Allah’ın halifeleri vardır

 

Hizbürrahmanım diyen ve mezhep kabul etmeyen birisi, (Allah mabuddur, Allah’ın halifesi olmaz. Var diyen halifeye mabud demiş olur ve küfre düşer) diyor. Allah’ın halifesi olmaz mı?

CEVAP

Allahü teâlânın elbette halifeleri vardır. Bu husus, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Bu açık nasları ancak hizbüşşeytan olanlar inkâr eder. Mesela iki âyet-i kerime meali şöyledir:

(Ey Davud, biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde adaletle hükmet.) [Sad 26]

(Sizi yeryüzünde halifeler yapan Odur. İnkâr edenin zararı kendinedir.) [Fatır 39]

 

Bu konudaki hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Âdil sultan Allah’ın yeryüzündeki halifesidir.) [Beyheki]

(Neslimden gelecek olan Mehdi, Allah’ın halifesidir.) [Deylemi, Hakim]

(Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan Allah’ın ve Resulünün halifesidir.) [Deylemi]

 

Peygamber efendimiz halifeyi şöyle açıklıyor:

(Allahü teâlâ halifelerime rahmet etsin. Sünnetimi ihya edip yayan halifemdir.) [İ.Asakir]

 

Davud aleyhisselamın adaletle hükmetmesi isteniyor. Demek ki peygamber, sultan birer halifedir. Sultan, âdil olursa, Allah’ın dinine hizmet eder. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Sultan yeryüzünde zıllullahtır. Ona ikram eden ikram görür, ihanet eden ihanete uğrar.) [Taberani]

 

Zıllullah demek, Allah’ın emirlerini tatbik etme yetkisine sahip halife demektir. Ahir zaman da gelecek olan Hz. Mehdi de Allah’ın dinini yayacağı için ona da Allah’ın halifesi denmiştir. Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparak Allah’ın dinine hizmet edenlere de Allah’ın halifesi denmiştir. Resulullahın da halifeleri vardır. Halifeleri hâşâ Resulullah gibi peygamber olmadığı gibi, Allah’ın halifeleri de hâşâ mabud değildir.

 

İmam-ı Rabbani hazretleri, faydalı ilimler hazinesi Mektubat’ta buyuruyor ki:

Bir şeyin sureti, onun halifesidir, vekilidir. Bir şey onun suretinde yaratılmazsa, onun halifesi olamaz. Halife olmaya yakışmayan, emanet yükünü taşıyamaz. Sultanın hediyelerini, ancak onun vasıtaları taşır. Ahzab suresinin (Emaneti göklere ve yere ve dağlara bildirdik, yüklenmek istemediler. Ondan çekindiler. Onu insan yüklendi) mealindeki 72. âyetinde anlaşılıyor ki, insandaki kemaller, Vücub mertebesinin kemallerinin suretleri, görüntüleridir. İnsandaki kemallerin, Vücub mertebesindeki kemallere yalnız isimleri benzemektedir. Bunun içindir ki, hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, Âdem’i kendi suretinde yarattı) buyuruldu. Çünkü insanın nefsinde bulunan her şey, birer surettir, görüntüdür. Bu suretlerin hakikati, aslı, Vücub mertebesindedir. İnsanın halife olmasının inceliği buradan anlaşılmaktadır. Çünkü, bir şeyin sureti, o şeyin halifesidir, vekilidir. Zındıklar ve Allahü teâlâya madde diyen kâfirler, burada çok yanıldılar. Allah’ı insan suretinde sandılar. İnsanlarda olduğu gibi organları, duygu aletleri var dediler. Böylece, çok kimseleri de saptırdılar. Müteşabihat âyet-i kerimeler de, böyledir. Âl-i İmran suresinin (Bu âyetlerin bildirdiklerini yalnız Allah bilir) mealindeki 7. âyet-i kerimesi gösteriyor ki, müteşabih olan âyet-i kerimeler, gösterdiklerinden başka şeyleri bildirmektedir. Ulema-i Rasihin denilen derin Ehl-i sünnet âlimlerine de, bu başka bilgiler ihsan olunmuştur. Bunun gibi, gaybı yalnız Allahü teâlâ bilir. Peygamberlerin yükseklerine bu bilgisinden ihsan etmektedir. (1/312)