İstişarenin önemi

 

İstişarenin dindeki yeri nedir?

CEVAP

Bir iş yaparken ehline sormaya "meşveret" veya "istişare" denir. İstişare sünnettir. Kur'an-ı kerimde (Yapacağın işi önce meşveret et!) buyuruluyor. (Al-i İmran 159)

İyi kimseler övülürken de (İstişare ederek iş yaparlar) buyuruluyor. (Şura 38)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(İstişare, pişmanlığa karşı kaledir.) [İ.Maverdi]

(İstihare eden, mahrum kalmaz, istişare eden pişman olmaz.) [Taberani]

(İnsanı pişman eden, kendi görüşündeki ısrardır.) [İ.Maverdi]

(Kendi düşüncenize göre hareket etmeyin!) [Taberani]

(Yapacağı işi ehli ile istişare edene, o işin en güzeli nasip olur.) [Taberani]

 

Hz. Âdem, “işlerinizi istişare ile yapın. Eğer ben, yasak meyve konusunda meleklerle istişare etseydim, musibete maruz kalmazdım” buyuruyor. İstişare edilecek kimsede şu vasıflar bulunmalıdır:

1- Akıllı olmalı! Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare mağlubiyet denilmiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Akıllıya danışıp onu dinleyen, doğruyu bulur, dinlemeyen pişman olur.) [İ.Maverdi]

 

2- Tecrübeli, işinin ehli olmalı! Çünkü, her şey akla, akıl da tecrübeye muhtaçtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Tedbirli kimse, işinin ehli olana danışıp, ona göre hareket eder.) [Ebu Davud]

Hz. Lokman Hakim de buyurdu ki:

(Yapacağın işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimseye danış! Çünkü o, kendisine pahalıya mal olmuş doğru görüşleri sana bedava verir.) [İ.Maverdi]

 

3- İlim sahibi ve salih olmalı! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Salih olan âlimlerle istişare edin!) [Taberani]

Hz. Ömer, (Allah’tan korkanlarla istişare edin) buyurmuştur.

 

4- Dost olmalı! Dost olmayan kimseler, yanlış bilgi verebilir.

 

5- Fikri kuvvetli, sıhhatli olmalı! Düşüncesi dağınık, kaygılı kimselerin görüşü isabetli olmaz.

Danışılacak kimsenin, insanların hâlini, zamanın ve ülkenin şartlarını bilmesi gerekir. Bundan başka, aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören ve hatta sıhhati yerinde olan kimselerle istişare edilir. Böyle vasıflara haiz olmayan kimselerle istişare etmek günah olur. Peygamber efendimiz eshabı ile istişare eder, bazen bir iş için, akıl, takva, hikmet ve tecrübe sahibi on kişiye danışırdı.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İstişare edilen, güvenilen kişidir, kendisine layık gördüğünü başkasına tavsiye eder.) [Taberani]

(Danışana, bilerek yalan söyleyen ona hıyanet etmiş olur.) [İbni Cerir]

(Danışan yardıma kavuşur. İstişare edilen emindir.) [Askeri]

(Danışılan, güvenilir kimsedir. Biliyorsa söyler, bilmiyorsa sükut eder.) [Kudai]

 

İstişare ile yapılan iş, hatalı görünse de, sormadan yapılandan üstündür.

 

İstişare sünnettir, danışan dağı aşar,

Danışmayan zavallı, düz yolda bile şaşar.

 

Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp olur,

Ehline soran kişi, hakiki yolu bulur.

 

Meşveretin Türkçesi, ehline danışmaktır,

Başlamadan bir işe sebebe yapışmaktır.

 

İstişare edenler, hiç pişman olmaz elbet

Danışacak bir yerin varsa ne büyük nimet

 

Şaşkınlık içindesin, sendeki bu çile ne?

Eğer bin bilsen bile, sormalısın bir bilene

 

İstişare sünnettir

Allahü teâlâ yapacağımız işleri danışarak yapmamızı emrediyor. Danışarak iş yapmak farz mıdır? Hangi işi kimlere sormak gerekir?

CEVAP

İstişare, yani danışmak sünnettir. Unutulmuş, sünnetleri meydana çıkarmak çok sevaptır. Danışmak insanı pişman olmaktan koruyan bir kale gibidir.

 

Danışılacak kimsenin, insanların halini, zamanın ve ülkenin şartlarını bilmesi gerekir. Buna siyaset bilgisi denir.

 

Bundan başka, aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören ve hatta sıhhati yerinde olan kimselerle istişare edilir. Böyle vasıflara haiz olmayan kimselerle istişare etmek günah olur. Gerek din ve gerek dünya işlerinden bilmeden hüküm verene melekler lanet eder.

 

Bilinen şeyde istişareye lüzum yoktur. Fakat bildiğimizi zannettiğimiz nice şeyleri bilmediğimiz meydana çıkıyor.

 

Bir iş, neticesine göre ölçülür. Sonu hayırla mı, yoksa şerle mi biteceğini bilemeyiz. Olmasını şiddetle arzu ettiğimiz bir iş, bizim için çok tehlikeli olabilir. Aksine olmamasını istediğimiz bir iş, bizim için çok hayırlı olabilir.

 

Yukarıda vasıflarını bildirdiğimiz salih kimselerle istişare edince, verdikleri cevap pek aklımıza yatmasa da o işi yapmamız gerekir. Çünkü ehli ile danışılarak yapılan işin neticesi hayırlı olur. Onun için (Danışan dağı aşmış, danışmayan düz ovada yolu şaşırmış) dedikleri gibi, (Meşveretsiz yapılan şeyden hayır gelmez) de demişlerdir. (Şir’a)

 

Kendi görüşünde direnen kişi bir başka fikre muhtaç olmaktan kendisini hiçbir vakit kurtaramaz. Danışma yolunu benimseyen kişi ise helakten korunmuş olur. Hikmet ehli buyuruyor ki:

"İstişare, doğru yolu bulmanın tâ kendisidir! Her kim ki, kendi görüşünü beğenip başkası ile istişareye muhtaç olmadığını düşünse ve müşavereye lüzum görmese elbette yapacağı işte hata meydana gelir."

İşlerinde güçlükle karşılaşırsan akıllı kişilerin görüşlerine müracaat et. İstişareden kaçınma! Kendi görüşünle başbaşa kalıp pişmanlık duymaktan elbette daha çok iyidir.

 

İdarede istişare şekli

İdareci, kendileri ile istişare edilecek kişilerin hepsi ile bir araya gelerek mi, yoksa her biri ile ayrı ayrı mı istişare etmesi daha uygundur?

CEVAP

Arap, Fars ve Hind hükümdarları toplu danışmayı, yani hep bir araya gelerek istişare olunmasını tercih etmişler, "Topluca bir araya gelinerek istişare olunmalıdır. Çünkü herkes kendi görüşünü açıklar. Karşılıklı itiraz, tenkit ve tartışmalar olur. İddialar ispat edilir. Ve en isabetli olan görüş herkesin oybirliği ile kabul edilir. Böyle istişare genellikle hatadan uzak kalır" demişlerdir.

 

Rum ve Mısır hükümdarları ise münferit olan danışmayı tercih etmişler, "Tek başına olan kişi mesele hakkında zihninde beliren çözüm şeklini, hiçbir etki altında kalmadan ortaya kor. Böylece ayrı ayrı bütün danışmanların kendine has görüşleri, idareci tarafından alınmış olur. Halbuki toplu danışmada kişilerden birinin ortaya attığı fikir, diğer kişileri etkisi altında bırakır ve ötekilerin ona uyma ihtimali belirir. Bu suretle herkesin o meseleye ait fikrinin ortaya çıkması imkanı kalmaz" demişlerdir.

Türk hakanları ise, duruma göre hareket edilmesini tercih etmişler, önce, teker teker herkesin görüşünü almalı, sonra da hepsini toplayarak birlikte istişare olunmalıdır demişlerdir.

 

İdare, bir bahçeye benzer. Bahçe sahibi gece gündüz o bahçenin bakımına, geliştirilmesine ne kadar dikkat ederse ve bu ne derece gerekli ise idarenin devamlı bir şekilde terbiyesine dikkat etmek gerekir. Bahçe sahibi, bahçede meydana gelen işe yaramaz dikenleri, çalıları ayıklar; bunları bahçenin etrafını çeviren sınıra, duvarlara yerleştirir. Böylece bahçedeki zararlı ot ve dikenler temizlenerek mahsulün verimli olmalarına sebep olur. Ayrıca dışarıdan bahçeye gireceklere mani olur.  

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri