6-EN'AM:

7-Ey Muhammed biz yukardan senin üzerine kâğıtta yazılı mücessem bir kitap indirseydik de, onlar gözleriyle gördükten başka, ona elleriyle de dokunsaydılar, o küfre alışmış olanlar mutlaka, "Bu açık bir sihirden başka bir şey değil" derlerdi. kaydı, dokunma hissinin, görme hissinden daha yakın ve daha kuvvetli olduğunu ve yalnız gözün aldanabileceği yerde dokunmanın aldanmayacağını işaret eder.

Bu âyetin iniş sebebi Abdullah b. Ebi Ümeyye olmuştur. Resulullah'a karşı açıkça inat ederek, "Sana iman etmem, tâ ki göğe çıkasın, sonra bir kitap indiresin ki, onda; 'Aziz olan Allah'dan Abdullah b. Ebi Ümeyye'ye' diye yazılmış olsun ve bana, seni tasdik etmemi emretsin ve bununla beraber bunu da yapsan tasdik edeceğimi sanmıyorum" demişti. Fakat sonra iman etmiş ve Tâif'te şehit olmuştur. İşte nefislerinde hakka inanmamak kararını verip hak delillere iltifat etmeyen ve bundan dolayı Peygamber'in doğruluğuna inanmayan ve inanmak istemeyen kâfirler, peygamberliği bir sihir, bir göz boyacılığı, bir hilekârlık kabilinden göstermek istedikleri için Muhammed Aleyhisselâm'ın mucizelerine ve özellikle Kur'ân'ın i'cazı karşısında ilk söz olarak: "Bu açık bir sihir" dedikleri gibi, istedikleri şekilde, elleriyle tutulur mücessem bir kitap, bir mektup da indirilmiş olsa ona da aynı şekilde: "Bu açık bir sihir" derlerdi.

8-Ve hatta dediler ki, bunun üzerine (bu kitabın yahut bu kitap ile beraber Muhammed'in üzerine) açıktan açığa bir melek indirilse ya!. Mademki melek iniyormuş, indirilse de biz de görsek ya! Nadr b. Haris, yine Abdullah b. Ebi Umeyye, Nevfel b. Halid, Hz. Peygamberimiz'e "Ey Muhammed, biz sana asla inanmayız, meğer ki bize Allah tarafından bir mektup getiresin, beraberinde de dört melek gelip o mektubun Allah tarafından olduğunu ve senin onun Resulü olduğuna şahitlik etsin" demişlerdi. Nitekim "Ona kendisiyle beraber uyarıcı olarak bir melek indirilmeli değil miydi?" (Furkân, 25/7) de gelecektir. Halbuki dedikleri gibi bir melek indirseydik, her iş bitirilirdi. Olacak olur, kıyametleri kopardı. Sonra kendilerine göz açtırılmaz, bir an mühlet verilmezdi, derhal mahvolurlardı. Peygamber'in haber vermek, Allah'ın azabından korkutmak için gönderildiği azab hemen tatbik edilmiş bulunurdu ve peygamber gönderilmesinin hikmeti, mânâsı kalmazdı. Çünkü meleği hakiki suretiyle görmeye güçleri yetmez, yıldırım çarpmaktan daha müthiş bir şekilde helak olurlardı. Özellikle ki o Kur'ân'ı getiren Cibril'dir. Ve onun bir sayha (bağırma)sı bir memleketi mahvetmeye yeterli olmuştur. Peygamberler içinde bile pek nadir kişiler onu gerçek sûretiyle çok az görebilmiştir. Vahy sırasında Peygamber'in nasıl bir baskı içinde kendisinden geçtiği de bilinmektedir.

Geri Dön


Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri