Gönderen Konu: Din Vicdanlara Haps Edilemez! | İmanla İlgili 35 Madde  (Okunma sayısı 2724 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Din Vicdanlara Haps Edilemez!

Din sadece bir vicdan işidir, din dünyaya karışamaz, din vicdanlara haps edilmelidir sözü bir küfür sözüdür. İslam dini, insanların dünya hayatlarını tanzim için gönderilmiştir. İbadetler, muamelât, ukubat, ahkâm-ı sultaniye, nikâh ve miras ahkâmı, İslam ahlakı ve âdâbı hep dünya içindir. Bu hükümler vicdanlara haps edilir, hayata tatbik edilmezse dinin kıymeti kalmaz.

Din ve iman elbette öncelikle vicdan işidir ama sadece vicdan işi değildir ve din vicdanlara haps edilemez.

İslam'da gayri-i Müslimlere, Ehl-i Kitaba, zimmîlere Müslüman olun diye baskı yapılmaz. Kur'an "Dinde ikrah yoktur" buyuruyor. Dinî emirlerin, yasakların, hükümlerin hayata uygulanması konusunda mü'minlere baskı yapılır. İslam devletinde Ramazan gündüzünde alenen oruç yemek memnudur. Farz namazları kılmak, bu farz namazları cemaatle kılmak, faiz ve riba muamelesi yapmamak, kadınların tesettürü vicdan işi değildir, mü'minlere bu gibi konularda nasihat edilir, en uygun ve güzel şekilde baskı yapılır.

Okullarda ders okumak sadece bir vicdan işi değildir. Okula giden çocuk, ders programındaki dersleri okumak, öğrenmek ve sınav vermek zorundadır. Bunları okumak, öğrenmek onun ve ailesinin vicdanına, tercihine bırakılmış şeyler değildir. Türkçe gramer ve edebiyat, tarih, coğrafya, cebir, geometri, fizik, kimya öğrenilmesi keyfe kalmış bir şey değil, mecburîdir. İşte Müslüman çocukların ve halkın ilmihalini doğru olarak öğrenmesi de vicdana kalmış bir şey olmayıp mecburîdir, onlara bu konuda güzel ve çok faydalı baskılar yapılması gerekir.

Böyle bir baskı, onlara yapılabilecek en güzel hizmettir.

Farmasonlar dünya işlerinin Farmasonluk hükümlerine ve nizamlarına göre yürütülmesini ister.

Ateistler, ateist felsefeye göre olmasını ister.

Her dinin, her ideolojinin, her dünya görüşünün taraftarları dünyanın, hayatın kendi inanç veya inançsızlıklarına, kendi ilkelerine, kendi felsefelerine göre idaresini arzu eder. Müslümanlar da, ülkenin ve dünyanın Müslümanca idare edilmesini, İslam'ın hüküm ve ilkelerinin uygulanmasını ister.

Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede birtakım egemen derin azınlıkların "Din bir vicdan işidir, vicdanlarda kalmalıdır" iddiaları temel insan haklarına aykırı bir safsatadan ibarettir.

Peki, ülke Müslümanca idare edilecek ama Müslüman olmayanların hakları, hürriyetleri ne olacak?.. İslam dini onlara da din, inanç, ibadet, kimlik, kültür, eğitim hürriyeti vermektedir. Tarih bunun şâhididir. Osmanlı İslam devletinde, Sultan Abdülhamid-i Sânî Han hazretleri zamanında bu coğrafyada milyonlarca Rum, Ermeni, gayr-i Müslim tebaa vardı. Türkçe öğrenmek zorunda bile değildiler. Okulları, kiliseleri, cemaatleri vardı. Sonra ne oldu?

Evrensel insan haklarının ve hürriyetlerinin en temel maddesi din, inanç, inandığı gibi yaşamak, çocuklarını kendi dinine göre yetiştirmektir. Müslüman bir ülkede bu hürriyetler yoksa orada insanlık ayaklar altına alınmış demektir.

İslam dini nasıl devam eder, yükselir ve ayakta durur?...
Öncelikle, İslamı iyi bilen icazetli din âlimlerinin, fakihlerin, müderrislerin ve müftülerin yetişip hizmet etmesiyle...
Bu âlimler nasıl ve nerede yetişir?
İslam medreselerinde yetişir. Sen bu memlekette Medaris-i İslamiyeyi kapat ve sonra da din ve inanç hürriyeti var de... Ahmaklardan başka kim inanır buna?

Mason tekkeleri açık, tasavvuf tekkeleri kapalı. Böyle din ve vicdan hürriyeti olur mu?

Ülkedeki Yahudi azınlık cumartesileri, Hıristiyan azınlık pazar günleri hafta tatili yapıyor ama Müslüman çoğunluk cuma günü tatil yapamıyor. Bu ne biçim din hürriyetidir.

Fatih Sultan Mehmed Ayasofya için "Benim bu camimi camilikten çıkartanların üzerine Allahın, meleklerin, insanların laneti olsun!" demiş ve Ayasofya camilikten çıkartılıp müze yapılmış. Din ve vicdan hürriyeti varmış... Yok canım!

Merhum Adnan Menderes "Türkiye Müslümandır ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir" dediği için idam edilmişti.

Halkın çoğunluğu Müslüman ama Müslümanlığın icaplarını yerine getiremiyor. Bu ne biçim din hürriyetidir?


* (İkinci yazı)

İmanla İlgili 35 Madde


İmanla ilgili çok önemli bilgileri sıralıyorum:
(1) Sahih (doğru) imanı bize Resulullah (SallAllahu aleyhi ve selam) öğretmiştir.
(2) Böyle bir iman Allah'ın rızasına uygundur.
(3) Sahih bir imanın temel inancı Tevhiddir.
(4) Allah kemal sıfatlarla sıfatlıdır ve noksan sıfatlardan münezzehtir.
(5) Sahih iman Kur'anın bildirdiği ve Resulün açıkladığı şekilde Allaha, meleklerine, ilahî kitaplara, Peygamberlerin hepsine, âhirete, kadere ve öldükten sonra dirilmenin ve hesap vermenin hak=doğru olduğuna şeksiz şüphesiz kalpten inanmaktır.
(6) Mü'min imanını korumak için elinden gelen bütün gücü ve gayreti sarf etmelidir, çünkü imanın elden gitme tehlikesi vardır.
(7) Söyleyeni ve işleyeni küfre götüren sözler ve işler imanı tehlikeye atar. Her Müslüman bu sözlerin ve işlerin neler olduğunu öğrenmeli ve bunlardan kaçınmalıdır.,
(8) Hz. Âdem'den Son Peygamber olan Muhammed Mustafa'ya (Hepsine salat ve selam olsun) kadar imanın esasları hep aynı olmuştur.
(9) İmanın temeli Tevhid inancı olduğu için Allaha eş, ortak, benzer koşan bütün inançlar bâtıldır.
(10) İnsanın ebedî saadeti, kurtuluşu sahih imanla olur.
(11) Bir insana ve insanlığa yapılacak en büyük hizmet ona imanı telkin etmektir.
(12) Bir insana ve insanlığa yapılacak en büyük ve korkunç kötülük onun imanına zarar vermektir.
(13) İmanlı annelerin ve babaların birinci vazifesi çocuklarını imanlı yetiştirmek için bütün çare ve vesilelere tevessül etmektir.
(14) En şerefli hizmet iman hizmetidir.
(15) Bu hizmetler ilimle ve ahlakla yapılabilir, ahlaksızlıkla yapılamaz.
(16) En kârlı ve kalıcı ticaret Allah ile yapılanıdır.
(17) Bir insanın imana gelmesine vesile olmak, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha büyük bir ticarettir.
(18) Kimse kimseyi bizzat kendisi imanlı yapamaz. İmanı veren Allah'tır. İman için çalışan vesile olur.
(19) Onların imanını ikinci plana atıp da, çocuklarım iyi ve kârlı bir dünya mesleğine sahip olsun, doktor mühendis olsun diye çalışan ve onlara karşı iman hizmetlerini ihmal eden anne ve babalar büyük bir suç işlemiş ve vebal altına düşmüş olurlar.
(20) Her Müslüman özet de olsa mutlaka iman esaslarını doğru şekilde anlatan bir akaid (iman bilgileri) kitabını mümkünse icazetli bir hocadan okuyup güzelce öğrenmeli ve içindeki bilgileri bellemelidir.
(21) İmana ait bilgiler re'y ve heva ile tartışılmaz.
(22) Kadere iman, İslam'ın altı inanç temelinden=şartından biridir ve kaderi inkâr eden dinden çıkar.
(23) İmanla ilgili bir konuyu hafife alan, onunla alay eden kişiler imanlarını yitirir.
(24) Kur'an Allah kelamıdır. Kadimdir. Kur'anın bir kelimesini, bir harfini, bir hükmünü, bir emrini, bir yasağını inkâr eden dinden çıkar.
(25) Dinimizin temel ve ana kaynağı olan Kur'an, Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetinin, sahih hadîslerinin ışığında tefsir edilebilir. Sünneti inkâr eden dinden çıkar.
(26) Ehl-i Sünnet Müslümanlarının inanç konusunda iki imamı, İmamı Eş'arî ile İmamı Mâturidi'dir. Bu iki imam arasında usûle ait bir ihtilaf yoktur.
(27) Peygamberimiz, Ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını, biri dışında bunların cehennemlik olduğunu, kurtulacak fırkanın kendisinin ve Ashabının yolundan gidenler olduğunu haber vermiştir.
(28) Bir mü'minin inanç konularında bilgili ve kültürlü olup olmadığı, o kişinin Allahın on dört sıfatını bilip bilmemesinden, bunları ezbere sayıp sayamamasından anlaşılabilir.
(29) Kur'andan ve Sünnetten çıkartılmış olan hükümlerin tamamı olan Şeriatı inkâr veya tahkir eden imanını yitirmiş olur.
(30) Şeriatın tazimini emr ettiği şeyi tahkir, tahkirini emr ettiği şeyi tazim eden kâfir olur.
(31) Zaruriyat-ı diniyeyi inkâr eden dinden çıkar.
(32) Allah, Kur'an, Resulullah, Şeriat düşmanı kâfirleri, deccalları, kezzabları seven ve öven kişi dinden çıkar.
(33) Tevhid de Teslis de doğrudur diyen kişi mü'min değildir.
(34) Bir asırdan beri ülkemizde iman tehlikededir, imana büyük saldırılar yapılmaktadır, iman konusunda büyük tahribat yapılmıştır. Böyle genel bir felaket karşısında, imanı kurtarma hizmetlerini bırakıp ve savsaklayıp tâli (ikinci dereceden) işlerle uğraşmak akıl kârı değildir. Bütün âlim, fakih, irfanlı, ziyalı, vicdanlı Müslümanların iman hizmetleri hususunda birleşmeleri, mükemmel bir plan ve program yapmaları, en etkili çare ve çözümleri bulmaları ve ücretsiz maaşsız menfaatsiz olarak bir iman seferberliği başlatmaları gerekir.
(35) Ehliyetli ve icazetli ulema tarafından Kur'ana ve Sünnete uygun sahih iman adında küçük bir akait kitabı hazırlanmalı, bu kitap Ehl-i Sünnet dünyasının fetva meclislerine dinî şuralarına inceletilip faydalı ve doğru olduğuna dair raporlar alınmalı ve sonra en az bir milyon adet bastırılarak halka sunulmalıdır. (Ticareti yapılmayacak, ya bedava dağıtılacak yahut maliyet fiyatına verilecektir.)


Mehmet Şevket EYGi - 30 Ekim 2012 Salı