Gönderen Konu: Uykuya elveda suya merhaba/ Deneme  (Okunma sayısı 3916 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ENDERUN

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 8
    • http://www.caregenclik.com/forum
Uykuya elveda suya merhaba/ Deneme
« : 02 Temmuz 2004, 21:11:58 »

Selamünaleyküm.



Uykuya  elveda suya merhaba…

Yatağını o denli hızla terk ettiki,görenler rahatlıkla çok korkunç bir düş gördüğünü,yada herhangi bir böcek tarafından ısırıldığını zannedebilirlerdi.Oysa,sürekli ayakta karşıladığı bir zaman dilimini kaçırırım endişesi ile fırlamışı yatağından.Mahmurluğu yenmek için alabildiğine açtığı gözleri duvardaki levhaya ilişti:

“Allah,ölenin ölüm zamanı gelince,ölmeyenin de uykusunda ruhlarını alır.Bu suretle hakkında  ölümle hükmettiği ruhu tutar,ötekini muayyen bir vakte kadar bedene salıverir.Kuşkususz bunda ,iyi düşünecek bir toplum için kesn ibretler vardır.” Zümer/42
   
Sanki tüm hücrelerinin katılımı ile hamdolsun dedi. Sana nice binkez hamdolsunki,benim ruhumu bu sabahta salıverdin bedenime.Ya benim ruhumuda tekrar gönderilmeyecekler listesine yazdırsaydın ben şimdi ayakta ve hayatta olamayacaktım,seni anamıyacaktım,nimetlerini yad edemeyecektim. Hayat ne hoş,yaşamak ne büyük devlet.Son elçi,O kutlu elçinin öğüdü ne güzeldir; “hiçbir zaman ölümü istemeyiniz” buyuruyor,kötü olsanız dahi ölümü istemeyiniz.İyi iseniz, yaşadıkça güzel amellerinizi artırırsınız; Kötü iseniz herhangi bir vesile ile kınanma,azarlanma imkanı bulurda iyilere,iyiliklere yönelirsiniz.

   Tüm yaratıkların nefesleri sayısınca sana hamdolsun,sana şükrolsun Rabbim.Bir kez daha hayata uyanmış olmanın,hemde güneşten önce uyanmış olmanın şükrü nasıl eda edilebilir?Hemde bencileyin,müznibinden bir kul buna nasıl güç yetirebilir?

“her şeye dost olunuz ama uykuya asla dost olmayınız (fethi gemuhlu oğlu) cümlesinin hemen alında yine uykuya ilişkin olan bir dörtlük adeta göz kamaştırıyordu:

“Uyku katillerin bile çeşmesi;
Yorgan Allahsız a kadar sığınak.
Teselli pınarı sabır memesi;
Size şerbet,bana kum dolu çanak.”
Necip Fazıl Kısakürek.

Müthiş!.. dedi,bu çok müthiş bir şey. Bir yanda uykuyu şerbet bilip kana kana yudumlayan yığınlar,diğer yanda uyku ile asla barışmamacasına oturmayan ve uykunun elinden kurtardığı zamanlarını o yığınların kurtuluşu için harcayan ender şahsiyetler.Keşke o yığınlar kendileri için uyku ve rahatlarını üç talakla boşamış olan bu ender şahsiyetleri anlama zahmetine katlanabilseler…

Bu duygularla suya yöneldi.

   Önce ellerini uzattı merhabalaştı su ile; sonra ağzına aldı,tadına baktı ve daha sonra koklama organı olan burnu aracılığı ile ciğerlerine ve bütün hücrelerine su dan kokular gönderdi.Uykunun birinci dereceden muhatabı olan gözlerinde arınmayı ve dirilmeyi sembolize eden su ile tanılması ve buluşması gerekirdi.Buluştular elbette,ellerde kollarda buluştu ve su eşsiz bir taç olarak gelip başına kondu.Ya ayaklar?Belkide su ile en samimi olan organlar onlardı.Bu süre içinde  sürekli oynayan dudakların ne söyledikleri ise  aynı eylemi paylaşanlarca kolayca anlaşılıyordu.

   Vücudun ihtiyacı olan kadar içilmesinin dışında su ile bu denli içli-dışlı,bu denli yüz-göz olan başka bir toplum düşünemiyordu.Yada bireylerin iliklerine kadar işlediği gibi,sosyal hayatlarında ve ibadet hayatlarında içlerine,hayatlarına suyun bu kadar nüfuz ettiği bir başka toplum ve uygarlık varmıydı acaba? “Bu uygarlık,bir yönü ilede su uygarlığıdır” diyenleri içten içe onaylıyordu.

   Su deyince,özellikle su ile merhabalaşınca,bu su uygarlığının nice anıları bir bir uçuşuyordu havada.    “Taşlardan öylesi varki içinden ırmaklar fışkırır” bakara/74. “Ey yer suyunu yut,ey gök suyunu tut denildi” hud/44 ayetleri ve Yusuf peygamberin atıldığı su kuyusMusa peygamberin,Hz.Şuayb la tanışmasına vesile olan koyunlara su içirmesi olayı,yine asasını taşa vurarak oniki ayrı pınarın akması,zemzem kuyusu,bedir kuyuları akla ilk gelenlerden.Suyun edebiyatımızdaki yeri ise dillere destan.Bu konuda Fuzuli nin su kasidesi’ni hatırlatmak bile yeterli.Necip fazıl’ın dediği gibi.

“Bir hamamki arınma gayesinde şaheser;
Arınmışların yeri, cennette nurlu Kevser.
Kainatta ne varsa suda yaşadı önce;
Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce.
İnsanlar habersizken yolların verasından,
Gökle toprak Arassı su şaşmaz mecrasından.
Su kesiksiz hereket,zikir ahenk,şırıltı;
Akmayan kokar diye esrarlı bir mırıltı.
Kah susar,kah çırpınır,kah ürperir,kah çağlar;
Su eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar.
Su bir şekil üstü ruh,kalıplarda gizlenen;
Yerde küle batımı,bulutlarda temizlenen.
Su duadır,yakarış,ayna,berraklık,saffet;
Onu madeni göklerde altınlar gibi sarfet.”



   Hem bedeni hemde ruhu su ile meşgul iken duyduğu yağmur sesine dışarı çıktı.Seher vaktinin az öncesine rastlayan o dem,damlaların bir ahenk içinde düştüğü ve nice hoş nağmeler çıkardığı bir dem idi…

   Semayı uzun uzun seyredip: “Rabbimiz sen bunu boşuna yaratmadın.Seni tesbih ederiz.Bizi cehennem azabından koru.”Al-i İmran/191. niyazında bulunduktan sonra,tam bir huşu içinde yağmur sesini dinlerken ilgili ayetleri okumaya çalışıyordu:

“Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti” nahl/65

“Rüzgarları gönderipte bulutları harekete geçiren Allahtır.İşte bu şekilde biz onları ölü bir bölgeye gönderirizde ölümünden sonra toprağa ahayat veriririz.Ölülerin yeniden dirilmeside böyle olacaktır.” Fatır/9
“Gökten bir ölçüye göre su indiren O dur. Biz onunla kupkuru ölü bir memlekete hayat verdik.İşte sizde böyle (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.” Zuhruf/11

   Okumayı bitirip o güzelim yağmur sesini dinlemeye koyulmuştuki,sanki bütün fezayı yepyeni ve güzelmi güzel sesler kaplamıştı.Seher yelininde yardımı ile gökkubbeyi çınlatan bu lahuti sesler,evrenin yaratıcısı olan Allahın büyüklüğünü tekrar tekrar ilan ediyor,Alemlere Rahmet olarak gönderlen Hz.Muhammed (sav) in Allahın elçisi olduğunu bildiriyor ve bütün bir insanlığı,kulluğa, dolayısı ile kurtuluşa ve esenliğe ve barışa çağırıyordu.Hiç kuşkusuz bu ilan ve bildiri,onbeş asırdan bu yana sürekli tekrarlanan yüce bir bildiri idi.büyük bir dikkatle dinlenmeli ve gereğince amel edilmeliydi.Güneş henüz kaf dağının ardında yol hazırlıkları ile meşgulken,bu güzel çağrı ile güne başlayanlar ve bu özelliklerini sürdürenler,dünya durdukça güzeşsiz kalmayacaklardı.

Şimdi artık tam kıyam zamanı idi.Bütün bir yeryüzü adeta kıyama durmuştu.Suların sesi değişmiş,kuşların sesi değişmiş,adeta Davut peygamberin o davudi sesi ile yaptığı zikir halkasındaki kuşlar gibi,bu kuşlarda  ‘seherlerde istiğfar’ edenlerin içten yakarışlarına iştirak ediyorlardı.Bütün yaratıkların uyanık olduğu bu saatte uykunun emrinde olan insanlar için ne kadar ağlansa az idi.

Gününü kıyamla başlatamayanların hiçbir zaman,zamanın kıyımından kurtulamayacakları bilinci ile yönünü dünyanın merkezine çevirdi ve kalbini dünyanın kalbine raptetti.

Kıyam içre,rüku ve sücud içre,zikir ve istiğfar içre devam eden bir hayatın yaşanmaya değer olduğunu düşünüyor ve dönüp dönüp bu eylemleri tekrarlıyordu.

Fatihadan sonra en çok okuduğu ayeti bu kez yine okudu:

“Biz,yeryüzünde zayıf görülüp horlananlara lutfederek onları önderler ve onları mülkümüze varis kılmak istiyoruz.” Kasas/5


26.06.2004 / ENDERUN


Selam ve dua ile,
Fi emanillah.
size=24]Sadakat Şerefimizdir[/size]

Çevrimdışı Serche

  • okur
  • *
  • İleti: 63
Uykuya elveda suya merhaba/ Deneme
« Yanıtla #1 : 03 Temmuz 2004, 19:13:41 »
A.S. ENDERUN abi Allah (c.c.) razı olsun. Çok güzel bir yazı...  
    " HER İNSAN ÖLECEK YAŞTADIR! "  

Çevrimdışı gülçiçek

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 391
Ynt: Uykuya elveda suya merhaba/ Deneme
« Yanıtla #2 : 13 Ağustos 2010, 05:58:12 »
Allah razı olsun
mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.

Çevrimdışı fatihs

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 23
Ynt: Uykuya elveda suya merhaba/ Deneme
« Yanıtla #3 : 13 Ağustos 2010, 10:07:44 »
Allah razı olsun
Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır.
                                     ~Hz. Mevlâna ~