Gönderen Konu: Benim Adaylarım / Ehl-i Sünnet  (Okunma sayısı 2179 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Benim Adaylarım / Ehl-i Sünnet
« : 21 Ekim 2012, 02:38:29 »

Benim Adaylarım

Fikir, inanç, görüş hürriyeti var ya, işte ben de Çankaya ve Başbakanlık adaylarımı açıklıyorum. Pardon isim vermeyeceğim, sadece aradığım vasıf ve şartları beyan edeceğim.

(1) Kesinlikle Kemalist olmayacak.

(2) Kripto olmayacak, tek kimlikli olacak.

(3) Kırsal kesim kültürlü, bedevî olmayacak, medenî olacak.

(4) Yüksek ahlaklı ve karakterli, faziletli olacak. İstanbul görgü ve terbiyesine sahip olacak

(5) Sanat kültür ve birikimine sahip olacak, mimarlıktan, şehircilikten, peyzajdan anlayacak. Türkiye'nin güzelleşmesi ve çirkinliklerin izalesi için çalışacak

(6) Kesinlikle arivist olmayacak.

(7) Yalancı olmayacak. (Vaktiyle, küçük çocuğunun uslu durması için "Yaramazlık yapmazsan seni gezmeye götüreceğim" deyip de uslanan çocukcağızı gezmeye götürmemiş olan kişiler benim adayım olamaz.)

(8) Zerre kadar kara para, gayr-i meşru serveti olmayacak.

(9) Yeterli seviyede edebiyat, tarih, mantık, psikoloji ve hikmet bilecek.

(10) Türk, Kürt, Çerkez veya öteki kavimlerden birine mensup olması bir sakınca teşkil etmez. Musalli ve Sünnî sâlih Müslüman olsun yeter. (Yardımcıları içinde Allaha, Peygambere, Kur'ana, âhirete inanan Alevîler olmalıdır.)

(11) Nepotizm ve yolsuzluk yapmayacağına dair yeminli ve lanet şartlı taahhütname verecek.

(12) Eşitliğe riayet edecek. Terör ve savaş bölgesine kendi çocuklarını da gönderecek.

(13) İstanbul ve Ankara'da bir yerden bir yere giderken trafiği durdurmayacak, halka eziyet etmeyecek. (Sadece, güvenlik konusunda zaruret varsa ona bir şey demem.)

(14) Gerçek ve ihlaslı dindar olacak, dini şahsî nüfuzuna ve menfaatine âlet etmeyecek.

(15) Ailesinin kadınlarını siyasete karıştırmayacak.

(16) Vakarlı ve otoriter olacak ama gururlu, kibirli, bencil, egosantrik, megalo manyak olmayacak.

(17) Son derece sabırlı olacak, taş çatlayacak ama onun sabrına bir şey olmayacak. Tehevvüre kapılmayacak.

(18) Yalakaları, yağcıları, dalkavukları, meddahları yanına yaklaştırmayacak, onların önüne yağlı veya yağsız kemik atmayacak.

(19) Doğru ve haklı tenkitlere ve uyarılara kulak verecek.

(20) Dünyanın her yerinden faydalı kitaplar getirtip okuyacak.

(21) Eğitim ve güzel sanatlar konusunda derin bilgisi olacak.

(22) Emanetleri ehline verdirecek.

(23) Başkanlığa talip olmayacak, matlup olursa (yukarıdaki şartlar kendisinde mevcutsa) istişare ve istihareden sonra kabul edecek.

(24) İstanbul'da dünya çapında, binası harika, içinde son derece kıymetli kitapların bulunduğu, en az on beş milyon kitap ve belge ihtiva eden bir kütüphane yaptıracağına dair kesinlikle söz verecek. (Benim adayım söz verirse Allahın izniyle yapar.)

(25) İstanbul'un nüfusunu beş milyona indirmek için söz verecek, bu konuda çok radikal, çok ciddî planları, çareleri, çözümleri olacak. (Yıkılacak, nüfustan arındırılacak bölgelerdeki binalar yıkılacak ve oralarda parklar, ormanlar, yapay göller yapılacak.)

(26) Bendenizin adayları mutlaka bir mürşid-i kâmile intisaplı olacaktır. İntisaplı olmazlarsa yüksek tepelerde başları dönebilir, muhalif rüzigârlardan müteessir olabilirler. Sultan Abdülhamid Han hazretlerinin üç şeyhi vardı. En büyüğü Şâzelî/Darkavî tarikat-i seniyyesi postnişîni Muhammed Zâfir el-Medenî hazretleriydi. Beşiktaş'tan Yıldız'a çıkan Barbaros Hayreddin Paşa bulvarının kenarındaki Ertuğrul camiinin önünde, Hakan-ı mağfurun ser-mimarı Raimondo D'Aronco'ya inşa ettirdiği türbesinde medfundur.

(Şu hususu da belirteyim: Ya Cumhurbaşkanının, yahut da Başbakanın çok sâlih, çok faziletli, çok yüksek ahlaklı, çok ziyalı, çok bilge, çok taqvalı, çok mürüvvetli seyidlerden bir Kürt olmasında, bu zatın eşinin Türk olmasında, memleketin ve devletin selameti bakımından büyük yarar olacağı kanaatindeyim.)

Adaylarımda aradığım şartlar bunlardır. Başarılar dilerim. Tevfik Allah'tandır. Huda tevfik ihsan etmezse olmaz.

* (İkinci yazı)

Ehl-i Sünnet


Bir Şiî ne yapar?.. Şiîliğin doğru olduğunu söyler, Şiîliği över... Bir Vehhabî ne yapar?.. Vehhabîliğin doğru olduğunu söyler, Vehhabîliği över. (Onlar kendilerine Selefî der)

Bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Ehl-i Sünnetin hak mezhep olduğunu yazarım, Ehl-i Sünneti överim.

Şiîlerin Şiîliği, Vehhabîlerin Vehhabîliği övmesi ne kadar tabiî ise, benim Ehl-i Sünneti övmem o kadar tabiîdir. Gel gelelim bunu bazılarına anlatamazsınız. Ehl-i Sünnete dememeliymiş, Kur'an Müslümanlığı demeliymiş.

Kur'an bir de, yorumları çeşitli. Kur'anın en doğru yorumunu Ehl-i Sünnet yapmıştır.

Bugün ülkemizde 200'den fazla Kur'an tercümesi, meâli, tefsiri var. Her tâife, her fırka, her hizip Kitabullahı kendi mezhebine göre yorumluyor.

Bunca çeşitlilik, ihtilaf içinde ben hangi yorumu tercih edeceğim? Elbette ki. Ehl-i Sünnet yorumunu. Çünkü Ehl-i Sünnet Cadde-i Kübra'dır. Ehl-i Sünnet Sevâd-ı Âzam'dır.

"Şahın zulmü Ömer'in zulmünü geçmişti" diyenler Kur'anı doğru yorumlayabilirler mi?

Kendilerini gibi olmayan Müslümanları şirk ve küfürle suçlayanların tefsirleri okunur mu?

"Peygamberlik Hz. Ali'nin hakkıydı, Cebrail yanıldı da vahyi ona çok benzeyen Hz. Muhammed'e (Salat ve selam olsun ona) getirdi diyen Gurabiye mezhebi mensupları da Kur'an Kur'an diyor ama onların tercümelerine, meallerine, tefsirlerine güvenebilir miyiz?

Fazlurrahman mezhebi de Kur'an diyor ama Kur'anın üç yüz kadar muhkem/kesin ayetinin hükmünün bugün geçerli olmadığı iddia ediyor. Gûya onlar tarihselmiş... Ne anladım ben onların Kur'an demesinden.

Şunlara bakın: Kur'an "Allah katında tek hak din İslam'dır" diyor, "İbrahim Yahudi ve Nasranî değildi, o hanif ve müslimdi" diyor; bizimkiler ise üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir diyor.

Velhasıl maksud bir amma rivâyat muhtelif; herkes Kur'an diyor ama yorumlar birbirine uymuyor.

Önemli olan Kur'anı Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) ve Ashabının (radiyAllahü anhüm ecmâîn) anladığı gibi anlamaktır.

Bu da Selef-i Sâlihîn yolundan gitmekle mümkün olur.

Ehl-i Sünnet Selef-i Sâlihîn yolu ve yorumudur.

Bütün reformcular, dinde yenilikçiler, dinde değişimciler, light/ılımlı İslamcılar, diğer İslamcılar, Fazlurrahmancılar, sarıklı Masonların peşlerinden gidenler, mezhepsizler, Sünnet düşmanları, Sünnet ayıklayıcıları, "Üç ibrahimî dinciler", Râfizîler, Necdîler ve diğer firak-ı dalle Ehl-i Sünneti yıkmak konusunda ittifak etmişlerdir.

Türkiyeye İslam ve Kur'an Ehl-i Sünnet ile gelmiştir. Devletimiz, halkımız, ülkemiz Ehl-i Sünnet ile yücelmiştir. Ehl-i Sünnet darbelenince bugünkü durum meydana gelmiştir.

Evet, bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım ve Ehl-i Sünneti savunmaya devam edeceğim.


Mehmet Şevket EYGİ - 21 Ekim 2012 Pazar