Niçin Müslüman oldular

 

Bazı Almanlar, İslamiyet’i incelemek, hıristiyanlıkla karşılaştırmak istiyorlar. Onlara hangi kitabı tavsiye edelim? Bir de din ve hıristiyanlık hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP

Hakikat Kitabevi yayınlarından Herkese Lazım Olan İman ve Cevap Veremedi gibi eserlerde Müslümanlığa ve Hıristiyanlığa ait çok bilgi vardır. Müslümanlığı doğru olarak öğrenmek isteyen herkese bu değerli eserleri tavsiye ederiz. www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.

 

Rabbimiz önce Âdem aleyhisselamı, sonra Havva validemizi yarattı. Bunların çocukları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi. Allahü teâlâ zaman zaman peygamberler gönderip insanları, doğru yola, Hak yola davet etti. Bu peygamberlerin hepsi bir Allah’a inanmayı, öldükten sonra dirilmeyi, Cenneti, Cehennemi bildirdi. Yani bütün peygamberler aynı imanı bildirdiler. Hz. Nuh, neyi bildirmişse Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed de [aleyhimüsselam] aynı imanı bildirmiştir. Hepsinin gayesi de insanları dünya ve ahiret saadetine kavuşturmaktır.

 

Hz. Musa’nın kavmindeki şahısların hataları Hz. Musa’ya yüklenemeyeceği gibi, Hz. İsa’ya tâbi olanların da hataları, İsa aleyhisselama yüklenemez. Bugün dünyadaki çeşitli ırklara mensup müslümanlardaki hataları görüp de peygamberleri veya Allah’ı inkâr etmek doğru olmaz.

 

Allahü teâlânın bütün peygamberlere bildirdiği dinlerde ırk ve millet üstünlüğü yoktur. Allahü teâlâya ve bütün peygamberlere inanan zenci bir hizmetçi, Allahü teâlâya inanmayan beyaz bir kraldan üstündür. Allah’ı inkâr eden kral, ebedi Cehennemde, inanan zenci hizmetçi ise, ebedi Cennette kalacaktır.

Müslüman olmak için Allah’a, meleklere, peygamberlere ve peygamberlere gönderilen mukaddes kitaplara, ahirete öldükten sonra dirilmeye, hayrı ve şerri de Allahü teâlânın yarattığına inanmak gerekir. Peygamberlerden birini kabul etmeyen kimse müslüman olamaz. Müslümanlık yeni bir din değildir. Tek Allah’a inanan bütün dinlerin ortak adıdır. Müslüman Allah’a teslim olan demektir. Din, insana Allah’ını tanıtan, onu fenalıklardan koruyan, sıkıntılı zamanlarında onu teselli eden, çalışma azmini kuvvetlendiren, toplum içinde saygı ve sevgi kazandıran ilahi emirlerdir.

 

Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısımdır. İtikad ve amel, yani iman ve ahkam. Dinin aslı ve temeli olan itikad her dinde aynıdır. Din ağacın gövdesi, amel ise ağacın dalları, yaprakları gibidir. İman hususunda, Hz. Musa’nın veya Hz. İsa’nın bildirdikleri, Peygamber efendimizin bildirdiklerinden ayrı değildir. Fakat bugün eski dinlerin hepsi bozulmuş, ilahi hükümler yerine, insan kafasından çıkan düşünceler yer almıştır. İslam dini ise hiç bozulmadan devam etmektedir.

 

İslam dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin edecek bir ahlak getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah arasında rabıta kurmakla kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık camiasına karşı haklarını ve vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu din, insan ruhunu ve bütün insanlığı, saadete kavuşturacak prensiplerden ibarettir. İslamiyet’te sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibarlara sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil, bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emretmekte, bunun için de, sosyal adaleti esas tutmaktadır.

İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet ettiği için, yabancılar arasında müslümanlık yayılmaktadır.

 

Peygamber efendimiz kötü kimselerden bazılarını şöyle bildirmiştir:

(İnsanların en kötüsü, kimseye ikram etmeyen, yalnız yiyen ve hizmetçisini döven kimsedir. Bundan daha kötüsü, herkese kızan, buğzeden ve kendisine buğzedilen, bundan da kötüsü, şerrinden korkulan ve kendisinden hayır beklenmeyen, bundan da kötüsü, dünya karşılığında ahiretini satan, bundan da kötüsü, dini dünya menfaatine alet eden kimsedir.) [İbni Asakir]

 

Dinimizin diğer dinlerden farkı nedir? Yabancıların müslüman olmalarına sebep olan şeyler nelerdir? İslamiyet’i kabul edenler genel olarak dinimiz hakkında ne diyorlar?

CEVAP

Birçok diplomat, devlet, ilim ve fen, hatta din adamlarının müslüman oluşları, İslamiyet’in büyüklüğüne hayran kaldıklarındandır. Misyonerler, milyarlar harcayarak Hıristiyanlık propagandası yapıyorlar. Halbuki propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.

 

İslamiyet ilim ve akıl dinidir. Dinlerini değiştirip müslüman olan insanların çoğu, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonra müslüman olmuşlardır.

Bu sebeplerin birkaçı şöyle:

1- İslam’da tek ilah vardır. Hıristiyanlıktaki üç tanrı inancı, ilim sahiplerince saçma görülmüştür.

 

2- İslam, sadece ahiret saadetini değil, dünyada da mutlu yaşamanın yollarını bildirmiştir.

 

3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hıristiyanlıkta ise, günahkâr doğar. Bu da, akla, ilme, aykırıdır.

 

4- İslam’da, ibadetlerin mabette yapılma şartı yoktur. Her yerde ibadet edilebilir. Hıristiyanlar, kilisede putu, papazı aracı yaparak ibadet eder.

 

5- İslam’da günahları yalnız Allah affeder. Hıristiyanlıkta, güya papazın, günahları affetme ve dinden çıkarma yani aforoz etme gibi yetkisi vardır.

 

6- Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam’da ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.

 

7- İslam’da bütün peygamberler beşer, yani insandır. Ancak seçilmiş, günahsız insandır. Hiç kimse, diğerlerinin günahını çekmez. Hıristiyanlıkta, Hz. İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için çarmıhta ölmüştür. Bu da akla ve ilme aykırıdır.

 

8- İslam’da hurafe yoktur. Diğer dinlerde ateşe, güneşe, taşa, heykele tapılır.

 

9- İslam’da, Dinde zorlama yoktur düsturu vardır. Hiç kimse dine girmeye zorlanmaz. Hıristiyanların dine sokmak için yaptıkları işkenceler ve mezhep kavgaları meşhurdur.

 

10- İslam, iç temizliği yanında, dış temizliğe de çok önem verir. Meşhur Versay Sarayında yıllarca bir hela yoktu. Bu, Hıristiyanların ne kadar pis olduğunu göstermeye kâfidir.

 

11- İslam, sömürüyü reddeder. Bunun için kapitalizmi, komünizmi kabul etmez. İslam hariç, hiç bir dinin ekonomi sistemi yoktur. Bugün Hıristiyan ülkelerde kapitalizm hakimdir.

 

12- Müslümanların geri kalışları sebebi, dinlerinin icaplarına uymamalarındandır. Hıristiyanların maddi refaha kavuşmaları ise, dinlerinden uzak kalmalarındandır. Müslümanlıkta cahil olan dinden çıkar, Hıristiyanlıkta ise, âlim olan Hıristiyanlığı bırakır.

 

13- İslam’da, alkol, uyuşturucu ve kumar haramdır. Zinanın cezası ise, ağır olduğu için, fuhuş yaygınlaşamaz. Hıristiyan Batı, fuhuş bataklığı içindedir.

 

14- İslam, en yeni ve en son dindir. Kur'an-ı kerim, günümüze kadar hiç bozulmadan, bir kelimesi bile değişmeden gelmiştir. Halbuki İncillerin birbirini tutmadığını herkes bilir.

 

15- İslam, kadınlara çok kıymet vermiş, onlara en büyük hakları tanımış, (Cennet anaların ayağı altındadır) buyurmuştur. Hiçbir din kadına bu değeri vermemiştir.

 

16- İslam dini bir milletin değil, bütün insanlığındır. Allahü teâlâ, (Rabbülâlemin)dir, yani bütün âlemlerin Rabbidir.

 

17- İslam’da, bütün müslümanlar kardeştir. Allah huzurunda herkes eşittir. Namaz kılarken; komutan ile er, zengin ile fakir, beyaz ile zenci müslüman yan yana durup birlikte secde ederler.

 

18- İslam’daki ibadet saatleri muayyen olduğundan, müslümanların hayatları düzenli ve intizamlıdır. Bunun için, gerçek müslüman, bir asker gibi disiplinlidir. Yılda bir ay tutulan oruç, iradenin kuvvetlenmesini sağlar ve nefse hakim olmayı öğretir.

 

19- İnsanların öldükten sonra ne olacaklarını, ahiret hayatını, hallerini hiçbir hıristiyan din adamı izah edemiyor. Bunu, en güzel ve en mufassal şekilde izah eden din, İslamiyet’tir.

 

20- İslamiyet’te her şey açıktır. Diğer dinlerde olduğu gibi (sır) kabul edilen akideler yoktur.

 

21- İslamiyet, iktisadi bakımdan kapitalist ve komünist düşünceleri reddeder. Fakiri korumuş, zengini de kötülememiştir. Zenginlerin, fakirlere zekat ve sadaka vermesini emretmiştir. Ayrıca dünyadaki çeşitli millet ve ırklara mensup müslümanları bir araya getirerek [Hac gibi], dünyada en mükemmel ictimai [sosyal] nizamı tayin etmiştir.

 

22- İslamiyet, temizliğe çok önem veren bir dindir. İbadete başlamadan önce, vücut temizliğini emreden yegane din, İslamiyet’tir. Diğer dinlerde böyle bir şey yoktur. İslamiyet’te, ibadetler kısa olduğu için, bunlar günlük hayat üzerinde aksi bir tesir yapmaz.

 

23- Hıristiyan rahiplerin vaazlarında söyledikleri, fakat kendilerinin ve diğer hıristiyanların hiçbir zaman yapmadığı hilm, yardım ve merhamet gibi iyi huylar, yalnız müslümanlarda vardır.

 

24- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi dinden olursa olsun, yabancılara yardım etmeyi emreden tek dindir.

 

25- İslamiyet, ruh ve beden temizliğidir. Bu ikisinin müsavi tutar. İslamiyet’te, yalnız sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik etmek vardır.

 

26- İslamiyet, insanları, çalışmaya, faydalı, şeyleri öğrenmeye, önce kendi aklı ve gayreti ile iş görmeye başladıktan sonra, Allah’tan yardım istemeye davet eder. (Bir saat tefekkür ve faydalı iş görmek, bir sene ibadete eşittir) diyen başka bir din yoktur.

 

27- İslam, din, ırk farkı gözetmeksiniz mutlak adaleti emreder.

 

Niçin Müslüman oldum?

(Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in birbirine karışmadığını gördüm ve ilmen de tespit edilmiştir. Bunun 1400 sene önce Kur'an-ı kerimde bildirildiğini duyunca, Müslümanlığın hak din olduğuna inanıp müslüman oldum.) Kaptan Kusto (Fransız)

 

(Kur'an-ı kerim, Allah’ın adı ile başlıyor, Allah’ın birliğini bildiriyordu. Hayretim arttı. Tevhid dini olan Müslümanlığı seçtim.) Cat Stevens (İngiliz)

 

(İslam, çağları ardında sürükleyen bir dindir. Müslüman olmakla, çağlar üstü dini seçmiş oldum.) Roger Garaudy (Fransız)

 

(Anarşinin ancak İslam ahlakına sahip olmakla önleneceğine inandım. İçkiyi bıraktım, tesettüre girdim ve namaza başladım.) Tina Gfanzil (Alman)

 

(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, herkesin eşit olduğunu, namaz kılarken de rütbe ayrımı yapılmadığını gördüm. Müslüman oldum.) Thomas Clayton (Amerikalı)

 

(İslam, en iyi şeyleri ihtiva eder. Hiçbir dinde kardeşlik, İslam’daki gibi değildir.) Dr. Rolf Freiherr (Avusturyalı)

 

(İslam, sevgi, doğruluk, temizlik ve güzel ahlakı emrettiği için müslüman oldum.) A.Uemura (Japon)

 

(İslam’ı akla da uygun bulup müslüman oldum.) Cecilla Cannolly (Avusturyalı)

 

(İlim Çin’de de olsa alın hadisini okudum. İslam’ın ilme verdiği önemi görünce müslüman oldum.) Mr. Board (Amerikalı)

 

(İslam, israf ve cimriliği yasaklayan, maddi- manevi her hususta en güzel kaideleri olan dindir.) Albay Ronald Rockwell (Amerikalı)

 

(İslam dünya ve ahiret mutluluğunu gösterdiği için müslüman oldum.) B.Karai (Zengibar)

 

(Putlara değil de, bir Allah’a ibadet etmeyi, doğruluğu, emanete riayeti, insanların haklarını gözetmeyi emreden İslamiyet’i kabul ettim.) Necaşi (Habeş İmparatoru)

 

Tufeyl bin Amr, usta bir şairdi. Onun gibi şiirden anlayan pek azdı. Kur'an-ı kerimi okuyunca, onun şiir ve beşeri bir söz değil, ilahi bir kelam olduğunu hemen anlayıp müslüman oldu.

 

İslamiyet’i inceleyen bir gayrı müslimin kolayca müslüman olmasının sebebi ne olabilir?

CEVAP

İslamiyet en medeni, en mantıki ve en doğru dindir.

İnsaflı [tarafsız] ve kültürlü her insan Müslümanlığı açık tarzda bildiren Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyunca, bu dinin en son hak din olduğunu, bütün modern bilgi ve anlayışlara uyduğunu, içinde hiçbir hurafe bulunmadığını, (Teslis = 3 tanrı) inancı gibi akıl ve mantığın kabul edemeyeceği bir akideye değil, bir tek Allah’a inandığını görerek, Ona iman etmektedir.

 

Dikkat ile, tarafsız olarak tetkik edilecek olursa, (Tek Allah’a iman) esasına bağlı dinlerin, birbirinin devamı olduğu ve biri bozulunca, Allahü teâlânın, onu düzeltmek için, yeni bir Peygamber gönderdiği, bu dinlerin sonuncusunun ise, en ilmi ve en mükemmel bir din olan, İslam dini olduğu görülür.

 

Bilhassa yabancı ilim adamlarının müslüman olmasının sebebi nedir? Geçenlerde ölen Kaptan Kusto’nun müslüman olmasına sebep olan, karışmayan iki denizin bulunduğunu bildiren Kur'an-ı kerimin hangi âyetidir?

CEVAP

İlim adamı, gerçeği gören insan demektir. Gerçeği arayan bulur. Hıristiyanlığı, Müslümanlığa tercih eden bazı komünistler, Kaptan Kusto’nun müslüman olmasını kabul edememişler, inkâra çalışmışlardır. Ne yapsalar fayda yoktur. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.

 

Fransa’da Müslümanlık, her sanatta, her cihette şöhret kazanmış kimseler arasında hızla intişar ediyor. Hıristiyanlığı bırakarak İslam dinini tercih edenlerin adedi yüzbine ulaştı. Katolikliğin Fransa’da en yüksek makamı olan “Paris Arşovekliği” bu rakamı tasdik etmiştir.

 

Televizyonda yayınlanan, Yaşayan Deniz programı ile okyanusların sırlarını gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam dinini tercih etmesine asıl sebep olan olayın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz sularının birbirine karışmadığını tespit ettikten sonra, bunun 1400 sene önce Kur'an-ı kerimde beyan buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirmiştir.

 

Kaptan Kusto, özetle diyor ki:

(1962de Alman ilim adamları, Aden körfezi ile Kızıldeniz’in birleştiği Mendeb boğazında, Kızıldeniz ile Hind Okyanusunun birbirine karışmadığını bildirmişlerdi. Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in sularının birbirine karışıp karışmadığını tetkik etmeye başladık. Önce Akdeniz’in kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve kesafeti ile ihtiva ettiği canlıları tespit ettik. Aynı tetkikatı Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su kütlesi binlerce seneden beri Cebelitarık boğazında birleşiyordu. Bu durumda, iki su kütlesinin karışması ile tuzluluk, kesafet gibi unsurların birbirlerine eşit, hiç olmazsa yakın olması gerekiyordu. Halbuki, her iki denizin en yakın kısımlarında bile, deniz suyu kendi hassasını koruyordu. Yani, iki denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz suyunun birbirine karışmasına engel oluyordu.

Bu hali anlattığım [İslamiyet’i seçerek müslüman olan] Prof. Maurice Bucaille, bunda şaşılacak bir şey olmadığını, İslam’ın kudsi kitabı Kur'an-ı kerimin bunu açık bir şekilde yazdığını söyledi. Hakikaten bu hâl Kur'an-ı kerimde açıklanıyordu. Bunu öğrenince Kur'an-ı kerimin Allah’ın kelamı olduğuna inandım. Hak din olan İslamiyet’i seçtim. İslam dini, manevi gücü ile bana kaybettiğim oğlumun acısına dayanma sabrını verdi.)

 

Karışmayan denizlerle ilgili birkaç âyet-i kerime vardır. Mealleri şöyledir:

(Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki tuzlu ve acı iki denizin arasına bir engel, aşılamaz bir serhat koyan Odur.) [Furkan 53]

(İki deniz, birbirine bitişik iken, [Rabbinizin koyduğu engel ile] birbirine karışmaz.) [Rahman 19, 20]

(....iki deniz arasına perde koyan...) [Neml 61]

(İki denizden biri tatlıdır, harareti keser, içimi kolaydır. Diğeri de tuzludur, boğazı yakar.) [Fatır 12]

 

İslamiyet’in çağa uymadığını söyleyen yabancılara ne cevap vermek gerekir?

CEVAP

8 Nisan 1983 günü Karyünes Üniversitesinin konferans salonunda bir büyük ilim adamı, bir büyük yazar Roger Garaudy diyor ki:

Evet, bugün ben müslümanım. Niçin İslam’ı seçtiniz, diyorsunuz, İslam’ı seçmekle çağı seçtim.

70 yaşındaki Roger Garaudy ki, yıllarca Fransa’da komünist sistemin ateşli savunucusu olmuştu. Üniversiteden siyaset kürsülerine kadar Fransızlara ve Batı dünyasına hep Marksizm’i anlatmış, insanların kurtuluşunu yalnız bir sistemde bulmuştu. Çağımızda Fransız komünistlerinin en büyük "Düşünce mimarı" durumunda idi. Nerede komünistlerin düzenlediği bir miting, konferans ve seminer var, orada Garaudy vardı. Katolik ve Hıristiyanlığa karşı, düşüncesiyle, kalemiyle hitabetiyle büyük bir mücadele veriyordu.

 

Fakat, şimdi o bilim adamı, hakikati anladı. Şöyle diyordu:

(İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reform tabi tutuldu. Mukaddes kitabılar zamana göre tahrif edildi. Kur'an-ı kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır. Bugüne kadar, bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik sarsıntılardan daha büyük bir olaydır. İslam, materyalizme de, pozitivistlerin görüşüne de, egzistansiyalistlere de hakimdir. Fakat bunlardan hiçbiri, İslam’a hakim değildir.

 

Büyük Peygamberimiz, Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi, dünyaya çalışın derken, her şeyi anlatmıştır. İslam hem maddeye, hem de manaya hükmetmiştir. Öyle ise, bunların ikisi birbirinden koparılamaz. Nasıl koparılabilir ki, İslam, İlim Çin’de de olsa gidip bulunuz. İlim ve Fen müminin kaybolmuş malıdır, ara ve bul diyor. İlmin ve çalışmanın burada sınırı yoktur. İslam, dünyayı saran bu iki olaya sınır koymadığına göre, dünyayı sarsmıştır.

 

İnsanı, mahlukların efdalı ve en şereflisi olarak bildirirken, onun sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan, kazancı alın terindeki damlacıklardan arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü ve ahlak hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe sebep olduğu için yasaklayan ve gayri meşru serveti böylece imha eden bir sistemler manzumesidir.

 

İslam, halife ile kölenin aynı hakka sahip olmasını mecbur kılmıştır. Deve olayı vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha keskin bir olaydır. Hz. Ömer ile kölesi bir şehirden bir şehire giderken deveye sıra ile binerler. Zaman zaman, devenin yularını halife çeker, zaman zaman da köle... İşte adalet ve hukukta İslam’ın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de, insanı sömüren sistemlerdir. İslam bunlara karşı, insana prestijini iade eden bir semavi dindir.)

 

En üstün din

Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyurmaktadır:

(Allahü teâlâ, Peygamberini, hidayet ve hak din, İslamiyet ile gönderdi. İslam dinini, diğer dinler üzerine üstün kıldı.) [Muhammed aleyhisselamın hak] Peygamber olduğuna şahid olarak Allah yeter.) [Feth 28]

 

(Müşrikler istemese de, İslam dinini diğer bütün dinlerden üstün kılmak için resulü Muhammed aleyhisselamı, [sebeb-i hidayet olan] Kur'an ve İslam dini ile birlikte gönderen Allahü teâlâdır) [Saf 9]

 

Ve Allahü teâlâ vâd ediyor:

(Allahü teâlâ şükredenlerin mükafatını verecektir.)

 

Burada şükretmek demek, dinimizin istediği gibi, tam müslüman olmak demektir. Allahü teâlânın verdiği nimetleri, Onun emrine uygun olarak kullanmak demektir. Bugün dünyada bir milyardan ziyade müslüman olduğu bildirilmiştir Yani, dünyada her 4 kişiden biri müslümandır. Eğer bu müslümanlar, Allahü teâlânın emrettiği gibi, ruhen ve bedenen tertemiz insanlar olur, birbirlerine kardeşçe bağlanır, çalışır, her sahada ilerlemeye başlarsa, Allahü teâlâ da, onlara mükafatını verecek, o zaman müslümanlar, tıpkı ortaçağda olduğu gibi, medeniyetin en önüne geçeceklerdir. Allahü teâlâ, bize bunu vaat ediyor. Allahü teâlâ, hiçbir zaman vaadinden dönmez.