Aile, canlılar içinde sadece insanlara bahşedilmiş değerli bir müessesedir. İnsanı diğer canlılardan ayırt eden önemli bir farktır. Bu farkın yok olması insanı insanlıktan uzaklaştırır.
Aile toplumun temel taşıdır. Her bina temel taşlar üzerinde yükselir. Bir binanın temel taşları sağlam değilse ömrü uzun olmaz, ufak bir sarsıntıda yıkılır. 19.yüzyılda, Sanayi Devrimi ile beraber birçok ülkede, özellikle de Batı ülkelerinde, kapitalist patronların kadını ekonomik yönden istismara başlaması ile bu temel taşlar yerinden oynadı; aile büyük sarsıntı geçirdi. Buna bağlı olarak toplumlar da sarsıntıya uğradı; huzursuzluk, manevi boşluk had safhaya ulaştı.
Bu sarsıntı ülkemizde, biraz hafif seyir göstermekle beraber gün be gün, şiddetini artırmakta, Batı ülkelerine erişebilme yarışını sürdürmektedir. Bunun için de, aile geçimisizlikleri, aile içi şiddet uygulamaları, boşanmalar hızla artmaktadır.
Bütün bunların sebebi, ailede köşe taşları mesabesinde olan, anne, baba ve çocukların yerlerinden oynatılmasından ve yerli yerinde olmamalarındandır. Çünkü her taş yerinde ağırdır, hele bu taş temelde köşe taşı olursa. Ailede, toplumda tekrar huzurun sağlanması da, bu köşe taşlarının yerine konulması ve tabii fonksiyonlarını yerine getirmelerinin sağlanması ile mümkündür.
İşte biz, bu çalışmamızda, aile fertlerinin aile içindeki rollerini ve ailenin toplumdaki yerini göstermeye çalışacağız. Bunu yaparken de, kendi düşüncemizi değil, asırlardır oluşmuş, kemikleşmiş örf ve adetlerimizi, mensubu olmakla iftihar ettiğimiz dinimizin emir ve yasaklarını esas aldık. Bunun için bildirilenler; alışa geldiğimiz yaşayışımıza ters de olsa, nefsimize ağır da gelse, “Bu zamanda böyle şey mi olur” demeden, yapabildiğimiz kadarını yapıp, yapamadıklarımız için de, Cenab-ı Haktan af dilememiz lazımdır.
Hepimiz, aldığımız bir cihazı kullanmadan önce, bunu imal eden mühendislerin hazırladığı “kullanma kılavuzunu” okuruz. Çünkü bu cihazdan en iyi bir şekilde verim alınabilmesi için nasıl kullanılması lazım geldiğini en iyi bilenlerin onlar olduğuna inanırız.
Bunun gibi, insanı ve aile fertlerini yaratan, onlardan en iyi şekilde nasıl istifade edileceğini, ailede huzurun sağlanması için rollerinin ne olması lazım geldiğini en iyi Allahü teâlâ bilir. Bunun dışındaki bilgiler deneme yanılmaya bağlı yarım yamalak bilgilerdir. Bu bilgiler insanları, toplumları yanıltabilir. Bugün faydalı gibi görülen işlerin yarın ne kadar zararlı olduğunu çoğu kez görmekteyiz.
Her meselede olduğu gibi, aile yaşayışımızda da, nasıl hareket etmemiz gerekiyor, ailedeki rollerimiz nelerdir, bunları İslam büyüklerinin kıymetli kitaplarından öğrenip yaşamaya çalışmamız lazımdır. Biz bu kitabımızda bunu yapmaya; kıymetli kitaplardan istifade ederek, bu eşsiz bilgileri sizlere sunmaya çalıştık.
Kur’an-ı kerimde, “Allah, evlerinizi, sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı.” (Nahl-80) buyurulmaktadır. Evlerimizin, huzur ve sükûn yeri olması da, Allahü telanın bildirdiklerine uymaya bağlı. Bunlara ne kadar uyulursa, huzur ve sükûn da o derece fazla olur. Uyulmazsa, her önüne gelen kural koymaya kalkışırsa, evlerde huzur kalmaz. Evlerinde huzur olmayan toplumların sokaklarında da huzur olmaz. Cemiyet, nerede, ne zaman infilak edeceği belli olayan serseri mayına döner. Bundan bütün insanlık zarar görür.
Cenab-ı Hak, hepimizin evini, ailesini huzurlu eylesin. Amin.
MEHMET ORUÇ