BİR  ZAMANLAR  MAZİYE  BAK,  NE  KADAR  ŞENDİK!..

On yedinci yüzyılın başlarında yani bir bakıma Osmanlı Devleti'nin yükseliş doruğuna eriştiği günlerde İstanbul
nüfusunun ne kadar olduğunu tahmin edersiniz?

Gerçi bizde nüfus sayımı oldukça yeni sayılır ama o sıralarda İstanbul, dünyanın en büyük şehri idi ve nüfusunun
bir milyon civarında olduğu tahmin ediliyordu. Evet evet, yanlış okumadınız; yalnızca 1 mil - yon!

Peki, ya dünyanın öteki ünlü şehirlerinin nüfusları?

Londra       : 550.000 
Paris           : 450.000
Napoli        : 270.000
Venedik      : 250.000
Lizbon        :  210.000
Edirne         : 200.000
Milano        : 200.000
Amsterdam : 190.000

*
Fatih, Kanuni, Yavuz dönemlerindeki ihtişam yoktu ama 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu 600 yıllık tarihindeki
en geniş sınırlara sahipti. 1608 yılında başlayarak 12 yıl süreyle Osmanlıların o uçsuz bucaksız topraklarında bir
inceleme gezisi yapan Polonyalı Rahip Simeon, İstanbul'dan Edirne'ye yaptığı yolculuğu ve gördüklerini şöyle
anlatıyor:

"Altı günlük bir yolculuktan sonra İstanbul'dan Edirne'ye vardık. İstanbul -Edirne yolu baştan sona
kaldırımla
döşenmiş olup insanlar ve hayvanlar ayakları ıslanmadan, çamurlara batmadan yürüyorlardı.
Her konaklama yerinde taş yapı camiler, hanlar, hamamlar, misafirhaneler ve hastaneler vardı.
Bahçeler, selviler, çeşmeler ve nefis suların bulunduğu bu konaklama yerlerinde günde iki defa pilav,
yahni, zerde ve ekmekten oluşan yemek çıkar; geçen kervan bin kişilik de olsa buralarda konaklar.
Herkes yer, içer, dinlenir ve isterse hamamda yıkanır, sonra da yolculuğuna devam eder. Hayvanların
ihtiyaçlarını karşılamak için de her türlü tedbir düşünülmüştür. Yol boyunca rastladığımız ırmakların
üzerine kurulmuş 20, 40, hatta 70 kemerli taş köprüler gördük.

Osmanlıların çok meşhur bir taht şehri olan Edirne her bakımdan bir bolluk şehriydi.
Şehrin etrafında geçen üç ırmak; Davud Peygamber'in, 'Nehrin suları Tanrı'nın şehrine bolluk verir'
sözüne göre halkı şenlendiriyordu."

İşte dünyanın en büyük şehirleri sıralamasında birinci durumda olan İstanbul, işte bu sıralamada yedinci olan
Edirne, işte bu iki şehir arasında uzanıp giden modern bir yol ve yabancıların hayranlığı...

Biz de Rahip Simeon'un bu hatıratını okuduktan sonra dünümüzle bugünümüzü karşılaştırıyor, 
olur olmaz yağmurlarda yürünmez hale gelen yollarımızı düşünüp hayıflanıyor ve
"Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik" demekten kendimizi alamıyoruz.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri