14-Bölüm

:

 

ALTINCI Bölüm

 

Dördüncü göğün yapısını ve burada sultan olan güneşin, hükümlerini ve

durumlarını dört madde ile açıklar.

 

Birinci Madde

 

Güneşin özelliklerini özetler ve mümessil feleğini bildirir.

 

Ey aziz, malim olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Merih feleğinin

altında ay feleğine nispetle altıncı felektir ki, orada ancak bir güneş

bulunmakla; güneş feleği nâmıyle meşhur olmuştur. O halde bu muhteşem

sultan, dünyayı aydınlatan güneş, bütün yıldızların en meşhuru ve en

nurlusu ve bilginlerin çoğuna göre en büyük olup; geceler, gündüzler, aylar

ve seneler bunun hareketiyle nizam bulmuştur. Nice büyük işler onun

hükümleriyle meydana gelmiştir. Yedi gezegenin ortasında güya ki, nurdan

bir fânus. Aşağısındakilere ve üstündekilere ışık bahşetmek için orta makam

kendisine dinlene yeri olmuştur. Feleği dahi; öteki gezegenlerin

feleklerinden daha basit olup; mümessil ve merkez dışı nâmında iki felekle

bütün durumları nizam olmuştur. Güneş feleğinin merkezi, âlemin merkezi

yani büyük felek ve yere şâmil iki paralel yüzeyle kuşatılmış küre bir

cisimdir ki, yumru yüzeyi, üstünde olan merih feleğinin çukur yüzeyine ve

çukur yüzeyi, altında olan zührenin yumru yüzeyine teğettir. Bu felek dahi

üç yüksek feleğin mümessilleri gibi, merkezde, kuşakta, kutuplarda ve

harekette burçlar feleğine benzer ve mümessildir. Onun için mümessil adı

verilmiştir. Güneşin mümessili, kendi altında ve üstünde olan öteki

gezegenlerin mümessilleri gibi, önce büyük feleğin hızlı hareketine tâi

olup, bu zorunlu hareket ile âlemin merkezi çevresinde doğudan batıya

hareket eder. İkinci olarak kendine özgü hareketiyle, âlemin merkezi

çevresinde, burçlar feleğinin yavaş hareketi kadar batıdan doğuya âheste

gider. Sanki burçlar feleğinin hareket ettirmesiyle hareket eder. Şu halde

doruk ve etek noktaları, tepe ve kuyruk düğümleri, bu hareketle her yetmiş

senede birer derece gider.

 

 İkinci Madde

 

Güneşin merkez feleğinin yapısını ve hareketini bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Rasatçılar güneşin

hareketinde kâh yavaşlama, kâh sürat muayne edip; güneşin cismini kâh

büyük, kâh küçük müşahede etmeleri, yerin merkezinden kâh uzak kâh yakın

olmak gerekip, bu müşkülü çözümlemek için güneşin mümessil feleğinin

altında merkez dışı bir feleğin varlığını kabul etmişlerdir. Bu ikinci

felek, birinci feleğin içinde, yere şamil ve merkezi, âlemin merkezine

ikibuçuk derece uzaklıkla doruk tarafına hariç iki paralel yüzeyle

kuşatılmış küre bir cisimdir. Bu kürenin yumru yüzeyi, irinci feleğin yumru

yüzeyi ile ortak bir noktada teğetdir ki, o noktaya doruk derler. Bu

felekde, âlemin merkezinden en uzak nokta budur. Güneş, taşıyıcı feleği ile

bu noktaya geldikte, yerin merkezinden oldukça uzak ve yüksek olmuş olur.

İkinci feleğin çukur yüzeyi, birinci feleğin çukur yüzeyine ortak bir

noktada tema etmiştir ki o noktaya etek derler. Bu felekte, âlemin

merkezine en yakın nokta budur. Güneş, taşıyıcısının hareketi ile bu

noktaya geldiğinde, yerin merkezine yaklaşıp, aşağı inmiş olur.

Mümessil felekten merkez dışı felek ayrılıp, bu şekilde boşaldığında

zorunlu olarak iki küre kalır ki, ikisinin dahi yüzeyleri paralel olmayıp

bazı parçası kalın bazısı ince olur. Bu iki kürenin biri ikinci feleği

içine alır ve biri ikinci felekle birlikte boşalır. İçine alan kürenin ince

tarafı doruğa ve kalın tarafı eteğe doğrudur. Boş kürenin kalın ve ince

tarafları dokununkinin tersine olur. Her ikisi de ikinci feleğe eklenmeleri

ile birinci felek tamam olup, tek bir felek hükmüne girdiğinden, birine

içine alanın tamamlayıcısı ve birine boşalanın tamamlayıcısı derler.

Güneşin kendisi ancak bir tek yüzeyle kuşatılmış küre bir cisimdir ki dolu

ve sıkışıktır. Merkez dışı feleği içinde iki kutbu arasında çakılmış ve

gömülmüştür ki, güneş küresinin çapı, merkez dışı olan ikinci feleğin

karanlığına eşit olup; güneşin çevresi merkez dışının çevreleri ile iki

ortak noktada temas etmişlerdir. Güneş, mümessil feleği içinde, merkez dışı

felek kendine mahsus başka merkez, eksen ve kutuplar üzerinde yani burçlar

feleğinin eksenine ve kutuplarına paralel eksenler ve kutuplarla kendi

kuşağını teğet kuşak üzerinde batıdan doğuya hareket edip; güneş her bir

burçta yaklaşık otuz gün kalıp, üçyüzaltmışbeş ve dörtte bir günde bir

dönüşünü tamam eder. Bu çark kuşağın yüzeyinden kuzey tarafına hiçbir zaman

eğilmeyip, kendi kuşağında çakılı olan güneş küresi, daima buçlar feleğinin

yüzeyinde dümdüz ve bir karar hareket ile gider. Bütün felek ve yıldız

küreleri durucu olmayıp her biri kendi merkezi çevresinde başka bir dönüşle

döner. Güneş dahi kendi yerinde, merkezi çevresinde, burçlar sırası üzere

dönücüdür.

 

 Üçüncü Madde

 

Güneşin doruk ve eteğini, tepe ve kuyruğunu, yavaş ve süratli gidişini

bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Güneşin doruğunun

burçlar feleğinden mekanı, rumî tarihin asiz senesinde ikizler burcunun

yirmiyedinci derecesinde tesbit edilmiştir. Çünkü halen rumî tarh ikibin

altmoşdokuzu bulmuştur. Hicrî tarih binyüzyetmiş senesine ulaşmıştır.

Yukarıda açıklanan mihval üzere doruk ve eteğin her biri, yaklaşık sekiz

derece hareket etmiştir. Güneşin doruğu, yengeç burcunun dördüncü

derecesine, eteği oğlak burcunun aynı şekilde dördüncü derecesine

gelmiştir. Çünkü güneşin merkez dışı kuşağı, burçlar kuşağının yüzeyinde

bulunmuştur. Onun için bunun tepe ve kuyruk düğümleri, ancak burçlar kuşağı

ile gün eşitleyicisinin iki kesişen noktası sayılmıştır ki, biri koç

burcudur ve biri terazi burcudur. Şu halde güneş, koç burcunun

başlangıcında tepe noktasına gelmiş olur. Terazi burcunun başlangıcında

kuyruk noktasında olmuş olur. Öteki gezegenlerin doruk ve diğer noktaları,

taşıyıcı felekleri ile burçlar kuşağının kesişmelerinden oluşan iki

karşılıklı nokta bulunmuştur. Kuşaktan Taşıyıcı feleklerin kuzeye eğimli

oldukları nokta, tepe noktası ve güneye eğimli oldukları nokta, kuyruk

noktası adını almıştır. Nitekim yukarıda ayrıntıları ile anlatılmıştır.

Güneşin asla enlem farkı bulunmayıp, öteki gezegenlerin hareketlerinde

enlem farkı gözlenmiştir. Güneşin, ancak doğuş yeri farkı bulunmuştur. Yani

kuzey burçlarındaki, koç, boğa, ikizler, yengeç, aslan ve başaktır. Bu altı

burçta güneşin hareketi yavaş görünmüştür. Güney burçlarındaki terazi,

akrep, yay, oğlak, kova ve balıktır. Bu altı burçta güneşin hareketi hızlı

bulunmuştur. Bütün feleklerin hareketleri, benzerli ve belirli zamanlarda

eşit hızdayken, güneşin hareketinde hızlanma ve yavaşlanmanın sebebi budur

ki: Güneşin doruk noktası, halen burçlar feleğinden yengeç burcunun

evvelinde ve eteği dahi oğlak burcunun evvelinde bulunmakla; güneşin güney

burçlarını katetme süresinden kuzey burçlarını katetmesinde bir hafta kadar

fazla gecikme olur. Bunun açıklanması budur ki: Güneşin merkezi öyle bir

dairenin çevresi üzerinde hareket edip döner ki, o dairenin merkezi, âlemin

merkezinin dışındadır. Şu halde burçlar feleğinin bir yarısında, merkez

dışı dairenin yarısındakinden fazla bulunmuştur. Bu, o yarımdır ki, güneşin

eteği ona gelmiştir, çünkü güneş hareketiyle burçlar feleğinin yarısını

katetme zamanı, ikinci yarısını katetme zamanına muhalif ola. Kaçınılmaz

olarak burçlar feleğinin eteği olan yarısından, doruğu olan yarısına

güneşin hareketi yavaş görünür. Zira ki, doruk yarısını katetme zamanı,

etek yarısını katetme zamanından sekiz gün uzun bulunur. Halbuki güneşin

hareketi, merkez dışı dairesinde farklı olmayıp, sürekli ve benzerli

harekettir. (Bu, bilici, âziz olan Allah'ın takdiridir. Şanı yüce hakîm

yaratıcı münezzehtir.)

 

 Dördüncü Madde

 

Güneşin tabiat ve sıfatlarını yarar ve etkilerini, uzaklık ve büyüklüğünü

bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, müneccimler demişlerdir ki: Güneşin tabiatı, orta

derece sıcaklık ve kuruluk olup, gündüzsel erkek bulunmuştur. Orta kutlu

nâmıyle isimlendirilmiştir. Bunun sıfatları: Kuvvet, şiddet, kahr, gazap,

rağbet, his incelik, haya ve iffet bulunmuştur. Yukarıda beyan olunduğu

üzere, bunun sıfatları tali düştüğü menilerde aynen gözlenmiştir. Güneşin

pazar güne ve perşembe gecesine hâkim olduğu bulunmuştur.O gündüz ve

gecenin evvelki saatleri ona nispet ounmuştur. Cenab-ı Hak'kın takdiriyle

esirî cisimlerin süflî cisimlerin tesirleri fazla olup, her yıldız nice

nice özellikleriyle tesir etmektedir. Allah, bu büyük güneşe, kedi

kudretiyle nice özellikler vermiştir ki, güneşin etkileri, yüksek

cisimlerde ve aşağı cisimlerde kendisinden daha belirgindir. Öteki

gezegenlerden daha belirgindir. Öteki gezegenlerden daha büyüktür ve bütün

yıldızlardan parlaktır. Aya, ışık verir. Denizleri ısıtıp, buharlar

çıkarıp, yukarılarda yağmur bulutları meydana getirip, yağdırarak yere

hayat verir: Bitkiler, ağaçlar ve meyveler olur. Karlardan ve yağmurlardan

nehir kaynakları olur. Bitkilere ve hayvanlara hayat bahşeder. Güneşle

madenler oluşur, meyveler olgunlaşırlar. Güneşin doğuşuyla hayvanlar ve

insanlar kuvvet bulup, sıcaklık ve ışığıyla menfaatlenirler. Güneşin

batmasıyle hepsi şaşırıp, ölüler misali yerlerinde uyurlar kalırlar.

Güneşin etkisiyle irinci iklim kuşağının ahalisi hep siyah olup,

sıcaklığının şiddetiyle huy ve bünye edinirler. Tepelerine güneş yakın

olduğundan, cüsseleri hafif ve akılları zayıf olup, ahlakları dar,

meşrepleri keskin ve ince olur. Aynı zamanda inatçı olurlar. Fakat yedinci

iklim kuşağındakilerin tepesinden güneş uzak olup, sıcaklığı zayıf ve

tesirleri az olduğundan, hepsi beyaz ve sarı olurlar. Yaratılış ve huyda,

her biri öküz ve koyun gibi ebleh ve eksik olur.

Güneşin birçok tesirlerinden biri budur ki: Doruk noktası kuzey burçlarında

oldukça, kuzey tarafları mamur olup, güney taraflar denizlerle kaplı olur.

Güneşin doruk noktası güney burçlarına geçtiğinde, bu kez güney yarım küre

mamur olup, kuzey yarım küre deniz sularıyle kaplı olur.

Yukarıda açıklanan doruk noktasının hareketiyle, yirmibeşbin ikiyüz güneş

senesinde bir kere, karalar ve denizler tamamen yer değiştirip, âlem

yeniden nizam bulur. Belki güneşin tesiriyle günler ve geceler, sıcaklık ve

gölge, nur ve ışık, yaz ve kış, kar ve yağmur, madenler ve taşlar, itkiler

ve ağaçlar vücuda gelip; bütün bunların tabiatları, bileşiklerin oluşması,

hayvanların ve insanların yaşaması, yılların bilinmesi hep Allah'ın

takdiriyle güneşin hareket ve ışığına bağlıdır.

Güneşin büyüklüğü ve miktarında, mümessil feleğinin uzaklığında rasatçılar,

matematikçiler ve geometriciler söz birliğiyle demişlerdir ki: Güneşin

mümessil feleğinin yumru yüzeyinin, âlemin merkezinden uzaklaştığı yaklaşık

ikibin kere bin ve yirmidokuzbin ikiyüzaltı fersah ölçülmüştür. Bu feleğin

çukur yüzeyinin âlemin merkezinden uzaklığı, yaklaşık bin kere bin ve

sekizyüzellibin yüzellidört fersah hesap kılınmıştır. Bu mümessil feleğin

kalınlığı, yaklaşık yüzyetmişdokuzbin elli iki fersah bulunmuştur. Güneş

küresinin cismi yaklaık yüzaltmışaltı yerküre kadar bulunup; bütün bunlar

geometrik delillerle ispat olunmuştur. (Allah daha iyi bilir.)

Bizim bunları anlatmaktan maksadımız; bu büyük güneşi, günde ir kere

etrafımızda döndürüp, başımızda döndüren güçlü ve kayyum olan Allah'ın

kudret ve büyüklüğünü açıklamaktır. Ta ki akıl sahiplerine rabler rabbinin

yaratma ve inceliklerini fikretmeyi ve düşünmeyi kolaylaştırıp;

yaratıklardan yaratıcıyı bulup, her şeyden ona yönelip, onunla kalalar.

 

 

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri