Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 353295 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #480 : 04 Aralık 2009, 00:50:46 »

Alıntı
Kaju fıstık içerdiği çinko sayesinde gribe karşı vücut direncini artırıyor.

Sevdiğim şeylerin sağlık içinde yararlı olduklarını öğrenmek çok güzel e58))

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Önemli Not!
« Yanıtla #481 : 04 Aralık 2009, 00:54:56 »
Kaju fıstığının 35gr mı yaklaşık 200 cal dir.  e60))
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #482 : 04 Aralık 2009, 01:02:24 »
maalesef öyle :mhcp

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Sağlıklı bir yaşam için bol sıvı tüketin !
« Yanıtla #483 : 04 Aralık 2009, 20:29:58 »

Uzmanlar sağlıklı bir yaşam için bol su ve sıvı tüketilmesi gerektiğini söylüyor...

Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Yasemin Beyhan, yaşamak için oksijen kadar gerekli olan su ve sıvı tüketiminin Türkiye'de ihmal edilen bir konu olduğunu ifade ederek, ''Sağlıklı bir yaşam için su ve sıvı tüketiminin her gün özenli ve dengeli bir biçimde sürdürülmesi gerekiyor'' dedi.

Beyhan, yeterli ve dengeli beslenme konusundaki çalışmaların, bilinç düzeyinin yükseltilmesinde etkili olduğunu ifade ederek, ancak su ve sıvı tüketiminin öneminin halen çok bilinmediğini belirtti.

Vücudun sıvı gereksiniminin yaşa, cinsiyete, vücut ağırlığına veya yapılan fiziksel aktivite durumuna göre değiştiğini anlatan Beyhan, günlük kaybedilen sıvı miktarının çevre şartlarına göre değiştiğini, bu nedenle alınan sıvı miktarı ile tüketilen miktarın dengeli olması gerektiğini bildirdi.

Beyhan, bu dengeyi sağlamak ve dehidrasyon, böbrek taşı ve daha birçok önemli sağlık sorunundan kaçınmak için günlük olarak sağlıklı erişkin bir erkeğin yaklaşık 3 litre (13 bardak), kadının ise 2 litre (9 bardak) su tüketmesi gerektiğini kaydetti.

Su ve sıvı gereksinimi konusuna özellikle yaşlılar, bebekler, gebeler, emziren anneler, sporcular ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlarda daha çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Beyhan, ''Herkesin bildiği temel beş madde var, protein, karbonhidrat, yağlar, vitamin ve mineraller. Çok üzerinde durmadıklarımız ise su, posa ve bitkisel-kimyasallar dediğimiz besin bileşenleri de yaşamın sürdürülmesi ve sağlık için son derece önemli bileşiklerdir'' dedi.

Beyhan, Dernek olarak amaçlarının, halkın beslenme bilincini geliştirmek, bulunduğu koşullar içinde başta ekonomik olmak üzere en iyi beslenme şeklini öğretmek olduğunu ve yapılan çalışmalar sonucunda da bu konuda bilinç düzeyinin yükseltilmesinde önemli adımlar atıldığını ifade etti. Yaşamak için oksijen kadar gerekli olan su ve sıvı tüketiminin Türkiye'de ihmal edilen bir konu olduğunu fark ettiklerini belirten Beyhan, ''Sağlıklı bir yaşam için su ve sıvı tüketiminin her gün özenli ve dengeli bir biçimde sürdürülmesi gerekiyor'' diye konuştu.

Yeterince sıvı tüketiminin önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmak adına merkezi Amerika'da bulunan Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü (ILIS) ile İstanbul'da bir konferans düzenlediklerini anlatan Beyhan, 7 Aralıkta Ritz Carlton Otel'de yapılacak konferansta, sıvı tüketimi konusunun, çeşitli boyutlarda ele alınacağını kaydetti.

Beyhan, ''Su, yaşam için elzem bir besindir. Son yıllarda yapılan çalışmalar suyun bir besin ögesi, besleyici öge olarak kabul edilmesi üzerinde yoğunlaşıyor'' diye konuştu.

Yaşa bağlı olarak insan vücudunun yüzde 50-70'sinin sudan oluştuğunu aktaran Beyhan, hücrelere bir takım yararlı moleküllerin taşınması, hücre ve barsaklardan artık, toksik ögeler ve serbest radikaller denilen, insanı kansere kadar götürebilecek bir takım toksik moleküllerin atılmasının sıvı ile sağlandığını belirtti.

Beyhan ''İnsan yavrusu fetus anne karnında sıvı bir ortam içerisinde. Dolayısıyla sıvının önemi ta anne karnında başlıyor, yaşamın sonuna kadar devam ediyor'' dedi.

SUSAMA DUYGUSU GELİŞMEMİŞ OLABİLİYOR

Sıvı gereksiniminin susama duygusuyla bağlantılı olarak değerlendirilmesinin çok tehlikeli olduğuna dikkati çeken Beyhan, şöyle devan etti:

''Nasıl olsa susama duygusu sıvı gereksinimimizi karşılamamıza yeter diyoruz. İşte burada sorun başlıyor. Her zaman insanlarda susama duygusu gelişmemiş olabiliyor. Onun için susama duygusunu beklemeden, belirli aralıklarla ve bulunduğumuz duruma uygun olarak sıvı tüketmeliyiz.

Sıcak havalarda, ağır işlerde çalışanlar, bebeklerde, sıcak ortamda oynayan çocuklar, susama duygusu akla gelmeyebilir, gelişemeyebilir. Vücudun susuz kalması çok büyük sorunlara yol açabilir. Bu sorunların başında metabolizmanın yavaş işlemesi geliyor. Vücuttan yüzde 1 kadar bile ağırlık kaybı ile karakterize olan sıvı kaybı zihinsel bulanıklıklara, dikkat ve algılamalarda eksikliklere neden olur. Bu durum çocuklarda söz konusuysa okul başarısını etkiliyor, çalışan için söz konusuysa yaptığı işe konsantre olamamasını ve verimlilik gösterememesine neden oluyor.''

Beyhan, yurt dışında maden işçileri üzerinde yapılan bir çalışmanın iş kazalarının haziran ve temmuz aylarında yoğunlukla görüldüğünü bunun da işçilerin aşırı derecede dehidrasyon denilen sıvı kaybı ile ilintili olduğunu gösterdiğini aktardı.

Normal insanlar günlük sıvı ihtiyacını 2-2,5 litre ile karşılayabilirken ağır işlerde çalışanlarda bunun 4-5 litreye kadar çıkabildiğini ifade eden Beyhan, vücudunu sıvı gereksiniminin ağırlık değişimleriyle saptanabildiğini söyledi.

Kas dokusu sıvı yönünden daha zengin olduğunu, yağ oranı yüksek olanlarda sıvı oranın daha düşük seviyelerde bulunduğunu belirten Beyhan, ''O nedenle obezlere hem tok tutması, hem enerji metabolizmasını hızlandırması hem de toksik ögelerin atılması ve antioksidan aktivitenin daha iyi işleyebilmesi için bol bol sıvı tüketmelerini öneririz. Bazıları bunda aşırıya kaçabilir. Normal koşullarda yetişkinlere 8 bardaktan az, 20 bardaktan çok tüketmeyin deriz'' diye konuştu.

Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Yasemin Beyhan, sıvı tüketiminin sadece su ile sınırlandırılmaması, hiyjenik içme suyunun yanı sıra çay, ayran, kahve, enerjisi düşük içeçekler, çeşitli çaylar, çorbalar, ayran, süt, limonata, boza ve salep tüketilebileceğini dile getirerek, ''Ofiste çalışırken kah çayımızı, kah suyumuzu içerek, öğlen çorba ve sebze ve meyve tüketerek gün boyu sıvı ihtiyacımızı karşılayabiliriz'' dedi.

İleri derecede dehidrasyonun ileri derecede çok ciddi sorunlara hatta ölüme bile yol açabildiğine dikkat çeken Beyhan, ''Çünkü dehidrasyonda sadece sıvı kaybı olmuyor, elektrolit dediğimiz sodyum potasyum, magnezyum gibi çok önemli fonksiyonları olan elektrolitlerin de kaybı söz konusu'' diye konuştu.

İLAÇ ALAN HERKES BOL BOL SIVI TÜKETMELİ

 Yasemin Beyhan, ister virütik ister bakteriyel nedenle olsun hastalık durumunda kandaki toksik öğelerin arttığını hatırlatarak, hastalık sırasında hem bu toksik ögelerin hem de tedavide kullanılan ilaçlar nedeniyle kimyasal metabolik artıkların vücutta biriktiğine dikkati çekti.

Hem toksik ögelerin hem de ilaçların kimyasal artıkların vücuttan atılması için hastalık döneminde sıvı tüketimine çok önem verilmesi gerektiğini kaydeden Beyhan, şöyle devam etti:

''Hele bu sıvılar, vitamin ve mineraller yönünden zengin bir sıvı olursa hastalığın tedavisinde daha çok amaca hizmet edecektir ve çok yönlü bir yarar sağlayacaktır. Mesela kanser hastaları çok yoğun kemoterapi ve radyasyon alıyorlar. Vücutlarında çok fazla serbest radikal oluşuyor. Çok fazla kimyasal metabolik artıklar birikiyor. Bunların hepsinin vücuttan bir an önce atılması gerekiyor.

Onun için biz o hastalara 20-30 dakikada bir su içmesini öneriyoruz. İlaç alan herkes bol bol sıvı tüketmeli. Bir tableti 2 bardak su ile için diyoruz. Hem ilacın etkinliğini artırmak hem de ilacın metabolik artıklarını atmak için önemli.''

Yasemin Beyhan, doyma duygusunu geliştirmesi açısından sıvıyla birlikte yemeklerin tüketilmesi önerisinde bulunarak, ''Yemekle birlikte bir sıvı aldığınızda daha çabuk doyarsınız, örneğin yemeğin başında çorba içersek daha çabuk doyarız. Sıvı, ister yemek öncesi, ister sırası, ister sonrasında aşırıya kaçmamak şartıyla her zaman tüketilebilir'' dedi.

En yararlı yiyeceğin bile fazla tüketildiğinde olumsuz etkileri olduğuna dikkati çeken Beyhan, hiçbir şeyin aşırısını önermediklerini, bir çeşitlilik içerisinde her şeyin tüketilmesi gerektiğini kaydetti.

Beyhan, şunları söyledi:

''Beslenme ve diyetetik profesyonelleri olarak, besinleri, miktar, çeşitlilik, besin değeri korunumunu en yüksek düzeyde sağlayarak, tüketim sıklığını ve öğünlere dağılımını iyi ayarlayarak, hijyenik ve ekonomik olarak tüketilmesini öneriyoruz. Nasıl tek yönlü beslenme önermiyorsak, içecek tüketiminde de tek yönlü tüketimi önermiyoruz. Sıvı tüketiminde de çeşitlilik her zaman önerdiğimiz bir durum.''

Bugün
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
En İyi Egzersiz
« Yanıtla #484 : 05 Aralık 2009, 11:00:36 »

Rutin çalışma düzeni olanlar için en iyi egzersiz yolunun asansöre binmek yerine merdiven çıkmak olduğu bildirildi.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Akkaya, "Dizinizde herhangi bir problem olmadığı takdirde asansörün bozuk olduğunu farz edin ve asansör yerine merdiven kullanın. Eğer bir gökdelende oturuyor veya çalışıyorsanız, asansörden birkaç kat önce inmeyi alışkanlık haline getirin." dedi.

Uzmanlar, özellikle ofis ya da benzeri iş yerlerinde çalışanlarda çok sık görülen eklem ve sırt ağrılarından kurtulmanın en etkili yolunun ofis içerisinde yapılacak küçük egzersiz hareketleri olduğuna dikkat çekiyor.

Fiziksel açıdan aktif olmanın sağlıklı yaşamın anahtarı olduğunu kaydeden Doruk Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Akkaya, hareketsizliğin hastalıkların oluşmasında sağlıksız beslenmeden daha baskın rol oynadığının altını çizdi. Dr. Akkaya, "Ofis çalışanları için bedensel aktiviteler ruh ve beden sağlığı yönünden büyük önem taşıyor.

Kemiklerin sağlam kalması, kalp-dolaşım sisteminin güçlenmesi ve doğal yaşlanmanın geciktirilmesi için bedensel aktiviteyi; uyku ve yeme içme gibi yaşam biçimine sokmak gerekir.

Günün büyük bölümünü işyerinde bilgisayar karşısında oturarak geçiren kişiler, fiziksel aktivitelere zaman ayıramadıkları için hastalıklara davetiye çıkartmaktadırlar. Ofis dışında fiziksel etkinliklere zaman ayıramayan kişiler, ofis içinde bir takım egzersizler yaparak formunu koruyup daha sağlıklı hale gelebilir." diye konuştu.

Asansöre binmek yerine merdiven kullanmayı tercih eden kişilerde, ani ölüm riskinin yüzde 15 azaldığını belirten Dr. Önder Akkaya, "Merdivenlerden inip çıkmak baldır kaslarımızı çalıştırır, kalorilerimizi daha kolay yakmamızı sağlar.

Basamakları birer birer çıkmak yerine ikişer ikişer çıkarsak yüzde 55 oranında daha fazla yağ yakmamız mümkündür." değerlendirmesinde bulundu.

Aktif Haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Beslenmede doğru bilinen yanlışlar
« Yanıtla #485 : 06 Aralık 2009, 03:20:16 »
Sağlıklı bir hayat için doğru beslenme oldukça önemli, ancak, birlikte tüketilen yiyecek ve içeceklerin seçiminde doğru sanılanarak yapılan yanlışlar, besin değerini yok ediyor.

İşte doğru beslenme için bazı tavsiyeler:

Demirli gıdalar kalsiyumlu gıdalarla birlikte tüketilmemeli. Yani et yemekleriyle ayran içmek, ıspanağı yoğurtla tüketmek yanlış.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Beste Alimert Günday, ıspanağı yoğurtla karıştırarak yemenin demirin emilimini azalttığını söylüyor.

İki Öğün Arasında En Az 2 Saat Olmalı

Pekmez ve yoğurt, süt ile yumurta birlikte tükeltilmemeli, mümkünse öğün açarak yenilmeli. İki öğün arasında da 2 saat olmasına özen göstermek gerekiyor, çünkü bir yemek ancak 2 saatte sindirilebiliyor.

Balı sıcak su ve sütle tüketmek bir başka yanlış. Bu durumda, baldaki protein, mineral ve enzimler kayboluyor.

C vitamini içeren gıdalar da mümkünse her öğünde bulunmalı. Bunu da sabah kahvaltısında söğüş olarak, öğle ve akşam yemeklerinde de sebze yemeği ya da salata olarak yapmak gerekiyor.

Zeytinyağı Ölçülü Tüketilmeli

Sızma Zeytinyağı dışındaki yağlardan uzak durulmalı. Sızma Zeytinyağı dışındaki yağların GDO'lu olma ihtimali çok yüksek. Herşeyde ölçüyü kaçırmak gerek. Bu ölçü şifa kaynağı zeytinyağı içinde ise ölçüsünü kaçırmamak gerek. İdeal ölçü, bir kilo yemeğe 3 yemek kaşığı zeytinyağı kullanmak.

Vücut Direncini Artırmak İçin Reçete

Beslenme ve Diyet Uzmanı Günday'ın, soğuk kış günlerinde vücut direncini artırmak için bir de tavsiyesi var:

8 tatlı kaşığı yoğurt, 6 tatlı kaşığı yulaf ezmesi, 3 tatlı kaşığı ezilmiş ceviz ve 1 tatlı kaşığı bal.

timeturk
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ağrılara ilaçsız tedavi
« Yanıtla #486 : 14 Aralık 2009, 10:34:45 »

Ortopedik rahatsızlıkları önlemede ilaçsız tedaviyi tercih edenlere müjde..

3M’in bakım ve ilkyardım ürünleri markası NexcareTM, ortopedik rahatsızlıkları önlemede ilaçsız tedaviyi tercih eden ofis çalışanlarına benzersiz çözümler sunuyor.

Bilgisayar başında hareketsiz oturmaktan kaynaklanan sırt ve bel ağrılarını gideren NexcareTM Sırt ve Karın Sıcak-Soğuk Kompres Paketi, ağrılı bölgeye isteğe göre sıcak ya da soğuk olarak uygulanabiliyor.

Kompres paketi, mikrofiber teknolojisiyle üretilen Thinsulate™ yalıtımı sayesinde, ısıyı, diğer ürünlere göre daha uzun süre sabit tutuyor. 
 
Çok kullanımlık jel dolgulu kompres, hafif tasarımlı bir kemerle sırta tam olarak oturtuluyor ve kullanıcıya hareket kolaylığı sağlıyor. NexcareTM Sırt ve Karın Sıcak-Soğuk Kompres Paketi, küçük, orta, büyük ve ekstra büyük boylarla satışa sunuluyor.
 
Nexcare Sırt ve Karın Sıcak-Soğuk Kompres Paketi sıcak uygulandığında; sırt ve bel ağrıları, romatizmalı kireçlenme ve eklem iltihaplanmalarından kaynaklanan ağrıları azaltarak, bölgesel kan akışını hızlandırıyor ve gerginliği gideriyor.

Soğuk uygulamada ise hızla rahatlama sağlayarak şişlikleri indiriyor, ağrıları dindiriyor ve küçük yanıkların acısını hafifletiyor.

iVillage
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Lavanta ferahlatıcı özelliği ile sinirleri yatıştırıyor
« Yanıtla #487 : 15 Aralık 2009, 17:22:06 »

Akdeniz ülkelerinde süs bitkisi olarak da yetiştirilen lavanta, hoş kokulu, menekşe renkli çiçekleri sayesinde ferahlatıcı özelliğe sahip bir bitki. Lavanta, bu ferahlatıcı özelliği sayesinde sinirleri yatıştırmak için kullanılabilecek bitkilerin başında geliyor.

Cineol, cumarin, linalool içerikli uçucu lavanta yağı, tanen, flavon içerir. Küçük keseler içinde aralarına yerleştirildiği çamaşırlara; çok hoş, iç açıcı bir koku kazandırır.

İştah açıcı özelliği var

Uykusuzluk çekenler de, lavanta içerikli yastıklar kullanmayı denemelidir. Yatıştırıcı özelliği vardır. Lavanta çayı, uykusuzluk ve sindirim sorunlarına karşı kullanılabilir. Merkezi sinir sistemini ve üst solunum sinir sistemini olumlu etkiler.

İçerdiği tanen maddesinin de yardımıyla, mayalanma belirtileri veren ishallerde başarılıdır. Safra kesesi salgılarının artırılmasında, az da olsa, olumlu etkisi vardır. Uykuya dalmayı kolaylaştıracak ve yorgun sinir sistemini yatıştıracak bitki çayı karışımlarında, genellikle lavanta da kullanılır.

Mide ve bağırsak rahatsızlıklarında yatıştırıcıdır. Lavanta çayı, kafaya kan hücumunda, migren ve baş ağrılarında kullanılabilir. Tüm bu rahatsızlıklara karşı, lavanta katkılı banyolar da rahatlık sağlayabilir.

Lavanta yağı, iştah açıcı, sindirim sistemini uyarıcı ve yatıştırıcı olarak, biraz ılık suya 5-6 damla veya kesme şekere 3-4 damla damlatılarak kullanılır.

Lavanta çayı

1-2 çay kaşığı dolusu çiçek, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Soğutmadan, biraz bal ile tatlandırılarak ve yudumlanarak içilir. Mide, bağırsak rahatsızlıklarında ve ishalde tatlandırılmaz. Şeker hastalarının kesinlikle tatlandırmaması gerekir.

Lavanta banyosu

60-70 gr lavanta çiçeği, 2-3 litre suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır,10- 15 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 15-20 dakikadır.

Bu banyolar özellikle, kan basıncı düşük olan kişileri rahatlatır, canlılık kazandırır. Sinirli kişiler, dengeleyici bir rahatlığa kavuşur. Lavanta çiçeğinin, hiçbir yan etkisi yoktur. Ancak, lavanta yağının içten kullanımında dikkatli olunmalıdır.

sağlıkve güzellik
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kışın böyle giyinin !
« Yanıtla #488 : 16 Aralık 2009, 12:03:28 »

İşte uzmanlardan kış mevsiminde doğru giyinme rehberi...

Kış aylarında kalın giyecekler yerine ince ve kat kat giyinilmesinin daha sağlıklı olduğu belirtildi. Dr. Dursun Bostancı, kalın giysilerin, hareket etmek gibi fiziksel aktiviteleri zorlaştırma yanında terlemeye sebep olduğunu, bunun da soğuk kış günlerinde soğuk algınlığı ve gribal hastalıklara davetiye çıkardığını söyledi.

Bostancı, kış aylarında iç çamaşırı üzerine kalınca bir kazak türü giysi, bunun üzerine kışlık bir kaban şeklinde bir giyinmenin doğru olmadığını kaydetti. Bu tür bir giyinmenin yürümek gibi basit bir fiziksel aktiviteyi bile zorlaştırmanın yanında, terlemeyi de kolaylaştıracağına dikkat çeken Bostancı, "Kışın terlemek kolay üşütmeye sebep olur. Üşütmek de vücudun bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu da başta soğuk algınlığı olmak üzere gribal enfeksiyonlara davetiye çıkarır." dedi.

Tek parçadan oluşan kalın giysilerin giyilmesi durumunda, kişinin dışarıda ve iç mekânlarda terleyeceğini hissettiği zaman yapabileceği bir şey olmayacağını ifade eden Bostancı, ancak ince ve üst üste giyinilmesi durumunda bir iki parçanın çıkarılarak terlemenin önüne geçilebileceğini kaydetti.

KIŞIN DOĞRU GİYİNME

Bostancı, kışın doğru giyinme şekli konusunda ise şu önerilerde bulundu: "Giyilen giysilerin mutlaka yüzde yüz pamuklu olmasına dikkat edilmeli. İç çamaşırının üzerine kalın bir kazak ve dışarı çıkarken onun üzerine kışlık bir mont ya da pardösü giyilmesini tavsiye etmiyoruz. İç çamaşırından sonra pamuklu bir gömlek, onun üzerine yine pamuklu ve kalın olmayan bir kazak ve süveter, dışarı çıkarken de ceket ve yine çok kalın olmayan bir mont pardösü giyilebilir. Havanın ve ortamın durumuna göre bir iki parçayı çıkarma şansımız olur.

Ancak kalın ve tek parçadan oluşan giyecek de bu mümkün değildir. Ayrıca iç mekânda da kalın giysiler yine terlemeye sebep olur. Bu şekilde dışarı çıkıldığında ise soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara yakalanmak kaçınılmaz olur."

Samanyolu
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Hafıza kaybını önleyen meyve
« Yanıtla #489 : 17 Aralık 2009, 03:49:50 »


Bilimadamlarına göre, siyah üzüm suyu içmek, hafıza kaybını azaltıyor ve hatta bu kaybı tersine çevirebiliyor.

Cincinnati Üniversitesi Psikiyatri bölümünde görevli bilim adamları, erken hafıza kaybı yaşayan 12 kişiyle bir çalışma yaptı. Sonuçta, 12 hafta boyunca içeceğin varyasyonlarını içenlerin farklı zihin testlerinde iyi bir performans gösterdikleri görüldü.

Araştırmacılar, iki ayrı grup oluşturdu. İlk gruba Massachusetts' in Concord bölgesinde yetiştirilmiş saf Concord üzümü suyu verilirken ikinci grup ise hiçbir şey içmedi. Deney süresince her iki gruba da düzenli hafıza testi yapıldı. Araştırma sonucuna göre birinci gruptakilerin yarısında daha uzun süreli gelişme kaydedildi.

Uzmanlar, bu sonuçların arkasındaki neden olarak ciltteki antidoksanlar ve meyvenin suyunu görüyorlar. Gruplar arasında temelde, önemli derecede farklılıklar olmamasına rağmen, saf siyah üzüm suyu içenlerde ise öğrenmede önemli gelişmeler görüldü. Bu eğilimin kısa süreli zihinde tutmayı sağladığı ve mekana ait, sözsüz hafızayı geliştirdiği belirtiliyor.

Araştırma sonuçlarına göre, meyve ve sebze gibi antioksidanlar bakımından zengin yiyecekler ile bunların yüzde 100 meyve suları bilişsel fonksiyonu korumaya yardımcı oluyor.

zaman online

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hafıza kaybını önleyen meyve
« Yanıtla #490 : 18 Aralık 2009, 10:43:02 »

Bilimadamlarına göre, siyah üzüm suyu içmek, hafıza kaybını azaltıyor ve hatta bu kaybı tersine çevirebiliyor.

Cincinnati Üniversitesi Psikiyatri bölümünde görevli bilim adamları, erken hafıza kaybı yaşayan 12 kişiyle bir çalışma yaptı. Sonuçta, 12 hafta boyunca içeceğin varyasyonlarını içenlerin farklı zihin testlerinde iyi bir performans gösterdikleri görüldü.

Araştırmacılar, iki ayrı grup oluşturdu. İlk gruba Massachusetts' in Concord bölgesinde yetiştirilmiş saf Concord üzümü suyu verilirken ikinci grup ise hiçbir şey içmedi. Deney süresince her iki gruba da düzenli hafıza testi yapıldı. Araştırma sonucuna göre birinci gruptakilerin yarısında daha uzun süreli gelişme kaydedildi.

Uzmanlar, bu sonuçların arkasındaki neden olarak ciltteki antidoksanlar ve meyvenin suyunu görüyorlar. Gruplar arasında temelde, önemli derecede farklılıklar olmamasına rağmen, saf siyah üzüm suyu içenlerde ise öğrenmede önemli gelişmeler görüldü. Bu eğilimin kısa süreli zihinde tutmayı sağladığı ve mekana ait, sözsüz hafızayı geliştirdiği belirtiliyor.

Araştırma sonuçlarına göre, meyve ve sebze gibi antioksidanlar bakımından zengin yiyecekler ile bunların yüzde 100 meyve suları bilişsel fonksiyonu korumaya yardımcı oluyor.

aktifhaber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Cildiniz kış için korunmaya muhtaç
« Yanıtla #491 : 30 Aralık 2009, 12:52:52 »

Dermatologlar, dışarıdaki hava serin, nem oranı düşükse ve içerdeki hava ise sıcak ve kuruysa, çatlayan cildiniz ve dudaklarınız için bir reçete öneriyor.

Irıs Cantor Kadın Sağlığı Merkezi'nde görevli dermatologlar, pul pul olmayı, kaşınmayı önlemek için, kış ayları boyunca her gün cildinize krem bazlı nemlendiriciler sürerek özel bakım yapmanızı tavsiye ediyorlar. Duştan sonra nemlendirici sürmenin en iyi zaman olduğunu belirten uzmanlar, bunun cilt yüzeyindeki nemi hapsetmeye yardımcı olduğunu açıkladılar.

Mikropların yayılmasını önlemek için sık sık el yıkamanın gerekli olmasına rağmen, uzmanlar sabun ve suyun ellerini kuruttuğunu ve pul pul yaptığını söylüyorlar. Ancak, yumuşak bir sabun ve sonrasında nemlendirici kullanarak bu kuruluğun ortadan kaldırılabileceği belirtiliyor.

Banyoda çok sıcak sudan uzak durulması gerektiğini belirten dermatologlar, cilt üzerinde tahriş edici etkisi olmayan bir temizleyiciyle yapılan kısa ve ılık duş ile banyonun daha yumuşak olduğunu ifade ettiler.

Banyodan çıkınca hemen, saf vazelin ya da mineral yağ kullanmanız öneriliyor. Evdeki radyatörlerden ve ısıtıcılardan yayılan kuru havayla mücadele etmek için, nemlendirme makinesi kullanarak havaya biraz nem eklenmesinin faydalı olacağını söyleyen uzmanlar, küfü önlemek için cihazı sık sık temizlemeyi ihmal etmemeniz gerektiğini de sözlerine eklediler.

Dışarıya çıkarken yüzünü kapatmanız ve dudaklarınıza ise güneş koruma faktörlü vazelin içeren koruyuculardan sürmeniz gerekiyor. Ayrıca dermatologlar, karda ve güneş ışığının altında zaman geçirecekseniz güneş kremi kullanmanızı tavsiye ediyorlar.

Solaryumların da cilde zarar verdiğini, erken yaşlanmaya neden olduğunu ve cilt kanseri riskini artırdığını kaydeden uzmanlar, bunun yerine ekstra nemlendiricilerle kendi bronzlaştırıcınızı tercih etmenizi öneriyorlar. Çünkü bunların bazıları cildinizi kurutabiliyor.

Zaman
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Her derde deva pastil geliyor
« Yanıtla #492 : 09 Ocak 2010, 19:57:06 »

Avustralya'da üretilen 'Veldona Lozenge' adlı bir pastil, ilk denemelerde bugüne kadara insana bulaşan tüm grip virüslerini ve soğuk algınlığı mikroplarını öldürmeyi başardı.

2 yıl içinde piyasaya çıkması beklenen ve reçetesiz satılacak olan Pastil, domuz gribi ve kuş gribi virüslerine karşı da koruma sağlıyor.

Perth kentinde bulunan Western Australia Üniversitesi tarafından geliştirilen ve fareler üzerinde başarı ile test edilen pastilin insalarda denenmesine de başlandı. İlk veriler çok umut verici. Pastilin içinde interferon alpha adında bir protein bulunuyor.

Bu proteini vücut herhangi bir virüs saldırısı sırasında kendisi virüs ile savaşmak için üretiyor. Pastil alındığında, vücuttaki bağışıklık sistemimiz, proteini görünce vücutta bir virüs salgını olduğunu düşünüyor sonra da antikor miktarını artırıyor ve grip belirtileri başlamadan bitiyor.

mynet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hafızaya birebir meyve suyu!
« Yanıtla #493 : 13 Ocak 2010, 13:30:06 »



Siyah üzüm suyu hafızayı da güçlendiriyor..

Vücudun birçok hastalığa karşı daha dirençli olmasını sağlayan üzüm suyunun, hafızayı da güçlendirdiği bildirildi.

İtalyan La Stampa gazetesinde yer alan habere göre, ABD'deki Cincinnati ve Tufts üniversitelerinin yanı sıra beslenmeyle ilgili bir araştırma merkezinde görevli bilim adamları, hafıza zayıflığından şikayetçi 12 kişiyi iki gruba ayırarak, 3 ay süreyle gözlemledi.

İlk grubun üyelerinden siyah üzüm suyu içmeleri istendi ve deney süresince her iki gruba düzenli olarak hafıza testi uygulandı.

Araştırmanın sonucunda, saf siyah üzüm suyu içenlerin kısa süreli ve sözsüz hafızalarında gelişme kaydedildiğini belirten uzmanlar, üzümün antioksidan özelliklerinden dolayı insan sağlığına muhtemel faydaları olan polifenoller bakımından zengin olmasının bu sonuçta rol oynadığını söylediler.

Habername
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Günlük tuz ihtiyacımız ne kadar?
« Yanıtla #494 : 16 Ocak 2010, 02:20:27 »



Günlük tuz ihtiyacı erkekler ve kadınlarda farklı...

Japonya Sağlık Bakanlığı ve Shiga Üniversitesi'nin ortak araştırmasında günlük tuz tüketimi erkekler için ortalama 16.6 gram, kadınlar için 13.9 gram olarak tespit edildi.

haberaktuel.
〰〰〰〰🐠