Gönderen Konu: Tövbe edip bozmak mı daha günah yoksa tövbe etmeden o günaha devam etmek mi?  (Okunma sayısı 83672 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gvnglsm

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 6

tevbe etmeyen tevbe etmediğinden dolayı tevbe etmeli

Çevrimdışı çevik

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
diyelim bir insan tövbe etti ve bunu yapamayacağını anladı.bu durumda ne yapmalı

Çevrimdışı 12Eylül

  • kullu halin yezülü........
  • okur
  • *
  • İleti: 94
benc tövbesinde samimi değil benim için  çokdeğerli bir hocamdan duymuştum 'BİR İNSAN İSTESİNDE AllahU RAHMAN VERMESİN YETER Kİ İSTEMESİNİ BİLSİN İSTEĞİNDE SAMİMİ OLSUN!!!'daha fazla söze ihtiyaç var mı bilmiyorum biz merhametlilerin en merhametlisinden istiyoruz...
viyanada abdest alıp cin seddi üzerinde namaz  kılan tüm osmanlı torunlarına selam olsun!!!!!!!!!

Çevrimdışı çevik

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
cevap yazdığın için alah razı olsun kardeş ama istediğim cevap bu değil.ben edilen tövbe iptal edilebilir mi diye sormuştum.soru biraz saçma ama kaç gündür kafama takıldı.

lütfen bilgisi olanlar paylaşsın
« Son Düzenleme: 27 Nisan 2010, 18:37:58 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
cevap yazdığın için alah razı olsun kardeş ama istediğim cevap bu değil.ben edilen tövbe iptal edilebilir mi diye sormuştum.soru biraz saçma ama kaç gündür kafama takıldı.

lütfen bilgisi olanlar paylaşsın

kıymetli kardeşim siz tevbe meselesini bugünkü işe alım sözleşmesi gibi düşünüyorsunuz gibime geldi.

öncelikle biz zaten bela zamanında Allaha kulluk yapacağımıza salih ameller işleyeceğimize dair bir söz vermiş durumdayız fakat günah işlediğimiz zaman bu sözün dışına çıkmış oluyoruz.  



dünyevi sözleşmelerde sözleşme bittikten sonra veya karşılıklı rıza ile sözleşme feshediltikten sonra taraflar birbirine dava açamıyorlar.

Şimdi tevbe bir sözleşme gibi olup tevbe ettikten sonra günah işlemek çok günah olur fakat tevbe etmeden günah işlemek daha az günahtır gibi bir durum yok.

netice olarak yaptığımı tevbeden tevbe edilmez. eğer nefsimize hakim olamıyor isek istemiyerekte olsa günah işlenir. günah işlendiği anda zaten tevbemiz bozulmuş olur.
 


جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Tevbe

--------------------------------------------------------------------------------

Muhterem mü'minler!

insan, akıllı bir varlık olması itibariyle, diğer canlılardan üstün­lük kazanmaktadır. Fakat nefsânî duygular, yeme-içme mecburiye­tinin ortaya çıkardığı zaruretler ve şeytanın vesveseleri insanı İslâm dininin dosdoğru yolundan saptırdığı olur. Bu kimsenin, yaptığı fena işlerden vaz geçip Allah'ın razı olduğu yola yönelmesine, dinimiz tevbe adını vermiştir.

Tevbe, kötü işlerden vazgeçip iyiliklere dönmektir.
Tevbe, iman makamâtmın başlangıcı ve vuslat kapısının anah­tarıdır.

Tevbe, Hakkın rızâsına talip olanların ilk müracaat edeceği ka­pıdır.
Cenâb-ı Hak, Kitâb-ı İlâhîsinde kullarını tevbeye çağırarak bu­yuruyor ki:
«Ey iman edenler, tam bir sudk-u hulûse mâlik bir tevbe ile Al­lah'a dönün. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altların­dan ırmaklar akan cennetlere sokar.

O gün, Allah Peygamberini ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek,'nurları önlerin­de ve sağlarında koşacak, "Ey Rabbimiz, diyecekler, bizim nurumuzu tamamla, bizi yarlığa. Şüphesi/ ki sen her şey'e hakkıyla kadirsin"»

Bir hadîs-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmakta­dır,
«Ey insanlar (günahtan vaz geçip) Allah'a dönünüz ve ondan mağfiret dileyiniz. Hakikat ben bile günde yüz defa tevbe etmekte­yim».

İnsan, kötü bir işi terk edince gelecek zamanda artık defterine günah yazılmaz. Fakat tevbe edecek olursa geçmişteki günahları da bağışlanmış olur. Şu inceliğe dikkat göstermelidir:

Bir günahı «sıh­hatime zarar veriyor, malımı heder ediyor, şerefime leke düşürüyor» diye bırakmak, geçmişteki günahın bağışlanmasına âmil olmaz. Çün­kü bu, bir tevbe değildir. İnsan, bir kötülüğü Allah'ın emrine aykırı olduğu için terk ederse tevbe etmiş olur.

Allah Teâlâ, okuduğumuz âyet-i celilede bizi tevbe-i nasuh'a ça­ğırmaktadır.

Tevbe-i nasuh; ciddi ve kalbten kopup gelen samimi bir tevbe-dir. Vasıtî demiştir ki: Tevbe-i nasuh, sahibinin üzerinde gizli ve açık hiçbir günah bırakmayan tevbedir.
Tevbe edip de o işi yapmaya devam etmek, Cenab-ı Hakla alay etmek gibidir.
Zünnûn-ı Mısrî diyor ki:
«Günahtan ayrılmadan mağfiret dileğinde bulunmak, yalancıla­rın tevbesidir».

Hazret-i Ali Mescid-i Nebeyi'de bir ârabi görmüştü. O, şu sözü tek­rarlayarak tevbe ediyordu:

«Yâ Allah, senden mağfiret diler ve sana tevbe ederim». Bunun üzerine Hazret-i Ali:
«Bana bak!! Tevbede dil çabukluğu yalancıların tevbesidir», de­di. Arabi:
«O halde tevbe ne demektir?» dedi. Hazret-i Ali buyurdu ki:

«Hâlis tevbe, altı şey'i içinde toplar: Onlar:
1 — Geçmiş günahlara nedamet duymak,
2 — (Terk edilmiş) farzları kaza etmek,
3 — Kul haklarını sahiplerine vermek,
4 — Hasımlarla barışıp halâllaşmak,
5 — Günaha dönmemeye kararlı olmak,
6 — Günahla semirttiğin nefsi, Allah'a itaatle eritmek.»
Geçmişte yaptığı günahları hatırladığı zaman pişmanlık duyma-yıp, «Ah o günler ne günlerdi!» diye içini çeken, namaz ve oruçları­nı kaza etmeyen, kul haklarını sahiplerine vermeyen, Ramazanda, bıraktığı bir günaha devam edebilmek için bayramı iple çeken kim­senin yaptığı tevbe, şartları mevcut olmadığı için, kabul olunmaz.
Tevbenin kabul olunacağı ,

Kur'ân-ı Kerim'de şöyle va'd olunmak­tadır:
«Rabbînizden mağfiret dileyin. Çünkü O, çok varlığayıcıdır» (2).
«O, kullarının tevbesini kabul eden, kötü hareketlerini (tevbe ile) bağışlayan ne işlerseniz bilendir» (3).

Makbul olpn tevbenin nasıl yapılacağı, Sûre-i Nisâ'nın 17-18. âyet-i kerimelerinde şöyle açıklanmaktadır
«Allah indinde (makbul olan) teybe, kötülüğü ancak cahillik se­bebiyle yapacakların, sonra da çarçabuk (vaz geçip) tevbe edecek olanların (tevbesi) dir. İşte Allah'ın tevbelerini kabul edeceği kimse­ler bunlardır. Allah, (herkesin içini dışını) hakkıyle bilendir, tanı bir hüküm ve hikmet sahibidir. (Yoksa makbul olan o tevbe), kötülükle­rini yapıp yapıp da onlardan (yani böyle yapanlardan) herhangi bi­rine tâ ölüm gelince: "
Ben şimdi hakıykaten tevbe ettim", diyenlerin tevbesi değil. Kendileri kâfir olarak öleceklerin (tevbesi) de değil. Onlar (öyle işte). Biz onlar için pek acıklı bir azâb hazırlamışızdır.

Aziz cemaat!

Avamın tevbesi günahtan, havassın tevbesi ise gaflettendir. Ev-liyâullah, mârifetullahtan bir ân kalsa onun için tevbe edip göz ya­şı dökerlermiş.
Kulluk mertebesinin başlangıcında onlar, azab korkusundan; ni­hayetinde bulunanlar, Allah'ın kereminden utançlarından tevbe eder­ler.

Allah'ın mağfiretinin büyüklüğünü düşününüz ki hatayı yapan biz olduğumuz halde, Cenab-ı Hak bizleri tevbeye çağırmakta ve yar-lığayacağını müjdelemektedir.
Bu davet karşısında hissiz ve hareketsiz kalmak mü'min olana ya­kışır mı?
Bazı kimseler, yüce Mevlâmızın tevbelerl kabul etmesine bakıp da günah işlemeye cür'et göstermektedirler. Halbuki bu davet, günâ­ha değil tevbeye teşvik içindir.

Şeytan, insana aAllah, gafurdur» diye diye günah işletir, netice­de tevbeye fırsat bulamadan ömrü sona ermiş olur.

Cenâb-ı Hak, biz kullarını uyarmak için Fâtır sûresinin 5. âyetinde şöyle buyurmakta­dır:
«Çok aldatıcı (şeytan) da sakın sizi Allah (in hilmi ve imhâli) ile aldatmasın».

İsyan vadisinde dolaşan, elde kadeh düde hezeyan ile türlü gü­nahlara bulaşan kullan, Allah Teâlâ şöyle uyarmaktadır:
«Ey nisan, o (lütfü) keremi bol Babbine karşı seni aldatan ne?» (4)
.
Günahkâr kimselerden bazısına «Artık vazgeç, doğru yola yönel, ibadetlerine devam et» deseniz, sizi Cenab-ı Hakkın «La taknetu» âyeti ile susturmak ister. Halbuki bu âyeM kerime, günah caddelerin­de bitkin ve ümitsiz halde dolaşırken, elinden tutacak bir yardımcı, gönlüne ümid verecek bir tesellici arayan, «Acaba bu fenalıktan vazgeçsem bağışlanır mıyım?» diye çırpınan kimseye Cenab-ı Allah şöy­le hitap eder:

«De ki: "Ey kendilerinin aleyhinde (günahda) haddi aşanlar, Al­lah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahla­rı yarlığar. Şüphesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir» (5).
Bu âyeti, bâtıl düşüncelerine delil görmek ve halkı saptırmakta hüccet gibi göstermek isteyenlere bunu takip eden âyet-i kerimede buyruluyor ki:

«Size azab gelip çatmadan evvel Rabbinize dönün, ona teslim olun. Sonra yardım edilemezsiniz» (6).
İste her iki âyet-i celile! Bunları vicdan terazisinde tart ve ince­le! Günah yüzünden bir azab gelmeden tevbe etmek emrediliyor. Kahr-ı ilâhî gelince yardım olunmayacağı haber veriliyor:
Gel tevbe et, gel birader; Sonra etnıeyesin keder.

Din kardeşlerim!

Hayatta insanı kendi nefsinin bile saptırdığı olur. Sonra vicdan azabları içinde kıvranmaya başlar. Kötü akran veya hilekâr şeytan, insanı fena yollara sevketmiş bulunur. Çıkmaz sokaklarda bocalar­ken ve îlâhî bir meded beklerken «La taknetu» fermanı, onu elinden tutarak ışığa çıkarır. Şâir ne güzel ifade etmiş:

Rahmetinden kat'ı ümid etmeyi men etmesen Fart-ı isyanımla bulmazdım münâcâta mecal.
Hutbemize, Peygamber Efendimizin Ibni Mâce'den rivayet edilen bir hadîs-i şerifiyle son verelim:
«Günahından tevbe eden, sanki hiç günâhı olmayan kimse gibi­dir».

(ALNTI)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı HZL

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Selamun Aleykum, ben bir hata yaptim ve tevbe ettim fakat tekrar ayni hatayi yaptim tekrar tevbe ettim tekrar ayni hatayi yaptim ve yine tevbe ettim. suan çok pismanim ve o hatayi bir daha islemiyecegim Allahin izniyle. Benim sorum fazla tevbe bozmakla insan dinden çikarmi?

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
çıkmaz.

Seni böyle düşünceye sevk eden nedir ( yani tövbe edenin dinden çıkacağına dair)
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı Parol

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 42
Selâmün Aleyküm kardeşlerim.

Devam ettiğim birkaç günah var maalesef.



Vealeykümselam, günaha niçin devam ediyoruz ki ? İroni burda başlıyor zaten.

Çevrimdışı Xipe

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Selamlar.Sayın arkadaşlar arkadaşın sorduğu soruya istinaden verilen cevaplardan ben bir sonuç çıkartamadım.Şimdi tövbe ettikten sonra bozarsanız çok günah olur derseniz. Adam "tüüh ! keşke etmeseydim etmeden önce daha az günahtı" diyecek.Yok "bişi olmaz boz derseniz" bu sefer sizede günah olacak...1 yıl kadar önce tövbe ettim (alkol) şu an çıldırma aşamasındayım. Allahtan korkuyorum tövbeyi bozamıyorumda nefsime söz dinletemiyorumda.Başında olmayan bilemez anlayamaz.Ne yalan söyliyim Google araması sonucu bu güzel sitenizi bulduğumda benimde kafamdaki soruya cevap olarak şuna benzer bir şey bulmak vardı "çok günah olmaz boz" yada "şu kadar fakiri sevindir boz" gibi birşey :D.Dedim ya nefsim benden böyle bir cevap istiyor. Kendimizi kandırmayalım arkadaşlar bu yaptığımız günah verilen söz tutulur.Günahta sevapta Allah ile kişi arasındadır.Tüm tövbe edenlere Cenab-i Hakk'tan sabır niyaz ederim.

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
kıymetli arkadaşım  sen yukardan bir şey çıkartamamışsın bende senin mesajdan bir şey çıkartamadım.

Hadi yukarıda yazılan yazılar bir kaç kişiye ait  kişiler farklı farklı cevap verebilir. En azindan senin mesajın sadece kendine ait ama konu bütünlüğü yok.

Yani sen hem diyorsun ki şöyle bir cevap bekledim ( boz günah olmaz veya  boz şu kadar fakiri sevindir ) gibi cevap beklemişsin . Ardındanda ( kendimizi kandırmayalım yaptığımız günah verilen söz tutulur )


Ben cevabımı özetleyeyim. : Günahtan sonra eğer kötü bir şey yaptığını anlayabilecek iman ve kapasitede ise mutlaka tevbe etmeli. Daha sonra o tevbeyi bozmamak için mücadele vermeli . Eğer tevbesinin bozarsa yine tevbe etmeli. Bu böyle devam edip giderken bir yandan da ölümün her an gelebileceğini ve ölüm geldiğinde hangi halde olduğunu düşünerek tevbesinde sebat etmenin yollarını aramalıdır.

Bu sorunun tek taraflı cevabı yoktur. Ama en azından şunu bilmek lazım " bozacaksa tevbe etmeyecek." diye bir hüküm çıkarmak kesinlikle yanlıştır.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'ın ihsan ve fazlından kinayedir.

Müslim, Tevbe 32, (2760).

Ebu Said (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.

Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:

" Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. "

Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.

Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."

Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."

Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621).

Kaynak Kütübü Sitte.
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı nepsur

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 6
rabbim heppimize tevbeyi nasuh nasip etsin

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Bu konuy'la alakalı bir olay anlatmak isterim .
Cokcuk yaşlar dayken , Teravi namazını kılmak için bir .Camiye gitmiş'tim , Hoca efendi
Vaaz ediyor'du konu Tevbe istifar üzerineydi , yanımda oturan iki yetişkin bir bir leriyle ,
fısıldaş maya başladılar , bizim de kulagımıza gayri ihtiyari konuşmaları duyuldu ,

biri digerine diyor'ki yok arkadaş ben töv be edemem , biliyorum Ramazan cıksın gene içki içip küfürlü konuşacam , daha çok günahkar olaçam ben tövbe etmem vebali büyük deyip , çekimser kalıyor diğeriyse oğlum bu fırsat ele geçmez , bak Hoca nediyor ,
bin kerede tövbeni bozsan gene tevbe et , mutlaka tevben günahına ğalip gelir diyor .

Tabi bu sözler beynimize iyi işlemiş'ki , bizde'de hasıl olan bazı halleri ,ber taraf etmek için , tövbe etmekten hiç yılmadan devam ettir dik , nasılsa tevbemiz ğalip gelecek H.z .Allah'ın dediği olur ,
inancı kalbimize yer etmiş'ki zamanla baktık'ki ,beğen medigimiz hallerden bizde eser kalmamış , ve hatta öyleki bağzı halleri bağzı şeyleri yapmak istesen yapamıyacak bir olgun luga bürün'müş oldugumuzu gördük.

Hakikaten tövbe edilib nedamet duyuluyorsa . İnsanın kendisinde görüp begen medigi haller H.z Allah'ın nusretiyle bertaraf oluyor .
Tövbe etmekten korkmamak gerek . ve Tövbe kapısı bizim için Büyük hatta anlıya'mıyacagımız kadar büyük bir niğmettir . zaman varken Tövbe'de nedametle israrla devam  etmek gerek .
H.z. Allah Bizleri gelmişimizi geçmişimizi ve hatta geleçeğimizi . sevdikleri Hürmetine  mağfiret eylesin.Amin
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı nidaa

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 9

Allah, tevbe edene en büyük sevabı ve güzel bir sonu vadetmiştir. Şöyle buyurur: (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükuya varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlardır (emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenlerdir). Müjde ver o müminlere!.) (9/et-Tevbe/112)