Bid’at ehlinin ibadeti

 

Bid’at ehlinin amelinin kabul olmayacağına dair hadis var mıdır? Bunun uydurma olmadığını nasıl bileceğiz?

CEVAP

İctihad ictihadla nakzedilmediği gibi, bir âlim başka bir âlimin kitabındaki hadise uydurma demekle o hadis öteki âlime göre de uydurma olmaz. Ayrıca birçok din adamı da sahih olmakla, kabul olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Aşağıdaki yazılardan bir kısmı bu konu ile ilgilidir. Bid’at ehlinin amelinin kabul olmayacağına dair birçok hadis-i şerif vardır. Bir tanesi şöyledir:

(Bir bid'at ehlinin namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tevbesi, farzı, nafilesi ve hiçbir iyiliği kabul olmaz, hamurdan [yağdan] kıl çıkar gibi, dinden çıkması kolay olur.) [İbni Mace]

 Hadika ve Berikada (Bid'at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken, (ibadetleri sahih olur, fakat sevap verilmez) deniyor. Fasıkların ve bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat sevabı olmaz demektir. (Redd-ül Muhtar)

 

Bir hadisin uydurma olup olmadığını imam-ı Buhari, imam-ı Müslim, imam-ı Gazali, imam-ı Rabbani gibi İslam âlimleri bilemiyorsa, biz nasıl bileceğiz? Resulullahın vârisleri olan bu âlimler, sahih ile uydurma hadisi ayıramayacak kadar, cahil mi? Yahut kasten uydurma hadis alacak kadar din düşmanı mı? Dini yeniden mi açıklayacağız? Mezhep imamlarımızı, hadis imamlarımızı, hâşâ biz mi sorguya çekeceğiz? Onlar dinimizi eksik olarak mı tanıttılar? (Kasten bana izafe ederek yalan söyleyen, hadis uyduran, Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadis-i şerifini bilmiyorlar mı veya biliyorlar da ihmal davrandıklarından mı uydurma hadisi kitaplarına alıyorlar? Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var demek, Resulullahın vârislerine çirkin bir saldırıdır.

 

Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyurdu ki:

Tek kurtuluş fırkası olan Ehl-i sünnet vel-cemaate tâbi olun. Allah’ın yardımı ve koruması ve tevfikı bu fırkada olanlaradır, gazabı ve azabı da bu fırkadan ayrılanlaradır. Bu fırka-i naciyye, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu zamanda, bu dört mezhepten birine uymayan, bid'at ehlidir ve Cehenneme gidecektir. (Dürr-ül-muhtar haşiyesi Zebayıh kısmı)

 

Şafii’de imam arkasında Fatiha okumak farz, Hanefi’de tahrimen mekruhtur. Farklı ictihad rahmet olduğu için ikisi de sevap alır. Sonra, ictihad ictihadla nakzedilemez. İmam-ı Şafii farz dedi diye Hanefiler Fatiha okuyamaz. Hanefiler de haram dedi diye Şafiiler bu ictihaddan vazgeçemez. Çünkü müctehid hata ederse bir, isabet ederse iki sevap kazanır. Bir müctehid, başka bir müctehidin ictihadını nakzedemez. Hadis konusunda da böyledir. imam-ı Şafii, bu hadis mevdudur dese, Hanefilerce de bu hadis mevdu olamaz.

 

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadisi, Resulullah söylememiştir" anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide göre hadis sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda bulunan müctehide söz söylemez. Birinin uydurma demeye yetkisi varsa, ötekinin de sahih demeye yetkisi vardır. Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri