18-KEHF:

1-2-3- Allah'a hamdolsun o öyle bir Allah'dır ki Kitabı kuluna indirdi. Hem de onun için hiçbir eğrilik yapmayarak; dolambaçlı değil, çarpık değil, yalanı, yanlışı yok. Dosdoğru bir hakim olmak üzere indirdi. Ki kendi katından pek şiddetli bir azab olan ahiret azabı ile (kâfirleri) uyarsın ve iyi işler yapan müminlere şunu müjdelesin onlara kesinlikle öyle güzel bir mükafat vardır ki. Orada (cennette) devamlı kalacaklardır.

4- Uyarmanın kimlere olduğuna gelince, Hem şu kimseleri içindir ki onlar, Allah çocuk edindi dediler. Bunlar meleklere Allah'ın kızlarıdır diyen Arap müşrikleri, Uzeyr'e Allah'ın oğlu diyen yahudiler, Mesîh'e (Hz. İsa) Allah'ın oğlu diyen hıristiyanlardır. Öyle olmakla beraber bu hususta hıristiyanlar hepsinden fazla ısrar ediyorlar. Çünkü bunu dinlerinin birinci esası saymışlardır.

5- Bunun hakkında ne kendilerinin ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Yani bunu söyleyenler, bildiklerinden değil, bilmediklerinden, babalarını, yani atalarını veya kendilerine baba dedikleri papalarını taklid ederek söylerler. Halbuki babalarının sözleri de bilgiden değildir.

Çünkü ilim bunu kabul etmez. O adi söz, yalnız ağızlarından çıkan bir kelime olması açısından büyüdü. Allah'a karşı büyük bir cüret, büyük bir günah olan koca bir laf oldu.

Burada "âbâ" (babalar) ve "kelime" deyimlerinin hıristiyanlara ait deyimlerden olduğuna dikkat edilirse bu kelimenin, en fazla onların ağzından büyüdüğüne bir dikkat çekme olduğu anlaşılır. Tefsir bilginleri bunu hatırlatmaya lüzum görmemişlerse de bu işaret açıkça anlaşılır. Hıristiyanların ataları, "Mesih oğlumdur diye gökten bir ses geldi." derler dururlar. Onlar, yalan ve saçmalıktan başka bir şey söylemiyorlar.

6- Belki eğer onlar, bu kitaba inanmazlarsa sen arkalarından üzüntü ile neredeyse kendini öldürüp yok edeceksin. Yani ey bu kitabı kendisine indirdiğim kulum ve Resulüm Muhammed! Bu kitaba inanmayanlar helak olacaklar. Fakat sen o büyük söyleyen yalancıların iman etmediklerine şimdiden öyle üzülüyorsun ki, iman etmezler de helak olurlarsa arkalarından edeceğin üzüntü ve esefle neredeyse kendini tüketecek dereceyi bulacaksın. O halde sen onlar için üzülme, kederlenme ve sana bu kitabı indiren Allah'a hamdederek vazifeni yerine getir.

7- Çünkü biz yeryüzündeki şeyleri ona, yani yeryüzüne bir süs kıldık. Mümin ve mümin olmayan insanların hangisi Allah'a daha itaatkar ve daha güzel amel işliyor diye imtihan edelim. Yani tecrübe eder gibi gerçekten meydana çıkaralım da ona göre güzel iş yapanlara, iyilik yapanlara güzel mükafat; kötülere de şiddetli azab verelim.

8- Bununla beraber şu da bir gerçektir ki biz o yeryüzündekileri kuru bir toprağa çevirmekteyiz.Bu gün gözleri kamaştıran o süsler, zinetler, yarın bakarsın dünden yokmuş gibi harap ve toprak olup gidecekler. Onun için güzel amel, o fani (geçici) süslere kapılmak değil, onun sonsuza dek kalıcı olan yaratıcısına hizmet etmektir. Şu halde o yok olacak süs ve zinetlere esef ile üzülmemeli, vakit geçirmemeli de bu imtihan meydanında en güzel amel için çalışmalıdır.

9- Yoksa zannettin mi ki Ashab-ı Kehf ve Rakîm, -"Kehf", dağda mağara ve özellikle geniş olanıdır ki, küçüğüne "gâr" denilir. Türkçesi "in"dir. "Rakîm", bizim kitabe dediğimiz yazılı taş veya maden veya diğer şeylerden levha demektir.- Yani aşağıdaki şekliyle kıssaları anlatılacak olan Kehf ve Rakîm sahipleri garip mucizelerimizden midirler? Yani kuru topraklardan hayrete değer süsler çıkarıp insanları, onlara düşkün kılarak imtihan eden ve bu şekilde en güzel amelleri düşkünlük içinde ortaya koyan ve nihayet bütün o süsleri mahvettiği halde güzel iş yapanları güzel mükafat ile ebedileştirecek olan ilâhî kudretimizin hepsi çok orijinal ve güzel olan eserleri ve mucizeleri arasında Ashab-ı Kehf ve Rakîm tek hayret verici ve şaşılacak bir mucize mi oldular sandın? Hayır bunda şaşılacak bir şey yoktur. En güzel amelleri, en şaşmaya değer alâmetleri sonu toprak olan dünya zinetine, dünya hayatına aldanmayan, denenmiş kimseler içinden ortaya çıkarmak Allah'ın âdetidir. Allah ona benzemez daha neler yapmış ve yapacaktır. Bunun için başkaları hayret etseler de daha büyük mucizelere mazhar olan ve daha güzel ameller kendisinden istenen sen, o zanda bulunmayarak şunu hatırda tut:

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri