Gönderen Konu: Ramazan Tenbih-namesi ve Osmanlılarda Ramazan-ı Şerif  (Okunma sayısı 6759 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı tarihman

  • magnealkIZ
  • Moderatör
  • yazar
  • *****
  • İleti: 751

Ramazan Tenbihnamesi

Osmanlı döneminde Ramazan'dan birkaç gün önce devlet tarafından "Ramazan Tenbihnamesi" adı ile uyulacak kurallar ilan edilirdi. Tenbihname'de ilan edilen kurallara uymayanlara hapishane yolu gözükürdü.

Osmanlı döneminde Ramazan'ın başlangıcı ve bitişi şimdiki gibi yıllar önceden belli olmazdı. Hicri takvime göre ayların başlangıcı yeni ayın görülmesiyle başladığından, Ramazan da hilalin görülmesiyle başlardı. Astronomi yeteri kadar gelişmediğinden insanlar Ramazan'ın başlangıcını belirlemek için yüksek yerlerde gökyüzüne bakarak yeni ayın doğuşunu beklerlerdi.

Devlet yönetimi, Ramazan başlamadan önce Şaban ayında "Ramazan Tenbihnamesi" adı altında halka yönelik bir dizi emir yayınlardı. Bu tenbihnamelerde, halkın dini emirlere daha sıkı sarılıp, ibadetle meşgul ve edepli olması istenirdi. İmam ve vaizler camilerde, bekçiler ve tellallar mahallelerde, işletmeciler tarafından da hanlarda devletin Ramazan tenbihleri duyurulurdu.

19. yüzyılın ilk yarısında, Sultan İkinci Mahmud döneminden itibaren Ramazan Tenbihnameleri Osmanlı Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi de ilân edilmeye ve ayrıca broşür olarak bastırılıp, halka dağıtılmaya başlandı. Tenbihnameler'de, Ramazan'ı ilgilendiren düzenlemelerin yanısıra şehir hayatıyla ilgili düzenlemeler de yer alırdı. Güvenlik güçlerine Ramazan'da halkın ilân edilen kurallara uyup uymadığına dikkat etmesi ve gereğini yapması emredilir, devlet büyükleri tarafından yapılan tenbihlere uymayanlara ağır cezalarverilirdi.

KADINLARIN GİYİMİ

Ramazan Tenbihnameleri'nde en çok üzerinde durulan konu, kadınların giyim kuşamlarıydı. Kadınların ince giyinmemeleri, boyunlarının açık olmaması, genç arabacılarla gezmemeleri, sadece erkeklerin bulunduğu yerlerden uzak durmaları emredilirdi. Yine yaz aylarına rastlayan Ramazanlar'da kadınların mesire yerlerine gitmeleri de problem olarak görülürdü.

Bu yüzden mesireler kadın ve erkekler için ikiye ayrılır veya ayrı ayrı günler tahsis edilirdi. Kadınların akşam ezanı okunmadan önce evlerine dönmeleri, ezandan sonra sokakda dolaşmamaları için tenbihat yapılırdı Eğer hava karardıktan sonra sokakta bir kadın görülürse, polis tarafından evine götürülürdü. Ramazan gelmeden önce üzerinde titizlikle durulan bir diğer konu da fırsatçıların durumdan istifade ederek yiyecek fiyatlarını artırmalarının engellenmesiydi.

Halkın yiyecek sıkıntısı çekmemesi ve fiyatların artmaması için sıkı sıkı önlemler alınırdı. Yiyeceklerin fiyatı, özellikle unlu mamullerin gramajları ve içlerine nelerin konulacağı devlet tarafından ilan edilir ve sıkı sıkı emirlere uyulup uyulmadığı takip edilirdi. İstanbul'da Fatih ve Bayezid camilerinin avlusunda kurulan tezgahlarda yiyecek satılırdı. Evlerde baştan aşağı temizlik yapılırken, bir taraftan da Ramazanhazırlığı için alışverişler yapılırdı.

Zenginler, yoksulların ihtiyaçlarını da görürlerdi. Medrese öğrencilerine ve tekkelere de, "Ramazaniye" diye anılan yiyecek gönderilirdi. Ramazan, bereket ayı olarak görüldüğünden yoksul sofralarının şenlenmesine çok önem verilirdi. Ramazan'ın gelmesinden istifade ederek halkın dini duygularını istismar eden dilenciler de devletin dikkat ettiği konulardan biriydi. Ramazan'ın yaklaşması sebebiyle cami kapılarında halkı rahatsız eden dilencilerin polis, jandarma ve zabıta vasıtasıyla gerekli tedbirlerin alınarak uzaklaştırılmaları, Ramazan Tenbihnameleri'nde yer alırdı.

ORUÇ YİYENE HAPİS
Tenbihnamelerde, sokak ortasında bir şey yenilip içilmemesi de üzerinde sıkı sıkı durulan konulardandı. Oruç tutmakla mükellef olmayan hamile kadınlar ile yolcuların da oruç zamanlarında alenen yiyip, içmeleri yasaktı. İkinci Meşrutiyet döneminde, oruç bozmak ceza kanununa suç olarak girdi. Alenen oruç yiyenler, bir aya kadar hapisle cezalandırılıyordu. Ramazan'da alenen oruç yiyen ve eğlenenler önce nezarete atılır sonra da adliyeye sevkedilerek yargılanırlardı. 1909 Ramazan'ında Nafia, yani Bayındırlık Bakanlığı çalışanlarından Midhat ve Ömer isimli iki memur Ramazan'da alenen oruç yedikleri için bir hafta hapis yatmışlardı.

alıntı
« Son Düzenleme: 25 Ağustos 2008, 19:03:53 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Ramazan Tenbih-namesi ve Osmanlılarda Ramazan-ı Şerif
« Yanıtla #1 : 25 Ağustos 2008, 19:06:53 »
Çok güzel bir uygulamaymış,teşekkür ederiz.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Hâsıl-ı Kelam

  • Moderatör
  • yazar
  • *****
  • İleti: 678
Ynt: Ramazan Tenbih-namesi ve Osmanlılarda Ramazan-ı Şerif
« Yanıtla #2 : 22 Ağustos 2009, 15:25:06 »
Teşekkürler
Nefsinle değil, kalbinle düşün ve karar ver!

Çevrimdışı hizmetci

  • yazar
  • ****
  • İleti: 551
  • Evladim sen dogru ol, egri belasini bulur
Ynt: Ramazan Tenbih-namesi ve Osmanlılarda Ramazan-ı Şerif
« Yanıtla #3 : 22 Ağustos 2009, 16:14:20 »
nekadari güzelmis ozamanlar, simdi nerde o günler??????????????

kimbilir ramazani serifden haberi olmiyan kac gencimiz var sokaklarda :usgunn:

mevlam cümlemize hidayetini lutf etsin         amin
AllahIM BANA SENIN SEVGINI; SENIN SEVDIKLERININ SEVGISINI VE BENI SANA YAKLASTIRAN HERSEYIN SEVGISINI VER!!!AMIIN.

Çevrimdışı sebin

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 30
Ynt: Ramazan Tenbih-namesi ve Osmanlılarda Ramazan-ı Şerif
« Yanıtla #4 : 10 Eylül 2009, 19:52:43 »
nekadari güzelmis ozamanlar, simdi nerde o günler??????????????

kimbilir ramazani serifden bihaber kac gencimiz var sokaklarda :usgunn:

mevlam cümlemize hidayetini lutf etsin         amin

amin kardeşim
EĞER BİR GÜN ÇOK BÜYÜK BİR DERDİN OLURSA RABBİNE DÖNÜP """RABBİM BENİM ÇOK BÜYÜK BİR DERDİM VAR""" DEME DERDİNE DÖNÜP BENİM ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE