Gönderen Konu: kaza borcu olan  (Okunma sayısı 18364 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı talay

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
kaza borcu olan
« : 30 Nisan 2011, 21:38:50 »

kaza borcu olan nafile namaz kılamaz ifadesi doğrumu.netten araştırdığımda hanefilere göre kuşluk namazı teheccüd namazı dışındaki nafileler kılınamaz diyor.diğer mezheplere göre hiçbir nafile namaz kılınamaz diyor.doğrusu nedir.hem bu mezhebe göre şöyle bu mezhebe göre böyle demek yanlış değilmi.öbür dünyada Allahu teala mezheplere göre sorgulamayacağına göre...
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2011, 02:33:08 Gönderen: müteallim »

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #1 : 30 Nisan 2011, 21:54:03 »
Sedat 93 kardeşim;net de'ki araştırmanız yanlış...
Hem soruyu sormuşsunuz! hemde aşşağıda hüküm vermişsiniz...
Allahu Tealanın sorgulama yapmayacağınızı söylüyorsunuz.?
Bende sizin bu soruyu sorduğunuz da sitede olduğum için size aşşağıda bir link veriyorum...faydalanmanız düşüncesiyle...
Değerli Hocalarımız da yazınızı okurlarsa size bilgi ve  link aktarırlar.
http://www.sadakat.net/forum/fikih_ve_itikad/kaza_borcu_olan-t4078.0.html

Çevrimdışı talay

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #2 : 30 Nisan 2011, 22:17:41 »
yanlış anlamışsınız.haşa nasıl öyle birşey derim.ben bizi sorgularken mezhebimize göre sorgulamıyacak demek istedim.yani sen hanefisin böyle yapabilirsin.sen şafisin böyle yaptığın için sana günah yazılacak onu demek istedim.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #3 : 30 Nisan 2011, 23:08:09 »
"Allahu teala mezheplere göre sorgulamayacağına göre..."Ben eksik yazmışım kusura bakmayın.söylediğinizden, Allahü Teala'nın mezheplere göre sorgulama yapmayacağını belirtmişsiniz... Ben bu hükümünüzden bahsettim. neye dayanarak böyle bir görüşe vardınız...?
Neyse konumuzla ilgili Ehl-i sünnet vel cemaat sitelerine bakarsanız yeterince bilgiye ulaşabilirsiniz...

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #4 : 01 Mayıs 2011, 02:27:23 »
Kaza namazlar ile uğraşmak, nafile namazlar ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir.

Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi hakkında nakil bulunan nafile namazlarda böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır.

Çünkü bu sünnetler farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak büyük günahtır. Bu günahtan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Hz. Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber(s.a.v.) efendinizin şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir?

Hem bir kısım namazları kazaya bırakmak hemde diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır.



Ömer Nasuhi Bilmen - Büyük İslam İlmihali s.176
(Hanefi Fıkhına göre yazılmış, Ehli Sünnet Akaidine uygun muteber bir eserdir.)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #5 : 01 Mayıs 2011, 03:38:21 »
Îman, mü'minin kalbinde Allâh'ın yaktığı bir meş'ale, bir nurdur. Bunun koruyucu kaleleri, çerçevesi, surları ise, aşağıdaki şekilde görüleceği gibi farzlar, vâcibler, sünnetler, müstehablar, mendublar ve nâfilelerdir.



Îman, bu ibâdetlerle çerçevelenip kale içine alınarak korunur. İmanı koruyan bu kaleleri yıkanlar yani, farzları, vâcibleri, sünnetleri terk edenler, imanlarını kolay kolay muhafaza edemezler.

Muhtasar İlmihal

Geçmişte farz kalesini yıkmışız. (Günahı ve cezası ayrı bir konu) Geçmişte yıkmış olduğumuz bu farz kalesinin cezasını ödemek için şimdi de sünnet ve nafile kalelerini yıkıyoruz.
Bu doğru bir iş midir?

Akıllı bir müslüman için;

farz namazlarını dosdoğru kılmak(Farz, vacip, sünnetlerini tam ve eksiksiz),
sair zamanlarda kâza borçlarını ödemeye çalışmak,
teheccüd, duha, evvabin ve tesbih namazlarına devam etmek,

en güzel, en doğru ve en kazançlı olanıdır.



 Cenab-ı Hak, Cebrail'e (a.s.) buyuruyor ki:

"Ben Âdem isminde bir varlık yarattım. Ona şu üç vasfı götüreceksin: Akıl, iman ve utanma. Sonra kendisine diyeceksin ki, Cenab-ı Hak emrediyor ki, bunlardan birini tercih etsin. Cebrail (a.s.) bu üç vasfı Hazret-i Âdem'e getirerek bunlardan birini seçmesini ister. Hazret-i Âdem (a.s.) biraz düşündükten sonra, aklı tercih ettiğini söyler.

Bunun üzerine Cebrail (a.s.) İlahî emre uyarak, sadece aklı Hazret-i Âdem'e (a.s.) verir. İman ile utanma vasıflarıyla dönmek isterken, iman der ki: "Dur bakalım ey Cebrail. Sen aklı buraya verdin, ama ben akıldan ayrılmam. Öyle bir ikiziz ki birbirimizden ayrılamayız. Akıl nerede ise biz de oradayız. Madem aklı verdin, ben de oraya gideceğim."

Cebrail (a.s.) bu vaziyet karşısında haya (utanma duygusu) ile birlikte yola devam etmek ister. Ancak haya da der ki:

"Ben imansız olamam. İman.neredeyse ben de oradayım. Aklın yanında iman oldu, imanın yanında da ben varım, üçümüz de birbirimizden ayrılamayız." Böylece akıl, iman ve haya birlikte Hazret-i Âdem'e verilerek, bütün mahlukattan üstün olur.



Akıllı, Allahü teâlâdan en çok korkan, Onun emir ve yasaklarına en güzel uyandır. (İbni Muhber)

Çevrimdışı talay

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #6 : 01 Mayıs 2011, 14:57:08 »
yani benim kaza borcum olsada farz namazlarından önceki ve sonraki sünnet namazlarımı kılabilirim öylemi.gece kuşluk tesbih evvabin gibi her türlü nafile namazları kılsam kabu olurmu demek istiyorsunuz.doğrumu anlamışım.birde evde tesbih namazına dursam sonra dayanamasam yarıda bıraksam günah işlemiş olurmumuyum.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #7 : 01 Mayıs 2011, 19:00:41 »
Aynen öyle..
Bazı hocalar "kâza borcu olan nafile kılamaz" diyerek müslümanları namazdan soğutuyorlar.
Nafile (Teheccüd, evvabin, duha, tesbih ..) namazların değeri ehline malümdur.

...

Nafile bir ibadete başladıysanız bitirmek üzerinize vacip olur. Dediğiniz gibi tesbih namazına başlayıp yarıda bıkarısanız size nafile olan bu tesbih namazı vacip olur. En yakın zamanda kılmanız gerekmektedir.


Çevrimdışı talay

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #8 : 01 Mayıs 2011, 19:53:39 »
kılacam zaten yorgundum o yüzden 3.rekatta bırakmak zorunda kaldım.birde farz borcu olan nafile namaz kılamaz gibi hadisi şerifler var onlar hakkında ne diyorsunuz

Çevrimdışı talay

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #9 : 01 Mayıs 2011, 21:50:08 »
 açın dakika 3.30 da kaza borcu olan nafile kılamaz diyor.birçok yerdede böyle diyor gerçeği nedir acaba siz neye dayanarak kılabilir dediniz.
« Son Düzenleme: 01 Mayıs 2011, 22:11:04 Gönderen: moderatör »

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #10 : 01 Mayıs 2011, 22:02:12 »
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu
« Son Düzenleme: 01 Mayıs 2011, 22:04:37 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ücharfbeşnokta

  • Tarih öğrenmek farzdır...
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 180
  • Kabı ayrı olanın Tadıda ayrı olur
    • zat-ı muhterem
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #11 : 02 Mayıs 2011, 01:54:12 »
Son devrin Alimlerinden Efendi Hz. "kaza borcu olan nafile namaz kılamaz" diyenlere
"Kasaba borcu olan kimse hiç et yemeyecek mi!" buyururlarmış.


« Son Düzenleme: 02 Mayıs 2011, 11:40:47 Gönderen: Tuğra »
İhmal ihanete eşittir...

Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...

Çevrimdışı gülgiller

  • okur
  • *
  • İleti: 50
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #12 : 29 Ağustos 2011, 05:03:15 »
kaza borcu olan biri nafile namaz olan tesbih namazini kilmaz mi anlamadim hic bisey bosu bosuna mi kildim ck uzulurum yoksa

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #13 : 29 Ağustos 2011, 05:25:06 »
Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)(İbni Abidin C.1.S.688)

Çevrimdışı canbil

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
Ynt: kaza borcu olan
« Yanıtla #14 : 16 Nisan 2012, 16:12:51 »
Alıntı:
Kazaya kalan namazları geciktirip sünnet kılmak, Allahü teâlânın farz olan emrini geciktirmek olur. Sevmenin alameti emre uymak, emri geciktirmemektir. Allah’ı seven, Onun farz olan emrini geciktirmez.

Resulullah efendimiz, farz namazı hafife alarak, önem vermeyerek, sadece edepsizlik sayarak terk edenin kâfir olacağını bildirmiştir. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Namazı kasten terk eden kâfirdir.) [Taberani]

(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Namaz kılmayanın Müslümanlığı yoktur.) [Bezzar]

Saçları dağınık birisi gelip, Resulullah efendimize bazı sorular sordu:
— İslam nedir?
— Birincisi, günde beş vakit namaz kılmak...
— Beşten fazla bir namaz yok mu?
— Hayır yoktur, ama isteyen nafile namaz kılabilir. Bir de Ramazan orucu var.
— Bundan başka oruç yok mu?
— Farz olarak yok. İsteyen nafile oruç tutabilir. Bir de zekât vardır.
— Bundan fazlası var mıdır?
— Hayır yoktur. İsteyen nafile olarak sadaka verebilir.
Adam, (VAllahi, farzlardan ne fazla, ne de eksik yaparım) diyerek çekip gitti. Resulullah buyurdu ki:
(Bu, sözünde durursa, kurtuluşa erdi.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

İslam âlimleri bu hadis-i şerifleri delil getirip, sünnet ve nafile kılmayanların ahirette ceza görmeyeceğini, sadece sevabından mahrum kalacağını bildirmişlerdir. Farzın önemi hakkında, bazı hadis-i şerif mealleri:

(Farz namaz borcu olanın, nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire]
Farzı kılma imkânı varken tehir ederek nafile ile meşgul olunca, farzı tehir günahı büyük olur. Bu günahtan azıcık nafile sevabı çıkarılınca yine ortada büyük günah kalmaktadır. Onun için Peygamber efendimiz, nafilesi kabul olmaz buyurmuştur.

(Borcu varken verilen sadaka kabul olmaz.) [Buhari]
Borcu ödemek farzdır. Sadaka vermek nafiledir. Farz borcunu geciktirmek de günahtır. Bu bakımdan verdiği sadakanın sevabı, geciktirme günahını affettiremediği, denizde damla olduğu için kabul olmaz buyurulmuştur.

(Allahü teâlâ, “Farzla bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz” buyurdu.) [Buhari, Beyheki, Uyun-ül besair]
Yani Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, önce farzları eda etmek şarttır.

(En üstün amel, cihaddır. En üstün cihad, farzları ifa etmektir.) [İ. Ahmed, Taberani]

(Allah indinde en üstün amel, vaktinde kılınan farz namazdır.) [Müslim, Ebu Davud]

(En üstün amel, farz namazdan sonra zekâttır.) [Taberani]

(Ya Fâtıma, önce Rabbinin farzını yerine getir.) [Ebu Davud]
Önce farzın ifası emrediliyor. Önce sünnet ve nafile denmiyor.

(Allahü teâlânın sana farz kıldığı şeyleri eda et ki, insanların en âbidi olasın.) [İ. Adiy]
Çok nafile ibadet eden değil, farzları aksatmayan, insanların en çok ibadet edeni oluyor.

(Öğrendiği farzlarla amel edene ve başkasına öğretene Allah rahmet etsin.) [Ebu-ş-şeyh]

(Bir Müslüman yoktur ki, farz namaz için layıkıyla abdest alsın da, o gün ayaklarının yürüdüğü, ellerinin tuttuğu, gözlerinin baktığı, kulaklarının dinlediği, dilinin söylediği, nefsinin arzuladığı kötü şeyler affolmasın.) [İ. Asakir]

(Kıyamette işlediği farzlarla içi dolu olana müjdeler olsun.) [Deylemi]

(Cihad için atılan adımla bir farzı ifa için atılan adımdan daha üstünü yoktur.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Beş vakit farz namazı, şartlarına uyarak, vaktinde kılanı Cennete koyacağıma söz verdim. Kılmayana verilmiş bir sözüm yoktur.) [İ. Mace, Ebu Davud]

(Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]
Farz orucu kaza ediyor, oruç borcundan kurtuluyor, ama farzı zamanında yapma sevabına kavuşamıyor. Hatta ömür boyu nafile oruç tutsa da, bir farzı zamanında yapma sevabına kavuşamıyor. Farzın ne kadar önemli olduğunu bu hadis-i şerif açıkça bildiriyor.

(Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece kılınan Teheccüd namazıdır.) [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
Bir kimse, çok kıymetli bir sünnet olan Teheccüd namazını ömründe hiç kılmasa ahirette hiçbir ceza verilmez, sadece sevabından mahrum kalır, ama bir farzı terkin cezası çok büyüktür.

Din kitaplarında deniyor ki:
Düşman karşısında, bir farz namazı kılma imkânı varken, terk etmenin cezası, yedi yüz büyük günaha bedeldir. (Cami-ül-fetâvâ, Umdet-ül İslam)

Farz namazları kazaya bırakmak büyük günahtır. İmkânı varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur. (Kebair ve segair)

Farz borcu olanın nafileyle meşgul olması, farzı tehir ettiğinden dolayı günahtır. Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuh-ul-gayb, Zahire-i Fıkh]

Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, bu hadis-i şerifi şöyle açıklıyor:
Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, farz borcu olanın, sünnetleri de kabul olmaz, çünkü sünnetler de nafiledir. (Fütuh-ul-gayb şerhi)

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafileyle meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise onun kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan, kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48) Orijinali için tıklayınız.

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Allah’ın gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece yapsan kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

Denizde damla gibidir

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Farzın yanında nafileler kıymetsizdir. Sünnetlerin farzlar yanındaki kıymeti de, deniz yanında bir damla su gibi bile değildir. Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları küçük gösteriyor, nafileyi teşvik ediyor. Hâlbuki bir altın zekât vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır. (Mektubat-ı Rabbani 1/29, 1/260, 3/17)

Yıllarca farz kaza namazı borcu olana sünnetleri bırakma demek, koca denize değil, bir damlaya itibar et demek gibi çok abes ve cahilce bir sözdür. Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretleri buyurdu ki:
Yıllarca kaza borcu olanın, sünnetleri kılarken, kaza namazına da niyet etmesi, dört mezhepte de lazımdır. (S. Ebediyye)

Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. (Eşbah)

Hiç kazası olmayanın da kaza namazı kılması caizdir. (Redd-ül-muhtar, Hindiyye)

Âlimlerin söz birliği

Ruh-ul-beyân’da En’am suresinin 165. âyetinin tefsirindeki hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
Kıyamette helal yoldan kazanan kimseye denir ki:
- Bu malları kazanırken ve sarf ederken farz namazları vaktinde kıldın mı? Namazın rükuunu, secdesini ve abdestte farzları tam yaptın mı?
- Ya Rabbi, helalden kazanıp helal yerlere harcadım, hiçbir farzı kaçırmadım.
- Helal kazanırken bazı yanlışların olmadı mı?
- Ya Rabbi, helal yollardan kazandım ve helal yollarda harcadım, hiçbir farzı zayi etmedim, farzları yerine getirirken ihlasıma halel getirmedim. (Ruh-ul-beyân 3/132)

Âlimler sözbirliği ile bildirdiler ki:
Regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevapta, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler, kılınmış olan farzların eksiklerini tamamlar. Nafileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nafileyle farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi, farzı bırakıp da nafileyle uğraşmalarının, mesela Evvabin namazının farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127) Orijinali için tıklayınız.

Farzlara önem verip, tembellikle yapmayanın imanı gitmez, fakat bir farzı yapmayan müslüman, iki büyük günaha girer:
Birincisi, o farzın vaktini ibadetsiz geçirmek, yani farzı geciktirmek günahıdır. Bunun affolması için tevbe etmek, yani pişman olmak gerekir.
İkincisi, bu farzı terk etmek günahıdır. Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek gerekir. Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur. Kaza geciktikçe, günahlar, katlanarak artar, sayılamayacak kadar çoğalır. Hadis-i şerifte, (Bir namazı, bilerek, özürsüz kılmayan, seksen hukbe [1 hukbe=80 yıl] Cehennemde kalacaktır) buyuruluyor. Bu müthiş günahların altından kurtulabilmek için, farz namazları bir an önce kaza etmek gerekir. (Tergib-üs-salat)

İbni Nüceym hazretleri buyuruyor ki:
Farz namazları vaktinden sonraya bırakmak büyük günah olup, ancak tevbe etmekle affolur. Tevbe ederken, kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir. Kaza etmeye gücü varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur. (Kebair ve segair)

Bütün fıkıh kitaplarında, kaza namazı anlatılırken faite yani kaçırılmış namaz deniyor, çünkü bir Müslüman namazlarını terk etmez. Ancak uyumak, unutmak gibi geçerli bir özürle kaçırabilir. Bu bakımdan kaçırılan namaz sayısı az olur. Bugün terk edilmiş namaz sayısı çoktur. Bir özürle kaçırılmış namazla özürsüz, kasten terk edilmiş namazın hükmü aynı değildir. Namazları, yukarıda bildirilen bir özürle fevt ederek kazaya bırakmak günah olmadığı için, bunların kazalarını, sünnetleri ve diğer nafileleri kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. Uyumak, unutmak gibi bir özürle kılınamayan yani fevt edilen [kaçırılan] namazların hükmü şöyledir:
Fevt olan namazları kaza etmek, nafile kılmaktan iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülen Duha, Tesbih, Tehıyyet-ül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Vaktin sünnetleriyle bu nafileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. (Redd-ül-muhtar, Halebi, Hindiyye)

Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz, çünkü o vakit içinde farzdan başka, [nafile olsun, kaza olsun] herhangi bir namaz kılınınca, sünnet de yerine getirilmiş olur) buyurdu. (Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s. 36) Orijinali için tıklayınız.

Hamza Efendi hazretlerinin Bey’ ve Şir’a risalesinin şerhinde, (Yolculuğa çıkmadan önce iki rekât namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa bir, iki veya üç vakit namazını kaza etmelidir! Çünkü kaza borcu varken, nafile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. (s.6) Orijinali için tıklayınız.

Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s. 90) Orijinali için tıklayınız.

Beş vakit namazın sünneti demek, Resulullahın kıldığı namaz demektir. Bu namazlara sünnet ismi sonradan verilmiştir. Resulullah, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız (Allah rızası için namaz kılmaya) derdi. (Sünnet kılmaya) diye niyet etmezdi. Her vakit içinde böyle kılınan herhangi bir namaz, sünnet ismi verilen namaz olur. (Redd-ül muhtar, Uyun-ül besair, Halebi)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(En üstün cihad, farzları edadır.) [Taberani]

(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fâhire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftâh-ün-necât]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]

Allahü teâlâ, (Bana farzla yaklaşılır), Resulü de (Kaza borcu olanın nafilesi kabul olmaz) buyururken, âlimler de, (Kazası olanın, sünnet ve nafile kılması ahmaklıktır), (Sünnetler farzın yanında denizde damla değildir) derken, bir özürle kaçırılan namazla kasten kılınmayan namazı aynı zanneden cahiller, Allahü teâlânın emri olan farzı bıraktırıp, Duha, Tehıyyet-ül-mescid, Tesbih, Teheccüd, Sübha namazı gibi nafileleri kıldırmaya çalışıyorlar. Nafilelerle milleti meşgul edip farzları tehir ettirenler veya farzları kıldırmayanlar büyük vebal altındadır.

Redd-ül-muhtar, Halebi, Tahtavi ve Hindiyye gibi kıymetli eserlerde buyuruluyor ki:
Faite [fevt olmuş, yani bir özürle kaçırılmış] namazların kazalarını acele kılmak lazımdır. Fevt olmuş [bir özürle kazaya kalmış] namazların kazalarını kılmak, nafile kılmaktan evla ise de, hadis-i şerifle övülmüş olan beş vaktin sünnetlerini, duha, tesbih, tehıyyet-ül-mescid, evvabin gibi nafile namazları kılmak, kaza kılmaktan evladır. Yani kaza kılacak kadar geciktirmek günah olmaz. Orijinali için tıklayınız.

Evla olmasının sebebi, unutmak, uyumak gibi bir özürle namazı kazaya bırakmak günah olmadığı içindir. Böyle kimselerin, adı geçen nafileleri kılacak kadar, kazaları geciktirmeleri günah olmaz. Unutarak, uyuyarak kazaya bırakılan namaz sayısı bir veya birkaç vakittir. Mesela sabah namazının vaktinde uyuyup kalan kimse, güneş doğduktan 50 dakika kadar sonra bu namazı kaza eder. Kaza etmeden önce, Duha [kuşluk] namazı kılarsa caiz olur. Çünkü sabah namazının, uyanamayarak bu vakte bırakılması günah olmamıştır. Duha namazı kılacak kadar geciktirmesi de günah olmaz. Buna rağmen kazasını öğleye kadar geciktirmesi büyük günah olur.

Namazın kazaya kalma sebebi önemlidir. Eğer namaz şer’i bir özürle kazaya kalmışsa, mesela seferde; sel, yırtıcı hayvan, eşkıya, anarşist gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya hayvan üzerinde ima ile de kılmak mümkün değilse, annenin veya çocuğunun telef olacağı zaman ebenin ve acil ameliyatlarda doktorun müdahalesi esnasında kılınamamışsa ve uyku, unutmak gibi bir özürle namaz kaçırılmışsa, kazayı önce kılmak gerekmez, bahsedilen nafile namazları kılmakta hiç mahzur olmaz. Çünkü namazın bu özürle kazaya kalması günah değildir.

Sünneti terk etmek günah mı?

Sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünnet de kılınmış oluyor, sünnetler terk edilmiş olmuyor. Terk edilse bile, sünnetleri terk etmek günah olur mu? Bu hususta din kitaplarımızda bildirilenleri nakledelim:
1- İbni Hümam buyuruyor ki: Sünnetleri kılmamak, sevablarına ve yüksek derecelere kavuşmamaya sebep olur. (Cevhere, Dürr-ül-münteka, Redd-ül-muhtar, Tahtavi)
2- Müekked ve gayri müekked sünnetleri terk etmek günah olmaz. Bunları terk eden, yalnız sevablarına ve yüksek derecelere kavuşamaz ve azarlanır. (Halebî-yi sagir)
3- Sabahın sünneti çok faziletli olmasına rağmen, kılmayan için bir ceza bildirilmedi. (Tahavi)
4- Sünnetleri özürsüz terk eden, günaha girmezse de, sorguya çekilip, azarlanır. (S. Ebediyye)

Özürsüz terk edilmesi bile günah olmayan sünnet ve nafileleri, farz borcunu ödemek için terk etmek hiç günah olur mu? Hâlbuki sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünnetlerin terk edilmiş olmadığı, yukarıdaki vesikalarda açıkça bildirilmektedir.

Kaza namazı olan, bu namazı kılarken, kaza namazına ve sünnet ve nafile namazlara da niyet ederse, hem kazasını öder, hem de nafile namazların sevabına kavuşur. (İslam Ahlakı)

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namazı bırakanın diğer ibadetleri kabul olmaz.) [Ebu Nuaym, İsfehani]

(Beş vakit namazı terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

Farzın dindeki önemi çok büyüktür. Bu konuda çok hadis-i şerif vardır. Birisi gelip Resulullah efendimize sual etti:
— Ya ResulAllah Cennete götürecek amel nedir?
— Allah’a ortak koşmazsın, farzları yaparsın, farz olan namazı kılarsın, farz olan zekâtı verirsin, Ramazanda orucu tutarsın.
— Ya ResulAllah bu söylediklerinizden başka yapılması gereken şey var mı?
— Farz olarak bu kadardır, ama isteyen nafile ibadetler de yapabilir.
— Allah’a yemin ederim ki farzları yaparım, daha fazlasını yapmam.
Adam dönüp giderken Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Cennetlik görmek isteyen bu adama baksın!) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]