Her grup doğruyuz diye sevinmektedir

 

Ehl-i sünnet veya ehl-i bid'at olsun her grup, kendi yollarının doğru olduğunu söylüyorlar. Hangisinin doğru olduğunu nasıl bileceğiz?

CEVAP

Elbette her insan, doğru bildiği kimselerle beraber bulunur. Kur'an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Her grup, kendi fikrini, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53, Rum 32]

 

Peygamber efendimiz, ümmetinin 73 parçaya bölüneceğini, bunlardan yalnız bir grubun Cennete gideceğini bildiriyor. Bu grubun Ehl-i sünnet vel-cemaat olduğunu sünni âlimler ittifakla bildirmişlerdir.

Bir kimse, kendi başına Kur'an-ı kerimi okuyup da doğru yolu bulamaz. İşin ehli olan âlime ihtiyaç vardır. 72 sahte altının içine bir tane hakiki altın konsa, bunu sarraflardan başkası anlayamadığı gibi, 73 fırkadan hangisinin doğru olduğunu da ancak Ehl-i sünnet âlimleri anlar.

 

Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğini vâd buyurdu. O vâdinden dönmez. Bunun için, (Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum. Bunu bana nasip et ve beni, bid'at ehline aldanmaktan koru) diye dua etmeli, istihare yapmalıdır. Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir.

Çeşitli gruptaki müslümanların da, aynı şekilde dua etmekten çekinmemeleri, korkmamaları gerekir. Hâşâ Allahü teâlâ yanlış bir iş yapmaz. Belki içinde bulunduğu grup yanlış yoldadır. Bunun için her müslüman, (Ya Rabbi hangi gruptaki müslümanlar doğru yolda ise, senin rızan hangi grupta ise, bana onu nasip eyle!) diye dua etmelidir.

 

Dua ederken, duanın şartlarını gözetmelidir. Şartlarına uygun dua edilince, dua kabul olur. Dua kabul olunca da, doğru olan, hak olan bulunmuş olur.

 

Böyle ihlasla dua etmeyip aklına uyan, körü körüne hareket eden, bid'at ehlinden birisinin içine düşebilir.

 

Âlimim diyen şöhret esiri kimselerden uzak durmaya çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Gizli şehvetten sakının. Bu, âlimin, kendi etrafında toplanılmaktan hoşlanmasıdır.) [Deylemi]

Bu hadis-i şerif, (Cami-us-sagir şerhi)nde şöyle açıklanmaktadır:

 

Gizli şehvet; nefsin bir şey için can atması, kendisinden vazgeçemeyeceği, gözle görünen ve sevilen bir şeyi özlemesidir. Kimi âlim, kendi etrafında toplanılmasını, meclisinde daima çok insan bulunmasını ister. Bu düşünce, amelini iptal eder ve ihlasını giderir. Riyaya, ucba, kibre sebep olur.

 

Bu hususta büyüklerden bazılarının sözleri şöyledir:

Bazı insanlar ilim sahibi olacaklar, ilimleri amellerine muhalif olacak, içleri, dışlarına uymayacak, halka halka oturup birbirlerine karşı böbürlenecekler, o zaman bir âlim, kendi arkadaşına, başkalarının yanına gittiği için kızacak ve ondan ilgisini kesecektir. Onların amelleri Allahü teâlâ indinde makbul olmayacaktır. (Hz. Ali)

 

Ahir zamanda bazı âlimler, kadınların kocalarını kıskandıkları gibi, ilmi başkalarından kıskanır. Onlar, arkadaşının başkalarının yanına gittiğini veya onlardan ilim öğrendiğini görünce kızar. (Hz. Kab-ul-ahbar)

 

Öğretmen, talebesinin herkesten alâkasını kesip ona tabi olmasını, her işinde onunla beraber olmasını, dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman olmasını, onun ihtiyaçlarını yerine getirmede ona hizmetçi olmasını, her sıkıntılı anda elinin altında olmasını ister. Kabahatini görünce de, ona kızar ve ona düşmanlık yapar. Bu haliyle sevinen âlim hakir olmuştur. (İmam-ı Gazali)

 

Âlimin tek gayesi Allah’ın rızasını kazanmak olmalı, makam ele geçirmek, akranlarından üstün olmak, kendisine zıt olanları susturmak, kendisinden ilim alanları çoğaltmak ve ilminin başkasının ilminden daha çok meşhur olmak gibi düşüncelerden uzak olmalıdır. (İmam-ı Beyheki) 

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri