RÜYA  İLE  GELEN  KURTULUŞ

Giyme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
Ne yapıp ye'sini kabreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli mubitiimde dönen matem ki!
Ah' Karşımda vatan nâmına bir kabristan
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan? Mehmet Akif Ersoy

Mukaddes Kitabımız Kur'an-ı Mucizül Beyan'ın 7'inci süresinin 4'üncü ayeti, 7.4 şiddetindeki o korkunç
17 Auğustos depremini şöyle haber veriyordu: "Biz nice beldeler helak ettik ki, azabımız onlara gece 
yatarlarken ve gündüz uykusunda iken ansızın geliverdi."

İşte akıl sahiplerinin ibret nazarlarına sunulan bu korkunç yer sarsıntısından hemen akabinde, ülkemizin dörtbir yanından akın eden herkes depram bölgesindeki eş, dost ve akrabalarının akıbetleri hakkında bilgi almak için yanlarına koşarlar.

O Büyük depremin olduğu gece Çınarcık'taki evleri yıkılan Kemal Gündüz, karısı ve kızları Elif ile Ecem enkaz altında kalmışlardır.

Gün ışıyıp da o bölgeye koşan Kemal Bey'in bacanağı Şadi Bey ve kurtarma ekibi belki bir ümit niyetiyle
büyük bir gayretle enkazı eşelemektedirler.

Bir ara çalışmaktan iyice yorulan Şadi Bey, biraz nefes alıp dinlenmek için enkazın hemen yanındaki çimenlere
uzanır. Yorgunluktan uyuyakalan Şadi Bey, rüyasında Kemal Bey'i görür. Kemal Bey rüyada: "Bacanak bizi
kurtarın." diye acı acı feryad ederek yardım ister.

Heyecanla uykusundan fırlayan Şadi Bey, bağırarak enkazın üstünde koşuşturmaya başlar. Hemen bir kepçe
buldurup operatöre eliyle işaret eder. "Tam şuraya vur."

Kepçe yıkıntıların üzerine ilk darbesini indirir indirmez, Gündüz ailesinin muhabbet kuşu yıkıntıların arasında
açılan delikten kanat çırparak dışarı çıkar. Herkes ümitlenmiştir. "Kuş bu kadar saat yaşamışsa burada hayat
ümidi var" demektedirler.

Şadi Bey açılan delikten aşağıya doğru bağırdığında gerçekten derinlerden Gündüz ailesinin fertlerinin sesleri
gelir. Bir rüya muştuya dönüşür ve bütün aile enkazın altından sağ salim çıkarlar.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri