Gönderen Konu: Ravza-i Mutahhara'nın Temizliği  (Okunma sayısı 4127 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mahi

  • Ziyaretçi
Ravza-i Mutahhara'nın Temizliği
« : 27 Ocak 2010, 20:06:07 »

Çarşamba günü Sürre Alayı'nın ilk günüydü. Hünkâr bugün Çinili Köşk'e geldi. Önce Darüssaade Ağası Anber Ağa'ya samur kürk giydirildi. İmamlar ve hatipler birer aşr-ı şerîf okudular. Ehl-i imanın gönlü huzurla doldu ve sevabı geçmiş sultanlara bağışlandı. Daha sonra Darüssaade ağası meydana indi. Sürre devesini kendi eliyle birkaç defa Çinili Köşk meydanında gezdirdikten sonra Sürre Emini Şehsuvarzâde Derviş Bey'e teslim etti. Sakabaşılar ile yer öpüp huzurdan ayrıldılar."1

Her yıl Recep ayının ortasında İstanbul'da farklı bir heyecan yaşanırdı. Topkapı Sarayı'nda yapılan törenden sonra, görkemli bir şekilde süslenmiş Sürre devesi, İstanbul sokaklarında dolaştırılırdı. Hz. Peygamberin (sallAllahü aleyhi ve sellem) şehri Medine-i Münevvere'ye gidecek olan bu mübarek kafilenin çok ayrı bir mânâsı vardı elbette. Şimdi bu serüvenin tarihî geçmişine göz atalım: Ravza'nın temizliği asırlarca Müslümanların nezdinde çok büyük bir şeref vesilesi sayılmıştır. O kudsî beldenin en küçük bir hatırası, şairlere yürek yakan manzumeler söyletirken, büyük sultanlar o kapının bir kulu olmakla övünürlerdi.

Ravza-i Mutahhara ağaları
Ravza'ya 'ağa' adıyla anılan, hizmet ehli insanları ilk defa Türk idareciler görevlendirdiler. Bu konudaki ilk şeref, Şam ve Halep Atabeyi olan ve Haçlılarla yaptığı savaşlarla tanınan Mahmud Nureddin Zengi'ye (Milâdî 1174) aittir. Nureddin Zengi bu mübarek mekânda tamamı Kur'ân ehli on iki ağa vazifelendirdi. Bunlardan vefat edenlerin yerine yine ehl-i Kur'ân olmak şartıyla Habeşliler, Anadolu'dan gelenler, Hintliler arasından eli ayağı düzgün dindar insanlar seçilirdi.

Eyyubilerin bânisi Selâhaddin Eyyubî (Milâdî 1193), bu ağaların sayısını yirmiye çıkarmıştır. Bu ağalar Şeyh Bedreddin el-Esedî'nin idaresindeydiler. Selâhaddin Eyyubî, Mısır'ın güneyindeki Said bölgesinin öşrünü bu ağaların geçimine tahsis etti. O zamana kadar bu insanlar kendilerine verilen hediyelerle ve ikramlarla geçinir ve bu mübarek mekâna hizmet ederlerdi.

Sahibü'r-Ravza'ya saygıdan dolayı bu mekânın hizmetçileri, ziyaretçiler tarafından büyük bir saygı görürlerdi. Zamanla Mağrib ve Sudan'daki Müslüman emirler Ravza'ya çok sayıda ağa gönderince ağaların sayıları iki yüzü geçti. Hayır sahipleri de köle satın alır, Ravza'nın hizmetine bağışlardı.

Osmanlılar zamanında Mescid-i Nebevî ve Hazreti Peygamber'in (sallAllahü aleyhi ve sellem) kabrinin bulunduğu makamda görev yapan ağalar, güvenliği sağlar; akşamları kandilleri uyandırırdı. Sayıları kırk kadardı. Başlarındaki Şeyhü'l-Harem, genelde İstanbul sarayında Darüssaade ağalığı görevinden azledildikten sonra Mısır'da mecburî ikamete tâbi tutulan ağalar arasından seçilirdi.2

Feraşet-i Şerife görevlileri
Mescid-i Nebevî'de kandilleri yakan ağaların dışında bu mekânın süpürülüp temizlenmesinden mesul görevliler de vardı. Süpürme işini yapana ferraş denir, bu görev Ravza'da yapıldığı için şerefli bir hizmet mânâsında Feraşet-i Şerîfe diye anılırdı. Bu 'çok şerefli vazife' Osmanlı Halifesi adına yapıldığı için 'Ferâşet-i Şerîfe-i Hilâfet-penâhî' adını almıştır.

Feraşet-i Şerife görevi Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları esas alınarak toplam doksan dokuz hisse olarak düşünülmüş ve her bir hisse 'on altı kırat' karşılığı olarak belirlenmişti.3 Üç hisse karşılığı kırk sekiz kırata padişahlar, bir buçuk hisse karşılığı yirmi dört kırata valide sultanlar sahip olurdu. Diğer hisseler paşalardan itibaren devlet erkânı, hanımları ve önde ailelerden pek çok kimselere padişah fermanı ile verilirdi.4 Ravza'da boşalan her bir feraşet görevi, Darüssaade ağasının arzı ile yeni bir istekliye verilirdi. Bunlar İstanbul'da bulunan 'Ferâşet-i Şerife Vekili' aracılığıyla Medine'de kendi adlarına bir görevli tayin ederler ve Hac mevsimi için, Sürre Alayı'yla birlikte feraşet çantası adıyla ücretlerini gönderirlerdi. Sürre Alayı'nın şehirde vesile olduğu heyecan, feraşet beratı almış seçkin ailelerin, hazırladıkları feraşet çantalarının bu sırada Sürre eminine teslim edilecek olmasından kaynaklanırdı. Sözgelimi 1319/1901 yılında İstanbul'un Galata, Üsküdar ve Eyüp kazalarından oluşan Bilâd-ı Selâse'den toplam 752 feraşet çantası gönderilmişti. Bunların tamamının kimin tarafından ve kimin adına gönderildiği bir deftere kaydedilir, Medine'de sahiplerine verildikten sonra, hak sahipleri tarafından mühürlenen defter İstanbul'a geri getirilirdi.5

Feraşet- Şerîfe Beratı'nın hazırlanması
Feraşet beratlarının yazıldığı kâğıtlar özel olarak hazırlanırdı. Ekseriyetle 50/75 cm veya 40/120 cm ebadında aharlı* kâğıtlara yazılan beratlarda çoğu zaman siyah, mavi, yeşil ve altın yaldız mürekkep birlikte kullanılırdı. Satırların üzerine altın serpme yapılır, satır araları yine altın yaldız benekler ve çeşitli çiçek motifleri ile süslenirdi. Padişahların imzası demek olan tuğraların süsleri ise, özel sanatkârların ellerinde tezhip sanatının en güzel örneklerini verirdi.

Feraşet beratları Resûl-i Ekrem'e (sallAllahü aleyhi ve sellem) ve Medine-i Münevvere'ye saygının en içten ve samimi ifadeleriyle yazılırdı.

Feraşet-i Şerîfe Beratı Örneği 6
"Şerefli, şanı yüksek makamı yüce sultana ait nişanın ve cihanı feth eden parlak tuğranın –Allah'ın yardımı ve Rabbanî koruma ona tesir versin- hükmü budur:
Peygamberlerin Seyyidi, Resullerin Efendisi seçkin kulların en yücesi son peygamber -duaların en faziletlisi ve selâmların en mükemmeli her yerde ve her zaman onun üzerine olsun- yaratılışın yegâne sebebi O'dur. Semaların ve arzların icadına onun vücudu sebep olmuştur. O yaratılacak diye semalar ve arzlar yaratılmıştır. 'Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik' hitabına mazhar olmuş (bu rahmetten bütün mahlûkat istifade etmiştir).

Gökyüzü âlemlerinin tek atlısı, "sen olmasaydın sen olmasaydın felekleri yaratmazdım." tâcı ile din mülküne hükmeden Sultan! Kendisinden önce ve sonra gelen bütün insanların kapısında yardım gördüğü hükümdar! Günah ehline şefaat edici yüce peygamberin yeryüzünde beldelerin en şereflisi ve kıtaların en güzeli, yeryüzü cenneti Medine-i Münevvere'de (Allah kıyamete kadar oranın nurunu artırsın) Rasul-i Ekrem, Nebiyy-i Muhterem'in (sallalahu tealâ aleyhi ve sellem) Ravza-i Mutahharalarında karşılık beklemeden yarım kırat Feraşet-i Şerîfe hizmetini gördüren Bağdad Masaraf Kâtibi ... vefat etmiştir.

Ondan boş kalan feraşet hizmeti, Dergâh-ı Âli yeniçerilerinden şanı yüce cihan sultanının fermanı ile onurlandırılan Seyyidlerin önderi Osman (Allah seyyidliğinin şerefini artırsın) Ravza'nın temizlik hizmetini, kendisine yüce devlet sermayesi ve saadet gömleği bilmekle can u gönülden istekli olduğu için, rub kıratı (kıratın dörtte biri) kendisine tevcih olundu. Eline şanlı ve şerefli beratımı vermek için, sultanın yakınları arasında kendisi ile övünülen ve sultanların ve mâliklerin itimadına mazhar olan izzet ve kararlılık ile seçkinleşen Darüssaade Ağası ve Harameyn Evkafı Nazırı Beşir Ağa (yüceliği devam etsin) arz etmekle hakkında padişahlığıma lâyık olan yardımlarım vücuda geldi.

Adı geçen ağanın arzı ile ve 1178 senesi R. 9. / 6 Ocak 1764 günü onu umduğu saadete ve izzete nail eyledim. Saadetin delili olan bu beratı verdim ve buyurdum ki, adı geçen Dergah-i Âli Yeniçerileri zümresinden Seyyid Osman (Allah seyyidliğinin şerefini yüceltsin!) ol yüce cennet-misâl makamda adı geçen müteveffanın yerine karşılık beklenmeden yapılan rub kırat feraşet hizmeti ile şereflenmiştir. Gerekli hizmet kendisinin tayin edeceği vekili tarafından tam bir tazim ve hürmet ile nihayet âdâb, hayâ ve hicab içinde temiz elbiseler giyinmiş hâlde, öteden beri yapılageldiği gibi icra edilecektir.

Şöyle bilsinler ve alâmet-i şerîfeme itimat kılsınlar. Rebiül ahirin 13. günü 1178 tarihinde yazıldı."7

Ehl-i sünnet itikadınca Hz. Peygamber'e (sallAllahü aleyhi ve sellem)ait sıfatların bir hülâsasını veren berat, Medine'yi de lâyık olduğu özellikleriyle anmaktaydı. Ravza'da temizlik hizmetinin en büyük bir sermaye ve saadet vesilesi sayılması Âlemlerin Efendisi'ne (sallAllahü aleyhi ve sellem) bağlılığın samimi bir ifadesiydi.

Hz. Peygamber'in (sallAllahü aleyhi ve sellem) hatırasına saygı, Osmanlı saltanatının en bâriz vasıflarından biriydi. Bu saygı sadece Medine'de bulunan Ravza'ya karşı gösterilmekle kalmazdı. İstanbul'da Hz. Peygamber'in (sallAllahü aleyhi ve sellem) şerefli emanetlerinin bulunduğu Hırka-i Saadet Dairesi, Topkapı Sarayı'nın kalbi sayılırdı. Padişahın kendisi de içlerinde olmak üzere, Enderun'un birinci derecede büyük memurları olan Silahtar Ağa, Çuhadar Ağa, Rikabdar Ağa, Anahtar Ağası, Peşkir Ağası, Sırkatibi, Mabenyciler ve sair yüksek rütbeli görevlilerden oluşan kırk nefer, bu dairenin temizliğiyle görevliydiler. Bu daire özel günlerde padişahın nezaretinde en nadide gül suları ile temizlenir, sonra ziyarete açılırdı. Süprüntüleri ayak altında bırakılmaz, daire önünde yapılmış özel kuyuya bırakılırdı.8

Hz. Peygamber'e (sallAllahü aleyhi ve sellem) sevginin samimi bir göstergesi olan bu hareketler asıl mânâsını, Osmanlı insanının davranışlarında ifadesini bulan sünnet-i seniyyeye bağlılıkla kazanırdı. Hayatın her alanında en güzel edebi talim eden sünnet-i seniyyeye uymak, Hz. Peygamber'e (sallAllahü aleyhi ve sellem) içten bir sevgiyle birleştiğinde, her insan için takdir edilen en yüce gayeye ulaşmanın bir yolu olurdu. Bu şekilde insanlar huzurlu bir hayat yaşar, belki de Cennet esintisini daha bu dünyadayken duyarlardı.

*Ahar: Nişasta, yumurta akı, nişadır, kitre, zamk-ı Arabî, üstübeç, beyaz şap, balık tutkalı, un, hatmi çiçeği, taze gül yaprağı, pirinç gibi maddelerden, yapılan ve ham kâğıtların terbiyesinde kullanılan sıvı olup, yazı yazmaya çok elverişli olması için, kâğıdın üzerine sürülür.


Dipnotlar
1. Hafız Hızır İlyas, Letaif-i Enderun, Matbaa-i Amire (1276/1859). s. 54
2. Eyyûb Sabri, Mir'âtü'l-Haremeyn, İstanbul 1304, II, 75-77.
3. Kırat, ya kendi adına feraşet hizmeti alanların yıllık ödeyecekleri ücretin veya Ravza'da temizlik için bir hissenin karşılığı olan alanın ölçüsü olmalıdır. (rb.)
4. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1983,1,606.
5. Kâinattan Sorumluyuz; Ahmed Kavas, Kâbe ve Ravza-i Mutahhara Temizliği, Feraşet-i Şerife, İst. Mft. 2008, s. 106
6. Berat bugünkü dile aktarılmıştır. (rb)
7. BOA, MFB nr.161
8. Abdurrahman Şeref, Topkapı Sarayı Humâyunu, TOEM, s. 394–421
« Son Düzenleme: 27 Ocak 2010, 20:21:54 Gönderen: Mahi »

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Ravza-i Mutahhara'nın Temizliği
« Yanıtla #1 : 18 Şubat 2010, 19:49:42 »
Teşekkürler Mahi
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı suden

  • suden
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Ravza-i Mutahhara'nın Temizliği
« Yanıtla #2 : 18 Şubat 2010, 23:57:16 »
ellerinize sağlık .mevlam cümlemizi şefaatlerine nail buyursun.
said,cennetlik kişidir.başkasından ibret alandır.
şaki,cehennemlik kişidir.BAŞKASINA İBRET OLANDIR.