Tevbe etmenin önemi

 

İnsanlık hâli bir günah işleyince ne yapmak gerekir?

CEVAP

Günah işleyince, hemen [kalb ile] tevbe ve [dil ile] istiğfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istiğfar ve pişmanlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur. (Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır) hadis-i şerifi bunu göstermektedir. (Beyheki)

 

Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü teâlâ, o günahı elbette affeder. Çünkü, Allahü teâlâ buyuruyor ki:

(Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü teâlâya istiğfar ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur.) [Nisâ 110]

 

M.Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:

Dertlerin, belaların gitmesi için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir. Beyheki'nin bildirdiği hadis-i şerifte, (İstiğfara devam edeni, çok okuyanı, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu, hiç ummadığı yerden rızıklandırır) buyuruldu. (c.2, m.80)

 

İstiğfar, insanı her murada, afiyete kavuşturur. Şifa için; tevbe etmeli, istiğfarı çok okumalı. Bütün dertlere, sıkıntılara karşı faydalıdır. Çünkü Allahü teâlâ, istiğfar okuyanların imdadına yetişir. (Hud 52, Fevâid-i Osmaniyye)

 

İstiğfar, günahın affını istemek, Estağfirullah demektir. Estağfirullah, günahlarımı affet Allah’ım, demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Mesela Kur'an-ı kerim okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenatta bulunmaktır. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]

(Sükutu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.) [Deylemi]

(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalan istiğfar etsin!) [Hatib]

(Günahınız çok olup göklere ulaşsa, tevbe edince, Allahü teâlâ tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]

(Günah kalbde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır.) [Tirmizi]

(Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunana müjdeler olsun!) [Beyheki]

 

Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek lazımdır.

 

Hz. Huzeyfe, çoluk çocuğunu geçindirmekte çok sıkıntı çekiyordu. Hâlini arz edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Ey Huzeyfe, neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim.) [Nesâi]

 

Hasan-ı Basri hazretlerine birisi kıtlıktan şikayet etti. Başka birisi fakirlikten, diğer birisi de çocuğunun olmadığından şikayette bulundu. Hepsine de istiğfar etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda sual ettiler. Onlara da istiğfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh suresi 10,11 ve 12. âyet-i kerimelerini okudu. Nasr suresinde Allahü teâlânın tevbeleri kabul edeceği bildirilmektedir. Şartlarına uygun yapılan tevbeyi muhakkak kabul eder.

 

Sıkıntıdan kurtulmak için

Belalardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Her zaman yüz defa (Estağfirullâhel'azim ellezi lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünerek söylemelidir!

Manası, (Kendisinden başka ilâh bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup O'na sığınırım) demektir.

[Azim, zatı ve sıfatları kemalde, yani büyüklükte benzeri olmayan demektir.

Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan,

Kayyum, zatı ile kâim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]

 

İnsan bütün ibadetlerini kusurlu bilmeli

Namaz kıldıktan sonra da istiğfar ediyoruz. Her iyilik ve ibadetten sonra da niçin suç işlemiş gibi korkup istiğfar ediyoruz?

CEVAP

Bir iyilik ve ibadet edince de dört yerde korkmak gerekir:

Birinci korku: İnsan bir iyilik işleyince veya bir ibadet edince, o iyilik ve ibadetin kabul edilip edilmediğinden endişe edip korkmalıdır! Çünkü Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ ancak müttekilerin [takva ehlinin] amelini kabul eder.) [Maide 27]

 

İkincisi riyadır. İhlassız amellerin kıymeti yoktur. İyiliği sırf Allah rızası için mi yaptım, yoksa başka bir

menfaat düşündüm mü diye korkmak gerekir. Ancak ihlasla yapılan ibadetin kabul edileceği yine Kur'an-ı kerimde bildiriliyor. (Beyyine 5)

 

Üçüncüsü, yapılan iyilikleri, ibadetleri zarara uğratmadan yerine teslim edebilme korkusudur.

Kötülükler, günahlar, iyiliğe zarar verir. Şu halde, iyiliği, ibadeti zarara uğratmadan yerine götürmeye çalışmalıdır! Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Bir iyilik getirene on katı verilir.) [Enam 160]

 

Dördüncüsü, yapılan iyilikle rezil olma korkusudur. Başkalarınca iyilik sanılan şeyler, belki de art niyetle yapılmış birer kötülük olabilir. Yapılan iyiliklerin, zararlardan korunarak başarıya ulaşıp ulaşmayacağından da korkmalıdır! Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Başarmam ancak Allah’ın yardımı iledir.) [Hud 88]

 

Allah’ın yardımına kavuşmak için de, Onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçmak gerekir.

Kötülük veya herhangi bir günah işledikten sonra pişman olmak ve iyilik ve ibadet etmeye devam etmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Bir günah işleyince hemen arkasından bir iyilik yap, bir sevap işle ki onu mahvetsin!) [Beyheki]

(Nerede, ne halde bulunursan bulun, Allah’tan kork ve kötülüğün akabinde bir iyilik yap ki onu yok etsin!) [Tirmizi]

Kur'an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Elbette hasenat, seyyiatı yok eder.) [Hud 141]

[Hasenat, her çeşit iyilik,

seyyiat, her çeşit kötülük]

 

İnsan bütün taatlarını, ibadetlerini kusurlu bilmeli, hakkıyla yapamadığını düşünmelidir! Çünkü, (Allahü teâlâ, Âl-i İmran suresinin 17.âyetinde, sabredenleri, sadıkları, namaz kılanları, zekat verenleri ve seher vakitlerinde istiğfar edenleri meth buyurdu. Hepsinden sonra, istiğfar edenleri bildirmesi, insanın her ibadetini kusurlu görüp, daima istiğfar etmesi içindir. İbadet yapanların kendilerini beğenmeleri, fasıkların günahlarından daha kötü ve daha zararlıdır) buyurulmaktadır. (M.Masumiyye)

 

Kabul edilen tevbe

Tevbenin kabul edildiği bilinebilir mi?

CEVAP

İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki:

Tevbenin kabul edildiğine dair alametler vardır. Böyle bir kimse,

1- Tevbe ettiği günahlara meyletmez. 

2- Her yerde, her zaman Allah’ın kendisini gördüğünü bilip günah işlemekten utanır.

3- Fasıklardan kaçar, salihlerle beraber olur.

4- Dünya malına tamah etmez. Ahiret için çalıştığını az görür.

5- Farz amelleri aksatmaz.

6- İşlediği günahları hatırladıkça üzülür ve istiğfar eder. Bütün azalarını günah işlemekten muhafaza etmeye çalışır. Böyle bir kimsenin tevbesi kabul edilmiş demektir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Elbette, Allahü teâlâ, tevbe edenleri de, temizlenenleri de sever.) [Bekara 222]

 

Sitemsiz affediş

Bir insan, günahlarına tevbe edince, Allahü teâlâ onu affeder. Artık o kimse, hiç günah işlememiş gibi olur. Eski günahlarından dolayı da ona sitem edilmez. Hicr suresinin (Onlara güzel muamelede bulun) mealindeki 85. âyet-i kerimesini Cebrail aleyhisselam, (Sana kötülük edeni affettiğin zaman, artık ona sitem etme!) diye açıklamıştır. Allahü teâlâ, (Affettiğimi itab etmem. Bu benim keremime yakışmaz) buyurdu. (İ.Gazali)

[İtab, darılmak, azarlamak, sitem etmek demektir.]

 

 

Tevbe-istiğfar 

Tevbe-istiğfar nedir, nasıl yapılır?

CEVAP

İstiğfar etmek, estağfirullah demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]

 

Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allah’a tevbe edin!) [Nur 31]

(Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]

(Allah’a tevbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8]

 

Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Nasuh tevbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’tan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.) [Beyheki]

 

İstiğfarın fazileti çok fazladır. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(İstiğfar okuyunuz! İmdadınıza yetişirim.) [Hud 52]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder.) [Taberani]

(Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz.) [Deylemi]

 

(İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz.) [Tirmizi]

(Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı affolur.) [Beyheki]

(İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesâi]

 

(Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istiğfar ederse, o günahı yazmaz.) [Hakim]

(Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü teâlâ, tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]

 

(Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istiğfardır.) [Beyheki]

(Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da istiğfardır.) [Hakim]

 

(Bir günahkâr, istiğfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istiğfar eder. Üçüncüde yine yapar, yine tevbe ve istiğfar ederse, dördüncü defa yapınca, büyük günah yazılır.) [Deylemi]

(Tevbe eden günah işlememiş gibi olur.) [İ.Mace]

 

(Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, rabbi ile alay etmiş sayılır.) [Beyheki]

(Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tevbe edendir.) [Hakim]

 

(Günahına pişman olup abdest alıp, namaz kılanı ve günahı için istiğfar edeni, Allahü teâlâ affeder.) [Nesai]

(Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunana müjdeler olsun!) [Beyheki]

 

Peygamber efendimiz ("Estağfirullahellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el-hayy-ül- kayyumüllezi la-yemutü ve etubü ileyh Rabbiğfir li" istiğfarını 25 defa okuyanın, odasında, ailesinde, evinde ve şehrinde kaza, bela olmaz) buyurdu. Bunu her sabah ve akşam okumalıdır! Âlimlerin çoğu, talebelerine ve evlatlarına bunu okumalarını tavsiye etmişler, çok faydasını görmüşlerdir. Bu nimetlere kavuşabilmek için Ehl-i sünnet itikadında olmak ve dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek şarttır. İtikadı bozuk olanın, bid'at ehlinin okuması fayda vermez. (Mearicülhidaye)

 

Ehl-i sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile cuma günü sabah namazından önce, aşağıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının affedileceği hadis-i şerifle bildirildi. Dua şudur:

(Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh.) [Ramuz]

 
Günaha pişmanlık 

Tevbe istiğfardan önce yapılmalıdır! Tevbe çirkin şeyi bırakıp güzel olana dönmek demektir. İstiğfar, günahın çirkinliğini görüp, ondan yüz çevirdikten sonra, mağfiret talep etmektir. Hadis-i şerifte (Pişmanlık tevbedir) buyuruldu. (Hakim)

 

Yapılan günahları her hatırlayışta istiğfar etmelidir! Günahları hatırladıkça istiğfara devam edilirse, geçmiş günahlar affolur.

 

Tevbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu ile tevbeyi asla geciktirmemelidir! Çünkü, hadis-i şerifte (Sonra yaparım diyenler helak oldu) buyuruldu. Yani tevbeyi ve diğer iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan etti. (İ.Gazali)

 

Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allahü teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allahü teâlânın katında küçülür. Mümin, iman ve marifetiyle küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte kalbi sızlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin, günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğinden korkar. Münafık ise, burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür.) [Buhari]

 
Günah işlediğini bilmek

Şu halde, günah işlediğini bilmek büyük nimettir. O kişinin mümin olduğunu gösterir. Allahü teâlânın hakkı olan günahları için tevbe etmeli, pişmanlık ve üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olması için çok sevap işlemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle!) [İ.Gazali]

 

Kul hakkının kefareti için, hak sahiplerine iyilik ve dua etmelidir! Hak sahibi ölmüş ise, o kimseyi rahmetle anmalı, çoluk çocuğuna ve vârislerine ihsanda bulunmalıdır! Günahları için istiğfara devam etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, istiğfara devam edeni, her sıkıntıdan kurtarır, her darlıkta bir genişlik verir ve ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesai]

 

Bir kimse günah işleyince, Allahü teâlânın bu günahı işlerken gördüğünü bilse, Allahü teâlâ, kulunun kendisini hatırlaması sebebiyle günahını affeder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İşlediği günahı, Allahü teâlânın bildiğine inanan, günahına tevbe etmese bile, Allahü teâlâ onu affeder.) [Taberani]

 

İşlediği günahı, Allahü teâlânın bildiğine inanan kimse, Allah’a inanıyor demektir. Allahü teâlâya inanan kimse de günah işleyince, günahını Allahü teâlâ gördüğü için utanır ve ister istemez pişmanlık duyar. Pişmanlık ise tevbedir. Tevbe eden kimseyi de Allahü teâlâ affeder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ya Rabbi, iyilik edince müjdelenen, kötülük edince istiğfar edenlerden eyle) [Buhari]

(Yatağa girince, 3 defa "Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa huv el-hayyel- kayyume ve etubü ileyh" diyenin günahları, deniz köpükleri kadar çok olsa da, affolur.) [Tirmizi]

 

(Mümin, günah işleyince, kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. İstiğfar edince, nokta silinir, kalbi cilalanır. Tekrar günah işlerse, siyah nokta büyür, nihayet kalbini kaplar.) [Nesai]

 

(Ey kullarım, koruduklarım hariç, hepiniz günahkârsınız, benden mağfiret dileyeni bağışlarım. Mağfiret etmeye kadir olduğuma inananı affederim.) [Tirmizi]

(Günahtan korunmayanı Allahü teâlâ da [dünya ve ahirette felaketlerden] korumaz.) [İ.Huzeyme]

 

(Müminler için, her gün 25 defa, istiğfar okuyanın kalbinden kin, hile ve haset çıkar. İsmi evliyalar arasına yazılır. Ona bütün müslümanlar sayısınca, sevap verilir. Kıyamette bütün müminler, "Ya Rabbi, bu kulun bizim için istiğfar okudu. Sen de onu affet!" derler.)

Müminler için istiğfar:

(Allahümmağfir-li velivalideyye veli üstaziyye velil-müminine vel-müminat, vel-müslimine vel-müslimat, el-ahya-i minhüm vel-emvat, birahmetike ya erhamerrahimin.) [Miftah-ün-necat]

 

Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki :

(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez.) [İ.Gazali]

Günahların hepsi Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Hadis-i şerifte, buyuruldu ki:

(Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir.) [R.Nasıhin]

 
Günahların affı için 

Allahü teâlânın hakkı olan günahlar için tevbe etmeli, pişmanlık ve üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olması için çok sevap işlemelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle!) [İ.Gazali]

("Rabbim, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Kötü işlerde bulundum. Senden başka günahımı affedecek yoktur. Beni affet!" diyenin karıncalar sayısınca günahı olsa, Allahü teâlâ affeder.) [Beyheki]

 
Günahı küçük görmek

Günahların bazısı, bazısına göre küçük görünse de, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak olduğu için hepsi de büyüktür. Çünkü Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde gizlidir. Hadis-i şerifte, (Küçük günaha devam edilirse, büyük olur) buyuruldu. Küçük görülen günah büyür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Günahların küçük görüneninden sakının! Bunlar toplanınca sahibini helak eder. Bu şuna benzer ki, bir kavim bir vadiye iner, çerçöp, odun ne bulurlarsa toplayıp getirirler. Böylece koca bir yığın olur. Bunu yakıp ateşinde ekmeklerini pişirirler. İşte küçük görünen günahlardan hesaba çekilen de helak olur.) [Taberani]

(Hep günah işleyenin kalbi mühürlenir, artık sevap işleyemez olur.) [Bezzar]

 

Biri, 2-3 defa (Vay günahlarım) deyince, Resulullah (Allahümme mağfiretüke evseu min zünubi ve rahmetüke erca indi min ameli diye dua et.) buyurup, o kişiye üç defa tekrarlattıktan sonra (Allah seni affetti) buyurdu. (Hakim)

Yukarıdaki duanın tercümesi şöyle:

(Allah’ım, benim günahlarıma göre senin rahmetin çok fazladır. Ben amelime güvenmiyor, senin rahmetini ümit ediyorum.)

 

Günahlarına tevbe eden, pişman olan kimsenin kul borçları, namaz, oruç gibi kazaları hariç, günahları affolur. Borçlarını ödemeli veya helalleşmelidir! Kazalarını da bir an önce bitirmelidir!

 

Hz. Bera’ya "Kendinizi elinizle, tehlikeye atmayın" âyeti düşmanla karşılaşıp şehid düşene kadar savaşan kimse hakkında mıdır?" diye sorulunca; Hz. Bera, (Hayır! Bir günah işleyip sonra da Allah onu bağışlamaz diyen hakkındandır) dedi. (Hakim)

 

Allah hakkı olan günahlara tevbedir. Farzları ve vacipleri terk etmek ve Allahü teâlânın haram kıldığı şeyleri yapmak bu günahlardandır. Mesela, namaz kılmamak, zekat vermemek böyledir. Bu günahları yapan müminler, tevbe-i nasuh ile tevbe ettikleri zaman, Allahü teâlâ affeder.

 

Son nefeste tevbe

Bir terzi, büyüklerden birine sordu:

- Ölüm yaklaşınca tevbenin kabul edileceğini bildiren hadis-i şerifin açıklaması nasıldır?

- Evet tevbe kabul edilir; ama senin mesleğin nedir?

- Terziyim, elbise dikerim.

- Terzilikte en kolay iş nedir?

- Kumaşı makasla kesmektir.

- Kaç yıldır terzisin?

- Otuz yıldır.

- Canın gargaraya gelince kumaş kesebilir misin?

- Hayır kesemem.

- Otuz yıl kolaylıkla yaptığın işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi, can gargarada iken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tevbe edersen, o zaman da tevbe etmek nasip olur.

Genç terzi tevbe edip, salihlerden oldu.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz! Ölmeden önce hayatın, hastalıktan önce sıhhatin, dünyada iken ahireti kazanmanın, ihtiyarlıktan önce gençliğin, fakirlikten önce zenginliğin kıymetini biliniz!) [Hakim]

 

(Allah katında en sevgili olan, tevbe eden gençlerdir.) [R.Nasıhin]

 

(Tevbe eden bir gencin cenazesi kabristana getirilince, Allahü teâlâ, "Ey Melekler, bu kabristandan azabı kaldırın! Buraya tevbe eden bir genç getirildi. Onun olduğu yerdekilere azap etmeye haya ederim." buyurur ve bütün kabristandakilerden kırk gün, azap kalkar.) [R. Nasıhin]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri