8-ENFAL SURESİ

31- O makirler öyle kâfirler idi ki, onlara Bizim âyetlerimiz, yani "Biz, eğer bu Kur'ân'ı bir dağ üzerine indirseydik, onu darmadağın olmuş görürdün..." (Haşr, 59/21) gereğince Kur'ân tilavet olunduğu zaman, işittik, işittik derler, dileseydik biz de bunun aynını söylerdik, bu eskilerin efsanelerinden başka birşey değil, şeklinde ileri geri konuşur dururlar. (En'âm Sûresi'ndeki (6/25) âyetinin tefsirinde "esâtir" kelimesine bkz.). Orada da geçtiği üzere ilk önce Mekke müşriklerinin akıl hocalarından olan Nadr b. Haris söylemiş ve bir çokları da ondan duyup tekrarlamışlardı. Öyle dediler, lâkin yıllar boyu uğraştıkları halde bir türlü onun aynını veya benzerini söyleyemediler. Söyleyemedikleri için de türlü türlü mekirlere başvurdular, suikastlara, savaşlara kalkıştılar.

Asırlar geçti, onlar gibi düşünen niceleri aynı şeyleri geveleyip durdular fakat onlar da Kur'ân'ın bir benzerini söyleyemediler. Bunlar da onlar gibi, dolambaçlı yollardan gidip, başka başka mekirler peşinde koşmaktan öte bir şey yapamadılar.

32- Ve yine hatırla o vakti ki, hani onlar Ya Allah! Dediler eğer bu Kur'ân Senin katından gelmiş bir hak kitap ise", (yani peygamberin dediği gibi Allah tarafından indirilmiş bir hak kelâm ise), Sen bizim başımıza gökten taş yağdır, veya bize başka bir acı azab gönder. Allah'ın âyetlerini açıkça inkâr eden ve küçümseyen o hilekâr kâfirlerin küfürlerindeki şu inadı ve inadın eseri olan küçümseme ve istihzayı bir düşün...

Rivayet olunduğuna göre, bunu da Nadir b. Haris söylemiş idi. "Bu eskilerin efsanelerinden başka birşey değil!" dediği zaman Hz. Peygamber, ona "Yazıklar olsun sana, bu Allah kelâmıdır." buyurmuştu. Buna karşılık olarak o da "Eğer bu Kur'ân gerçekten Allah kelâmı ise, bizim bunu inkâr etmemize bir ceza olmak üzere Allah ya başımıza gökten taş yağdırsın veya bize başka türlü elem verici bir azab göndersin." diyerek sözünde ısrarlı olduğunu açığa vurmak, küfür ve inkârında iddialı olduğunu göstermek ve Kur'ân'ı küçümsemek istemişti. Böylece aslında hak ettikleri azabı ağızları ile istemiş ve itiraf etmiş, öbürleri de bunu kabul ve tasvip etmiş bulunuyorlardı. O halde Allah neden hemen o anda hak ettikleri azabı onlara vermedi?

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri