İLK
UÇAK, İLK PARAŞÜT, İLK ROKET VE İLK
DENİZALTI
Ünlü Türk bilgini Farabi'nin hemşerisi olan İsmail
Cevrehi ünlü bir dilciydi ama teknik konulara da merak sarmıştı.
Çeşitli hesaplar yapıyor, insanların da kuşlar
gibi uçabilmesi için neler yapılması gerektiği üzerine fikir yürütüyordu.
Çalışmalarını belli bir noktaya getirdikten sonra
hazırladığı kanatları alarak Nişabur'daki Ulu Cami'nin kubbesine
çıktı ve merak içinde kendisini seyretmekte olan
halka şöyle seslendi:
"- Ey insanlar! Dünyada benden önce hiç kimseye
nasip olmayan bir işe girişiyorum.
Boşluğa kendimi bırakıp göklerde uçacağım!.."
Farablı İsmail Cevheri söylediğini yaptı ve kendisini
boşluğa bırakıp uçmaya başladı. Bir süre sonra yere inmek
istedi ama başaramadı ve aniden düşüp parçalandı.
Bu olay 1002 yılında olmuştu.
1159 yılında ise yine bir Türk, Bizans İmparatoru
Manuel Kommen ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu
Kutalmış oğlu Süleyman Şah'ın oğlu Kılıç Arslan'ın
huzurunda uçuş denemesi yaptı.
Üzerinde bulunan gayet uzun ve geniş elbisesiyle
At Meydanı'ndaki Dikilitaş'a çıkan bu Türk az sonra kendisini
boşluğa bırakıverdi. Üzerindeki elbise bir paraşüt
gibi açıldığı için havada kalmayı başardı ve bir süre sağa sola
hamle yaparak uçmaya çalıştı. Ancak bu deneme
de başarısız oldu ve yüzlerce - binlerce kişinin bakışları altında
yere çakılıp kaldı.
Evet... Bu iki deneme başarısızlıkla sonuçlanmıştı
ama uçma konusunda insanlığın önüne ışık yakılmıştı.
Bunu başarmak yine Türklere yakışırdı ve öyle
de oldu.
Dördüncü Murad zamanında yaşayan ve çeşitli ilimlerde
bilgi sahibi olan Hazarfen Ahmed Çelebi Galata
Kulesi'nden uçarak boğazı geçeceğini iddia etti
ve bunu denemek için harekete geçti.
Başta padişah olmak üzere adeta bütün İstanbul
ayaktaydı ve bu heyecanlı anı bekliyordu. Hezarfen Ahmed Çelebi
sırtına taktığı iri kartal kanatlarını açtı,
kendini boşluğa bıraktı ve uçmaya başladı... Kanatları çırpa çırpa boğazı
geçti ve Üsküdar'daki Doğancılar Meydanı'na inmeyi
başardı. İşte, ilk başarılı uçuş gerçekleşmişti.
Peki ya roket denemesi?
İnsanların uçabilmesi için bukadar gayret gösteren
ve başarıya ulaşan Türk insanı elbette roket denemesinin şerefini
de taşımalıydı. Nitekim öyle oldu...
Dördüncü Murad'ın kızı Sultan'ın doğduğu akşam
İstanbul'da şenlikler yapılıyordu. Lagari Hasan Çelebi isimli
bir kişi yardımcılarıyla birlikte ortaya çıktı
ve "Yedi kollu Fişek" adını verdiği roketine bindi. Kalabalıkla
birlikte
kendisini seyreden padişaha, "Padişahım, seni
Allah'a ısmarladım; ben, İsa Peygamber'le konuşmaya
gidiyorum" diye seslendi. Bu arada yardımcıları
barutları ateşlemişlerdi. Ateşlemeyle birlikte Yedi Kollu Fişek
fırladı ve karanlık gökyüzünde kaybolup gitti.
Heyecanlı bekleyiş bir süre devam etti ama, dönüşten ümit kesilince
kalabalık dağıldı.
Barutların yanması bitince hızı kesilen Yedi Kollu
Fişek düşüşe geçmiş, kartal kanatlarını açan Lagari Hasan Çelebi
ise ilerde bir yere inmeyi başarmıştı. Sevinç
içinde saraya doğru koştu, sözünü yerine getirmiş olmanın sevinciyle
Padişah'a seslendi:
"- Padişahım, İsa Peygamber sana selam söyledi!"
Dördüncü Murad Lagari Hasan Çelebi'yi bir kese
altınla ödüllendirdi.
Buraya yazdıklarımız şaka değil, gerçek; ilk uçak,
ilk paraşüt ve ilk roket denemesinden sonra yeri gelmişken ilk
denizaltı da ecdadımızın yaptığını söylemek zorundayız.
Daha Amerika ve Avrupa'da "denizaltı" diye bir araç
bilinmezken Üçüncü Ahmed döneminde "Tahtelbahir"
adı verilen ilk Türk denizaltısı yapılmıştı bile. Mimar
İbrahim Efendi'nin buluşu olan bu denizaltı bir
timsah şeklinde yapılmıştı. Halk bu denizaltıyı Üçüncü Ahmed'in
çocuklarının sünnet törenleri yapılırken gördü
ve herkes hayretler içinde kaldı. Tören sırasında Haliç'te denizin
dibinden suyun üztüne çıkan bu "Tahtelbahir"
ağır ağır ilerleyerek paişahın bulunduğu yere doğru gitti.Yarım saat
kadar orada kaldıktan sonra tekrar suyun içine
girdi ve az sonra tekrar çıktı. Herkes hayret ve şaşkınlık içindeydi.
Timsaha benzeyen bu aracın içinden beş kişinin
çıkması hayret ve şaşkınlıkları daha da arttırdı. Bu olay, sünnet
töreninin en büyük sürprizi olmuştu. Bu konuda
ünlü Surname'de ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından
yayınlanan "Türk Denizaltıcılık Tarihi"
adlı eserde gerekli bilgiler yer almaktadır.
Ancak ne var ki, "Tahtelbahir" kısa bir
süre sonra unutulup gitmiş ve biz ondan yıllar sonra ilk denizaltıyı
Amerikalıların yaptığını sanmışız!
Evet... Uzay teknolojisinin, denizaltı denemesinin
temelinde bizim fikirlerimiz var, ilk uygulamaları biz yapmışız ama
teşebbüs safhasından öte geçememişiz. Şimdi,
başkalarının yaptıklarını hayranlıkla seyrediyor, çocuklarımızın
gelecekteki başarıları için dualar ediyoruz. |