırmadan dökmeden kardeşlerini bu kapının eşiğine taşımaktır.O eşikte Allah’ın rahmetini kana kana yudumlamak ve kardeşlerine  o rahmetten kase kase sunabilmekten daha güzel bir bahtiyarlık olabilirmi? Bütün insanlık bu nimetle hayat bulmak için dört gözle bekleşmektedir.Bu günün Müslüman neslinin yani bizlerin bu bekleyişe en büyük müjde olmamız dileklerimle…



12.07.2004 / ENDERUN


Selam ve dua ile,
Fi emanillah.
« Son Düzenleme: 29 Ağustos 2008, 13:36:58 Gönderen: Nakkaş »
size=24]Sadakat Şerefimizdir[/size]

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
TEVBE KAPISINDA BULUŞMAK...
« Yanıtla #1 : 17 Temmuz 2004, 23:09:32 »
Aleyküm selam Allah razı olsun.Ellerinize sağlık
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
TEVBE KAPISINDA BULUŞMAK...
« Yanıtla #2 : 15 Ocak 2007, 00:49:44 »
Alıntı

Günahtan tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.”

Çevrimdışı ugurkepekci

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
TEVBE KAPISINDA BULUŞMAK
« Yanıtla #3 : 23 Şubat 2007, 22:06:16 »
İnsanoğlunun hayatta en çok karşılaştığı davranış biçimi; sevap-günah arasında, geliş-gidişler yaşama halidir. Zaten bizi yoktan var eden Rabbimiz, yarattığı kulunu bizden iyi tanıdığı için, onun hayat boyu karşılaşacağı bu önemli problemine çözümü de yüce kitabımız Kur’an’ı Keriminde ve onun kutlu elçisi, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (sav) ile haber vermiştir. Günah işleyerek düştüğümüz durumdan ancak tevbe etmekle kurtulacağımızı Nur suresi 31. ayette şöyle buyurmuştur.”Ey müminler, hepiniz günahlarınızdan tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.”

Furkan suresinde 68-71. ayetlerde de; Günah işleyenlerin yaptıklarının karşılığını mutlaka bulacaklarını, ancak tevbe edenlerin bağışlanacağını, dolayısıyla; tevbe etmenin fazileti beyan edilmiştir.  

“Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.”
“Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.”
“Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”
“Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.”


Bu ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere işlenen günahların sadece af edilmekle kalmayıp, sevaba da çevrilebileceği yolu gösterilmiştir. Günahın akabinde tevbe edilecek, iman edilecek, iyi davranışta bulunulacak; ancak o sayede; yapılan kötülük Allah (cc) tarafından iyiliğe çevrilecektir.
Böylece, gerçek tevbenin yolu da gösterilmiş olmaktadır.


Tövbe kapısı öğle bir kapıdır ki, önünde sürekli duranların; pek çok kazanç elde edeceği muhakkaktır.


Buhari ile Müslim'de geçen hadisi şerif, bunun en açık delilidir. Peygamber'imiz (sav) buyuruyor ki:
” Bir kul günah işler ve “Ya Rabbi, ben bir günah isledim, beni affeyle” derse,
Rabbi de: “Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi” buyurarak o kulun günahını bağışlar.
Bir müddet sonra yine ayni kul başka bir günaha girer ve “Ya Rabbi ben yine bir günah işledim, beni affeyle” derse
Rabbi: “Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi” buyurarak onu affeder.
Bir müddet sonra yine ayni kul, başka bir günaha girer ve: “Ya Rabbi, ben yine bir günaha girdim, onu bana bağışla” derse,
Rabbi “Kulum; işlenen günahı bağışlama ve cezalandırma emrine sahip olan bir Rabbi olduğunu bildi, ne isterse yapsın, kulumu affettim, buyurur.”

Munzir (Rehimehullahu) der ki, “Hadiste gecen (ne isterse yapsın) ifadesinin manası şöyle olmalıdır:
”Söz konusu kulun her seferinde başka bir günah işlediği belirtildiğine göre. İşlediği her günahtan pişmanlık duyup vazgeçiyor demektir. Böyle olunca her işlediği günah üzerine yaptığı tevbe günahına kefaret olarak ona zarar vermiyor. Yoksa hadis, insanin durmadan günah işleyip arkasından sözle tevbe ederek yine ayni günaha dönmenin hoş görüleceğini söylemek istemiyor. Çünkü böylesi, yalancıların tevbesi olur.”
Tevbeyi geciktirmek, bu bakımdan hiç de doğru değildir.(kalplerin keşfi /İmamı Gazali)


"Allah 'a göre şu kimseler bir tevbesi makbuldür ki, cahillikle bir kötülük yapıp hemen ardından dönerler..." (en-Nisa, 4/17) ayetinde belirtildiği gibi günahların hemen akabinde tevbe etmek inananların lehine bir davranıştır. Ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağı bizce malum değildir. Bundan dolayı tevbe konusunda acele etmek; yine insanların kendi yararınadır.
Peygamber'imiz (sav) bu konuda da buyuruyor ki: “Can boğaza dayanmadıkça Allah (C.C) kulun tevbesini kabul eder.” (Tirmizi)


Can boğaza dayandığı zamanın, ne zaman olacağını bilmediğimize göre, tevbe konusunda acele davranıp; “tevbe kapısında buluşmalıyız”

UĞUR KEPEKÇİ /20.11.2005
www.ugurkepekci.com

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
TEVBE KAPISINDA BULUŞMAK...
« Yanıtla #4 : 08 Mart 2007, 01:15:47 »
Ahiret sermayen olsun. Dünyayı ticaret yeri say. Zamanını sermayeni batırmamak için evvela ahiretine sarfet. Eğer fazla kalırsa onu da dünyaya harca, geçimini sağla.

Sakın dünyayı sermaye, ahireti ticaret saymayasın. Bunu yapınca namazını vaktinde kılamazsın. Kılsan da erkanını yerine getiremezsin. Rukûu belli olmaz, sücûdu belli olmaz. Çünkü senin için maksat dünya olmuştur. Yorgunluk gelir, uyursun. Namazın kazaya kalır, kılamazsın. Gece cife gibi yatar, sabahları tenbel olarak kalkarsın. Nefis seni peşinden sürükler, heva seni takip eder. Şeytan artık sana hakimdir. Böylece ahiretini dünyaya satmış olursun. Sen bu durumda nefsin kulu ve onun uşağı olmuşsun.

Halbuki sen onu emrine alacak, terbiye edecek, doğru yola getireceksin. Bu, onun ahiret tarafı idi. Yani iyilik yüzü idi. Ama sen böyle yapmadın, onu hakkıyla idare edemedin. Onun sözlerini kabul etmekle zulüm ettin. Onu kendi başına bıraktın, netice lezzete, zevke, sefaya daldı ve şeytana uydu. Sen de ona uydun. Daha sonra hem dünyan battı, hem de ahiretin
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik