Fitne çıkaran lanetliktir
 

Fitneden çok bahsedip, (fitneye sebep olmamalı) diyorsunuz. Zararlı olan bu fitne nedir?

CEVAP

Fitne, sözlükte, altın, gümüş gibi madenleri potada, ateşte eriterek, saf hale getirmek anlamına gelir.

Aşağıda bildirileceği gibi, fitnenin, ıstılahta birçok anlamı varsa da, daha çok bozgunculuk, bölücülük, isyan, ihtilal, fesat çıkarmak gibi anlamlara gelir.

Nitekim Abdülgani Nablusi hazretleri de, (Fitne, müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır) buyuruyor. İmam-ı Birgivi ve Muhammed Hadimi hazretleri de fitneyi aynı şekilde tarif etmiştir. Fitnenin değişik manalarına Kur'an-ı kerimden birkaç örnek verelim:

1- Şirk, küfür:

(Fitne tamamen yok oluncaya kadar kâfirlerle savaşın!) [Bekara 193]

 

2- Günah:

(Bizi fitneye düşürme) diyenlerin kendileri fitneye düşmüştür. (Tevbe 49)

 

3- Bozgunculuk, kavga, ihtilal, bagilik [isyan], anarşi, kargaşa, bölücülük, fesat:

(Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.) [Bekara 191]

(Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmez, kendi aranızda dost olmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.) [Enfal 73]

 

Birkaç hadis-i şerif meali:

(Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin!) [İ.Rafii]

(Din, dünya menfaatine alet edilince, fitneler zuhur eder.) [A.Rezzak]

(Fuhuş yayılınca fitne çoğalır.) [Deylemi]

(Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]

(Eshabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allahü teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine affedecektir. Bu fitnelere karışan Eshabıma dil uzatan Cehenneme girecektir.) [Müslim]

 

4- İmtihan:

(Mallarınız, çocuklarınız, sizin için fitnedir [imtihandır]) [Tegabün 15]

(Biz onlardan öncekileri de, fitneden [imtihandan] geçirdik.) [Ankebut 3]

 

5- Bela, musibet:

(Bir fitne olmayacak sandılar da, kör ve sağır kesildiler.) [Maide 71]

(O fitneden sakının ki, o sadece zalimlere dokunmakla kalmaz.) [Enfal 25]

 

6- Azab:

Onlara, (Fitnenizi [azabınızı] tadın) denecektir. (Zariyat 14)

 

7- Eziyet, işkence:

(Fitneye [eziyete, işkenceye] uğratıldıktan sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısı elbette Rabbindir.) [Nahl 110]

 

8- Deli:

(Fitneye düşeni [deli olanı] yakında sen de, onlar da görecek.) [Kalem 5,6]

 

9- Zarar verme:

(Seferde iken, kâfirlerin sizi fitneye düşürmelerinden [zarar vermelerinden] endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda bir vebal yoktur.) [Nisa 101]

10- Sapıklığa düşürme:

(Siz ve taptıklarınız, Cehenneme girecek olanlardan başkasını fitneye düşüremez [saptıramaz]) [Saffat 161-163]

İki hadis-i şerif meali:

(Ahir zamanda, âlim [geçinen]ler fitne unsuru olur, camiler ve hafızlar çoğalır, ama, içlerinde [hakiki] âlim hiç bulunmaz.) [Ebu Nuaym]

(Ahir zamanda, âlim ve ilim azalır, cahillik artar. Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar.) [Buhari]

 

11- Uydurma mazeret:

(Onların, sadece “vallahi, biz müşrik değildik” sözlerinden başka fitneleri olmayacaktır.) [Enam 23]

 

12- Dalalet:

(Allah birini fitneye [dalalete, şaşkınlığa] düşürmek isterse, Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez.) [Maide 41]

 

13- İnsana sıkıntı ve zarar veren her şey:

Hadis-i şerifte, imamın namazı uzatıp cemaati sıkıntıya sokması fitne olarak bildirilmiştir. İhtiyara, “tecvitsiz namaz kılınmaz” demek gibi yapamayacağı fetvayı vermeye de fitne denmiştir. Üç hadis-i şerif meali:

(Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir.) [İ. Süyuti]

(Güzel saç, güzel ses, güzel yüz, fitneye düşürebilir.) [Deylemi]

(Âdem aleyhisselamdan itibaren, Deccalden büyük fitne yoktur.) [Müslim]

 
Fitne çıkarmak ve pasiflik 

Mevdudici ve Kutupçu mezhepsiz fitneciler, Maide suresinin (Hz. Âdemin oğlu Kabil, kardeşi Habile “Seni öldüreceğim" dediği zaman, Habil, “Sen beni öldürmek için elini uzatsan da, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam, çünkü ben Allah’tan korkarım” demiştir) mealindeki 27 ve 28. âyetlerinden dolayı Hz. Habili pasif ve korkak olarak vasıflandırıyorlar. Gazetelerde yayınlanan

Fransız din uzmanı profesör Jacques Rollet’nin, (İslamiyette şiddet yok. Teröristler, El-Benna, S. Kutub, Mevdudi gibi insanların fikirlerini pratiğe döktüler ve bugünkü radikal gruplar oluştu) sözü de, mezhepsizlerin fitneci olduğunu göstermektedir. Halbuki Kur’an-ı kerimde, fitne kötülenmektedir.

 

Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:

(Onlar öyle sapıklar ki, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar.) [Bekara 27]

(Onlara; "Yeryüzünde fitne fesat çıkarmayın" dendiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.) [Bekara 11]

 

(Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür.) [Bekara 217]

(Kalblerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak için, ayetleri kendilerine göre yorumlar.) [Al-i imran 7]

 

(Onlar fitne çıkarmak için can atarlar.) [Nisa 91]

(Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.) [Maide 64]

(Fitneden sakının.) [Enfal 25]

 

(Kâfirler birbirinin dostları, yardımcılarıdır. Siz aranızda dostluk olmazsa yeryüzünde kargaşa, fitne ve büyük bozgun çıkar.) [Enfal 73]

(Yeryüzünde fitne fesat çıkaranlara lanet olsun.) [Rad 26]

 

Fitne, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmak demektir. (Hadika,Tarikat-ı Muhammediyye, Berika)

 

Fitnenin birçok anlamı vardır. Kur’an-ı kerimden beş örnek verelim:

1- Günah: (Bizi fitneye düşürme, diyenlerin kendileri fitneye düşmüştür.) [Tevbe 49]

2- İmtihan: (Sana [Miracta] gösterdiğimiz temaşayı halk için bir fitne [imtihan] yaptık.) [İsra 60]

3- Bela: (Fitneden [beladan] sakının!) [Enfal 25]

4- Eziyet: (Fitneye [eziyete, işkenceye] uğratıldıktan sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısı elbette Rabbindir.) [Nahl 110]

5- Anarşi: (Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür.) [Bekara 191]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Fitneden sakının! Söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile çıkarılan fitne gibidir.) [İbni Mace]

(Malı ve canı ile cihad eden, ortalığın karışık olduğu zaman bir kenara çekilip ibadetini yapan ve kimseye zararı olmayan insan, mümin-i kâmildir.) [Hakim]

 

(Ne mutlu fitneye karışmayana.) [Ebu Davud]

(Olaylar, fitneler, zuhur edince, katil [öldüren] olmaktan kurtulup, maktul [öldürülen] olabilirsen ol!) [Ebu Nuaym]

 

(Fitneciler saldırdığı zaman, "Beni öldürmek için sen bana elini uzatırsan da, seni öldürmek için ben sana elimi uzatmam" diyen Âdemin oğlu [Habil] gibi ol!) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Fitne zamanı evinizden ayrılmayın! Âdemin oğlu [Habil] gibi olun!) [Ebu Davud, Tirmizi]

 

(Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Böyle zamanlarda kenarda kalan, ileri atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan, yürüyenden, yürüyen de, koşandan hayırlıdır, evinizde oturun, fitneye karışmayın!) [Ebu Davud]

(Fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin!) [İ.Rafii]

 

Fitne çıkarmak 

Her türlü fitneden uzak durmalıdır. Çünkü fitne çıkarmak, fitneye sebep olmak büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Fitneden sakının, sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir.) [İbni Mace]

(Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin çıkan, akşam evine kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece safalarında imanları gider, kâfir olarak sabaha çıkarlar. Böyle zamanlarda kenarda kalan, ileri atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen de koşandan hayırlı olduğu için evinizde oturun, fitneye karışmayın!) [Ebu Davud]

 

(Malı ve canı ile cihad eden, ortalığın karışık olduğu zaman bir kenara çekilip ibadetini yapan ve kimseye zararı olmayan insan, mümin-i kâmildir.) [Hakim]

(Fitne zamanında evinizde oturun, günahlarınıza tevbe edin, dilinizi tutun, kendi işinize bakın, başkalarının işine karışmayın!) [Nesai]

 

(Ne mutlu fitneye karışmayana ve fitneye maruz kalıp da sabredene!) [Ebu Davud]

(Hadiseler, fitneler, tefrika ve ihtilaflar zuhur edince, katil [öldüren] olmaktan kurtulup, maktül [öldürülen] olabilirsen ol!) [Ebu Nuaym]

 

(Fitne zamanı evinize girdikleri zaman, Âdem aleyhisselamın, [Maide suresinin 28. âyetinde bildirildiği gibi] "Beni öldürmek için, bana elini uzatsan da, seni öldürmek için, ben sana elimi uzatmam" diyen oğlu [Habil] gibi ol!) [Ebu Davud, Tirmizi]

 

(Fitne zamanı evlerinizden ayrılmayın! Oklarınızı kırın, yaylarınızı kesin! Âdem aleyhisselamın oğlu [Habil] gibi olun!) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin!) [İ.Rafii]

 

İslamiyet teröre karşıdır

Gazetelerdeki haber şöyle idi:

Kuracağı örgüte finansman sağlamak için banka soyan Dr. Hakan İnce, ‘Her şeyi göze almıştım, karşı koyanı vuracaktım’ dedi. Yaptığı banka soygunlarından sonra yakalanınca, “Seyyit Kutbun felsefesini Türkiye’ye yerleştirmek istiyoruz” dedi. (Milliyet 3.4.2002)

 

Din ve toplum üzerinde araştırmalar yapan Fransız prof. Jacques Rollet diyor ki:

İslamiyet’te şiddet yok. Teröristler, İbni Teymiyenin fikirlerini referans alıp, yörüngelerini buna göre çizen Hasan El-Benna, S. Kutub, Mevdudi gibi insanların fikirlerini pratiğe döktüler ve bugünkü radikal gruplar oluştu. (28.9.2001 tarihli Gazeteler)

 

Yine ibni Teymiye’nin fikirlerini pratiğe döken Muhammed bin Abdülvehhab, İngiliz casusu Hempher’in tavsiyelerine uyarak, kanlı çatışmalar neticesinde Suudi Arabistan’da vehhabiliği kurdu.

Çeşitli fitnelere sebep olan Usame bin Ladin de Suudi Arabistan’da yetişmiş İbni Teymiyeci bir mezhepsizdir.

 

1906’da Mısır’da doğan Seyyit Kutup, makaleleri ve kitaplarıyla kendilerine İslamcı diyen fitnecilerin manevi liderlerinden biri oldu. 1954’te Mısır lideri Abdunnasır’a suikast girişiminde bulunmaktan tutuklandı. Serbest kaldıktan sonra yazdığı "Yoldaki İşaretler" adlı kitabıyla Mısır devletine darbe girişiminde bulunduğu gerekçesiyle 1967’de idam edildi.

 

Dinimizde fitne çıkarmak haramdır. Fitne, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmak demektir. (Hadika)

 

Ehli sünnetin dört hak mezhebin dışında kalan mezhepsizler tarih boyunca fitne kaynakları olmuşlar, Müslümanları birbirlerine düşürmüşlerdir. Fransız profesörün de tespit ettiği gibi bunların manevi liderleri İbni Teymiyedir. Sonra bunu takip eden mason Efgani, mason Abduh ve birer mezhepsiz olan  Reşit Rıza, Seyyit Kutup, Hasan El Benna, Mevdudi, Hamidullah ve bunların yolunda giden fitnecilerdir.

 

İsmi seyyid, fakat kendisi fellah olan S.Kutbun masonlara nasıl maşalık yaptığını, başta eshab-ı kiram olmak üzere ehli sünnet büyüklerine nasıl dil uzattığını, Kur’anı kerimi kendi kafasına göre nasıl tefsir ettiğini, İbni Teymiyeci ve mason Abduhcu mezhepsiz bir sosyalist olduğunu Mezhepsizler isimli  kitabımda açıkladım. S. Kutbun kitapları, Türkçe’ye tercüme edilirken galiz hatalar çıkarılmıştır. Türkçe tercümelerinde bile ne zehirler kusmuştur.

 

S. Kutup önceleri sosyalist idi. Ancak bir kimsenin öncelerinin sosyalist olması onu kınamayı gerektirmez. Fakat, dinimizi sosyalist açıdan anlatmakla, Marksistliğin tesirinden kurtulamadığı ve halâ sosyalistliğin devam ettiği görülmektedir. Zekat konusunda ise Marksistliğini gizlememektedir.

 

Üstad Necip Fazıl der ki: S.Kutup bir İbni Teymiye meddahıdır. Ve kellesini kaptırdığı sosyalizma yularının zoruyla Hz. Osman'a adaletsizlik isnat eden ve dil uzatan bir bedbahttır.

 

M. Şevket Eygi de diyor ki: “S.Kutup selefi ve mezhepsiz bir zihniyete sahiptir.”

Zümer suresinin 3. âyetinin tefsirinde, (Bugün İslam ülkelerinde Evliyaya ibadet ediliyor, onlardan şefaat isteniyor) diyerek vehhabi olduğunu gizlemiyor.

 

Fitne çıkaran lanetliktir

S.Kutup, kitaplarında, İbni Teymiye ve diğer mezhepsizlerin yolunda olup, kendisinin de onlar gibi bir “fitne kaynağı” olduğunu çok açık şekilde ispat etmektedir. Çıkardığı fitneler yüzünden birçok Müslümanın hapse girmesine, yandaşlarının ifadelerine göre de, 50 bin Müslüman’ın idam edilmesine sebep olmuştur. Mısırda Cem’iyyet-ül Meşar’i tarafından neşredilen Nehc-üs-Seviy Firreddi alâ S. Kutup isimli kitapta bildirildiğine S.Kutup, "Küçük meselelerde de olsa idareciler Allah’ın hükmü ile hükmetmedikleri müddetçe yeryüzünde müslüman yoktur" diyor. Halbuki İmam-ı Kurtubi buyuruyor ki: (Allah’ın hükmü ile hükmetmeyenler hakkındaki ayetin manası şöyledir: Kur'an-ı kerimi reddederek ve Resulullahın sözünü inkâr ederek Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir.) [Ahkam-ul-Kur'an]

 

Hz. İkrime de bu âyetin tefsirinde, (İnkâr ederek, Allahü teâlânın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir. İnanıp da hükmetmeyen günahkârdır) buyurdu. Ehl-i sünnette amel, imandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. Günah işleyene kâfir demek, Vehhabi inancıdır. Bu yüzden Vehhabiler ehli sünnete kâfir derler. Müslümana kâfir diyenin ise kendisi kâfir olur.

 

S. Kutup, yine aynı eserde, herkesi mürtedlikle itham ederek de şöyle diyor:

"Bütün beşer mürted olmuştur. İslam, bütün hayatı içine alır. Bir meselede de ona uymayan, imandan ayrılmış, dinden çıkmıştır. Küçük bir meselede beşer kanununa uyan La İlahe illallah dese de müşrik olur, dinden çıkar. Bugün İslamiyet yoktur. Biz müşrik bir toplumda yaşıyoruz. Bütün beşeriyet mürteddir, cahiliyet devrine dönmüştür. Bugün müslüman hükümdar ve müslüman tebaa yoktur. Müslümanlar asırlar önce yok olmuştur."  [Bu sözlere kendi yolunda olanlar da dahil mi? Dahil değildir denemez. Çünkü, kâfir sultana sadece uyan değil, uymayan da kâfirdir diyor. Dünyadaki herkese kâfir diyor. Ne hayrettir ki, kendilerine kâfir denilen kimseler onu savunuyorlar.] S.Kutbun izinden gidenlerin bir kısmı avukat, bir kısmı da, pasaport çıkarmak gibi işlerde beşeri kanunlarla hareket ediyorlar. Onların başka bir kısmı da, bu beşeri kanunlar çerçevesinde eserlerini izinsiz basmıyorlar. Yani beşeri kanunlara tabi oluyorlar. Hani beşeri kanuna uyan kâfir idi? (Nehc-üs-Seviy...)

 

S.Kutup bir taraftan Müslümanlar ihtilalci olur, ihtilalle başa geçer derken, bu Kitabında da aksini söylemektedir: “İktidara geçmek isteyen, ancak bir tek yoldan bu makama ulaşır: Halkın mutlak arzusu ile, hür seçim yolu ile” [C.Sulhu s.119]

 

İslami Etütler kitabında ise diyor ki:

“Diktatörlerin ve taşkınların yüzüne durarak haykırmayanlar, ya bir büyük günah işliyorlar, ya münafık oldukları için böyle davranıyorlar” , “Biz bütün vatandaşları, umum gelir kaynaklarından müsavi hakka sahip olacakları bir nizama çağırırız. Çünkü bu nizamda, mülkiyet esas itibariyle Allah tarafından yetki verilmiş olan cemiyete aittir. Ferdi mülkiyet geçicidir ve ancak faydalanma sınırları dahilindedir. Lüzum görüldüğünde fazla malları alma hakkı cemiyetindir.” (s.34 ve 86)

 

S. Kutbun çağırdığı nizam budur. Bu nizamda mülkiyet esas itibariyle cemiyete aitmiş. Mülkiyet yalnız komünizmde cemiyete aittir. S. 89 da, “İslam'ı ya bütün olarak alın yahut bırakın” diyor. Halbuki İslam âlimleri bir şeyin tamamı mümkün değilse, mümkün olanı almak gerektiğini belirtmişlerdir. Bir kaç örneğini verdiğimiz S. Kutup, işte böyle bir fitne kaynağıdır. Dr. Hakan İnce, bu fitnecinin etkisinde kalarak onun yolunu savunmak için banka soymuştur. Bu durum da bize S. Kutbun zihniyetini göstermektedir.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri