Gönderen Konu: Hala başörtüsü yasağı  (Okunma sayısı 4708 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hala başörtüsü yasağı
« : 09 Aralık 2011, 11:36:01 »

Hala başörtüsü yasağı

Arnavutluktan İzmir'e okumak için gelen tesettürlü bir kız öğrenci, bütün derslere başörtüsü ile girebiliyormuş ama bir hoca diretiyor ve onu sınıfa almıyormuş. Ancak başını açtıktan sonra girebilirsin diye diretiyormuş. Zavallı kızcağız gitmiş, şikâyet etmiş, lakin durumu düzelmemiş.

Müslüman kız bu gidişle, devamsızlıktan sınıfta kalacakmış.

O kızın vebali siyasi iktidarın ve YÖK'ün omuzlarındadır.

Sadece onlar değil, bütün Müslümanlar da sorumludur.

Türkiye'nin uyruğu değilmiş, Arnavut muş... Kimse böyle ucuz ve kolay şeytani bahanelerin ardına saklanmasın. O kızın misafir olması durumun vahametini daha da arttırır.

Akdeniz Üniversitesi kampüsünde öğrencilere prezervatif dağıtılmasından daha ağır, daha vahim bir rezalettir bu.

Ağır bir insan hakları ihlalidir bu.

Hani Türkiye ye demokrasi, insan hakları gelmişti?

Hâlâ, başörtüsü yasağından tamamen kurtulamadık.

Hâlâ Müslüman Hanım avukatlar, başörtüleriyle duruşmalara giremiyor.

Hâlâ Müslüman öğretmenler başörtüsü ile ders veremiyor.

Hâlâ Müslüman memureler başörtüsü ile çalışamıyor.

Şike kanunu konusundaki çözüm hızı niçin başörtüsü konusunda uygulanmıyor?

Efendim zamanla halledilirmiş....

Siz bunu bir de tesettürlü öğrencilere, tesettürlü avukatlara, memurelere, öğretmenlere sorunuz. Sınıfa sokulmayan zavallı Arnavut. İslam kızına sorunuz.

İnternette bir İngiliz kadın hakiminin resimleri, onunla yapılmış röportajlar, haberler var. O yüksek kültürlü hanıma bir vazife verilmiş, "İslam dünyasında kadın eziliyor, git Ortadoğu da çeşitli ülkeleri dolaş, bir rapor hazırla..." demiş. Hakime hanım gitmiş, önce Arabistan... Aileleri dolaşmış, bakmış ki kadınların durumu çok iyi. (İnternetten "Judge Marilyn Mornington's Journey to İslam" başlığıyla arayıp ayrıntılı bilgi okuyabilirsiniz.)

İslam'ı da görmüş ve Müslüman olarak dönmüş.

Başörtüsü bir İslam kadını ve kızı için en büyük şereftir.

Başörtüsü kadın hüriyetlerinin ve haysiteninin bayrağıdır.

Hak medeniyet olan İslam medeniyeti kadının seks aleti, fahişe durumuna düşürülmesini, yasal ve serbest fahişelik yapmasını kabul etmez ve böyle bir cinayete rezalete asla izin vermez.

İslam'da Feminizm sapıklığı yoktur ama dinimiz birçok konuda kadını erkekten daha değerli ve muhterem kabul eder.

Hak Din İslam, kadınlara TC antetli "vesikalar" verilerek onların yasal, serbest, KDV'li, gelir vergili fahişelik yapmasına asla izin ve ruhsat vermez.

Tesettürlü Müslüman Arnavut kızını derse sokmayan o pek ilerici, o pek çağdaş, o pek Kemalist, o pek sözde uygar hocaya (Enver Hoca!) sesleniyorum:

O kıza ve diğerlerine hoşgörü göster ve cesur isen, sende vicdan, insaf ve iz'an varsa TC vesikalı resmi fuhşu kötüle ve protesto et. Müslümanlar!.. Ankaraya baskı yapalım, münker/kötü işleri olumlu bir şekilde protesto edelim. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Haksızlık karşısında susan kişi dilsiz şeytandır" buyurmuştur.

(İsveçteki başörtülü polis hanım hakkında Sweden's first police recruit in hijab kelimeleriyle internette resim ve bilgi bulabilirsiniz.)


Mehmet Şevket EYGİ - 9 Aralık 2011 Cuma

Çevrimdışı Seritana

  • okur
  • *
  • İleti: 56
Az gittik uz gittik... Dere tepe düz gittik, ama bir arpa boyu yol alamadığımız ortada

Kamuda başörtüsünün özgür olması için toplanan 12 milyon imzanın Başbakanlığa gönderilmesine ve Danıştay’ın karar almasına rağmen başörtülü öğretmenler, avukatlar ve memurlar, hala başörtüleriyle görev yapamıyor. Hükümet mağdurların taleplerine kulak tıkarken, başörtülü kadınlar, derslerden, mahkeme salonlarından ve anfilerden kovulmaya devam ediyor. Son olarak Avukat Zübeyde Kamalak, Ankara Adliyesi’nde başörtülü olarak girdiği davada, hakim tarafından tutulan tutanağın ardından hukuksuz bir şekilde mahkeme salonundan çıkarıldı.
 

 
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi Avukat Zübeyde Kamalak, Ankara Adliyesi’nde görülen davasına başörtülü girdi. Bunun üzerine Hakim İlhan Kadıoğlu, Zübeyde Kamalak’ın başörtülü olmasından dolayı tutanak tutturarak mahkemeye girişine izin vermedi.
 
Mahkeme salonundan dışarı çıkardı
 
Danıştay, Barolar Birliği’nin meslek kuralları arasında yer alan “Başı açık görev yaparlar” maddesini iptal etti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, ise Danıştay’ın, avukatlarla ilgili başörtüsü yasağını kaldıran bu kararını 71 ildeki baro yönetimlerine bir genelgeyle bildirdi. Ancak mahkemeler ve hakimler, hukuku değil, bildiklerini uygulamaya devam ediyor. En son olay ise, dün Ankara Adliyesi 2. Aile Mahkemesi’nde yaşandı. Avukat Zübeyde Kamalak, Danıştay’ın bu kararı doğrultusunda müvekkilini savunmak için mahkemeye başörtüsü ile girdi. Mahkeme Başkanı Hakim İlhan Kadıoğlu ise, daha önce tutanak tutturarak başörtüsüyle duruşmaya aldığı Avukat Zübeyde Kamalak’ı başörtüsünden dolayı önce uyardı, sonra Danıştay kararını ve Barolar Birliği’nin genelgesini hiçe sayarak mahkeme salonundan dışarı çıkardı. Sonra da başörtüsü ile duruşmaya girmek istemesinden dolayı hakkında tutanak tuttu. Hakim Kadıoğlu, tutanakta daha da ileri giderek Danıştay kararını nasıl hiçe saydığını aynen şu cümlelerle tutanağa geçirdi: “ Her ne kadar Danıştay 8. Dairesi’nin 2012/5257 esas sayılı dosyası ile türban konusunda avukatların yargılamaya girebilmeleri için yürütmenin durdurulması kararı var ise de avukatların meslek kuralları gereği ve kamu hizmeti yapqmış olması nedeniyle yargılamalara türbanlı olarak giremeyecekleri düşünüldüğünden yargılamanın ertelenmesine karar verildi. HAKİM. 21823”
 
Önce hakimler, hukuka uymalı
 
Duruşmada söz alan Zübeyde Kamalak ise, Danıştay 8. Dairesi’nin, avukatların  “başı açık” görev yapmalarına dair düzenlemenin yürütmesini durdurduğuna dikkat çekerek, Türkiye Barolar Birliği’nin de 71 il barosuna gönderdiği genelge kapsamında duruşmalara kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Daha sonra gazetemize açıklamada bulunan Zübeyde Kamalak, Danıştay kararından sonra davalara başörtüsü ile girdiğini, bunun kendisinin hukuki bir hakkı olduğunu ifade ederek, “Daha önce bu aynı mahkemedeki duruşmaya girdim. Hakim, başörtülü olduğum için tutanakla duruşmaya aldı. Ancak bu sefer duruşmaya bile sokmadı. Hatta, ‘Madem başörtülüsün, Mahkeme salonunda izleyici olarak bile oturamazsın. Çünkü sen bir avukatsın’ diye beni dışarı çıkardı” dedi.  Yeni HMK’ya (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) göre duruşma esnasında dahi hakimlerin, avukatı artık mahkemeden dışarı çıkarma yetkisi olmadığını vurgulayan Zübeyde Kamalak, “Ben, başkalarının huzuru bozulmasın diye dışarı çıktım. Yoksa beni salondan dışarı çıkarma hakkı olduğu için çıkmadım. Her halde mensubu olduğu bir kesim var Hakim’in, o kesimde meşhur ve kahraman olmaya çalışıyor. Çünkü başka türlü izah edemiyorum” şeklinde konuştu.
 
“Teröristler giriyor, biz giremiyoruz”
 
Adalet Bakanlığı da, yargı birimleri de başörtüsü ile ilgili alınan bu kararların derhal gereğini yapmak zorunda olduklarını anlatan Zübeyde Kamalak, “Ortada bir Danıştay kararı var ve hepimiz uymak zorundayız. Bu karar çıkınca ben karara uydum. Ama hakim ve mahkemenin, benden önce bu Danıştay kararına uyması lazım. Ancak buraya teröristler giriyor, biz giremiyoruz” dedi.
 
Prof. Kamalak: Önce mahkemeler, Danıştay kararına uysun
 
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da konu ile ilgili olarak Ankara Adliyesi’nde yaptığı açıklamada Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu belirterek, şöyle konuştu:“Hukuk devletini, hukuk devleti yapan temel özellik mahkeme kararlarına uyulmasıdır. Eğer bir ülkede mahkeme kararlarına uyulmuyorsa orada hukuk devleti yok demektir. Hukukun uygulanıp uygulanmadığını maddi olarak, objektif olarak gösterecek olan merci mahkemelerdir. Bu nedenledir ki, Anayasamızın 138. Maddesinin son fıkrasına göre yasama ve yürütme organları yargı kararlarına uymak zorundadır. Yasama ve yürütme organları, yani idare, mahkeme kararlarını geciktirmeksizin aynen uygulamak mecburiyetindedir. Buna elbette uyması icap eden hakimlerin kendileridir. Çünkü başörtüsü ile duruşmalara girileceğine ilişkin ortada bir mahkeme kararı  vardır”
Bünyamin Güler / Ahmet Yavuz.Milli gazete

http://www.milligazete.com.tr/haber/Kilik_kiyafet_yonetmeligi_degismeli/277315
« Son Düzenleme: 29 Mart 2013, 08:45:27 Gönderen: Seritana »

Çevrimdışı Seritana

  • okur
  • *
  • İleti: 56
Çözüm sürecin de ! Kadına şiddetin zirvesi
« Yanıtla #2 : 30 Mart 2013, 07:56:41 »
Hala başörtüsü yasağı

Duydunuz mu?.. Başını açtığı için kocasından şiddet gören bir kadının başörtülü avukatı mahkemeden çıkarıldı… İzleyiciler arasında bile oturamayacağı söylendi… Duymaz olaydık[/b Bu ne utanç verici bir durum ]!.. Başını açtığı için zulüm gören de kadın, örttüğü için dışlanan da… “bu ne şiddet bu celâl!” İşte dört başı mamur bir “kadına şiddet, kadını taciz” durumu daha!.. Üstelik mahkemede… Ya bir başörtülü sanık karşısına gelirse, o hâkim ne yapacak?.. “Sanık olarak bile başörtünle mahkemede bulunamazsın, defol” mu diyecek?.. Bu ne akıl almaz iştir böyle! Bazı insanlar ön yargılarından bir türlü kurtulamıyor. Bir türlü makul ve mantıklı olamıyor. Özgürce düşünemiyor. “İsteyen istediğini giysin, bana ne” diyemiyor. Çünkü bazılarımız aldığımız ideolojik eğitimin kalıpları içinde mahpusuz. Kalıpları kıramıyoruz. “İdeoloji” denen deli gömleğinden ruhumuzu ve yüreğimizi kurtaramıyoruz.

Beynimize geçirilmiş kelepçeleri söküp atamıyoruz. Bu yüzden, Fatih’in 550 küsur sene önce hallettiği “kıyafet” meselesi ayaklarımıza dolaşıyor hâlâ… Tam da bu yüzden Türkiye, mehter yürüyüşüyle ilerliyor: Üç ileri bir geri… İnşAllah “bu da geçer!” Ama eminim başka bir şey çıkar karşımıza. İdeolojinin ruhumuza açtığı çukurlarda yine boğuşur dururuz. Ama siz siz olun bunlara fazla takılmayın… Hayatta bazı olumsuzluklar hep olacaktır: Siz siz olun hiçbir konuda, olumsuzluklar var diye asla umutsuzluğa düşmeyin. Her umutsuzluk kertesinde yüreklerinizi yeniden yapılandırıp dirilin!.. Ayrıca hayallerinizi, ufkunuzu ve düşüncelerinizi Türkiye ile sınırlı tutmayın: Daha geniş, daha kapsamlı ve daha dinamik düşünün...

  Bugünlere mahsus bazı olumsuzlukları abartıp ufkunuzu da karartmayın: Bilin ve inanın ki bugünler de geçecek.   Ne başörtüsü baskısı kalacak, ne diğer antidemokratik dayatmalar... Toplumların “toplum mühendisliği” ile değişmeyeceğini eninde-sonunda herkes öğrenecek: Zaman herkese öğretecek bunu... Bugün baskıyla toplumu değiştireceklerini, değiştirip kendilerine benzeteceklerini zannedenler o gün geldiğinde yanıldıklarını anlayacaklar. Şunu görecekler ki, toplum, kendisini zorla değiştirmek isteyenleri ya değiştirip kendine benzetmiş, ya da eline fırsat geçer geçmez tasfiye etmiştir.

Beşer tarihi bunun açık örnekleriyle doludur. En açık ve yakın örnek ise eski parti liderleridir. Sosyolojik bir realite olarak şundan emin olalım ki, bazı sıkıntılar yüzünden, kimlik ve kişilik sahibi hiç kimse, inançlarını feda etmez... Kimlik ve kişilik sahibi hiç kimse, baskıyla düşüncelerini değiştirmez…

Kimlik ve kişilik sahibi hiç kimse, inandığı gibi yaşamaktan vazgeçmez… Kimlik ve kişilik sahibi hiç kimse, baskılara boyun eğmez. Herkes şunu iyi bilsin ki, Nemrut ateşinin bile yakamadığı Hazret-i İbrahim sabrı, “inanan insan” sabrıdır ve tarih imanlı ve kararlı insanların zafer destanıdır! Hazret-i Yusuf kuyudan nasıl kurtulduysa...

Hazret-i Yunus balığın karnından nasıl kurtulduysa... Hazret-i Musa Firavundan nasıl kurtulduysa... Hazret-i Peygamber (hepsine selam olsun) Ebucehil’den nasıl kurtulduysa... Mazlum milletlerle fertler her türlü baskı ve şiddetten öyle kurtulacaktır! Selam olsun

Yavuz Bahadıroğlu Habervaktim.com
« Son Düzenleme: 30 Mart 2013, 09:45:25 Gönderen: Tuğra »