Gönderen Konu: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi  (Okunma sayısı 6613 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« : 06 Ocak 2010, 11:54:28 »

Bu milletin çocukları, ezanı, bayrağı ve ata yadigârı toprağı savunmak için, kimi zaman karlı dağlarda, (Sarıkamış Harekâtı gibi), kimi zaman çöllerde (Medine Müdafaası gibi), kimi zaman Trablusgarp’ta, kimi zaman Balkanlar’da, kimi zaman Çanakkale ve Sakarya’da el ele, gönül gönüle savaştı yıllar boyu...

Kimi Türk, kimi Kürt, kimi Laz, Çerkes, Abaza, Arnavut, Arap kökenliydi, ama kimse kökenine bakmıyor, herkes ortak bir “ümmet” bilinci içinde savaşıyordu...

Biliyorlardı ki, “Osmanlılık” kavramı çökerse devlet de çökecek, herkes enkaz altında kalacaktı.

Bu bakış açısıyla bu topraklar savunuldu ve altıyüz sene bir büyük devlet ayakta tutuldu.

Bu devlette ne Türk’ün Kürd’e, ne Kürd’ün Türk’e bir üstünlüğü vardı... Hangi etnik kökene mensup bulunursa bulunsun, herkes onurlu bir “vatandaş”tı.

O kadar ki, Mustafa Kemal, Çerkes Edhem’in ağabeyi Reşid Bey’e 07 Ocak 1920 tarihinde Ankara’dan çektiği telgrafta, “İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle” olmanın erdemini vurguluyor:

“Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkes kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baş tacımızdır... Bugün düşmanlarla çevrili Türk, Çerkes ve diğer din kardeşlerimizin el ele vermeleri, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...”

Ne var ki, İstiklâl Savaşı şekillenip zaferin ucu gözükmeye başlayınca, durumlar değişiyor...
İşgali kırmak için canını ve malını ortaya koyanlar çevreden uzaklaştırılıyor. Boşluklar, işin başında Milli Mücadele’ye sıcak bakmayanlarla dolduruluyor.

Bu arada iç isyanları bastıran Çerkes Edhem’le ağabeylerine de “farklı” gözle bakılmaya başlanıyor.
Başta İsmet Paşa olmak üzere, “icra”nın başında bulunan “Ankara Ekibi”, Çerkes Edhem’in BMM Genel Kurulu’nda coşkuyla karşılanmasını ve dakikalarca alkışlanmasını içlerine pek sindiremiyorlar...

Çerkes Edhem ise sürekli alkışlar karşısında çok sıkıldığını, hatta terlediğini yazıyor hatıralarında...

İlk kez karşılaştığı İsmet Paşa hakkında ise şu tespitleri yapıyor:
“İlk defa karşılaşıyorduk. Daha sonra hayatımdaki menfilik ve haksızlıkların kaynağı olan bu zatın ilk anda üzerimdeki intibaının derin olmadığını, çehresinin ve hareketlerinin bariz hususiyet ifade etmediğini itiraf ederim.
“Fakat konuştukça ve fikirlerini dinledikçe, onu birçok meziyetleri bulunan erkân-i harp hususiyetleri taşımakla birlikte hiçbir zaman zaferi temsil edecek kumandanlık vasfına sahip bulamadım.”

Belli ki, İsmet Paşa da ondan hoşlanmamıştı.
Zira, herkesin “Edhem Bey” olarak bilip alkışladığı kahramana İsmet Paşa ısrarla “Çerkes” diyor. Araları açıldıktan sonra, Mustafa Kemal de Edhem Bey’i bu lâkapla anıyor ve “Nutuk”una geçiriyor.

Ancak Edhem Bey etnik kökeniyle anılmaktan rahatsızdır:
“Hepimiz Osmanlı’ydık... Eğer milliyet ve ırk tefriki (ayırımı) yapılmaya kalkışılsaydı, bu vatanda şeceresi karışmamış kim kalırdı?” diye soruyor.
Aznavur Ahmed isyanıyla Yozgat İsyanı gibi iç isyanları maharetle ve hızla bastıran Edhem Bey git gide yıldızlaşmış, ancak hased okları da üzerine çevrilmiştir.
Meclis’in ve halkın son derece sevip sayarak güvendiği bu adam, “Ankara Ekibi” tarafından nedense hep “kuşkuyla” izleniyor.

Nihayet “defteri dürülmeye” karar veriliyor.
Ama önce Edhem Bey’in ve ağabeylerinin son derece güvendikleri Ali Fuat Paşa Garp Cephesi Kumandanlığı’ndan alınıyor. Yerine İsmet Paşa getiriliyor.

Edhem Bey ise bu değişikliği, kendisinin bertaraf edilmesine karar verildiği şeklinde yorumluyor: “İsmet ve Refet beylerin benim için düşündüklerini tatbik etmeye Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeleri ve yolda vaziyeti müsait bulmalarıdır” diyor.

Haklıdır: Zira gerçekten de Ankara, Edhem Bey’in tasfiyesine karar vermiş, bu iş İsmet Paşa’ya ısmarlanmıştır.
Edhem Bey son anda oyunu bozmaya çalışıyor...
Maiyetiyle birlikte İsmet Paşa’nın Eskişehir’deki karargâhını basıp aniden İsmet Paşa’nın yanına giriyor...

Fakat İsmet Paşa yalnızca bir asker değildir. Aynı zamanda kafasında, kuyrukları bir birine değmeyen kırk tilki dolaştırdığı söylenen bir siyasetçidir...

Edhem Bey’le karşılaşır karşılaşmaz hissettiği derin endişeyi anında yeniyor ve gülümseyerek yanına gidiyor...

Gerisini yarın Edhem Bey’in anılarından okuyalım.

Yavuz Bahadıroğlu - Vakit


Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #1 : 06 Ocak 2010, 12:45:50 »

"Arkası yarın" gibi olmuş!  s1))


Gerisini yarın Edhem Bey’in anılarından okuyalım.

Burada okuyacak mıyız?   za1))
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı tefhim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 360
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #2 : 06 Ocak 2010, 12:47:37 »
İnşeAllah.
Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #3 : 06 Ocak 2010, 14:04:17 »
Biz unutursak siz eklersiniz.Yavuz Bahadıroğlu'nun yarınki yazısını

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #4 : 06 Ocak 2010, 15:59:50 »
emeğine sağlık...vatan hainleriyle.vatanperverlerin birbirine karıştığı zamanlar,ölçüsü kaçmış vatanperverliğin.kim daha çağdaşsa o vatanperver olmuş.kim ses çıkarmamışsa.o vatanpever.kim karşı çıkmışsa zulme,haksızlığa,baskılara,o vatan hanini,hala öyle değilmi,vatanımda örtüyü ağzımın tadıyla savunabiliyormuyum.?

ismet paşanın son nefesini ermeni alfabesini okuyarak verdiğini kadir mısıroğlu anlatıyor....ne demekse acaba?
« Son Düzenleme: 06 Ocak 2010, 19:12:30 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı Gül_Sultan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2139
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #5 : 06 Ocak 2010, 21:46:01 »
Biiznillah, herkes hak ettiği değeri alacaktır.
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #6 : 06 Ocak 2010, 21:54:52 »
Öylekii
Çok bunun gibi asparagas haberler..
Enver paşada kötü değilmiş tarihi karalanmaya maruz kalmış...
« Son Düzenleme: 06 Ocak 2010, 23:37:57 Gönderen: fasulye »

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #7 : 07 Ocak 2010, 10:04:35 »
Yazının devamını bulamadım nette.  s1))
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #8 : 07 Ocak 2010, 10:57:14 »
yazar bu gün başka konuya değinmiş devamını yarın yazar sanırım :)

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Çerkes Edhem Bey neden Yunanlılara teslim oldu?
« Yanıtla #9 : 09 Ocak 2010, 20:49:07 »
Dünkü yazımın sonunu hatırlıyor musunuz?

Çerkes Edhem Bey, maiyetiyle birlikte İsmet Paşa’nın Eskişehir’deki karargâhını basıp aniden İsmet Paşa’nın yanına girmişti...
Gerisini Edhem Bey’in anılarından okuyoruz:

“Başını kaldırınca beni gördü. Bakışlarında hayret ve ürkeklik vardı. Ayağa kalktı. Şaşırmıştı. Tereddüt geçirdi...
“Sonra süratli adımlarla bana doğru geldi. Yüzündeki şaşkınlığı hemen tebessüme çevirmeyi başardı. İki eliyle ellerimi tuttu, daha sonra ellerini kollarıma doğru çıkardı ve o vaziyette konuşmaya başladı:
 
“-Ne vakit teşrif buyuruldu? Elleriniz sıcak ve ateşli. Doktorunuz seyahatinize nasıl müsaade etti? Hastalığınızı hakikaten merak ediyordum. Şöyle buyurun.
 
Edhem Bey şöyle cevap verdiğini yazıyor:
“-Samimiyetten eser kalmayan müşterek mesaimize son vermeye geldim. Niçin böyle yapılıyor, anlayamıyorum.
“Aleyhime gizli-açık birçok tedbirlere başvuruluyor...
“Rica ediyorum, eğer kendinize ait olmasını istediğiniz, fakat açıkça ifade edemediğiniz hususlar varsa bunları işte karşı karşıyayız, cesaretle söyleyin...

Arada itiraz etmeye kalkıştığını söylediği İsmet Paşa’yı susturup devam ediyor:
“-Ben sizinle açık ve ciddi konuşuyorum ve böyle olmanızı rica ederek açık ve samimi cevap bekliyorum...

Sözü bu kez İsmet Paşa alıyor ve öfkesi burnunda Edhem Bey’i yatıştırmaya çalışıyor:
“-Allah fesatçıların cezasını versin Edhem beyefendi... İtimad ediniz ki ben sizin gibi arkadaşlarımın mevcudiyetine güvenerek Garp Cephesi Kumandanlığı’nı aldım...
“Ordu içinde menfi propaganda yapanları teker teker araştıracağım ve cezalandıracağım. Ben bu hizmeti beraberce yürüteceğimize samimiyetle inanıyorum. Sizin de aynı histe olduğunuzu çok iyi biliyorum.”

Özü-sözü aynı olan, hile-hurda bilmeyen Edhem Bey, İsmet Paşa’nın yanından kısmen tatmin olmuş olarak ayrılıyor. Kendisine yanlış istihbarat verildiğini düşünüyor.
Fakat hüküm çoktan verilmiştir. Ne yapsa artık kâr etmeyecektir...
O da bu sırada BMM’ye ağır bir telgraf çekmek suretiyle “hayatının hatası”nı yapıyor.
Bu telgraf kendisini tutan milletvekilleri tarafından bile “tehdit” olarak algılanır ve bu yüzden İsmet Paşa, ilk kez Meclisin desteğini kazanıyor.
Onun son aradığı da zaten budur...
Harekete geçiyor...

Edhem Bey’i sıkıştırmaya başlıyor.
Ve ağabeyiyle birlikte Yunanlılara sığınmak zorunda bırakıyor.
O sırada Edhem Bey ve ağabeyi Reşid Bey’in elinde hatırı sayılır miktarda para ve mühimmat vardır. Ancak tek kuruşuna dahi el sürmüyorlar...
Maaşlarından arta kalan birkaç kuruşla yurt dışına çıkıyorlar ve sefalet içinde yaşıyorlar.

Sonradan Ankara İstiklâl Mahkemesi’nde idamlarına hükmediliyor...
150’likler listesine alınıyorlar. 1937’de diğerleriyle birlikte affediliyorlar, (Atatürk’ün Edhem Bey’e para ve pasaport gönderttiği söylenir) ama Edhem Bey çok sevdiği ülkesine dönmeyi içine sindiremiyor. Bunu da hatıralarında şöyle izah ediyor:

“Ben milletime ve tarihe ‘hain’ diye tanıtılmış, gıyabında idama mahkûm edilmiş bir adamım...
“Ama hakikatte ben, asgari bana böyle diyenler kadar vatanperverim. Ve Milli Mücadele’de hepsinden kıdemliyim.
“Ben hain olmaya icbar edildim, buna rağmen hain olmadım. Şimdi hakikatleri açıkça konuşabilecek miyiz? Hepimiz adil ve bitaraf hâkimler önüne çıkabilecek miyiz?
“Haydi bunlar oldu diyelim; ya zihinlere yerleştirilmiş menfur kanaatleri nasıl ıslah edeceğiz? Burada gurbette ölürüm, fakat hiç olmazsa günün birinde doğru tarihin hakikatleri ele almasını ümit ederek gözlerimi kaparım.”
Edhem Bey 1948 Eylül’ünde Amman’da hayata gözlerini yumuyor...
Şeria Nehri’nin kıyısında toprağa veriliyor.

*

Bugünlerde hepimiz, içinde günlerdir arama-tarama yapılan “Kozmik Odanın sırları”na kilitlenmiş durumdayız, ancak sırlarımız o odadaki sırlardan ibaret değildir...
Çerkes Edhem başta olmak üzere yakın tarihimizin pek çok “sırrı” vardır...
“Çerkes Edhem Olayı” bunlardan sadece biridir.
Yunanlılara sığınma zorunda kalışının yıldönümünde kısaca parantez açmak istedim...
Lakin asıl ilginç olan, Çerkes Edhem’in ağabeyi, Saruhan (Manisa) Milletvekili Reşid Bey’in “Kürt meselesi”ne ilişkin olarak Atatürk’e yazdığı “açık mektup”tur...
Sonraki yazımızda ona bakalım inşAllah.


Yavuz Bahadıroğlu - Vakit

fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: Çerkes Edhem Bey ''hain'' değildi
« Yanıtla #10 : 10 Ocak 2010, 22:01:08 »
 İsmet İnönünün her bir çıkış basamağı katakulli harcındandır..
 İnönü muharebeleride asparagaftır, gelinen konuma gerekçe amaçlı kurgulanmış..
Hatta Atatürk en hastalıklı ölüm zamanlarında İnönün ne tür bir karakter olduğunu çözmüş. çok geç kalınmış  maelesef..  
Oldukça yılışık ve yalakaymış kendisinin başarıdaki sırrı buymuş..
Duyduklarım ve okuduğum bir takım kitaplardan esinlenerek aklımdan kalanlar...  
Yada :hihi  fasulyeden saçmalıklardan seçmeler..
 
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2010, 22:15:55 Gönderen: fasulye »