7-ARAF SÜRESİ

46-47- Cennet ile cehennem arasında bir perde ve A'rafta bir takım kimseler vardır. Bu perde, Hadîd Sûresinde geçen "Aralarına kapılı bir sûr çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yönünde de azab." (Hadid, 57/13) ilâhî sözünde zikredilmiş olan sûrdur.

"A'raf" kelimesi "arf"ın çoğuludur. Arf ise her hangi bir yüksek yer demektir ki, bu münasebetle atın yelesine, horozun ibiğine "arf" denilmiştir. Buna göre A'raf, meşhur görüşe göre cennet ile cehennem arasındaki perdenin, sûrun yüksek tepeleri demek olur. İbnü Abbas'dan "sıratın şerefeleri" diye bir görüş de rivayet edilmiştir. Fakat Hasan-ı Basrî hazretleri demiştir ki A'raf, marifet (bilmek) kelimesindendir. Ve mânâ: "Cennet ehli ile cehennem ehlini simalarından tanımak üzere bir takım kimseler vardır." demektir. Kendisine bu kimseler, "iyilikleri ve kötülükleri eşit olan kimselerdir", denildiğinde dizine vurmuş, ve "bunlar, demiş, Allah Teâlâ'nın cennet ehli ile cehennem ehlini tanımak ve birbirinden ayırmak üzere tayin buyurduğu bir kavimdir. Vallahi bilmem belki bir kısmı beraberimizdedir". Hasılı A'raf üzerindeki adamların tefsirinde başlıca iki görüş vardır: Birincisi: Ebu Huzeyfe ve diğerlerinden rivayet edildiği üzere bunlar amelde kusur etmiş ve mizanda iyilikleri ve kötülükleri eşit gelmiş Allah'ı birleyen bir topluluktur ki, cennet ile cehennem arasında bir müddet kalırlar. Sonra Allah Teâlâ haklarında bir hüküm verir. İkincisi: Bunlar, peygamberler, şehidler, hayırlılar, âlimler veya adam şeklinde görünen melekler gibi dereceleri yüksek birtakım zâtlardır, denilmiş ki birincilere göre "henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu edenlerdir." kayıtları, seslenen A'raf ehlinin halini beyandır. Yani cennet ehli, cennete girmiş, bunlar girmemişlerdir. Fakat arzu ve ümit ederler. Onlara özenirler de, "selâm ve selâmet size" derler. İkinciye göre ise, o sırada cennet ehlinin hâlidir. Yani cennet ehlinin henüz cennete girmemiş ve girmek ümidinde bulunmuş oldukları sıradadır ki A'raf ehli onları selâmetle müjdelerler.

48-51- "Simalarından tanıdıkları kimselere." Velid b. Muğîre, Ebu Cehil Âs b. Vâil ve akranları: "Allah Selmân, Ammâr ve benzerlerini cennete koyacak da bizi cehenneme atacak ha, böyle şey olmaz. Allah bizim hizmetçilerimizi, çobanlarımızı bizden üstün tutmaz." derlerdi ki, işte A'raf ehlinin "ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız size hiç bir şey sağlamadı" diye bağırdıkları bunlar ve bu gibilerdir. Ve "bunlar mıydı?" diye işaret ettikleri de onların küçümsedikleri Selmân ve Ammâr gibi iman ehli kimselerdir.



Ana Sayfa

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri