başımdan geçeni yazayım ben de.
annemle yürüyorum yolda, minibüs gelse de iki yüz metre bilemedin 300 metre mesafe kalmış yavaştan yavaştan yürüyoruz eve. ters istikamette trafik var araçlar gitmiyor. aşağı da doğru istikamete de giden araç yok. neyse yolu kolaylamışız derken dibimizde minibüs bitti. hadi anne binelim dedim, zahmetle bindik minibüse. araç hareket etti, 100 metre sonra sağa saptı dedim ne oluyor kendi kendime elim, kolum, dilim bağlandı. hemen toparladım kendimi, zaten ineceğim noktayı da söylemiştim şoföre. velhasıl, trafik var ya da kazı mı var dedi tam anlayamadım ama işte ineceğimiz noktanın biraz aşağısında inersiniz dedi. tarif etmesine gerek kalmadı zaten. yokuş aşağı 200 metre yürüyecekken, 74 yaşındaki annemizle, yokuş yukarı hadi olsun 200 metre yürümek zorunda kalırsanız ne derdiniz acaba?
eski kafa ile olsaydım, söyleyeceklerim hazırdı hem minibüs içinde hem de minibüs dışında, sayacaktım yani de. hem gülerek hem de tebessüm ederek, başımıza geleni muhabbet ederek misafie vardık. yaşandı ve bitti. bu işte bir hayır var diyerekten, sineye çektik anlayacağınız.. :-)