Gönderen Konu: En büyük düşman...  (Okunma sayısı 4254 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı muhabbeteri

  • okur
  • *
  • İleti: 98
En büyük düşman...
« : 05 Ocak 2010, 17:22:07 »

Nefs-i emmârenin kötülüğünü ve ona mahsûs hastalığı ve ilâcını bildirmektedir

Merhamet ederek, duâcılarınıza ikrâm eylediğiniz mübârek mektûbu okuyarak şereflendik. Allahü teâlâ, büyük ceddiniz (a.s.) hürmetine, ecrinizi çok, derecenizi yüksek, ilim kaynağı olan göğsünüzü geniş ve işlerinizi kolay eylesin! Allahü teâlâ, zâhirimizi ve bâtınımızı, Onun yolunda bulundursun ve duâmıza âmîn diyenleri af eylesin! Âmîn.
Memûrlarınız arasında, fitne koparmak, fesat çıkarmak isteyen, bozuk rûhlu kimseler bulunduğundan şikâyet ediyorsunuz.

Kıymetli yavrum!

İnsanların nefs-i emmâresi mevki almak, başa geçmek sevdâsındadır. Onun bütün arzûsu, şef olmak, herkesin, kendisine boyun bükmesidir. Kendinin kimseye muhtâc olmasını, başkasının emri altına girmesini istemez. Nefsin bu arzûları, ilah olmak, mabut olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir. Allahü telalâya şerîk, ortak olmağı istemektir. Hattâ nefis, o kadar alçaktır ki, ortaklığa râzı olmayıp, âmir, hâkim, yalnız kendi olsun, her şey, yalnız onun emri ile olsun ister.

Hadîs-i kutside, Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Nefsine düşmanlık et! Çünkü nefsin, benim düşmanımdır). Demek oluyor ki, nefsi kuvvetlendirmek, onun, mal, mevki, rütbe, herkesin üstünde olmak, herkesi aşağı görmek gibi isteklerini yapmak, Allahü teâlânın bu düşmanına yardım ve onu kuvvetlendirmek olur ki, bunun ne kadar fecî, korkunç bir suç olduğunu anlamalıdır. Allahü teâlâ, hadîs-i kutside buyuruyor ki: (Büyüklük, üstünlük, bana mahsustur. Bu ikisinde, bana ortak olmak isteyen, büyük düşmanımdır. Hiç acımadan, onu Cehennem ateşine atarım).
Allahü teâlânın dünyâya düşman olması, dünyânın bu kadar alçak olması, nefsi isteklerine kavuşturduğu, nefsi kuvvetlendirdiği içindir. Allahü teâlânın düşmanı olan nefse yardım eden de, elbette Allah'ın düşmanı olur. Peygamberimiz (s.a.v) fakîrlikle öğünmüştür. Çünkü, fakîrlik, nefsin isteklerini yaptırmaz. Onu dinlemez. Burnunu kırar. Peygamberlerin (a.s.) gönderilmesi ve islâmiyetin emirleri, yasakları, hep, nefsi kırmak, ezmek içindir. Onun taşkınca isteklerini önlemek içindir. İslâmiyete uyuldukça, nefsin istekleri azalır. Bunun içindir ki, islâmiyetin bir emrini yapmak, nefsin isteklerini yok etmekte, kendi düşüncesi ile yapılan binlerle senelik riyâzet ve mücâhededen dahâ kuvvetli tesîr etmekdedir. Hattâ islâmiyete uygun olmayan riyâzet ve mücâhedeler nefsin isteklerini arttırır. Onu azdırır. Hindistân'daki Brehmen papazları ve cûkiyye ismindeki sihirbâzlar, riyâzet ve mücâhedede çok ileri gitmiş, fakat hiç fâidesi olmamıştır. Hattâ nefslerinin kuvvetlenmesine, azmasına sebep olmuştur.

Meselâ,İslâmiyetin emir ettiği zekattan bir kuruşu, islâmiyetin gösterdiği yere vermek, kendiliğinden, binlerce altın sadaka vermekten, hayrât yapmaktan, kat kat ziyâde, nefsi tahrip eder.

İslâmiyet emir ettiği için, bayram günü, oruç tutmayıp yiyip içmek, kendiliğinden, senelerle oruc tutmaktan dahâ fâidelidir.

İki rekat sabâh namâzını cemâat ile kılmak sünnettir. Bu sünneti yapmak, gece sabâha kadar, nâfile namâz kılarak, sabâh namâzını cemâatsiz kılmaktan dahâ iyidir.

Hulâsa, nefs temizlenmedikçe ve şeflik, üstünlük hülyâsından kurtulmadıkça, felaketten kurtulmak imkânsızdır. Sonsuz ölüme gitmeden önce, nefsi bu hastalıklardan kurtarmağı düşünmek lâzımdır. Mübârek (Lâ ilâhe illAllah) sözü, insanın içindeki ve dışındaki, bütün yalancı mabutları kovduğu için, nefsi temizlemekte, en faydalı, en tesîrli ilâçtır. Tasavvuf büyükleri, nefsi tezkiye etmek için, bunu söylemeği seçmişlerdir.


Fârisî beyt tercümesi:
(Lâ) süpürgesi ile, yolu temizlemezsen,
(İllAllah) sarâyına varamazsın!

Nefs, yoldan çıkıp, inâda başlarsa, bu kelimeyi söyleyerek îmânı tâzelemelidir.

Peygamberimiz (a.s.) (Lâ ilâhe illAllah diyerek îmânınızı yenileyiniz!) buyurdu. Bunu her zamân söylemek lâzımdır. Çünkü, nefs-i emmâre, her zamân pistir. Bu güzel tevhit kelimesinin fazîletlerini, şu hadîs-i şerîf bildiriyor: (Yerleri ve gökleri, terâzînin bir kefesine, bu kelime-i tevhîdi, ikinci kefesine koysalar, bu kelimenin bulunduğu kefe, elbette ağır gelir).

İmamı Rabbani 52.mektup
"KULUNA HIŞM EYLEMEZ HÜDASI
KULUN ÇEKTİĞİ HEP KENDİ CEZASI"

Çevrimdışı ruy-ı zemin

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1109
  • Seher vakti bereket vakti...
Ynt: En büyük düşman...
« Yanıtla #1 : 05 Ocak 2010, 17:42:11 »
Allah razı olsun kardeşim. Bizleri ihya ettiniz.
پاى مار      چشم مور      نان منلا      كس نديد

Çevrimdışı muhabbeteri

  • okur
  • *
  • İleti: 98
Ynt: En büyük düşman...
« Yanıtla #2 : 05 Ocak 2010, 23:02:28 »
amin ecmain insaAllah..
"KULUNA HIŞM EYLEMEZ HÜDASI
KULUN ÇEKTİĞİ HEP KENDİ CEZASI"

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Ynt: En büyük düşman...
« Yanıtla #3 : 07 Ocak 2010, 01:16:58 »
Mevla bizler için her hususta kolaylık sağlamış, kıymet bilip hakkıyla yerine getiremiyoruz.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!