“Dünya Güzeli” yarışmasında, Hollanda’da öğretmenlik yapan bir karı-kocanın kızı Azra Akın dünya güzeli seçildi. Kendisi de Hollanda’da bir koleji bitirmiş.
Terzisinin anlattığına göre, güzelin elbisesi Türkiye'de orta ve alt sınıfların kumaşı olarak bilinen metresi 1.5 milyon liraya olan Tahtakale kumaşıymış. Kıyafetin üzerindeki süslemeler de Tahtakale malıymış. 7 metrelik kumaş 10 milyona alınmış. Elbise, üzerindeki incik-boncuğu ve el işçiliğiyle birlikte toplam 50 milyona mal olmuş. Yarışmada yalnız 92 güzel değil 92 kıyafet de yarışmış. Bunların arasında 30-40 bin dolardan başlayan Versace, Armani gibi markalar da varmış.
Hollanda’da yaşayan, Batı kültürü ile yetişmiş " Birinci olacağım aklımdan bile geçmemişti, AB öncesinde Türkiye'nin adını bu şekilde duyurduğum için çok mutlu ve gururluyum" diyen Azra Akın bu elbiseler ile birinci olmuş. Babası da "Hâlâ inanamıyorum” diyor.
Bu haber dış basında geniş yer aldı. İngiliz OBSERVER gazetesi, “Türkiye Avrupa'da” başlığı ile haberi verdi. Gazete, yarışmanın, politik ve dini pek çok tartışmanın sonucunda yapılabildiğini de hatırlatıyor.
Bütün bunları alt alta koyduğumuzda ister istemez insanın aklına “Acabalar” geliyor. Güzellik yarışmasında neden politik ve dini tartışmalar yapılıyor. Bu da, Keriman Halis Ece’nin birinci seçilmesi gibi mi oldu diye sorular kafaları meşgul ediyor. Daha önce bahsetmiştim, isterseniz bir Türk kızının Dünya güzeli seçilmesi olayını size tekrar nakledeyim, bu yarışmada da bir art niyet olup olmadığına siz karar verin!
1913 senesinde İstanbul’da doğan ve “Feyziye Mektebi”nde tahsil hayatına başlayan Keriman Halis 1932’de Cumhûriyet Gazetesi tarafından tertiplenen güzellik yarışmasında Türkiye güzeli seçilmişti. Babası Tevfik Hâlis’e; “Keriman’ı güzellik yarışmasına sokacağız.” dediklerinde; “Bu kara kızı mı?” diye alay etmişti. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde yapılan dünyâ güzellik yarışmasında 28 ülkenin temsilcileri arasından Keriman dünyâ güzeli îlân edilmişti.
Hâlid Turhan Bey, hatıralarında Keriman Hâlis Ece’nin dünya güzeli seçilmesininin perde arkasını şu şekilde anlatır: 1932 senesinde Cumhuriyet Gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Hâlis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. Keriman Hâlis bu yarışmaya Türkiye’yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kimselerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek şöyle konuştu:
“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 600 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren Osmanlı artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınlarının temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdâhale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”
İşte ilk Türkiye güzeli seçilmesi olayının perda arkası bu. Batı bugüne kadar hep kaçak güreşti. Tarihte meydana mertçe çıkıp savaşarak elde edemediklerini ikiyüzlülükle, sahtekârlıklarla elde ettiler. Bunları bildiğimiz için ister istemez akla geliyor acaba bunun içinde de bir bit yeniği mi var?
Anasayfaya dön | Kapak Sayfası |
Sadakat.Net © İslami web hizmetleri |