236) Köleyi Hürriyetine Kavuşturmak

 

Bu bölümdeki bir ayet ve iki hadisten, köle azad edebilecek meblağı gözden çıkarıp vermenin nefse çok zor gelen bir harcama olduğuna, azad edilen kölenin herbir organı için azad edenin tüm organlarının cehennem ateşinden korunacağını, azad edilecek kölenin değer ve kıymetinin yüksek oluşuyla sevabının da yüksek olacağını öğreneceğiz. [1]

 

"Ama o sarp yokuşu tırmanıp geçemedi. Bilir misin nedir o sarp yokuş? İnsanoğlunu bütün sömürü ve boyunduruklardan kurtarmaktır." (Beled, 90/11-13)

 

1361. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim müslüman bir köleyi âzat ederse, Allah Teâlâ onun her uzvuna karşılık âzat edenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır. Hatta üreme uzvuna karşılık üreme uzvunu da ateşten âzat eder."[2]

 

1362. Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:

– Yâ Resûlallah! Yapılan işlerin hangisi daha faziletlidir? diye sordum,

– "Allah'a iman ve Allah yolunda cihad etmek" buyurdu.

– Hangi köleyi âzat etmek daha faziletlidir? dedim,

– "Sahibi yanında en kıymetli ve fiatı en yüksek olanı" buyurdular.[3]

 

* Kölelik yani Rakabe kelimesi esasen boyun anlamına gelir. Böyle denilmesinin sebebi kölenin manen boynundan bağlanmış gibi olduğuna işaret etmek içindir. Erkeğine köle kadın cinsine de cariye denir. Bugün kölelik müessesesi kitaplarımızda yazıldığı gibi savaştan elde edilen köle pazarlarında alınıp satılan çeşidiyle yoktur, fakat Kur'an'daki ve hadislerdeki köle azadı ile alakalı ayetler (Nisa: 4/92; Maide: 5/89; Mücadele: 58/3) ve hadislere göre bugünkü müslüman, bu köleyi hürriyetine kavuşturma işini nasıl yapacaktır? Bu soru her zaman herkes tarafından sık olarak sorulur ve cevap bulunmaz. Bizim kanaatimiz şudur ki, bugün bağımlılık diyebileceğimiz hastalığa kapılmış kişilerin kurtarılarak bağımsızlığa kavuşturulması gerekir. Meşru ölçüler içerisinde büyük borç altında kalmış ve yoksulluğun tutsağı haline gelmiş kimselerin kurtarılması gerekir veya müslüman olduğundan dolayı siyasi tutuklu durumunda olan siyasi tutuklular ve müslüman olduğu için terörist kabul edilen kimselerin içinde bulundukları tutsaklıklardan kurtarılmaları demektir. Özlü söylemek gerekirse, Beled: 90/13'de belirtildiği üzere müfessir Beğavi tarafından nakledilen İkrime ve müfessir Fahreddin Razi'nin yorumu olarak "İnsanoğlunun tüm boyunduruklarından kurtarılması" demektir. Bu boyunduruk, bu zincir, bu tutsaklık, bu sömürü sosyal, ekonomik veya politik biçimlerini de kapsar. Dolayısıyla siyasi yasaklılar bir tutsaktır, değişik usta ve sanatkarlar yine ayrı bir ekonomik tutsak durumundadır. Sosyal hayatta namusunu satılığa çıkaran kadınlar da bir nevi tutsaktır. Hepsinin değişik şekillerde kurtarılması gerekir. [4]


 

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 390.

[2] Buhârî, Keffârât 6; Müslim, Itk 22–23. Ayrıca bk. Tirmizî, Nüzûr 14.

[3] Buhârî, Itk 2, Keffârât 6; Müslim, Îmân 136. Ayrıca bk. İbni Mâce, Itk 4.

Değişik bir fazilet hakkında bkz. 1288.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 390-391.
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri