Örnek mi istiyorsunuz,
işte size “Feshane Direklerarası”
şenlikleri. Mübarek ramazan ayı münasebetiyle düzenlenen, “Feshane
Direklerarası” şenliklerinde kadın
şarkıcıların, transparan denebilecek kıyafetlerde sahneye çıkartılması en başta
ramazan ayına hakarettir, dolayısıyla dinle alay etmektir. Bununla yapılmak
istenen; orucunu tutan, hatta namazını da kılan fakat, akşam olunca da içkisini
içen, haram helal demeden her türlü eğlencenin içinde olan bir toplum ortaya
çıkartmak. Eğer bir toplum bu hale gelirse zaten iş bitmiş demektir. Çünkü
hayasızlık ile iman bir arada kalamaz.
Şu dört hasleti
kendisinde bulundurmayan kimseye akıllı ve ilim sâhibi denmez:
Birincisi; Allah korkusu. Bütün hayır ve
fazîletlerin başı budur. İkincisi;
güzel bir hayâ, utanma duygusu. Asâlet bununla anlaşılır. Üçüncüsü;
yumuşaklık. Dördüncüsü; emri altında
bulunanlara cömertlik yapmak.
Hayâ, insan ile kötü olan şeyler arasında bir
perdedir. Hayâ, kötü ve beğenilmeyen şeylerin en güzel ilâcıdır. Ancak, hayâ
gidince, artık onların ilâcı kalmaz.
“Hayâ on kısımdır. Dokuzu kadında, biri erkektedir”
hadis-i şerifinde bildirildiği gibi, kadınların hayâsı erkeklerden çoktur. Yine
hadis-i şerifte, “Hayâ güzeldir, fakat kadında daha güzeldir” buyuruldu.
Bununla beraber şehvetin de onda dokuzu kadındadır. Bunu frenleyen ise kadının
hayasıdır. Haya perdesi yıkılınca her türlü rezalet, ahlaksızlık toplumu
kuşatır. Sosyetede olup bitenlerin yer aldığı magazin haberleri bunun en güzel
ispatıdır.