6-EN'AM:

124-Bakınız bu büyük mücrimlerin kibirlerine, hakka karşı mücadelelerine, hilelerine, şuursuzluklarına ki, bir taraftan, kendilerine bir âyet gelirse muhakak iman edeceklerine güçleri yettiği kadar yemin ettiler, diğer taraftan kendilerine bir âyet (Resulün doğruluğuna delalet eden bir alâmet) geldiği zaman da, Allah'ın resullerine verilenin aynısı bize verilinceye kadar biz buna asla inanmayız dediler. Kendilerine peygamberler gibi Cibril gelip vahiy ve peygamberlik verilmedikçe ve bu şekilde nebîlik ve resûllüğü, peygamberlerden sadır olan mucizeleri kendi nefislerinde görüp ve tecrübe etmedikçe, her ne delil gösterilirse gösterilsin Peygamber'e ve peygamberliğe inanmayacaklarını söylediler. Rivayet edildiğine göre Velid b. Muğire, "Peygamberlik hak olsaydı, ben ona senden layık olurdum, çünkü ben senden büyüğüm ve senden zenginim" demişti. Ebu Cehil de: "Abdümenâf oğulları bizimle şeref konusunda yarıştılar, nihayet tam 'feres-i rihân' yani koşuda denk iki at gibi olduğumuz sırada: 'bizden bir Peygamber var ona vahyolunuyor' dediler, vallahi biz buna asla razı olmayız ve ebedi olarak tâbi olmayız. Meğer ki ona geldiği gibi bize de vahiy gelsin" demişti. Ve daha diğer birçokları da kendilerine vahiy ve peygamberlik verilmesini istemişlerdir. "Hayır, onlardan her biri, kendisine apaçık sahifeler verilmesini istiyor" (Müddessir, 74/52).

Sonra birtakımları da ilim ve fen adına, "Eğer nebilik ve peygamberlik mümkün olsaydı bu kadar ilim ve fennimizle bizim o peygamber denilenlerden daha öncelikle peygamber olmamız ve peygamberliği nefsimizde görüp, tecrübe edebilmemiz gerekirdi. Mademki biz peygamber olamıyoruz ve peygamberliği kendimizde deneyemiyoruz, o halde bir örneğini nefsimizde ilmî olarak görüp, tecrübe edinceye kadar aklî, naklî her ne delil gösterilirse gösterilsin hiçbir kitaba inanmayız, hurafe der geçeriz" diyegelmişlerdir.

Allah risaletini yani peygamberlik görevini (İbnü Kesir ve Hafs'tan başka kırâetlere göre risaletlerini) kime vereceğini daha iyi bilir. Mücrim (suçlu) olanlara Allah yanında küçüklük ve yaptıkları hile sebebiyle gayet şiddetli bir azab isabet edecektir. Kibir ve büyüklenmelerine karşılık Allah'ın huzurunda düşüklük ve hakaret, hilelerinden dolayı da şiddetli azap ile karşılaşacaklar ve azaba uğrayacaklardır.


Geri Dön


Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri