18-KEHF:
18-Allah'ın âyetini anlamalı ki baksan onları uyanık zannedersin, halbuki uykudadırlar. Demek ki uykuda oldukları halde gözleri açık ve biz onları sağa ve sola çeviririz. Köpekleri de ön ayaklarını mağaranın girişine doğru uzatmış. Eğer sen onları görseydin, üzerlerine çıkıverseydin mutlaka döner kaçardın. Ve mutlaka için korkuyla dolardı. Durumları öyle heybetli, öyle korkunç idi. Demek ki kendilerine kimsenin bakması mümkün değildi.

19- Ve İşte böylece, yani bir mucize olarak senelerce uyutup koruduğumuz gibi onları uyandırdık, yani bir mucize olmak üzere diriltir gibi uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Kendi durumunu bilmek her şeyden önce geldiği için uyandırılmalarının ilk hikmeti kendi durumlarını anlamak için, şu şekilde birbirlerine sormaları oldu: Bunun için içlerinden biri: "Ne kadar durdunuz?" dedi. "Bir gün veya daha az bir zaman kaldık" dediler. Kimi öyle dedi, kimi de öyle. Nasıl ki kıyamette uyandırılarak haşre gönderilecek olanlar hep böyle sanacaklar (Bakara Sûresi'ndeki âyetinin tefsirine bkz.: 2/279) Bu karşılıklı konuşma esnasında kimi de fazla durulduğunu sezerek anlaşmazlığa son vermek için "ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir." dediler.

Bundan dolayı aranızdaki ihtilafı bırakınız da Şimdi birinizi şu gümüş paranızla şehre gönderiniz de hangi yiyecek daha temiz baksın ve size ondan bir rızık getirsin ve çok dikkat ve nezaketle hareket etsin ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.

20- Çünkü eğer onlar sizi ellerine geçirecek olurlarsa ya sizi taşlayıp öldürecekler veya kendi dinlerine döndürecekler. İrtidad ettirecekler ve o zaman siz ebediyyen kurtulamayacaksınız. Yani recm edildiğiniz takdirde şehid olur kurtulursunuz, fakat dönüp kâfir olursanız dünyada kurtulamayacağınız gibi ahirette de asla kurtulamayacaksınız. Çünkü dünya hayatı fanidir, herkes muhakkak ölecektir, ahirette küfrün azabı ise ebedidir.

Burada şöyle bir soru vardır. Böyle taşlayıp öldürme tehdidi altında zorlanma bir mazeret değil midir? Bunlar kalplerindeki imanı bozmadan zorlanma ile, zahiren (dış görünüşe göre) dönmüş olsalardı. "Kalbi imanla mamur olduğu halde, inkâra zorlanan hariç" (Nahl, 16/10) istisnası hükmü içine girmezler miydi. O halde asla kurtulamayacaksınız demeleri neden?

Cevap: Bunun bir kaç hikmeti vardır:

Birincisi: Bunlar kesin kararlı yiğit adamlardır. Gözettikleri kurtuluş, yalnız sorumluluktan kurtulma değil, açık ve gizli olarak rahmeti yaymaktır. Onun için ruhsat ile amel etmeyi "İyi insanların iyilikleri, Allah'a yakın olanların günahlarıdır" ifadesi gereğince sakıncalı olmaktan uzak görmemişlerdir.

İkincisi: Bu söz henüz zorlanma durumunda değil, zorlanma durumuna düşmekten son derece sakınmak için söylenmiştir. Çünkü sakınmada kusurlu davranıp da zorlanma durumuna düşüldüğü zaman sorumluluk ortadan kalkmaz.

Üçüncüsü: Küfrü gerektiren amellere alışkanlık gibi herhangi bir sebeple, kalbin imana kanmasını sarsacak şekilde devam edeceği kesin olan zorlamaları uygun görmenin de "Eğer onlara uyarsanız muhakkak ki Allah'a ortak koşanlar olursunuz" (En'âm, 6/121) tehlikesi vardır.

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri