7-ARAF SÜRESİ

173- Veya şirki daha önce atalarımız yaptı, onu biz değil, fakat onlar çıkardılar. Ve biz onlardan gelen bir zürriyet idik. Kendimizden haberimiz yok, yol ve delil bilmez, atalarımızın istedikleri yere sürüklenmiş atılmış, şuursuz, aciz, buna mecbur kalmış kimseler idik, günah bizim değil, onlarındır. Bu günah mecburi olarak bizim üzerimizde kalmış olan bir mirastır. "Şimdi o iptalcilerin yaptıkları günah ve suçla bizi sorumlu tutup helâk mi edeceksin, demeyesiniz." Zira size o kıyamet günü gelmeden haber verildi ki, her zürriyetin kendi başına bir taahhüdü vardır. Evvela zürriyetler babalarının sulbünden alındı, çıkarıldı, ayrıldı, onlardan ayrı bir fıtrat ve görev verildi. Öyle sırf zürriyet olarak şuursuz bırakılmadı. Kendi nefisleri kendilerine duyuruldu. Kendilerinden de başka zürriyetler çıkarıldı ve bu suretle kendiniz kendinize karşı, Rabbinizin "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabına doğrudan doğruya şahit oldunuz lâkin şahitliğinizi yerine getirmediniz ve şirke gittiniz. Şu halde sizler babalarınızın taahhüdünden değil, bizzat kendi taahhüdünüzden ve kendi suçunuzdan sorumlu olacaksınız.

174- İşte Biz âyetlerimizi böyle açıklar, ayrıntılarıyla böyle ortaya koyarız, ve bu ayrıntılı açıklamayı, o taklitçiler belki gerçeğe dönerler diye yaparız.

175-Ey Resulüm, onlara hatırlat. ve kendilerine şu alçağın kıssasını da oku ki, o alçağa âyetlerimizi vermiştik, ilmî ve dinî haysiyeti vardı. İşte o alçak, âyetlerimizden sıyrıldı çıktı da onu şeytan kendisine uydurdu, o da sapıklardan biri oldu.

176- Ve eğer dileseydik hiç şüphesiz Biz onu o âyetlerle yükseltirdik. Lâkin o alçak, yere saplandı, dünya ve sefalete meyletti, kendi heva ve hevesine uydu da o âyetlerden sıyrıldı, dinden çıktı, alçaldıkça alçaldı. Demek ki, yükselmesine ilâhî irade meydan vermedi, kendi haline bırakıldı da bu düşüşten kurtulamadı. Bunun Hz. Musa zamanında İsrailoğulları âlimlerinden Bel'am b. Ebr veya Ken'anîler'den Bel'am b. Baura namında birisi olduğuna veya Araplar'dan Ümeyye b. Ebissalti Sakafî hakkında nazil olduğuna dair bir kaç rivayet vardır. Bel'am'ın bazı ilâhî kitaplara bilgisi vardı, duası makbul bir veli iken Arz-ı Mukaddes'e girme meselesinde Hz. Musa'nın veya Yuşa'nın aksine dünya sevgisi ile zorbalara arka çıkmıştı. Ümeyye b. Ebissalt da bazı din kitaplarını okumuş ve bir peygamberin geleceğine inanmıştı, o gelecek peygamberin kendisi olması ümidine kapılmıştı. O sırada Hz. Muhammed'e peygamberlik verilince hasedinden dolayı küfre sapmıştır. Diyebiliriz ki, asıl kıssa Bel'am olduğu halde nüzul sebebi Ümeyye olmuştur. Fakat âyet şunu gösteriyor ki, kıssadan maksat herhangi bir şahsın tarifi değil, onun halini dile getirmek ve karakterini söz konusu etmektir. Madem ki, o heva ve hevesine uydu, dinden sıyrılıp çıktı ve insanlık bakımından alçaldı, işte artık onun temsili bir köpek temsili gibidir, sen onu sevketsen de kehler, bıraksan da kehler, yani onu yorsan da dilini çıkarıp solur, kendi haline bıraksan da dilini çıkarıp solur, hiçbir zaman ıstıraptan, acıdan kurtulamaz. Köpeğin en aşağılık hali de başka hiçbir hayvanda bulunmayan bu soluyuştur. İşte o kimsenin halindeki düşüş, köpeğin mesel olmuş olan bu aşağılık hali gibidir. Yani alçalmanın en son kertesidir. "Onları uyarsan da, uyarmasan da birdir." (Bakara, 2/5). İşte bu mesel âyetlerimizi inkâr eden o kavmin meselesidir, ki onlar, "Tevrat'ı miras alan ve onu şu alçak dünyanın çıkarlarına değişen o bozuk nesildir." O inkârcı kavimdir. İşte sen onlara bu kıssayı anlat ki, belki biraz düşünürler. İçlerinde bundan ders alacaklar bulunur. Yani sen, bu ihtimali de hesaba katarak anlat.

Ana Sayfa

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri