İslamiyet insanlardan iki şey ister

 

Zor bir durumdan kurtulunca (Allahü teâlâ bizi kurtardı) manasına (Allah yüzümüze baktı) ifadesi kullanılıyor. Mahzuru var mıdır?

CEVAP

Mahzur yoktur.

 

Hasbelkader bu işin başına geldim dedim, böyle söylemek küfür olur mu?

CEVAP

Böyle söylemekte mahzur yoktur. Kelime olarak hasbel kader, kader icabı demektir. Yani Allah böyle takdir etmiş, biz de buraya geldik demektir. Türkçe’de bir başka anlamı da, (Biz bu işe layık falan değiliz, ama, Allah böyle takdir buyurduğu [ihsan ettiği] için geldik) demektir.

Allah’ın sıfatlarını teker teker saymasını bilmeyene kâfir denir mi?

CEVAP

Sıfatları sayamayıp ama anlamlarını bilirse kâfir olmaz. Mesela Allahü teâlânın her şeyi yarattığını, her şeyi bildiğini, işittiğini, gördüğünü v.s. bilen kimse Allah’ın sıfatlarını biliyor demektir.

Müslüman olmayan bir insana, yaptığı iyilik karşısında "Allah hidayet versin" diye dua edilir mi?

CEVAP

İyilik yapmadan da o şekilde dua etmekte mahzur yoktur.

 

Bir müslüman bir günah işlese, işledikten sonra çok pişman olup Allahü teâlâya yalvarsa, tevbe etse, ondan sonra yine nefsine ve şeytana uyup bu günahı işlese, aynı şekilde birkaç sefer söz verip sözünde durmayıp, tevbesini bozup aynı günahı tekrar işlese, bu günahı işlemesiyle, sözünde durmamasıyla dinden çıkmış olur mu?

CEVAP

Günah işlemekle, sözünde durmamakla dinden çıkılmış olmaz. Tevbeni bin kere bozsan da yine gel demişlerdir.

Haramlarda sebep aranır mı?

CEVAP

Haramlarda sebep aranmaz. Besmelesiz kesilen kuzu etini yemek haramdır. Besmele ile de kesilse domuz eti haramdır. Sebebi şu veya bu değildir. Allah haram ettiği için haramdır.

 

Tevbe kapısı ne zamana kadar açıktır?

CEVAP

Güneş batıdan doğmadan önce iman etmek şarttır. Kıyametin büyük alametlerinden birisi de, güneş batıdan doğacaktır. Bunu gören bütün insanlar, iman edecekler. Fakat bu imanları kabul olmayacaktır. Çünkü artık tevbe kapısı kapanmış olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Tevbe kapısı açıktır. Güneş garbdan doğuncaya kadar kapanmaz.) [Taberani]

 

Bugünkü insanlar için ise, tevbe kapısı her zaman açıktır. Son nefese kadar tevbeler kabul edilir. Can boğaza gelmeden iman etmek şarttır. Ölürken, ahiret hallerini gördükten sonra kâfirin imanı muteber olmaz. Fakat o anda da, müslümanın günahlardan tevbesi kabul olur.

 

Bir ingiliz arkadaşım var. Müslüman olmuş, namaz kılıyormuş ama, hiç kimseye söylememiş. İngilizler müslüman olduğunu duyarsa, iyi gözle bakmayacaklarını söylüyor. Kitaplarda okumuş, kalb ile tasdik, dil ile ikrar etmek gerekiyor, şimdi ben kaç kişinin yanında müslümanlığımı ikrar etmem lazım diyor. İkrar etmeden veya edemeden ölsem müslüman sayılmaz mıyım diyor.

CEVAP

Evet iman etmek için kalb ile tasdik dil ile de ikrar gerekir. Ancak, onun dil ile başkalarına ikrar etmesi gerekmez. İslam ülkesinde ikrar etmesi lazım ki, müslüman olarak bilinsin ve müslümanlara yapılan muamele ona yapılsın ve müslüman mezarlığına defnedilsin.

 

Allah’ın dostu olan evliyaya kâfirlerden daha çok bela gelmesinin sebebi nedir?

CEVAP

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Allah’ın dostu olan evliyaya kâfirlerden daha çok bela gelmesinin sebebi: Bu dünya, imtihan yeridir. Burada hak, bâtıl ile karışıktır. Burada, dostlarına bela vermeyip, yalnız düşmanlarına verseydi, dost, düşmandan ayrılır, belli olurdu. İmtihanın faydası kalmazdı. Halbuki, gayba iman etmek gerekir.) [c.2, m.99]

 

Mecusi’nin biri ramazan ayında çocuğuna dışarıda yemek yedirtmiyor Müslümanlara saygılı davranıyor ve son nefeste imanla ölüyor.Sizin yazılarınızda ise namaz kılmayan Müslümanın imanla ölmesinin tehlikede olduğu yazıyor. O Müslümanken bile kâfir ölebiliyor da kâfir nasıl Müslüman ölebilir?

CEVAP

İslamiyet insanlardan iki şey ister. Birincisi ne bildirilmişse hepsine olduğu gibi iman etmek. İkincisi bu iman ettiklerine hürmet edip, saygı göstermek. Bunlar imanla ilgilidir. Yapıp yapmamak ise günah ve sevap ile ilgilidir. Bahsettiğiniz örnekte üstelik bir mecusinin yani ateşe tapanın oruca, Müslümanların ibadetine hürmeti, saygısı, onun Müslüman olmasına vesile olabilir ki olmuştur da. Buna benzer olaylar çok olmuştur.

 

Fakat bir müslümanın senelerce namaz kılmaması, diğer haramları işlemesi, bunları yaptığı veya yapmadığı için değil, iman ettiği hususlara saygıyı, hürmeti azaltacağı, hatta yok edebileceği için küfre düşme tehlikesi çok fazladır. Namaz dinin direğidir buyuruluyor. Namaz insanı elbette kötülüklerden alıkoyar buyuruluyor. Kendisini koruyucu namazı niyazı yok. Üstelik laf olsun diye, gevezelikle saygıyı hürmeti kaybedenler ise çoktur. Siz bunu daha iyi bilirsiniz, herkesin hali ortada değil mi? Bu tehlikeden kurtulan kaç kişi vardır? Bu yüzden, ikisi çok farklıdır. Birbirine karıştırmamak lazımdır.

 

Kâfir bir kelime-i şahadet söylerse hemen Müslüman olur, bütün günahları affolur, fakat namaz kılmayan Müslüman, yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebepler yüzünden tehlikededir.

 

Mekruha bile önem vermeyen kâfir olur deniyor. Harama önem vermeyen kâfir olmaz mı? Açık gezen bayan günaha önem verse açık gezmez. O halde açık gezene kâfir diyemez miyiz?

CEVAP

Günahı önemsiz saymanın ne demek olduğu çok kimse tarafından bilinmemekte, bu yüzden günahkârlara kâfir denmektedir. Mesela (İçki içmeye devam eden kimse, haram olduğuna önem verse, içmez, açık gezen bayan, bunun haram olduğuna önem verse kapanır. O halde bunlar, işlediği günahlarına üzülmedikleri, yani haramı önemsiz saydıkları için kâfirdir) demek yanlıştır. Üzülmeyen, önem vermeyen kâfir olur ama, üzülmek, önem vermemek ne demektir? Mesela namazını kılan bir bayan, açık gezmenin günah olduğunu biliyorsa, (Kapanmak Allah’ın emri, kapansak iyi olur ama, bu zamanda kapanamıyoruz) derse, bu bayana kâfir denmez. Bunun gibi içki içen kimse de, (İçki haramdır, fakat alıştık bırakamıyoruz) derse, bu kimseye kâfir denmez.

 

Aksine, hiç içki içmeyen birisi, (bir bardak şarap içmek günah sayılmaz) dese küfre girer. Yahut, (Herkes açık geziyor, ne oluyor, biz de geziyoruz, herkes içiyor, biz de içiyoruz, sarhoş olmadıktan sonra ne zararı olur) diyerek haramı önemsiz saymak küfür olur. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Bir günah yüzünden büyük azaba maruz bırakabilir. Yüz bin sene ibadet eden iyi bir kulunu, sonsuz olarak Cehenneme koyabilir. Mesela yüz bin sene itaat eden İblis, kibrederek secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu. Her duası kabul olan Belam-ı Baura, bir günaha meylettiği için imansız gitti.

 

Karun zekat vermediği için malı ile helak oldu. O halde her günahtan kaçmaya çalışmalı. Hadis-i şerifte, (Çok küçük bir günahtan kaçmak, bütün cin ve insanların  ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Günah işleyince de ümitsizliğe kapılmamalı, hemen tevbe etmelidir. Mümin hem Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemeli, hem de Ondan çok korkmalıdır.  Hadis-i şerifte (Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ onu umduğuna kavuşturur, korktuğundan da emin eder) buyuruldu. Yani bir mümin, Allah’ın azabından korkar, rahmetinden de ümidini kesmez, haramlardan kaçıp ibadetlerini yapmaya çalışırsa Cennete gider. 

 

Bir insan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemelidir. Hatta azılı bir kâfir bile tevbe edip "La İlahe illallah Muhammedün Resulullah" dese, bütün günahları affolur, tertemiz bir insan olur. Yani dünyada iken Allah’ın affetmediği günah yoktur. Tevbe edince şirki yani kâfirliği de affeder. Öldükten sonra artık kâfirlere af yoktur. Kur'an-ı kerimde, (Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, Allah bütün günahları affeder) buyuruluyor. (Zümer 53)

 

Allahü teâlânın rızasının ve gazabının hangi işte, hangi sözde olduğunu bilmeyiz. Bu bakımdan hiç bir sözü, hiç bir iyiliği ve kötülüğü küçük görmemelidir. Cenab-ı Hak, rızasını iyilikler içinde, gazabını da günahlar içinde saklamıştır. Önem verilmeyen bir günah, Allah’ın gazabına sebep olabilir. Onun için sözümüze dikkat etmeliyiz. Atalarımız, (Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir) demişlerdir.

 

İbadet yapmamak, günahlardan kaçmamak insanin kalbini karartır, zamanla küfre sokar, kâfir olur. Günahların hepsi Allah’ın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. İbni Münkedir hazretleri ölüm döşeğinde ağlıyordu. Sebebini sordular. Kasten büyük bir günah islemedim. Önemsiz saydığım küçük bir günah, Allah’ın gazabına sebep olduysa diye korktuğum için ağlıyorum dedi. İşte böyle korkular insanın kurtuluşuna sebeptir. Çünkü hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, kıyamette buyurur ki: "Dünyada iken bir gün beni hatırlayıp ananı, benden bir kerecik korkanı, Cehennemden çıkarın") buyurulmuştur.

 

“Sensizlik bana haram" veya "Sensiz günler bana haram" sözleri insanı küfre götürür mü?

CEVAP

(Sensiz günler bana zindan) anlamında kullanılıyorsa, (sensiz dünya bana zehir) anlamında kullanılıyorsa caiz olur. Fakat dini kelimeleri böyle rastgele kullanmamak gerekir.

 

Tecdid-i iman tam olarak nasıl yapılır?

CEVAP

O işten pişman olmak ve kelime-i şehadet getirmekle olur.

 

(Allahümme ya mukallibel kulub sebbit kalbi ala dinik) duasının manası nedir?

CEVAP 

(Ey kalbleri çeviren rabbim, kalbimi dinin üzerine sabit kıl) demektir.

 

Yeis ve ümitsizlik halinde, günahlardan tevbe kabul olur mu?

CEVAP

Tevbe kabul olur. [Yeis hali, ölürken ahiret hallerinin keşfidir. Yani ölürken Cenneti
Cehennemi gösterirler, kâfire inansaydın işte şu Cennete gidecektin derler. Bu halde iken bile müslümanın tevbesi kabul olur. Ama kâfirin iman etmesi kabul olmaz.]

Tevbe etmek için illa 2 rekat namaz kılıp mı tevbe etmeliyiz?

CEVAP

Namaz kılma mecburiyeti yoktur. Namaz kılıp dua ederek Allahü teâlâya sığınmak iyi olur. Pişman olmak tevbedir.

 

Bütün günahlarım için nasıl tevbe etmeliyim?

CEVAP

Ya Rabbi, büluğ çağına erdiğim günden beri işlediğim bütün günahlara tevbe ettim, bir daha işlememeye söz verdim dersiniz.

 

Tecdid-i iman ve nikah duası nasıldır?

CEVAP

Şöyledir:

Allahümme inni üridü en üceddidel imane vennikaha tecdiden bi kavli la ilahe illallah Muhammedür resulullah.

 

Kibirli insanlara küçük dağları sen mi yarattın gibi bir söz kullanılıyor. Bir insan böyle bir kelime kullanırsa imanı gider mi?

CEVAP

Ona sen küçük dağları yarattın denmiyor, küçük dağları yaratmış gibi kibirleniyor veya adam, sanki (Küçük dağları ben yarattım, büyük dağlar dedemden kalma diyor) derler. Yani böyle söylemek o adamı kötülemek olur. Küfür olmaz. Buna rağmen böyle sözler söylememeli.

 

Çok gayrimüslim kitabı okudum. Dini konularda, siyasi konularda, özellikle ticaret, yöneticilik üzerine. Kafam çok karıştı. Ne tavsiye edersiniz?

CEVAP

Gayri müslim kitaplar, müslüman kitaplardan sonra okunmalı, önce bir şeyler dolmalı ki ötekilere yer kalmamalı idi. Zaten dini konularda yazdıklarının hiç kıymeti yoktur. Siyasi, ticari ve idari konularda yazdıklarının çoğu da dinimizden yani İslam âlimlerinin kitaplarından ve Osmanlıdan kopyadır. Bu durumu ilim ve insaf ehli gayet iyi bilmektedir.

Mümin kendi imanı hakkında hiç şüphe etmemeli. Peki, bu şüphe etmek ne demek, bunu vesveseden nasıl ayırt edeceğiz?

CEVAP

Benim imanım var mı yok mu diye şüphe olmaz, imansız ölebilirim diye korkmak lazımdır. Elhamdülillah imanlıyım demelidir.

Tam olarak "akıl hastası" olmamakla birlikte, genelde ne yaptığını bilen, aklı tam olarak yerinde olmayan, zaman zaman tuhaf hareketler yapan, bazen aklı yerinde değil gibi davranışları olan ve akıl hastalığı tedavisi gören biri dinen mükellef midir?

CEVAP

Mükelleftir ama ne kadar? Gücü yettiği kadar, aklı aldığı kadar. Allah kimseye gücünün yettiğinden fazlasını sormaz. Aklı ermediği şeylerden mesul değildir.

 

Mesaide bir arkadaş var arkasında bazen namaz kılıyoruz. Hızlı kıldırdığı için bazı arkadaşlar şakayla karışık "molla ferrari" diyorlar. Caiz midir?

CEVAP

Caiz değildir. Dini şeylerde şaka yapmamalıdır.

 

İnsanlar için, (Beni ihya etti, beni ihya ettiniz) demekte bir mahzur var mı?

CEVAP

Evet. İhya etmek kelimesi, canlandırmak, can vermek, diriltmek anlamındadır. Bu şekilde kullanılması uygun değildir.

 

Reklam dünyasında "yaratıcı direktör" veya "kreatif direktör"  ifadeleri sıkça kullanılıyor. Caiz olması için ne yapmamız gerekir?

CEVAP

Yabancı adamlarla konuşurken, kreatif direktör dediğiniz kişi veya yaratıcı direktör denilen kişi, denirse, siz demiyorsunuz, başkaları diyor. Kurtarır.

 

Bazen imanla ilgili çok vesvese oluyor. O zaman diyorum ki, Ben Allah ve Resulüne iman ettim ve şu duayı okuyorum (Allahümmme ya mukallibel kulub sebbit kalbi ala dinik) ve büyüklerin,  Peygamberimizin sevgisine sığınıyorum.

CEVAP

O şüpheler imandan ileri geliyor demektir. Şeytan imanlı olanla uğraşır, imansızla uğraşmasına sebep yok. O duayı okumanız ve öyle düşünmeniz çok iyi.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri