6-EN'AM:

91-*} Allah'ı hakkıyle takdir etmediler, celâl ve cemâl sıfatlarını layıkıyla tanımadılar. Her şeye gücünün yettiğine, rahmân ve rahîm olduğuna iman etmediler, nimet ve rahmetinin kadrini bilmediler, hukukuna riayet, ilâhlık şanına hürmet etmediler, hasılı takdirsizlik ve nankörlük yaptılar. Çünkü, Allah insanlara hiçbir şey inzal etmedi, dediler. Böyle demekle yalnız insanlık hakkında bir takdirsizlik değil, Allah hakkında takdirsizlik ettiler, insanlara Allah'ın en büyük rahmet ve nimeti olan vahyi, peygamber göndermeyi mutlak bir şekilde inkâr etmek küstahlığında bulundular, Sâbîliğe saptılar ve öyle bir şekilde saptılar ki hissedileni ve makûl olanı tanımayan sofestaîlerin ve beşeri ilâh tanımak istiyenlerin: "Allah, biz insanların işine karışmaz" dedikleri gibi, Allah'ın beşere indirdiği hiçbir şey yokmuş veya beşerde her ne varsa Allah'tan başkası tarafından veya beşerin kendisinden imiş gibi söz ettiler. Şüphe yok ki bu gibi çirkin söz söylemeye cür'et etmek bir nankörlük huyundan, bu da nankörlüğün kötülüğünü ve Allah'ın büyüklük ve kudretini takdir edememekten ileri gelen, çirkin bir cahillik ve ahlâksızlıktır. Allah dediği zaman ne dediğini bilmeyen, bu büyük ismin ne kadar sonsuz bir kudret ve kemal ifade ettiğini gereği gibi düşünmeyenlerdir ki böyle cüretlerde bulunurlar. "Allah, beşere bir şey indirmedi" sözü, bir müşrik sözü olduğu ve yukardan beri anlaşılageldiği üzere Mekke müşriklerinin de bu fikirde bulunduğu açıktır. Fakat bunu Medine'de yahudilerin hahambaşılarından Mâlik b. Sayf'ın söylemiş olmasıdır ki bu âyetin inmesine sebep olmuştur. Şöyle ki:

Mâlik b. Sayf, iri ve şişman bir adammış. Resulullah'ın yanına gelmiş, konuşurken Resulullah kendisine: "Musa'ya Tevrat'ı indiren Allah'a and vererek soruyorum, 'Allah şişman bilgine buğzeder' diye Tevrat'ta buluyorsun değil mi? Halbuki sen şişman bilginsin, Yahudilerin yedirdiği şeylerden şişmanlamışsın" buyurmuş. Orada bulunanlar gülmüşler, Malik b. Sayf kızmış, Hz. Ömer'e dönüp: "Allah hiçbir beşere bir şey indirmemiştir" demiş, Muhammed Aleyhisselâm'ın peygamberliğini inkârda mubâlâğa etmek için, öfkesinden müşrikler gibi hepsini inkâr edivermiş. Sonra bu sözünden dolayı yahudiler tutmuşlar kendisini başkanlıktan indirip yerine Kâb b. Eşref'i geçirmişler. Bu âyetin, nüzul sebebinde meşhur olan çoğunluk görüşü budur. Bundan dolayıdır ki sûrenin başında açıklandığı üzere bu âyet, bu sûrenin Medine'de sonradan inmiş olan birkaç âyeti cümlesinden olduğu rivayet edilmiştir. Gerçekte yukardan beri sözün geliş şekli, müşriklere karşı olduğu halde, burada yahudi de ilave edilerek buyuruluyor ki:

Öyle diyen takdirsizlere karşı de ki: Musa'nın insanlar için bir nur olarak, bir hidayet olarak getirdiği kitabı (yani Tevrât'ı) kim inzal etti? O nur ve hidayet ki siz onu kırtaslar yapıyorsunuz, aydınlanıp amel edecek yerde parça parça kağıtlara koyuyor, kuru evrak haline getiriyorsunuz, bunları meydana çıkarıp gösteri yapıyor ve bir çoğunu gizliyorsunuz. Yani gizliyor ve bozuyorsunuz, meydana koyduklarınızla da amel etmiyor, kalbinize koymuyorsunuz. Fakat İbnü Kesir ve Ebu Amr kırâetlerinde gâib (üçüncü şahıs) kipiyle okunur ki, "onu kağıtlar yapıyorlar, istediklerini meydana çıkarıp, bir çoğunu gizliyorlar" demektir. Bunda yahudilerden hitap (ikinci şahıs) ile değil, gıyab (üçüncü şahıs) ile tâbir buyurulmuştur. Eğer öbür kırâet olmasaydı, bu âyetin de Mekke'de ve müşrikler sebebiyle inmiş olduğuna hükmedilebilirdi. Ancak bu şekilde Tevrat'ın inzalinin ve yahudilerin durumlarının müşriklere karşı nasıl bir çelişki maddesi olarak söylenilebileceği sorusu vârid olurdu. Fakat bunun da sebebi yok değildir. Çünkü Mekke müşriklerine göre de Musa'ya Tevrat'ın inişi ve yahudilerin durumu, herkesçe bilinmekteydi. Onun için "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha doğru yolda olurduk." diyorlardı. Şu halde bu iki kırâetin toplamı bize, şunu ifade eder ki, âyetin inmesinde hem yahudilerin, hem müşriklerin sebep olmaları vardır. Her ikisi de Muhammed Aleyhisselâm'ın peygamberliğini inkâr için "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" demişlerdir. Fakat esas nüzul sebebi yahudinin söylemesi olmuş ve sözlerinin çelişki maddesi önce Tevrat ve takdirsizliklerinin misali de ona karşı aldıkları vaziyet ile gösterilmiştir Bundan başka daha genel olmak ve Kur'ân'a da temas etmek üzere buyuruluyor ki:

Bir de size, ne kendinizin, ne atalarınızın bilmediğiniz ilimler öğretildi. Şu halde, bunları size indiren, öğreten hakiki öğretici kim? Ey Muhammed, o takdirsizler buna ne derlerse desinler, sen Allah'dır, de. Sonra onları bırak, daldıkları bâtıl içinde oynaya dursunlar.


Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri