7-ARAF SÜRESİ

126- Halbuki sen bizden hiçbir sebeple değil, ancak Rabbimizin âyetleri bize gelince onlara iman ettik diye intikam almaya kalkıyorsun. Yani, gerçeği ortaya çıkaran deliller karşısında, batılı terkedip hakkı ikrar eylemek, kızılacak, cezayı gerektirecek, tehdit ve korkutma ile vazgeçirilecek bir fenalık, bir kabahat değil, tam aksine iftihar olunacak, takdir ve tebrik ile örnek alınacak en güzel, en hayırlı bir fazilet olduğu ve vicdanlarımızdan silinip çıkarılması mümkün olmayan bir kesinlik ile sabit olan böyle bir imandan ve idrakten, seni memnun etmek için vazgeçmek de gücümüzün dışında bulunduğu halde, sen sırf bu imanımızdan, bu faziletimizden ve doğruyu söylediğimizden dolayı bize suçlulara kızıyor gibi kızıyorsun, intikam almaya kalkıyorsun ki, bu ne büyük zulümdür! Sihir ve dalaverede galip geldiğimiz takdirde en yakınlarından kılacak kadar ödüller ve armağanlar vaad ederken, bize bütün bunları bıraktırarak ve sihirdeki meharetimize rağmen her türlü nefsaniyeti unutturup yenilgimizi itiraf ettirerek kalbimizi kazanan gerçeği dile getirdiğimiz zaman bizi asıp kesmeye kalkıyorsun. Bu ne büyük cehalet, ne büyük vicdansızlık ve ne büyük haksızlık!...

İşte iman eden sihirbazlar, Firavun'un tehditlerine karşı pek büyük bir ibret ve nasihati içeren ve imanlarında hiçbir şüpheye yer bırakmayan bu kesin ve açık cevabı verdiler. Ve Allah'a yönelip Ey Rabbimiz, bize sabır yağdır, yani su gibi her tarafımızı kaplayacak, bizi şirk, isyan, küfür, hile ve sihir günahlarından yıkayacak, paklayıp arındıracak büyük ve feyizli bir sabır ver. Ve canımızı müslüman olarak al, diye dua ettiler. İmanlarındaki ciddiyeti, kararlarındaki şiddet ve kuvveti ölümü bile hafife alarak ispat eylediler. Bunun üzerine Firavun, tehdidini icra etti mi, etmedi mi? Bunda ayrı ayrı görüşler bildirilmiştir. Abdullah b. Abbas'dan naklen bazıları "Günün başında sihirbaz idiler, sonunda şehid oldular." diye nakletmişler. Diğer bazıları da, bu tehdidin yerine getirildiği açıkça bildirilmediği için bunun icra edilmediğine kâil olmuşlardır. Lakin bizce âyetlerin siyakı bunun uygulandığını andırıyor. Bu insanlar imanlarında sebat göstererek ölmeyi cana minnet bilmişler ve hak yolunda şehid olmuşlardır. Ve bu uygulamanın neticesinin, Firavun'un aleyhine çıktığı kesindir. Musa'nın mucizesi bunların şehid olmasına neden engel olmadı, diye bir sual da sorulamaz. Zira Musa'nın mucizesi hakkındaki şüphelerin giderilmesi bununla mümkün olacaktı. Mucizenin amacı da Musa'nın peygamberlik davasındaki doğruluğunu ispat idi. En bilgili, en mahir sihirbazların bu imanla bilfiil canlarını feda etmeleri iledir ki, imanlarının ciddiyeti ve Musa mucizesinin sihir olmadığı tamamıyla ve kesin olarak ortaya çıkmıştır. Fakat bununla beraber Firavun'un oyunları, propagandası, zulmü ve korku salarak sindirme siyaseti kendi kavmi üzerinde etkisini sürdürdüğünü, şu halde gerçekler açısından bakıldığında sihir ve dolambaçlı oyunların geçici de olsa bir etkisi bulunduğunu inkâr etmenin doğru olmadığını buradan anlayabiliriz. Nitekim:

Ana Sayfa

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri